• 1
    28 temmuz 2021 tarihinde önce antalya’nın manavgat ilçesinde başlayan ve daha sonra başta akdeniz ve ege olmak üzere ülkenin birçok noktasında devam eden ülke geneli orman yangınlarıdır. başta ormanlık alanlarda başlayan yangınlar günlerdir kontrol altına alınamamakta ve yerleşim yerlerine de sıçramaktadır. aşırı sıcak, insan kaynaklı sebepler ve muhtemelen sabotajlara da bağlı başlayan orman yangınlarına karşı devlet imkânları ne yazık ki son derece yetersiz kalmaktadır.

    devlet tarafından (31 temmuz akşamı itibarıyla), 26 ilde çıkan 98 yangının 81'inin kontrol altına alındığını ve 10 yangının ise devam ettiğini açıklamıştır. ancak bu açıklamadan sonra samandağ ve bodrum gibi yerlerde yeni yangınlar çıkmıştır.

    sosyal medyaya düşen görüntülere göre şu anda ülkenin birçok yeri kendi kaderine terk edilmiş durumdadır. daha önceki birçok afette olduğu gibi ne yazık ki türk halkı kendi kaderini yine tek başına tayin etmeye çalışmaktadır. cennet vatan!’dan geriye kalan son birkaç şeyden biri olan doğal güzelliklerimiz günlerdir cayır cayır yanmaktadır. yangınlar kontrol altına alınamadığı için şu an facianın boyutlarını bilemiyoruz fakat binlerce metrekare ormanla birlikte birçok yerleşim yeri kül olduğu gibi içerisindeki binlerce canlı da can vermiştir. şu ana kadar 4 vatandaşımızın öldüğü ve 2 vatandaşımızın da kayıp olduğu bilgisi var.
  • 2
    ana akım medyada yokmuş gibi davranılan yangınlardır. sosyal medyada göründüğünden ise çok çok daha büyük, çok çok daha fazla ormanlık alanın ve milyonlarca canlının kaybına yol açmış yangınlardır.

    devleti yönetenlerin bu zamana kadar ki en büyük afet skandalıdır. kanı bozuk terör örgütünün kundaklamasıyla ortaya çıktığı belli bu durum çok büyük bir saldırıya ve afete dönüştü. hem istihbarat, hem milli güvenlik, hem de afet yönetimi anlamında çok büyük bir acziyet var. mesela depremi engelleyemezsiniz ama yangının büyümesini engelleyebilirsiniz. onlarca özel jet, yüzlerce lüks araçlı konvoylar ve saraylar varken bu ülkenin yangın söndürme uçakları da olabilirdi. sabah akşam şov yapılan, yerli ve milli dedikleri ihalar ile ormanlar denetlenebilirdi, helikopterler belirli ormanlar üzerinde uçabilirdi. mevzu “kamu güvenliği” (kendi güvenlikleri) olduğu zaman inanılmaz bir polis veya jandarma organizasyonu ile bütün sesleri anında bastırıyorlar ama terörist elini kolunu sallaya sallaya ege ve akdeniz ormanlarını yakabiliyor.

    süreçte duyduğumuz açıklamalar, devlet yönetenlerin en hafif tabiri ile çelişkili ifadeleri ve gördüklerimiz acıyı daha da büyütüyor.

    dün (yangının 3.günü) hisarönü, içmeler, marmaris arası yangın noktalarından geçtim, marmaris’e kadar hisarönü’nde çok büyük olmak üzere 4-5 farklı noktada yangınlar varken sadece tek helikopter vardı dağların iç kısımlarında. (hisarönü’nde köyün çok zor durumda olduğu paylaşımlar var sosyal medyada). marmaris deniz tarafında da bir uçak vardı (tüm marmaris kül olduktan sonra). datça marmaris yolunun yeşilbelde kısmı kapalıydı kimbilir ne halde. oradan turunç ve içmelere indiren yarım saatlik bir orman yolu boyunca da sağlı sollu her yer bembeyaz küle dönmüş, ağaçlar yanmış simsiyah. yarım saat boyunca… çok büyük bir alan, öyle fotoğraflarda videolarda göründüğü gibi değil, gözün gördüğü çok farklı. ve daha bunun manavgatı, bodrumu, adanası, mersini, kayserisi var… hayat zehir oldu günlerdir içim yanıyor.

    kahraman itfaiye erleri, halkın organizasyonu, polis ve jandarma erlerinin bireysel mücadele ve kahramanlıkları dışında güçlü ve kurtarıcı bir müdahale hala yok hala…

    memleketimiz yanıyor, vatanın cennet köşeleri yanıyor, yakılıyor, hayvanlar ölüyor, insanların köyleri, evleri yanıyor ve birçok yerde hiçbir şey olmuyor gibi davranılıyor, kafayı yiyorum, acı çekiyorum…
  • 4
    ülke kaç gündür yanıyor. müdahale inanılmaz yetersiz. hiç geçiştirilebilecek, zamanla unutulacak bir vaka değildir.

    vatandaş elinde hortum mücadele etmeye çalışıyor. daha ne yapabilir ki? uçakla, helikopterle müdahale yetersiz çünkü envanter yetersiz. en azından böyle önemli bir konuda yandaşa iyi fiyattan ihale vermek yerine doğruya verilemez miydi? şimdi paralar toplanacak, belli başlı kişiler tvlerde x meblağ bağışlayıp kendi showunu yapacak. maddiyat yerine gelir de ya giden canlar? harap olan ekosistem? evi yananların ardında bıraktıklarının eşyaları, son hatıraları? bunların telafisi yok. istihbarat teşkilatı dahil ülkenin hangi kurumu nizama uygun çalışıyor acaba? bizim bilmediğimiz hangi devlet kurumlarının envanteri böyle eksik? daha ne kadar insan aklıyla dalga geçilecek? bu devir artık acı değil işkence olmaya başladı.
  • 7
    çok büyük bir afet olmanın yanında bizim 660bin etkin askeri personelimizin nerede olduğunu sorgulatan yangınlar.

    dün mersin'de vatandaş elleriyle toprak kazıyordu yangının önü kesilsin diye. tamam asker bir itfaiye değil de afet sırasında 10 tane köylüyle 20bin askerin vereceği desteği de kıyaslamak anlamsız. marmaris'te amcanın biri kafasına silah dayıyor evim yanıyor yardım edin diye. aga 2km yanda aksaz'da 5000 asker yatıyor. 10 tane asker gelmiş azerbaycan'dan akşama kadar onların fotoğraflarına bakıyoruz. yanlış anlaşılmasın askerin elinde yangın söndürme uçağı, helikopteri, kamyonu yok biliyorum ama bu kadar büyük bir kaosta asker nasıl olay yerinde olmaz? afet müdahale planına tsk nasıl sokulmaz? fransa'da 3 dükkan yanınca ordu soluğu zafer takında alıyor. ben ilk defa askerin müdahale etmediği bu denli büyük bir afet görüyorum.
  • 9
    diyanet'e rekor bütçeler vermek yerine her yıl 1-2 adet yangın söndürme uçağı eklenseydi filoya bir şekilde önüne geçilebilirdi. ya da afgan'a, suriyeli olana uçuk paralar döküleceğine...

    sebep olan insan değildir, haindir, kalleştir ayrı; ancak 19 sene boyunca gücü elinde bulundurup da bu gibi durumları öngörememek de apayrı bi' trajikomedya, yazık.
  • 10
    içimiz yandı kül oldu. futbol konuşmaya bile utanıyorum sade bir vatandaş olarak. dünyanın coğrafi güzellikler olarak sayılı ülkelerindeniz ama atalarımızın bıraktığı bu emanete sahip çıkamıyoruz. hala yerlere çöp atmayı normal bulan piknik alanlarını arkasına bakmadan terk eden bir halkımız var. sahip olduğumuz bu güzelliklerin daha fazla değerini bilmek ümidiyle. diyecek söz bulamıyorum. başta bu yangından birinci dereceden etkilenen halkımız olmak üzere hepimize allah sabır versin.
  • 12
    ne yazık ki telafisi yıllar alacak bir yıkım yaşıyoruz.

    evler yapılır, ahırlar kurulur bir şekilde ama ya ölen yabani hayvanlar, yanan ağaçlar?

    bir çam ağacı en 30-40 senede yetişiyor. yanan ağaçların yerine yeni fidanlar dikilecek de ekosistem yeniden oluşacak. biz göremeyiz muhtemelen.

    sağlıkta, eğitimde, turizmde, teknolojide hep zirveye oynayan ülkemiz nasıl bu hale düşer? nasıl tüm bu yaşananlar önceden öngörülüp önlem alınmaz akıl alır gibi değil.

    dalga geçer gibi ana akım medya yangına müdahalede dünya birincisi olduğumuz haberlerini yapıyor.
  • 13
    göz göre göre bitiyoruz. bugün istanbul'dan iki arkadaşım muğla'ya gitti destek için. biri gönüllü olarak, biri belediye çalışanı olarak. ikisinin de attığı story'ler, yaptığı yayınlar durumun korkunç boyutta olduğunu gösteriyor. yani biz zaten korkunç olduğunu biliyoruz da, sanki kaç gündür yangın yokmuşçasına davranan belli bir kesim var.

