2014-15 UEFA Şampiyonlar Ligi D Grubu 3.Hafta Maçı
21:45 Türk Telekom Arena
0 - 4
  • 179
    prandelli'nin gerçekten şu takımda niye kanat oyuncularını kadroya almadığını adam akıllı açıklaması gerektiği maç olmuştur. ulan hep aynı atakları, hep aynı pasları yapıyoruz, oyun şablonumuz o kadar belli ki. aynı atak dediğime bakmayın, atak bile yapılamıyor mevcut oyuncularla.

    selçuk inan orta saha civarında aldığı her topu kanada oynadıktan sonra direkt olarak rakip ceza sahası yayına gidip kafayı kuma gömüyor devekuşu gibi. e ulan bu takımın pas istasyonuna ihtiyacı var, sen görevini yapmıyorsun. sana bu talimat verildiyse hocanın hatası, böyle bir talimat verilmediyse ne halt etmeye gizleniyorsun kalabalığın arasında.

    lig maçında aynı şey, cl'de aynı şey. kendi sahanda 4 tane hazırlık pası yap, 5. topta uzun top at rakip karşılasın.
    e böyle oyun mu oynanır amk?

    ulan şuradaki yedeklerin arasında olcan ve bruma kadroya giremiyorsa ne diye bu kulüp maaş ödüyor bunlara? nasıl bir taktik anlayışı sahaya yansıttık ki bu adamları almadın? kanat oyuncusu diye aldığın yasin'i sağ bek yaptın.

    orta sahanın azıcık doğru düzgün işleyen melo-hamit ikilisinden hamit'i çıkardın, orta sahayı komple verdin rakibe.
    ya arkadaş yapılmayacak her boku yaptın. galatasaray'ın maç kazanması sadece bireysel yeteneklere bakıyor, takım adına en ufak bir şey yok, takım olmak adına da en ufak bir hareket yok.

    maçın en kötüsü; http://soruyorum.com.tr/sc/Q0t5
  • 181
    kimsenin aldığı parada gözüm yok da olaya iş ahlakı açısından bakıyorum, bizim ne antrenörlerimizin ne de oyuncularımızın kazandığı paraları ve çalıştığı tesislerin bugün ne yazık ki başa çıkamadığımız takımlarla boy ölçüşemeyecek bir durumu yok. hele ki taraftarımızın şu passolig olayını bir kenara bırakırsak belki de fazlası var bu tırnak içinde devlerden.

    merak ediyorum bunun vicdanını yani kendi iş performanslarını sorguluyor mu bu insanlar? belki alakasız gelecektir kimilerine ama günde 3 dolara çalışan adamı düşününce yazık diyorum...

    tanım olarak; hangi ahval ve şeraitte olursa olsun yine yüreğimizde umutla izlemeye başladığımız ve hayal kırıklığını nedense geçmiş yıllara kıyasla daha kolay kabullendiğimiz bir maç olmuştur.
  • 182
    anderlecht maçında takım ıslıklandığı için galibiyet gelmemişti bazı taraftarlarımıza göre. oyuncuların ıslıklanmadan dolayı morali bozulmuş onun için maçı çevirememişler falan. bu maçta tribündeydim takım gol yedikçe, saçmaladıkça tribünler alkışladı. bu sefer niye morali bozuldu beyefendilerin de sahada yürümeye başladılar bir açıklayın lütfen. taraftar iki ıslıklayınca ajitasyon yapmayı biliyorsunuz lütfen bu maçtaki umursamaz tavrın da açıklamasını yapın. futbolcu futbolculuğunu yapıyor mu da taraftardan taraftarlık bekliyorsunuz?
  • 183
    http://imgim.com/2017incij2313914.jpg

    şu koreografide yer alan adamların ruhuna hakaret ettiğimiz maç.

    ali sami yen'in "maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmek." sözüne hakaret eden bir teknik direktörümüz var.

    "bence galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım." diyen metin oktay'ın galatasaraylılığının yüzde birine sahip olmayan, takımına ve kendisine saygısını yitirmiş, ruhsuz, para yiyici futbolcular hem galatasaray'a, hem bizlere hakaret etmiştir. (muslera, sneijder ve melo'yu tenzih ederim. semih'i de buraya dahil edebilirim, kendisi hata da yapsa özveriyle oynuyor.)

    bunların yanısıra, zamanında baba gündüz gibi ömrünü galatasaray'a adamış, galatasaray'la yatıp galatasaray'la kalkmış bir adamın teknik direktörlüğünü yaptığı takımı üç günlük adamlara (teknik direktörü, topçusu) emanet eden yönetimimiz var.

    bu maçın özeti, galatasaray'ın bugün geldiği nokta budur. galatasaray'ın bu hale gelmesinde en ufak katkısı olan herkesin allah bin türlü belasını versin.
  • 185
    1988-1993 yılları arası doğumlu jenerasyonların gönlünde derin yaralar açan şampiyonlar ligi müsabakası.

    bülent korkmaz, hakan şükür, tugay kerimoğlu, okan buruk, gheorghe hagi, claudio taffarel, gheorghe popescu, suat kaya ile büyüyen nesillerin en büyük talihsizliğidir bu maçı izlemiş olmak.

    1905 yılında "türk olmayan takımları yenmek" mottosuyla kurulan galatasaray kulübünün 109 yıl sonra "4. yıldız tek hedefimiz" mottosuna evrilmesinin miladıdır.

    öz değerlere ihanet, çoğumuz için vatana ihanetin gün yüzüne çıkmış halidir.

    birşeyler yapmanın zamanının geldiğinin işaretidir.
  • 186
    galatasaray'ın sahasında oynadığı en rezil şampiyonlar ligi maçıdır. real madrid'den 6, chelsea'den 5 yerken bile bu kadar rezil olmamıştık. ellerini kollarını sallaya sallaya adamlar 8-10 kere kalemize geldiler ve atabilecekleri belki de en az sayıda golü attılar. yazık, çok yazık...

    bir de maçtan sonra ''asıl hedef başakşehir maçı'' gibisinden açıklamaları duydum ya, yemin ediyorum kanım dondu... benim sarı-kırmızı sevdam bu değil, olmamalı. bu kadar çapsız insanlar bu renkleri temsil etmemeli...

    daha çok şey yazardım da inanın artık yazasım da, tartışasım da gelmiyor. kimi eleştireyim, kime suç atayım, kimi savunayım ben artık. her maçtan sonra en az 2 saat maçların kritiğini yaptığımız en yakın arkadaşımla beraberdik yine maçtan sonra. yemin ediyorum ağzımızı bıçak açmadı.
  • 188
    galatasaray'ın kimliğini kaybettiğini ve bunu da teknik direktörü ve futbolcularının söylemleriyle tescillediği maç.

    maç izlerken gerek sinirden, gerek isteksizlikten almaya üşendiğim capsleri bir arkadaş almış sağolsun buyrun okuyun

    --- alıntı ---

    22 ekim 2014 galatasaray borussia dortmund maçıyla birlikte bu saçma sapan oyun yapısından artık iyiden iyiye illallah dedirtti. üşenmedim, maç boyunca ara ara screenshot alıp, bu gerzek futbol mantalitesini -naçizane- üç beş okla çözümlemeye çalıştım.

    profesyonel olduğum alan futbol değil, reklamcılık yapıyorum. amatör olarak falan da futbol oynamadım ama aklım ve mantığım bu oyunun böyle oynanmaması gerektiğini söylüyor.

    melo ve sneijder -arada bir de selçuk harici tek bir allahın kulunun bile top -dolayısıyla sorumluluk- almaya meyilli olmayışı. "pası verdim bitti abi. nasılsa döner dolaşır geri gelir bana. ha yan pasla, ha geri pasla". gelgelelim öyle de yürümüyor işler maalesef. uzun topla çıkayım diyorsun, öyle bir yetin yok. yine melo ve sneijder harici atılan toplar banko takılıyor rakip savunmaya. demek ki pas yapacaksın. ama yarı sahanın gerisinde değil, adamlar orada zaten alan daratlmıyorlar. yarı sahanın öteki tarafında. yani, duvarın arkasındaki dışarıyla artık...

    aşağıda sırayla maddelendirdiğim bütün ataklar, bir şekilde ya rakip tarafından kesilmiş ya da açığa adam çıkmaması sebebiyle yapılan pas hatalarının bir derlemesinden ibaret. gelin izleyelim. oynatalım uğurcum*:

    1. http://i.imgur.com/OvPMiPk.jpg

    bu çocukcağız kime pas versin amına kodumun yerinde? sike sike geri dönüyor. oyun semih ve chedjou arasında gidip geliyor, hasbelkader melo'ya uğrarsa belki bi' uzun top yerini buluyor falan.

    2. http://i.imgur.com/2Kl143G.jpg

    la bu hamit ne yaptı size ya. yıllarca ortasahanın tüm hammaliyetini çekti adamcağız. tamam sevmem çok, yaratıcı değil ama olması da beklenmiyor rolü gereği. ama chedjou'cum, niye dalıyorsun ortaya. ver arkadaşına. he gerçi hamit alsa ne yapacak? pas verecek adam var da ben mi göremiyorum?

    3. http://i.imgur.com/0tPbjki.jpg

    melo'nun pas alışverişinde bulunacağı tek bir allahın kulu yine yok. ne sağında ne solunda. oysa sağında birisi olsa mis gibi dönecek sağ kanada hızlıca. burak defans arkasına koşu yapıp 18 üzerini boşaltabilir ve belki hamit'e bir şut şansı doğar. falan.

    4. http://i.imgur.com/gRYzaxv.jpg

    melo'nun yerinde olsam ana avrat söverdim sahada herhalde. pas atması gereken yerde yine kimsecikler yok. olsa mesela, selçuk'un ceza sahası önünde etrafında yaklaşık 5 metrelik bir çapta kimsecikler yokken topla buluşması 2, bilemedin 3 saniye. chedjou bu sefer de pasın atılması durumunda rakibin kesebileceği kör noktada, adamın arkasında. zaten yanıbaşında duran dortmundlu sayesinde çok da büyük bir hareket alanı yok.

    5. http://i.imgur.com/bfusbb1.jpg

    melo'nun yine ana avrat sövmeyi anasının ak sütü gibi hakettiği anlardan biri daha. oyunu dikine kurabileceği tek arkadaşı, rakip savunmacının olası bir pasın önünü kesmek için hazır ve nazır olduğu bir konumda. bu işte bi' terslik var.

    6. http://i.imgur.com/l3GnuKc.jpg

    ortasahanın göbeği kabbbak gibi boş. tertemiz. domates momates ek, kimseler de basmaz, misler gibi yetişir, serpilir. bir tek melo var, o zaman dön geri ona. çöp bir çıkamayış daha.

    7. http://i.imgur.com/GlZxJaW.jpg

    selçuk'un dikine pas bırakabileceği tek adam, topu alıp yönelmesi en muhtemel pozisyondaki savunmacının varlığından habersiz. ve de zaten yürüyor, savunmacı atak halinde ve hazır. evet, belki de saydıklarım içerisinde tek makul gibi görünen pozisyon bu ama kusura bakmayın beyler, bu da sıçarro.

    gelelim dortmund ataklarına. tabii ki geçtiğimiz yıllardaki dortmundla uzaktan yakından alakası yoktu heriflerin. keşkül gibilerdi. psg falan eline geçirse belki silkeleyecekti bu akşam ama ölüleri bile hoplatıyor bizi görüldüğü gibi.

    8. http://i.imgur.com/XwZSEYL.jpg

    soldan soldan geliyorlar yine. her zaman olduğu gibi, şu an da pas verip boşa kaçıp tekrar top alabileceği bir arkadaşı var. 2 pasta 3 galatasaraylıyı ekarte edebilme imkanı var. zaten bu tür ikramları boş da çevirmiyorlar, tıkıyorlar kaleye paralel ortayı kesip.

    9. http://i.imgur.com/SaEMkzM.jpg

    nasıl pozisyon? koç gibi sıralanmışlar ve üç tane top alabilecek, müsait adam var. hele ki okların yönünde ilerlediğinde pozisyon bir anda taa sol kanada bağlanıveriyor. sonra biz de salyalarımız aka aka, şaşkın şaşkın izliyoruz "ulan gavur ne güzel döndürüyor oyunu bi' anda diğer kanada" diye. döndürür tabii.

    10.http://i.imgur.com/btOq7mt.jpg

    favorim bu pozisyon. zaten şampiyonlar ligi kalibresinde top oynayan takımlar da maç genelinde böyleler büyük oranda. pozisyonun gelişiminin şairaneliğine bakar mısın arkadaş. melo olsa o pası verecek adamın yerinde, gözleri doluverir bir anda, oturur gözyaşlarına boğulur yeşil çimlerin üzerinde. bi' kere oyun yine sol kanatta booomboş duran adama 3 saniyede falan dönebilir. üç kişi pas almak için yine bekliyor. sağında defansın arkasındaki dortmundlu ise kendini çoktan unutturmuş, ceza sahasının köşesine doğru hareketlenmek ve ebemizi sikmek için an kolluyor.

    falan filan. bir bu kadar daha ekran görüntüsü vardı masaüstümde fakat işimiz var gücümüz var değil mi? bütün gece bunlarla uğraşılmaz.

    hayır şunu merak ediyorum. milyonlarca dolar alan onlarca adam, başlarında en az onlar kadar milyonu cebe indiren, yıllardır bu işten ekmek yiyen bir teknik adam, kalkıp da tüm bunları neden anlatmıyor arkadaşım birine? nedir bu taktik idmanların amacı?

    halısaha maçı mı oynuyonuz ne oynuyonuz la florya'da.

    --- alıntı ---

    edit: uasemih85 uyardı, resim linkleri düzeltildi.
  • 189
    her şeyi geçtim, zaten insanın konuşası falan da gelmiyor maçla ilgili de, dortmund'un deplasmanda şöyle rahat oynayıp 0-4 kazandığı gibi, bu yıl türkiye kupasında bile maç alamayız. insana koyan bu, çapsız hoca, çapsız ve ruhsuz oyuncu kadrosu. yani dortmund ve bizim aramızdaki seviye farkı, bizim türkiye içinde anadolu takımlarıyla olan seviye farkımızdan fazla. 2 yıldır başarılı avrupa maceraları geçiren takımı da bu hale getiren faktör açık seçik belli.
  • 191
    https://www.youtube.com/watch?v=_wGpeSub2n4

    benim için gelmiş geçmiş en güzel koreografidir. verdiği mesajla, yansıttığı efsanelerimizle ve spikerin galatasaray'ın kim olduğunu doğru şekilde yansıtan ifadeleriyle halen ara ara izlerim.

    şu maçı hezimet denilebilecek bir skorla bitirmek, kabullenemediğim bir şeydi. metin oktay'ı, gündüz kılıç'ı ve ali sami yen'i hayal kırıklığına uğratmışız gibi hissettirdi. umarım tekrardan onların bizi gururla izleyecekleri günleri görüp bu koreografiyi tekrar sahamızda hazırlama imkanı buluruz.
  • 192
    maci guney tribunden izlemistim. kareografi tam karsimizdaydi. tuylerimiz diken diken olmustu. maca taraftar cok iyi bir enerjiyle baslamisti. dortmund taraftari deplasman tribununu agzina kadar doldurdugu gibi galatasaray tribunlerinde de alman seyirciler vardi. macta oyun olarak tutunamadik ve 20 dk'da gelen iki gol moralleri bozdu. resmen bogazimiza dizildi o kareografi. ha bir de aklima sonradan geldi dortmund taraftari, samiyen'de bugune kadar gordugum en iyi yabanci deplasman tribunuydu. asagi yukari 1999'dan beri maclara giderim. eve gittigimde ilk defa deplasman tribunu yuzunden kulaklarim cinliyordu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın