• 177
    bunun adı şansızlık mıdır ya da savunma zaafı mıdır bilmiyorum ama her rakibimiz maç boyunca bulduğu iki-üç atağın ikisini, gol yapıyor. futbol desen fena değil maçın büyük bölümünde ama gariptir yiyoruz yakalandığımız her pozisyonda golü. ama sağlık olsun, bu böyle devam edecek değil. bir-iki takviye ile bu takım çok iyi olacaktır mutlaka. tabi o bir-iki takviyenin gelmesi için son 10 gün falan herhalde. neyse,

    (bkz: her zaman var ol galatasaray!)
  • 178
    takımın kondisyonu yerinde olduğu 60 dakikalık dilimde bana göre mükemmel oynadığı maçtır.

    pas yapıyosun, organize atak yapıyorsun, net pozisyonlara giriyorsun... ama pozisyona giren ayaklar topu son bir kez "tık"layıp içeri sokamıyorlar. adamlar bir kez geliyor ve golü buluyorlar. sen ne yaparsan yap futbolda futbol şansın yoksa hiç bir şey yapamazsın. işte bu maç bize onu da öğretiyor aslında.

    bu takım iyi olacak arkadaş ben bunu görüyorum. takımın ****ilk 2'de direkt oynayacak**** iki orta saha ile beraber birazcık ruh verecek galatasaray'lı bir -siz ona sportif direktör deyin ben abi diyeyim- ve tabii ki bolca defansta pozisyon alma, hucüm organizasyonu ve en önemlisi her iki yönde duran top çalışması bu senenin güzel geçmesi için yeterlidir diye düşünüyorum.
  • 179
    --- alıntı ---

    çok zor iş galatasaray’ın kaybettiği maçtan sonra yazmak. genellikle maçtan hemen sonra yazardım ama bu defa maçtan sonra yazmak gelmedi içimden. yanlış anlaşılmasın canım sıkkın olduğu için falan değil, sadece coşkulu bir his yoktu içimde, bir çeşit sorunları çözmüş olmanın verdiği rahatlık. sebebini anlatmak için yazıyorum bu yazıyı.

    yine çok hızlı başladı galatasaray. dakika 9 olana kadar sigara içmedim, başlama vuruşuyla sigara yakan ben. maçın son 10 dakikasına kadar da bu hız sürüd. ilk yarı çok daha hızlı, sert, iştahlıydı elbette. ikinci devre stres, yorgunlukla birleşince tempo düştü.
    bursaspor bu durumda bile galatasaray üzerinde baskı kuramadı. ta bursa’dan mesaj atıp “üzülmeyin, şampiyona yenildiniz” diyen dayım gibi düşünen çok biliyorum. neymiş şampiyon. yok ya! bu kadar yorulmuş bir galatasaray’a bile baskı kuramıyorsan nasıl şampiyonsun sen, üzgünüm skor yazarı değilim ben, aslında yazar da değilim, blogger deniyor bize sanırım.

    ufuk degaj yapmadan oyuna sokuyor, savunmadan top orta sahaya geçiyor ve oradan oyun kuruluyordu. tabii ki bursaspor’un dinamik, sert savunmasının izin verdiği ölçüde. oyunu kanatlara da aktardı, ortadan ikiye birlerle gitmeye de çalıştı, duran toplardan gol de bulmaya çalıştı galatasaray.
    duran top konusunu iyice açmak lazım. maç boyu 18 korner kullanmış takım. bunların bir, ikisi hariç hepsi tehlike yarattı. hiç kimse kornerler şöyle kullanıldı, böyle yapılmalıydı diyemez. yapılacak her şeyi denediler. ön direk, arka direk, ön direkten aşırma, pasla kullanma, 18 dışına çıkarma, hepsini denedi galatasaray.
    bu korner sayısı yıllar önceki göteborg maçını hatırlattı. o maçta yanlış hatırlamıyorsam 22 korner kullanmış, gol atamamışken, göteborg maç boyu kullandığı tek kornerde golü bulup 1-0 kazanmıştı, ali sami yen’de. kapalıdaydım.
    bursa maçının bu maçla korner sayısı dışında benzerliği yok. göteborg maçında neredeyse hiç tehlike yaratamamıştık, bu maçta ise hepsi tehlike yarattı.

    önemli pozisyonlar da buldu galatasaray ama sarp, baros golü atamadı. sarp’ın gol kaçırmasında problem yok, hatta ben o pozisyona girdiği için aferin bile derim. sarp neyse de, baros da kaçırınca ne yapacaksın ki.
    bu gollerin kaçmasında bizim futbolcularımız kadar topa rahat vurmamaları için büyük efor sarfeden bursasporluların da payı var elbet, sezar’ın hakkı sezar’a.
    zaten bursaspor geçen sezon da savunmadaki sert ve seri olmasıyla şampiyon oldu, unutmamak lazım.

    günün bir de şanssız futbolcusu vardı : lucas neill. ilk golde uzaklaştırdığı top rakibe pas oldu, ikinci golde uzaklaştırdığı top yine rakibe pas oldu, atılan şuta ayak koydu, top ufuk’u kontrpiyede bırakıp gol oldu. büyük şanssızlık, başka açıklaması yok. bunun için eleştirmem neill’i, ama savunmadan santrafora attığı uzun toplar için eleştiririm, şişirmeye gerek yok, sakin ve yerden. genelde yerden pas oynadı, unutmadım.

    gelelim maçın bana gösterdiğine. bu maça kadar epey bir zamandır, takımın transferle de düzeleceğine inanmadığı yazıyorum, bir blogger olarak. haklıydım. düzeltilebilecek bir futbol oynamıyorlardı, ne yaptıklarını bilmez bir futbol vardı sahada. ne topa sahip olan, oyunu domine eden pas futbolu ne de kaos futbolu. hiç tüyo vermiyordu takım ne oynamaya çalıştığı hakkında. geçen hafta sivas’ta da, karpaty maçının ilk devresinde de. karpaty maçının ikinci devresinde ise kaos futboluna dönmüş ve beraberliği kurtarmıştı.
    ama bursa maçında işler değişti. o muhteşem geçen sezon başına göre bile daha ne yaptığını bilen bir takım gördüm.
    oyun kurucu olarak ayhan oynuyordu ki, bu tarz oyunda en önemli adamdır oyun kurucu. ayhan fena değildi, oyunu kanatlara doğru açtı, derinlemesine paslar attı, elbette kendi yeteneği ve gücü kadar. dün uzun zamandır ilk defa bir futbolcunun sırtına binmeyen bir galatasaray vardı sahada. herkes görevleri paylaşmıştı.
    bu takımın defoları giderildiğinde müthiş bir takım olacak, bu çok belli. mesela savunma kanatları. balta o kadar formsuz ki. sigara içmesine bağlayanlar var, kesinlikle yanılıyorlar. meraklısını bir gün halı sahaya beklerim. başka bir problem var, bence uyku sorunu var balta’nın. futbolcu idmanlardan sonra, maçlardan sonra 2 saat uyumalı. benim futbolcu olamama sebebim budur işte, gündüz uyuyamamak. balta’nın yerine genç ve hızlı çağlar’ı bekliyorum.
    ali turan da çok kötü, formsuz değil, kötü. ah be sabri, sen ne önemli futbolcuymuşsun.

    orta sahanın ortası, ayhan oyun kurucu, iyi niyetli ama artık gücü yetmiyor. ayhan yerine pas yapacak bir transfer şart. elano bu işi yapabilir, ama onda da boşa çıkma, kendini boş gösterme sorunu var. brezilya gibi topu ayağa oynayan takımda her yerde oynayabilir ama bizim takımda zor. elano’yla ilgili başka fikirlerim var.
    orta sahanın ortasında, alanı kapatacak kadar dinamik, atletik, sert ve seri bir futbolcu lazım. cana’nın böyle bir oyuncu olduğu söyleniyor. umarım bir an evvel iyileşir ve form tutar. şimdi, orta sahada elano ve cana olursa elimizdekilerden birini kullanma lüksümüz olur. yoksa iki metre önündeki rakibinin göbek deliğinden topu geçirip pas vermeyi deneyen barış’la, sarp’la olacak işi değil. bu durumda tercihim barış. ama söz dinlemesi kaydıyla. “koçum, sen bu bölgeden ayrılmayacaksın, rakipten şu adamı adım adım izleyeceksin, rakip kontra yaparsa dalacaksın adama, öyle ileri çıkmak, sol ayakla şut atmak falan yok” diyeceksin. öyle oynadı oynadı, oynamadı emre çolak, musa çağıran’dan birini hazır tutacaksın.

    incicilerden bağımsız olarak özetle, ben dünkü galatasaray’ın yapılacak iyi transferle çok iyi bir takım olacağına ikna oldum, beni ikna etmeyi başardılar.

    --- alıntı ---

    http://captano.blogspot.com/...y-bursaspor-0-2.html
  • 181
    maçla ilgili dün gece spor programlarını izledim, hepsi tutturabildiğine sallıyor. maçı bende izledim, maçı izlemeyen ve sadece spor programlarını izleyen biri ne düşünür acaba?. onlara göre çok berbat oynadık, sadece takımın kötü oynadığından dem vuruyorlar. hakemin ilk yarının sonundaki maçın sonucunu direk etkileyecek bariz hatasını konuşan çok az, hatta volkan şenle röportaj yapanlar bile pozisyon hakkında bir soru bile sormadılar, sizin kötülediğiniz ntvspordan başka. maçı izledim benim kanımca, hazırlık maçları dahil son 7-8 maçın en iyi oyununu bu maçta çıkardık. en önemlisi önde bastık, top ayağımıza gelince geniş alanlara taşıdık topu, hani defansla santrafor arasında 30m olmalı muhabbeti varya, işte bunu biz bu maçta yaptık. sadece sol taraf aksadı o kadar. bu başlıkta yazdım yine yazıyorum, bu kadroyla bu oyunu beğenmeyenlere gitsin barcelonayı tutsun. ha 2. golden sonra iyimi oynadık hayır, oda bu kadar iyi oynayıp şansız iki gol yemenin moral bozukluğundan kaynaklanıyor bence. zaten dakikada 75 falan olmuştu. ha birde erman toroğlu ertugrul sağlam'a diyorya "aferin tıkır tıkır çalışan bir takım yarattın", o işte bir bok bilmiyor. iki tane ucuz gol atıp 60 dakika sahasından çıkamayan takım tıkır tıkır çalışmıyordur erman hoca. şampiyonlar liginde bursasporun işi çok zor

    ha birde şöyle birşey aklıma geldi. galatasaray milan baroş'un kaçırdığı o iki pozisyon gol olsaydı o spor yorumcuları nasıl konuşacaktı acaba, alayı skor yorumcusu bunların.
  • 182
    -----------alıntı------------

    herneyse... gelelim bursa maçına. yenilgi sonraları yazmak , ciddi anlamda canımı acıtıyor. hele ki takım bu kadar kötü oynuyorken... 22 yaşındayım ve kendimi bildim bileli bu kadar kötü bir galatasaray izlemedim. ne inamoto'lu dönem ne de o çok sövülen rahmetli özhan canaydın dönemi... bursa maçında da bunu gözler önüne serdiler. top genel olarak bizim ayağımızda olmasına rağmen elimizdeki mükemmel orta saha (!) topu kullanmayı beceremedi. sürekli yan pas , geri pas ve sonunda servet'le kurulan bir oyun. tüm bunlara rağmen galatasaray , bursa'dan daha iyi oynadı. ama bu sefer de futbol şansı ve abdullah yılmaz bize engel oldu.

    -------------alıntı-------------

    http://akilpiyadeleri.blogspot.com/...-galatasaray_23.html
  • 186
    çok sevişmekle çocuk yapılamayacağını bizlere göstermiş maçtır.

    çocuk sahibi olmak istiyorsan oda ısısından tut da hanımefendi'nin yumurtlama dönemine kadar bir sürü fonksiyonun bir araya gelmesi lazım. hatta kız istiyorsan farklı fonksiyonları, oğlan istiyorsan daha farklı fonksiyonları bir araya getirmen gerek. daha bunun duası var, namazı var, onlara girmiycem bile.

    yine servet ile neill'i geride bırakıp 8 tane cengaveri ileri yolladık. elin oğlu yermi. onlarda savunma futbolu nasıl oynanır gösterdi. 17 tane futbolcu 35 metreye sıkışınca vurduk geri geldi, vurduk geri geldi. kalecileri de kaleci. ondan sonra çok güzel oynadık teraneleri. heee, çok sevişiyoruz ama çocuğumuz olmuyor tohtur bey. 18 korner kullanmışız. eee, adamlar attı yav kornere taca topu. katı defans yapıyorlardı ondan. sen muhteşem oynadığın için olmadı bunlar. adamlar topu sana verdiler, karşıladılar ve buldukları 5 fırsatta da uzun toplarla çıkıp gol aradılar. sen iyi filan değilsin, enayisin.

    ondört aydır yazıyoruz bu 2-4-4'ü. yemezler bunu. üç büyüklere karşı savunma futbolu oynanır bu ligde. oyun 40 metreye sıkışır ve rakip uzun toplarla çıkıp ebeni sker diye. anlayan kim. hala yok rijkaard yok sistem, yok transfer. bir de transfer yapılınca sorunun çözüleceğine inanalar var ki, ne diyem. hayır, beni delirten şu; galatasaray'ın orta sahası yokmuş ta bilmem neymiş. ulan bursaspor ile sivasspor'un orta sahasında kimler var ki! sorguya çeksen bi hüseyin cimşir'i bilirler. sivasspor'dan isim bile söyleyemezler. hüseyin cimşir de şu bizim bildiğimiz hüseyin cimşir. hüseyin cimşir ile sivasspor'lu isimsiz kahramanlara karşı elimizde xavi ile iniesta yok diye yırtınıyorlar sırf frank rijkaard'ın kıçını kurtarmak için. zamanında frank rijkaard loy loy loy dendi ya, şimdi saçma sapan mazeretler bulacaklar ki egoları erozyona uğramasın.

    transfer yapılsa da fark etmez. istersen on tane xavi iniesta getir. artık rijkaard'ı çözdüler. geçen sene biraz olsun korkuyorlardı ama bu sezon o korkuları da kalmadı. zamanında söyledik. galatasaray'ı en kolay yenilen takım haline getirdi. iş bitti artık. ancak üçüncü sınıf takımları yenebiliriz. ikinci sınıf takımlarla berabere kalırız. diğer maçlar kayıp. alışın buna. yok adnan sezgin istifa, yok transfer yapılsın gibi saçma sapan argümanlarla yalpalamayın. en azından kendinize karşı mert olun.

    bu maçta gol atsaydık bile yine maç berabere biterdi. geçen sezondan beri bu takımı ve rijkaard'ı takip eden herkes biliyor zaten bunu. sen bu tahmini yapmayı beceremiyorsan o da senin eksikliğin. bu eksikliğinin farkına var ve ona göre fikir yürüt hiç olmazsa.

    maç bu. gelelim tribünlere;

    eski açığın önündeki hurda yığınını geçen karpaty maçında kapalıya taşımışlardı. tribünler çok güzel başladı. 1-0 mağlup duruma gelince, kapalı düştü ama başta uni olmak üzere eski açık performansı mükemmeldi. ikinci yarının başlarken demir yığınına sabahattin'de çıktı. tabi her zamanki gibi formasız beyaz gömlekli asil hali ile. tayfasını bedava kombinesinin hakkını versin diye ateşledi. allah var 2-0 olana kadar tayfa da elinden geleni yapmaya çalıştı ama 2-0 dan sonra hepsi çaptan düştü. eski açık bir müddet daha devam ettirdi yüksek desteğini. maçtan ümit kesilince onlar da sessizliğe gömüldüler.

    bundan sonrası zulum;

    göbekten bağımlı olmak ne zor şey be annem. tribünlerin sadece adnan sezgin istifa diye bağırmasına izin verdiler. sebo'da destekledi. bi ara bursa tribünleri "yönetim istifa" diye bağırmaya başlayınca, bizim tribünler de taşkaleye gelip katıldı. tayfa neye uğradığını şaşırdı. küfür kafir yumruk susturdular milleti. ne demiştik geçen maç; "tayfa'nın olduğu yerde sen yönetimi protesto edip küfür filan edemezsin. ancak yönetimin uşağı tayfa aldığı direktif gereği protesto ve küfür edilmesi gerekiyorsa eder. sen kimsin galatasaraylı. haddini bil."

    geri kalan süre de sadece misafir bursa tribününün sesi duyuldu ali sami yen de.

    bursa tribününde dikkat çeken en önemli şey de şuydu; maç başlamadan ve maç esnasında kendilerine yapılan, başta "hepiniz orospu çocuğusunuz" olmak üzere tüm küfürlü tezahüratları alkışla protesto ederek veya "şampiyon" diye bağırarak geçiştirdiler. oruçlu olmaları nedeniyledir diye düşünüyorum. malum küfür oruç bozuyor. yoksa bu kadar sakin olmazlar.

    edit: cimşir ulan ne şimşir'i.
  • 188
    gelenek bozulmadı. sicko'nun gittiği bir maçta daha galatasaray kaybetmeyi başardı.

    (bkz: 22 agustos 2010 galatasaray bursaspor maci/#465297)

    maçla ilgili konuşacak çok da birşey yok. herşey net bir biçimde ortada. ama çıplak gözle baros ve lucas neill'ı izlemek kadar keyifli birşey yok.

    asıl mevzu taraftar. bir tane zibidi çarptı gözüme. maç öncesi çadırın önünde karaborsa yapan beyaz formanın arkasına keita-46-h yazdırmış yeni yetmeydi bu eleman. maç içinde ona buna el kol çeken, kalksanız lan diye ona buna emir yağdıran bu eleman maç 2-0 olunca insanlar sinir küpü olduğunda gayet rahat biçimde gülümsüyordu gülüyordu falan. dicek laf yok bunun üzerine zaten.

    bir de diğer taraftaki amigo komikti, şu dazlak olan. kendisini baya tebtik ettim bildiğin götünü yırttı maç boyunca. o güzelim eski açığın hevesini güzel kullandıramadı lakin. ıslık kastırması gerektirdiği yerde anlamsız yere inatla marş söyletmelerine anlam veremiyorum ben.
App Store'dan indirin Google Play'den alın