    ben gerçekten bu olanlara inanamıyorum. koskoca ülkenin yangın söndürmek için uçağının olmamasına, olan uçakların ufak hesaplar yüzünden kenarda çürümesine falan inanamıyorum ya.

    biz nasıl bir mevzunun içine düştük böyle?
  • 15
    çok ama çok büyük hasara sebep olan yangınlar. kilometrekarelerce doğal örtü yok oldu, içindeki canlılar yok oldu, geçtiği yerleşim yerleri tamamen yok oldu, insan kayıplarımız bile oldu...

    giden canlar zaten gitti. maddi kayıplar belki yerine konur, eşya-mal belki yerine konur. ancak o doğal örtü, o habitat kolay kolay ikame edilemez. iyi niyetli ağaçlandırma kampanyaları yapılsa da gerek yangının etkileri, gerek o habitatın yok olmasının etkileri kolay kolay silinemez...

    evde dolabın içinde kendi kendine duran atletin bile neredeyse yanık kokmasına sebep olacak bir sıcak var. bu boyutta bir sıcakta yangını söndürebilmek çok daha zor. yanan bölgenin bir şekilde önüne set çekilerek kapatılması, söndürme çalışmalarından çok daha öncelikli olur orman yangınlarında. ancak yoğun doğal örtüde, sarp zeminde, hele hele de kuru havada etkili olan rüzgarla böylesine azmış bir ateşin önüne işe yarayacak bir set çekilmesi çok çok zorlaşıyor. minimum 4-5 metreye kadar doğudan ateşin yükseldiği şartlarda yangının önünde en az 10-15 metre genişlikte bir hat, o hattın kıyısında da soğutulmakta olan bir bölge olması gerekiyor. ki bazı videolarda alevlerin çok daha yükseğe çıktığı görülüyor.

    tüm bunları alt alta ekleyince yangının bir gün sonra gideceği yerin tahmin edilip oralarda temizleme çalışmasına girişilmesi gerekiyor. orada da neredeyse bir gün bir gece boyunca onlarca iş makinesinin çalışması gerekiyor. bu yapılırken bir yandan da yangının peşinden gidilip üzerine su dökerek mücadele edilmesi gerekiyor. tüm bunlar adam-zaman-iş denklemini çökerten şeyler.

    yine de tüm bu hesap kitaba rağmen sivil savunma emeklisi babamın bu konudaki nokta sözünü paylaşmak isterim; hiçbir yangın söndürülmez, kendisi sönmek isterse söner...

    yangınla boğuşan tüm canlıların, görevden öte insaniyet bilinciyle fedakarca mücadele eden görevlilerin ve kendi çapında yangınla mücadele etmeye çalışan herkesin allah yardımcısı olsun...
  • 17
    üstün dökmen yangınları çok güzel özetlemiş:

    https://youtu.be/f1Gg5VrzYEk

    duygusal yaklaşıp fidan yardımı yapan insanları bir kenara koyuyorum. asıl derdim benim şirketlerle. birçok şirket fidan bağışı üzerinden ucuz reklam yapıyor. samimiyetlerine inanmak isterdim ama üstün dökmen'in düşündüğünü düşünüp "ya bir dakika, biz ne yapıyoruz?" diyen en az bir yöneticileri vardır diye düşünüyorum. keşke bunun yerine hava yardımlarının neden yetersiz kaldığına dair kamuoyu oluşması için çabalasalardı.

    öncelikle ilgili yerin yerlisi diyebileceğimiz ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımların ulaşması için doğrudan çaba sarf edecek insanlara elden geldiğince para yollamak daha doğru bir yardım türü olur diye düşünüyorum bu etapta.
  • 18
    öncelikle yangınla mücadele sırasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza allahtan rahmet diliyorum.
    evi barkı yanan insanlara üzülmemek elde değil mal canın yongası. umarım zararları telafi edilir.

    yangınların kasten çıkarılması ya da doğal nedenlerle çıkması tartışmalarınıda geçiyorum. o nedenle bundan sonra yazacaklarımı bu olaylardan bağımsız değerlendirin.

    bu ağaçlar binlerce yıldır yanıyor ilk değil son olmayacak. çok uzatmayacağım bilim insanlarıda anlatıyor doğa senden benden akıllı, ders alıyor bunca yıllık tecrübe sonrası tekrar doğabilmek ve bu yangınlardan sonra da türünü sürdürebilmek için tohumlarını kozalakların içine gizliyor vs. o nedenle kendi haline bırakırsanız yanna sahalar 5 sene içerisinde kendine gelecektir. (2016 yılında yanan ve en ufak dikim yapılmayan ormanlık bölgelerde şuan 1- 1.5 metreyi aşan genç ağaç/fidan görebilirsiniz, ki ben görüyorum) 20-30 yıl insan hayatı için önemli doğa için... nokta bile değil yeter ki kendi haline bırakın.

    burada hepimizin merak ettiği o alanlar o haliyle bırakılacak mı ? yoksa beton ormanına mı ya da tesise mi evrilecek.
    (yanan yerlere ceviz, badem ekelim diyenleri görüyorum sağda solda... ülkemizin su sorunu çektiğini ya bilmiyorlar ya da cevizin ne kadar su istediğini bilmiyorlar.sadece dikim sonrası 10 litre fidan başına can suyu isteyen bitkiler bunlar ayrıca oraları ceviz, badem, zeytin olursa kimyasal gübre atmadan durulacağını sanan varsa çok iyimser görüyorum kendilerini...) orman demek sadece ağaç demek değil bunun ot'u var, börtüsü var böceği var vs. insanı uzak tutmak lazım. neyse geçelim.

    yıllardır derim bu ülkede en düzgün çalışan devlet kurumu orman müdürlükleridir diye (tarım kısmı değil) çünkü çok büyük bir rant yok, ormanların bakım, genişleme, koruma, kesim gibi işlemleri 50 yıllık master planlar üzerinden gittiği için adamlar işlerini sessiz sedasız mis gibi yapıyordu ta ki malum zihniyet oradan da bir rant oluşturana kadar.

    herkesin çılgın gibi bağış yaptığı fidan dikme işine gelecek olursak bu işi bile ihaleye açıp özel sektöre vermiş bir zihniyetten bahsediyoruz. google'a fidan dikim ihalesi yazın bakın neler çıkıyor ve ihaleyi veren bakanlığa dikkat edin, tıpkı yangın söndürme uçakları gibi bu hizmetleri bile kiralık almayı marifet biliyor bu adamlar oysa bu kar ve rant getirmesi gereken bir "sektör" değil devlet poltikasının uygulanması gereken gelecek nesillere aktırlması için korunması gereken "milli servet" ama adamlar mümkün olsa yangına sıkılacak suyu bile ihaleyle alacaklar.

    son olarak geçen gün antalya'da bir ziraat mühendisi arkadaş ile konuşurken kendisi anlatı fidan dikim işini devletin kadrolu personeli yaparken ekilen 10 ağaçtan 7 tanesi tutuyorken bu iş özel sektöre verildikten sonra bu oran 1.7'ye düşmüş... sözün bittiği yer de burası.
  • 20
    https://twitter.com/.../1421946967266054149

    ab'nin yardım teklifinin günler sonrasında nihayet kabul edilmesinin ardından, ab tarafından gönderilen 3 uçak bizim 2 sene önce canavar gibi çalışmasına rağmen, hangarda "ya bunlar çöp amk çöp" diye çürüttüğümüz, ihaleye almadığımız 9 uçak ile aynı model. ya harbiden kafayı kırmamak, deli olmamak elde değil. çekildik kenara yansın diye bekledik resmen.

    edit: çürümeye terkedilen yangın söndürme uçakları
    https://twitter.com/...208441041539076?s=08
  • 24
    yangın küresel ısınma ve dikkatsiz/umursamaz insanlardan dolayı her yaz olacak bir şey artık. yangın olur her ülkede oluyor. ancak bizim kadar bu afeti rezil yöneten başka bir ülke yoktur herhalde. devlet itibardan tasarruf etmez diyip yazlık/kışlık saray yaptıranlar, her olayda/afette olduğu gibi bu sıkıntılı süreçte de iban atarak halktan para dileniyor. e bu halk her ay yüzlerce vergi ödemiyor mu kardeşim size? yardım isteyenlere de siz işgalcileri çağırıyorsunuz diyorlar. işgalci mi kalmış? ülkenin dört bir tarafı kontrolsüz mülteciler ile doldurulmuş, en güzel yerleri katar tayfaya peşkeş çekilmiş. itibar iki beton dikip saray yapmak ile afet bölgesine yüzlerce koruma ve araçlarla gitmekle olmuyor. ama suç onlarda değil. yarın seçim olsa yine en az yüzde 35 oy alırlar. her millet hakettiği gibi yönetilir. bir gün bunlar bitecek ve elimizden yitirdiklerimiz için çok dizimizi döveceğiz. ancak ne biten zamanımızı ne de yitirdiklerimizi geri getirebileceğiz. asıl üzücü olan da bu. umarım tez zamanda kontrol altına alınıp söndürülür bu yangınlar. oradaki insanların acılarını görüp elden bir şey gelmemesi çok üzücü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın