• 1
    evet beyler durumlar karışık malum, o yüzden direkt reçeteyi veriyorum, ilgili abiler dikkate alsın.

    6-0-4 ve takımın durumu dikkate alındığında takıma -yerli öncelikli, zira yabancıyı devre arasında anca uçuk fiyatlara alabilirsin- 1 stoper, 1 sol bek, 1 orta saha ve 1 kanat oyuncusu gerekiyor.

    şimdi lafı hiç uzatmadan makul fiyatlara türkiye ligi'nden devre arasında alınabilecek oyuncuları yazıyorum. lig içinden almanın bir yararı da sağır sultanın işittiği "abi bi kere oyuncu ligi tanıyor" klişesidir. ben burada takıma alınabilecek, takıma katkı verebilecek ve bütçeyi sarsmayacak oyunculardan bahsedeceğim. evet başlıyoruz,

    stoperde chedjou-dany-semih-gökhan dörtlüsü var. dany artık düşünülmüyor. yaptığı hatalar, umursamazlığı bardağı taşırdı. devre arası ayrılabileceğini düşünüyorum. buraya alınabilecek stoperlerde pek alternatif yok aslında;

    -akhisar belediye spor'dan, uğur demirok
    makul bir ücret karşılığı transfer edilebilir. bu seneki istatistikeri de transferinin boşa gitmeyeceğini söylüyor.

    rakipten top (248) ligin en iyi 2. oyuncusu, ceza alanında savunmada (78) ise ligin en iyi oyuncusu. istatistikleri için http://tr.matchstudy.com/TSL2013-14/TSLp.aspx

    chedjou ile karşılaştırırsak chedjou bu sezon ligde rakipten karşılanan top istatistiğinde 10 maçta 187 top karşılamışken ortalama 18.7 ile oynuyor,
    uğur demirok 12 maçta 277 top karşılamıştır o da ortalama ile 23.08 yapıyor. ayrıntılı chedjou vs uğur istatistikleri için; http://tr.matchstudy.com/...q.aspx?comp=08120009

    semih kaya ile karşılaştırırsak semih bu sezon ligde rakipten karşılanan top istatistiğinde 10 maçta 167 top karşılamışken ortalama 16.7 ile oynuyor,
    uğur demirok ise yine 12 maç 277 top karşılama ortalama 23.08 (tekrar tekrar yazıyoruz ama uğur'u neyse artık)
    ayrıntılı semih kaya vs uğur demirok istatistikleri için; http://tr.matchstudy.com/...q.aspx?comp=08160009

    evet istatistikler ve takımdaki diğer defans oyuncularımızda kıyası böyle. ha diyebilirsiniz ki "hacu akhisar defans yapıyor o yüzden bu kadar çok top kesmiş" kardeşim biz defans yapamıyoruz ki bak burada başarılı bir grafik yakalamış arkadaşımız var. kaldı ki ben chedjou ve semih'ten iyi demiyorum sadece istatistikleri ve maliyet-fayda açısından defansa yedek olabilecek ligde 11 oynayabilecek bir oyuncuyu söylüyorum. bu sonraki karşılaştırmalar için de geçerli.

    sol bek transferi için adaylar;

    -sivasspor'dan ziya erdal
    yine çok fazla uçmadan kulübeye katılabileceğini düşünüyorum. aynı şekilde istatistiklerde maliyet-fayda açısından zarara uğramayacağımızı söylüyor.

    bu sezon ligde şimdiye kadar yapılan toplam pas istatistiğinde sylvestre, cicinho, aatif, fernandes gibi isimlerden sonra 622 pas ile -selçuk ile eşit- 5. sırada bulunuyor. istatistikler için; http://tr.matchstudy.com/TSL2013-14/TSLp.aspx

    hakan balta ile karşılaştırırsak, hakan balta 8 maçta gol girişiminde yer alma istatistiğinde ortalama 6.48 ile oynarken
    ziya erdal 11 maçta ortalama 5.64 ile oynuyor.
    hakan balta hücum bölgesine atılan top istatistiğinde ortalama 6.74 ile oynarken,
    ziya erdal 7.91 ile oynuyor.
    hakan balta rakipten karşılanan top istatistiğinde ortalama 11.95 ile oynarken,
    ziya erdal 18.45 gibi yüksek bir ortalamayla oynuyor. ayrıntılı karşılaştırma ve istatistikler için; http://tr.matchstudy.com/...q.aspx?comp=08131616 ayrıca bu linkte ziya erdal'ın hakan balta'ya göre sol tarafı ne kadar daha sık işlediğini göreceksiniz.

    -eskişehirspor'dan tarık çamdal
    düşük bir maliyetle -belki biraz iyimserim- kulübeye katılabileceğini ve lig için iyi bir alternatif olacağını düşünüyorum. ancak ziya mı tarık mı tabii ki ziya.

    hakan balta'nın istatistiklerini yukarıda vermiştim uzun uzun tekrar yazmayacağım, şu linkten hakan balta vs tarık çamdal karşılaştırmasını daha rahat inceleyebilirsiniz; http://tr.matchstudy.com/...q.aspx?comp=08130615

    orta saha transferi için aday;

    -akhisar belediye spor'dan bilal kısa
    yine aynı şekilde bütçeyi aşmadan katılabilecek oyunculardan.

    bilal'in bu seneki istatistikleri ise baya iyi. toplam pasta 606 pas ile 8., ceza alanına atılan topta 75 top ile 3., orta alanda pasta 433 pas ile 3., savunmada alınan sahipsiz topta 31 ile 6., hücumda sahipsiz topta yine 31 top ile 7. sırada.

    selçuk inan ile karşılaştırırsak (bunu yazarken içim acıdı tabii ama selçuk'la karşılaştırmak en objektif sonucu verecektir yoksa diğer anlamda asla ve asla değil, kapalı sakin) selçuk 11 maçta topla oynamada 84.11 ortalamasıyla oynarken,
    bilal kısa 13 maçta ortalama 66.63 ile oynamış.
    selçuk inan hücum bölgesine atılan top istatistiğinde ortalama 12.82 ile oynarken,
    bilal kısa 13.19 ile oynamış.
    selçuk inan rakipten top karşılamada ortalama 10.63 ile oynarken,
    bilal kısa 10.26 ile oynamış. diğer ayrıntılı istatistikler için; http://tr.matchstudy.com/...q.aspx?comp=08050007

    selçuk gibi bir isimle karşılaştırıldığında ve maliyeti düşünüldüğünde gayet geçerli istatistikler bence.

    kanat için adaylar;

    -çaykur rize spor'dan sercan kaya.

    aydın yılmaz ile karşılaştırmalı istatikler için; http://tr.matchstudy.com/...q.aspx?comp=08041506

    -elazığspor'dan serdar gürler.

    serdar hücumda pas istatistiğinde ligde 4. sırada, ceza alanına atılan top istatistiğinde ise ligde 6. sırada.

    yine aydın yılmaz ile karşılaştıracak olursak; http://tr.matchstudy.com/...q.aspx?comp=08040406

    tabii ki ligde daha birçok isim var bunlar gibi benim aklıma gelenler bunlar ve yekta, solbek dany, amrabat, aydın gibi isimlerden daha yararlı olacaklarını iyi birer alternatif olacaklarını düşünüyorum. ha bir de iyi oynayan ama oyunu istatistiklere yansımayanlar var onlar da başka zaman artık.

    edit: linkler yenilendi.
  • 2
    değerlendirmelerimi türk oyuncu transferi üzerinden yapacağım,

    sol bek mevkiinde en büyük adaylar uğur demirok ve ishak doğan olarak duruyor,eğer ki işler olumsuz gider ve yolumuza avrupa liginde devam edersek bu iki sol bekin burayı çok iyi kotaracağını şubat'ı görmemiz halindeyse en azından mevcut oyunculardan daha efektif olacakları istatistiki bir gerçek.

    defansın merkezindeki isimleri göz önüne aldığımızda ömer toprak statüsündeki bir oyuncunun avrupa piyasası bu kadar güçlüyken geleceğini pek düşünmüyorum,bu bölgeye stopper özellikleri ile öne çıkan bir defans oyuncusu değil de daha çok cover tipi bir oyuncu almamız gerekiyor bu konudaki önerim ise serdar aziz,

    defansın sağına eboue'nin saçmalama periyodlarında düşünmeden formayı verebileceğimiz isimlerden bir tanesi koray altınay,defansif özellikleri ile ön plana çıkan çaykur rizesporun bana göre en göze batan oyuncusu,yer alışı hücuma çıkışıyla adeta chealse'nin ivanovic'ini anımsatıyor çok el yakacağını düşünmüyorum http://www.transfermarkt.com.tr/.../spieler_148550.html

    gelelim orta saha bölgesine, göbekte melo,sellçuk tandemine alternatif olarak elde olan yekta,ceyhun gülselam ikilisinin performansının yetersiz olduğu açık,bu bölgeye hem defansın sağı hem ortasahanın sağı hem de göbekte performans gösterebilecek lider özelliğiyle göze çarpan (elden kaçırılan emre can'ın özelliklerine yakın) standart liege forması giyen alparslan öztürk,napıp edilip alınması gereken bir oyuncu.
    bu bölgede tolga ciğerci,jem karacan diğer alternatifler

    kanat bölgesine yapılacak transferle ilgilli ise,erkan zengin ismi ön plana çıkıyordu,ama eskişehirsporun adeta karakterini yansıtarak biçtiği fiyatla ne bruma'lar valencialar alınır hepimiz biliyoruz.tam da bu hususta bruma transferine benzer bir isim ön plana çıkıyor sözlük o da yunus mallı,kendisi gladbach yurtlarından gelmedir.gladbach'ın yıldız yetiştirme konusunda ne denli büyük bir klüp olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz(bkz. marco reus,ter stegen,lukas rupp,patrick hermann...) borussia tarafı 1.5 yıldır onu ikna etmek için çabaladı ama kararını tuchel ve mainz'den yana kullandı.ki bu onun için çok doğru bir yerdi,shürrle,holtby,szalai gibi isimlerin yıldızlaştığı kısacası isimsiz oyuncuların yıldız olduğu bir yer burası,teknik ve fizik özellikleriyle mutlaka anlaşılması gereken bir oyuncu olduğunu düşünüyorum.
  • 3
    acil olarak gönderilmesi gerekenler:

    eboue: son 2 senedir maç seçiyor. çoğunlukla da zorla oynuyormuş görüntüsü çiziyor. ayrıca bu sezon istisnasız her maç en küçük bir müdahalede ölmüşcesine yere atıyor. takımımızın önde olduğu geride olduğu fark etmeksizin bunu yapıyor ve takıma muazzam zarar veriyor.
    dany: aslında hızlı ve yetenekli bir oyuncu olmasına rağmen mental olarak bitik biri. bu sebeple takımımız oyuncusu değil.
    chedjou: kendisi iyi ya da kötü diye bir yorumda bulunmak istemiyorum. kısaca bizle kimyası uyuşmadı diyelim ve kapatalım.
    riera: kendisi büyük bir saygıyı hak ediyor. fakat hem aldığı yıllık ücret hem de orijinal mevkisinde oynayamaması sebebiyle takımımızda bulunması gereksiz. teşekkür edilip gönderilmesi gereken futbolculardan.
    amrabat: asrın kazığı. 3'e 5'e bakmadan elden çıkarılmalı.

    acil olarak alınması gerekenler:

    veysel sarı: tam bir joker oyuncu. sahanın bir çok bölgesinde oynayabiliyor. bana ümit davala'yı anımsatıyor. muhakkak kadroya dahil edilmeli.
    http://www.transfermarkt.com.tr/...?from=direktErgebnis

    ömer toprak: hakkında fazla şey söylemeye gerek yok. günümüzün en kaliteli yerli stoperi.
    http://www.transfermarkt.com.tr/...l/spieler_43512.html

    john terry: ujfalusi'nin gidişiyle birlikte eksikliğini yoğun bir şekilde hissettiğimiz lider özellikli defans oyuncusu tipi oyuncu olup, alabileceğimiz en kariyerli ve etkileyici oyuncudur. ayrıca semih kaya'nın idolü olduğunu bildiğimiz terry, tecrübeleriyle de ujfalusi'nin yarattığı etkiyi yaratabilir.
    http://www.transfermarkt.com.tr/...?from=direktErgebnis

    aleksandar kolarov: özellikleri sebebiyle tam aradığımız oyuncu. mancini'nin eski öğrencisi olması sebebiyle alınma olasılığını yüksek buluyorum.
    http://www.transfermarkt.com.tr/...l/spieler_46156.html

    daha çok isim var alınması ve yollanması gereken fakat şu an acil olarak defans hattımızı güçlendirmek zorundayız. aynı şekilde sol bek en acil çözülmesi gereken bölge. devre arasında buralara gerekli takviyeler yapılmazsa ne yazık ki sezonun istediğimiz şekilde sonlanma olasılığı mucizelere kalır.

    buna karşılık yönetimin elini taşın altına koyacağını ve gerekli transferleri yapacağına inanıyorum. tek endişem sözleşmesi devam eden futbolcuları elden çıkarama konusunda yaşayacağımız zorluklar.
  • 7
    eveeet. beyler yılbaşı da bittiğine göre konumuza dönebiliriz. birbirimizi kandırmayalım önümüzde ki 1 ay, resmi site f5 leyerek, twitter güncelleyerek, spor sitelerini aşındırarak geçecek. şuana dek bize transfer söylentisi olan oyuncular;

    yerliler

    (bkz: hakan çalhanoğlu)
    (bkz: tarık çamdal)
    (bkz: ishak doğan)
    (bkz: tolgay arslan)
    (bkz: serdar aziz)
    (bkz: emrah başsan)
    (bkz: salih dursun)
    (bkz: okay yokuşlu)
    (bkz: muhammet demir)
    (bkz: cenk tosun)
    (bkz: serdar gürler)

    yabancılar

    (bkz: izet hajrovic)
    (bkz: alex telles)
    (bkz: luiz rhodolfo dini gaioto)

    yani kısaca;

    http://www.transfermarkt.de/...chte/verein_141.html

    vira bismillah!
  • 9
    içinde shakhtar donetsk, lucescu barındıran yeni transfer stratejimizi anlatan uzun ama güzel bir yazı yazmış sinan yılmaz. neden hajrovic'lere, bruma'lara, telles'lere yüksek bonservis verilip alınmalıyı kendimizi shakhtar'la kıyaslayıp görebiliyoruz.

    link: http://www.medyaspor.com/...i-ve-galatasaray-340

    --- alıntı ---

    başlıkta bazı isimleri yan yana yazdım. onları açmaya çalışacağım… bir iki aydır kafamda, galatasaray yönetiminin gelecek planlarına dair tahminler oturmaya başlamıştı. bu yazıda bunları açıklamaya çalışacağım.

    ben bir iki ay önce fark etmiştim. fakat sanırım ünal aysal’ın kafasında çok uzun süredir bu plan vardı.

    geçen seneki şampiyonlar ligi çeyrek finali ve lig şampiyonluğunun ardından da bu planları uygulamak için doğru zaman diye düşündü.

    önce yönetimde fatih terim’siz bir gelecek planı olmayan yöneticilerle yollarını ayırdı, seçime gitti. önemli bir risk alacaktı. bu güne kadar takımı yukarı taşımış terim’den daha iyisini getirmek istiyordu.

    o günlerde bazı haberler çıkmıştı. aysal’ın “terim bizi ilkokuldan aldı, ortaokulu ve liseyi bitirmemizi sağladı ama artık bize üniversite hocası gerek” dediği söyleniyordu.

    benzer açıklamaları daha sonra takım kadrosu için de söyledi aysal… “şimdiye kadar iyi oyunculardan kurulu iyi bir takım kurduk, ancak şimdiden sonra işimiz daha zor. artık iyiden iyisini bulmamız gerekiyor” demişti. zira üst düzey yöneticiler için bu olmazsa olmaz bir kural. sürekli bir başarıdan ve büyümeden bahsediyorsanız, iyinin iyisini bulmanız ve yerinde saymamanız bir yöneticilik şartı.

    geçen sene sonu arsenal’de işler yolunda gitmiyorken arsene wenger ile görüşüldüğüne dair haberler çıktı, belli ki sonuç alınamadı. aysal geçen yaz, kafasındaki ismi, terim’den daha iyi olacağına inandığı iyinin iyisi bir teknik direktörü bulamadı ve terim’le devam etme kararı aldı.

    fakat aysal’ın tüm bu düşünceleri, en çok da yine kendi hatasından kaynaklanan, gereğinden fazla şeffaf olması ve basına çok fazla açıklama yapması dolayısıyla terim’in de kulağını gitti. aysal bu konuda (basınla ilişkileri konusunda) tecrübesiz olmasının ceremesini çekti. kendisi hakkındaki düşünceleri öğrenen terim gibi çok başarılı ve büyük bir teknik direktör de bundan çok etkilendi. maç sonu basın toplantılarında birbirlerine imalı açıklamalar yaptılar. sonuçta da hepimizin bildiği gibi ipler tamamen gerildi, telefonlara bile çıkmamaya kadar uzadı ve koptu. o dönemde de mancini seçimi yapıldı.

    ukrayna’da bir devrim gerçekleştiren, hepimizin yakından tanıdığı lucescu da mancini seçimi için “galatasaray bu dönemde getirebileceği en doğru ismi getirdi” yorumunu yapmıştı.

    lucescu’ya ve mancini’ye tekrar değineceğim.

    ondan önce değinmek istediğim, galatasaray’ın gelecek planlarının birinci basamağı olarak gördüğüm bruma transferi üzerine durmak istiyorum. aysal bu düşüncelerinin ardından bence ilk icraat olarak bruma’yı transfer etti. artık ‘çilek’ vs demeyi bırakmış ve farklı bir gelecek planlamasının üzerinde durmaya başlamıştı. bruma daha önce portekiz’de yarım yamalak futbol oynayabilmiş, bu yaz düzenlenen u20 dünya kupasında çıkış yapabilmiş bir oyuncuydu. sadece bu kadarlık bir kariyere 10 milyon euro bonservis bedelleri vermek tabi ki bir riskti! fakat galatasaray artık büyümek istiyorsa, iyinin iyisini bulmak istiyorsa bu riskleri almak zorundaydı. lucescu da aldı bu riskleri, her genç potansiyelli transferi de tutmadı... bu güne kadarki süreçte de bruma tam olarak benim beklentimi karşılamadı ama yine de doğru transfer olduğuna dair yorumum değişmedi.

    geçtiğimiz ay aysal galatasaray tv’ye yaptığı bir açıklamada ‘mancini’nin sanıldığı gibi yüksek ücretler ödeyeceğiniz yıldız isimler istemediğini, aksine iki tane uygun maliyetli genç oyuncunun ismini verdiğini ifade etti.’ bu da galatasaray’ın gelecek planlamasıyla ilgili düşündüklerimi doğrular açıklamalardan biriydi.

    yine aysal geçtiğimiz günlerde de ‘artık ligimizden oyuncu alma fikrinden biraz uzaklaştığını ve yurtdışında yaşayan türk statüsünde oynayabilecek futbolcuların üzerinde duracaklarını açıkladı.’ bu da bir öğrenme ve tecrübe edinme süreci bence. zira terim döneminde kim ne derse desin galatasaray iyi araştırarak oyuncu transferi yapmadı. yerlilerin süper lig’den alınmasını geçin, yabancıların bile amrabat gibi oyuncuların bile sanki dünyada başka ligde oyuncu kalmamış gibi türkiye liginden alınması vasat bir vizyon örneğiydi. buna rağmen galatasaray ilk yılında yaptığı transferlerde çok başarılı bir oran tutturmuştu. biraz da şanslıydı. muslera, eboue, ujfalusi, melo, riera, elmander, selçuk, engin, ceyhun bir transfer döneminde alınması açısından müthiş transferlerdi.

    elmander ve selçuk bir önceki yönetimin olumlu icraatleriydi, ujfalusi birçok futbol yorumcusu tarafından riskli bir transfer olarak yorumlanmasına, yaşlı bulunmasına rağmen çok verimli oldu. melo dünya kupasındaki şanssızlığından ve juventus’ta geçirdiği kötü sezonun ardından oldukça riskli görülen bir transferdi. eboue arsenal’de sagna'dan sonra oldukça gözden düşmüş bir oyuncuydu ve elden çıkarıldı riera da zaten yunanistan ligi’ne kadar düşmüş bir oyuncuydu... muslera belli bir potansiyeli her daim üzerinde barındırıyordu ama yeteri kadar istikrarlı bir görüntü çizmemişti. galatasaray’a gelene kadar en çok istikrar sorunu üzerinden eleştiriliyordu. taffarel gibi bir kaleci antrenörüyle kendisini çok geliştirmesi kendi karakteri ve profesyonelliğiyle oldu. tabi taffarel de onun şansı oldu. melo ve engin’i fatih terim’in yöneticilik becerisi kazandı. ilk sene tek bekleneni veremeyen, kullanılamayan oyuncu riera idi ve o da bir sonraki sene verimli oldu. şimdi bu bir kerede atılan sağlam temelin üzerine galatasaray’ın artık işi, iyinin iyisini bulmaktı. bunu yapamadı terim ve arkadaşları... amrabat'lar, yiğit gökoğlan'lar iyinin iyisi değildi. iyinin iyisini bulmak şudur... örnek vereyim eboue ilk senesinde geldi, bir fenerbahçe maçı bir trabzonspor maçı bir gençlerbirliği deplasmanı oynadı ve takımın şampiyonluğa gitmesinde önemli rol oynadı ama artık 30 yaşında ve çok istikrarsız işte iyinin iyisini bulmak demek, eboue’nin gencini ve istikrarlısını bulmaya çalışmak, bu riski almak demek aynı zamanda…

    yani yaşlanan riera’nın yerine alınan alex telles gibi. telles hakkında aşağıda düşüncelerimi daha ayrıntılı belirteceğim… fakat ilk gelecek adımı olan bruma’ya tekrar dönmek istiyorum. bruma geçtiğimiz günlerde mancini için bir açıklama yaptı. “terim babam gibiydi ama mancini çok daha farklı” diyordu. sanırım pek açık ifade edemese de mancini’nin, motivasyondan ziyade bireysel gelişimiyle farklı yönde ilgili olduğunun altını çiziyordu. yine mancini’nin dünyaca ünlü yardımcısı lombardo, galatasaray dergisi ocak ayı sayısına bruma’yla ilgili özel açıklamalar yaptı. “bruma çok genç ve gelişme potansiyeli çok fazla. yalnızca taktik açıdan değil, teknik açıdan da gelişmesi gerekiyor. bizi asıl bruma ile ilgili sınırlayan şey, 6 yabancı oynatabilme kuralı. biz ekip olarak bruma'yı oynatamadığımız için üzgünüz. çünkü çok beğendiğimiz bir oyuncu. henüz 19 yaşında ve melo, drogba gibi oyuncuların içerisinde olması onun için büyük bir avantaj. daha fazla forma giymesi gerekiyor ama yabancı kuralı onu bu anlamda sınırlıyor." dedi.

    ek bilgi olarak bruma’nın antremanlardan sonra drogba’yla birlikte son vuruş çalıştığını da söylemeliyim.

    gelelim galatasaray’ın gelecek planlamasının ikinci adımına. bu aynı zamanda mancini transferinden sonra yine ikinci “iyinin iyisini bulma” girişimi… ben kendisini izlemedim ama fenerbahçeli alex’in ve baroni’nin kendisi hakkındaki söylemleri, yine fenerbahçeli bir köşe yazarı olan ve türkiye’de brezilya ligini en iyi takip eden yazar olan alper öcal’ın kendisi hakkında yazdıkları önemli birer done.

    insanlar daha önce türkiye’de bir kulübün bu tarz gelecek planlamaları yaptığına tanık olmadığı için bu transfere risk gözüyle bakıyorlar. güney amerika kıtasından çıkmamış 21 yaşındaki bir futbolcuya 6-7 milyon euro vermek risk diyorlar. bence 6-7 milyon az bile, esas şuradan bakın 3 milyon riera'ya bonservis 3'er de 3 yıllık kontrat ediyor 12 milyon euro hem de 30'larına gelmiş bir oyuncu için. bir de 6 telles'e verdiniz diyelim 21 yaşında 1.5 milyon yıllık maaştan 4 yıllık imzalasanız yine 12 yapar ve en verimli çağlarındaki potansiyelli bir oyuncuyu almış olursunuz. maaş vermektense genç oyuncuya bonservis vermek o yüzden daha mantıklı aslında. şunu da ekleyelim, galatasaray şampiyonlar liginde juventus’u eleyip gruplardan çıkmasa ve kadrosunda sneijder-drogba bulundurmasa oyuncuyu da ikna etmek için kasanın ağzını daha çok açması gerekirdi. yani ilk yıllarda tecrübeli transferlerle bir temel oluşturup sonra telles, bruma gibi potansiyellerin peşinden koşmak da yine çok mantıklı.

    bu genç transfere olumsuz bakan düşünceler geçmişte örneği bulunmadığı için kısmen doğru görülebilir. daha 2 sene önce galatasaray’a 2. yarıda ivme kazandıran oyuncu necati ateş’ti deniyordu. bu bence kısmen doğru, eğer necati değil baros’un üzerine gidilse onun da benzer performansı verebileceğini düşünüyordum açıkçası ama yine de doğru…

    bu güne kadar devre arası bu tarz yapılan tek başarılı transfer ‘ribery’... onun da neden gelip, neden gittiği belli deniliyor. doğru! galatasaray’ı bir basamak tahtası olarak görmüştü ribery ve yine doğruya doğru galatasaray’a basıp sıçradı…

    gel gelelim alex telles böyle düşünmüyor. galatasaray'ı sıçrama tahtası olarak görmüyor. kaldı ki öyle görse bile doğru yönetirseniz sorun olmaz. telles zaten şuan şampiyonlar ligi’nde oynamanın ve drogba ile sneijder’le aynı takımda olmanın heyecanını yaşıyor, bu tüm açıklamalarından belli. o yüzden ilk adımların, prestij adımları olması. drogba’lar, sneijder’ler, muslera’lar… galatasaray’ın böyle bir temel atması çok doğruydu. bu önemli bir albeni kazandırdı ve evet galatasaray ‘çekici’ bir takım oldu. sanırım aysal seksi derken bundan bahsediyordu. ilk 2-3 yılda böyle transferler yapmasa şimdi mancini gibi, bruma gibi, telles gibi gelecek vaat eden potansiyelli isimleri büyük ihtimalle ikna edemezdi!

    şunu muhakkak tekrar yazmam lazım… insanlar bir türk kulübünün; bir zamanların lyon’u, ajax’ı, şimdinin porto’su, shakhtar’ı olamayacağını iddia ediyorlar. bu görülmüş bir şey değil diyorlar. ben de diyorum ki “şimdiye kadar yapılamaması, şimdiden sonra yapılamayacağı anlamına gelmiyor. hele hele denenmemesi gerektiği anlamına hiç gelmiyor” aysal çok başarılı bir iş adamı olduğu için de bunu, tüm riskleri alıp, deniyor.

    gelelim galatasaray’ın shakhtar donetsk’leşme çabasına… telles’in isminin ilk geçtiği gün de yazmıştım. "telles “galatasaray’ın shakhtar donetsk’leşme planının ilk görünen figürü” demiştim. bunu söyleme nedenim brezilya’dan olması... güney amerika ve özellikle brezilya (galatasaray’ın uruguay’da da iyi mesai harcadığını biliyorum) herkesin yıllardır bildiği bir maden. bu madene “hadi ben de gireyim” demek o kadar kolay değil. girenler zaten yıllar önce girdiler. shakhtar donetsk, galatasaray gibi takımlar ise bu madene seneler sonra gireceklerse iyi bir sermayeyle giren ve ham maddeyi değil, işlenmiş bir yeteneği alıp, parlatan takım olma şanslarından başka bir ihtimali barındırmıyorlar. yani galatasaray, shakhtar buradan adam alacaksa asgari 5 milyonu gözden çıkarmak durumundalar. oyuncular erken yaşta, 500 bin veya 1-2 milyonlukken zaten bu kıtayı yıllardır tarayan kulüplerin scoutları tarafından keşfediliyorlar. keşfedilmeyen ve böyle telles gibi bir senede patlama yapan oyuncuları parayı basıp alma ve sonra da parlatıp daha da fazla paraya satma işi shakhtar’ın üstlendiği ve galatasaray’ın üstlenmek istediği bir 'ara işletme' olma durumu.

    işte telles böyle bir oyuncu 2 sene önce alt liglerde oynarken bir senede büyük bir patlama yapıyor ve ligin en iyi sol bek oyuncusu oluyor. işte bu riski alacak olan takımlar shakhtar ve galatasaray gibi takımlar. shakhtar geçen sene devre arası 22 yaşındaki brezilyalı solbek ismaily’i 4 milyon euro verip almasa bu sene muhtemelen alex telles için galatasaray’la çekişiyor olacaktı. şimdi bir ara başlık atalım ve shakhtar donetsk nasıl olunuyor, lucescu aslında ne yapmış bir bakalım. biz iyi bildiğimizi sandığımız lucescu’yu aslında sadece ismen biliyoruz bence. bu başlıkta bunu göreceğiz.

    lucescu shakhtar donetsk’te ne yaptı?
    öncelikle ukrayna ligine bir bakalım. 1992’de dinamo kiev simferopol’dan şampiyonluğu alıyor ve 2001-2002 sezonuna kadar tam 9 sene art arda şampiyon oluyor. 2001-2002’de shakhtar donetsk’e kaptırdıkları şampiyonluğu ertesi sezon 2002-2003 ve 2003-2004’te geri alıyor ve 2 yıl daha üst üste şampiyon oluyorlar. sonra da lucescu takımın başına geliyor. son 12 yılda 11 şampiyonluk alan bir rakibe karşı geliyor lucescu ve kendisine iyi de bir bütçe veriyorlar. geldiği ilk iki yıl şampiyon oluyor, 06-07’de dinamo kiev’e kaptırdığı şampiyonluğu ertesi yıl yine kazanıyor. 08-09’da yine kaptırıyor. sonraki 4 sezonda ise yine üst üste şampiyonluğu kazanıyor. yani shakhtar’ın başında bulunduğu 9 sezonda da 7 şampiyonluk elde ediyor. artık siz düşünün… nasıl bir dinamo kiev hegemonyasını yıkıp nasıl bir donetsk hegemonyası kuruyor.

    bu adam bunu fleurquin’leri, perez’leri getirdiği galatasaray’da da yapacaktı. önünü özhan canaydın ve fatih terim’in öze dönme politikası tıkadı. sonrasında beşiktaş’ta da yapacaktı. beşiktaş’a 8 sene sonra ilk yılında şampiyonluk yaşatmıştı ama ligimizin art arda şampiyonlukları engellemeye çalışan çarkları kendisini ezdi. beşiktaş da 2 senede bir muhakkak şampiyon olmaya alışmış bir takım olarak kendisini apar topar gönderdi. 2004’ten 2014’e lucescu beşiktaş’ın başında kalsa sanırım bu 9 sezon içinde beşiktaş’ın birden fazla şampiyonluğu olurdu.

    bunlar lucescu’nun yaptıklarının görünen yüzü gerçekte ne yaptı ciddi bir şekilde göz atalım. aslında ilk beşiktaş’ta ilhan mansız’ı japon’lara iyi paralara satarak göstermişti neleri hedeflediğini. sonrasına bir bakalım…

    iyi bir bütçeyle takımın başına geldiği ilk sezonunda 23 yaşındaki elano’yu santos’tan 7.6 milyon euro’ya aldı ve iki sene kullanıp city’e 12 milyon euro’ya sattı. 20 yaşındaki jadson’u 5 milyon euro’ya aldı 7 sezon kullanıp 4 milyon euro’ya sao paulo’ya sattı. 24 yaşındaki matuzalem brescia’dan 14 milyon euro’ya alındı 3 sezon çok iyi kullanıldı zaragoza’ya 14.5 milyon euro’ya sattı. batista’yı galatasaray’dan 3 milyon euro’ya aldı fakat hiç kullanamadı. 22 yaşındaki hübschman’ı sparta prag’tan 3 milyon euro’ya aldı ve senelerce kullandı. cosmin barcauan’ı dinamo bükreş’ten 770 bin euro’ya transfer etti, tutmadı. başarılı olamadığı transferlere baktığınızda harcadığı paraların genelde 3-4 milyon euro’yu geçmediğini göreceksiniz. büyük paralar verdiği oyuncular çok büyük ihtimalle beklenen patlamayı yaptılar. luce aslında amrabat gibi oyunculara 8.5 milyon verebilecek risk’i almadı... risk aslında buydu da insanlar tersten okuyor... o sene kurduğu kadroyla şampiyon oldu ve transferlerine devam etti.

    ikinci sene fernandinho’yu 20 yaşındayken brezilya’dan 7,8 milyon euro’ya aldı en verimli döneminde 8 sene kullandı 28 yaşında 40 milyon euro’ya bu sene manchester city’e sattı. 18 yaşındaki stoper chygrynskiy’i altyapıdan takıma çıkardı. 3 sene oynattı ve 25 milyon euro’ya barcelona’ya sattı. yine alt yapıdan forvet seleznev’i çıkardı dnipro’ya 5 milyon euro’ya sattı. tolga seyhan’ı trabzonspor’dan 3.750 milyon euro’ya aldı başarısız oldu, 19 yaşındaki stoper leonardo’yu 1,2 milyon euro’ya yine brezilya’dan aldı, tutmadı. yine şampiyon oldu…

    3. sezonunda artık almak için harcadığından çok satmaya başladı. 3 milyon euro’ya 19 yaşındaki santrfor luiz adriano’yu internacional’den aldı, halen kullanıyor. kalecisi olan pytov’u 22 yaşındayken kendi liginden poltava’dan 1 milyon euro’ya aldı. bunlara karşın hırvat kaleci pletikosa’yi 2.5 milyon euro’ya spartak moskova’ya ve tymoshchuk’u zenit’e 14.5 milyon euro’ya sattılar.

    4. sezonda gelenler ve gidenler birbirini dengelemeye başladı. şimdi chelsea’ye satılan willian 14 milyon euro’ya 18 yaşındayken brezilya serie b’den geldi. (gerçek risk bu olsa gerek) 6 sezon kullandıktan sonra anji’ye 35 milyon euro’ya sattı. aynı dönem lucarelli geldi ve gitti. sonra da luce’nin ilk fiyasko transferi nery castillo 14 milyon euro’ya 23 yaşında olympiakos’tan alındı yine de shakhtar onu önce 5 milyon euro’ya city’e sonra da dnipro’ya yine 5 milyon euro’ya kiralayarak zararı aza indirdi. 21 yaşındaki ilsinho 10 milyon euro’ya alındı o da beklenen patlamayı yapamasa da zaman zaman kadro içinde değerlendirildi. bu sezon yine romen santrfor marica 7 milyon euro’ya stuttgart’a satıldı.

    5. sezonda cruzeiro’dan 21 yaşındaki santrfor moreno’yu 9 milyon euro’ya aldı, bir dönem sonra werder bremen ve wigan’a iki kez kiralandı toplam 2,2 milyon kira bedeli elde etti ve sonrasında 6 milyon euro’ya gremio’ya sattı. bu sezon brandao’yu marsilya’ya 6 milyon euro’ya ve belik’i dnipro’ya 3.6 milyon euro’ya sattı.

    6. sezonda sürekli oynattığı stoperi rakitski’yi alt yapıdan çıkardı. 18’lik douglas costa’yı 8 milyon euro’ya gremio’dan ve 19’luk alex teixeira’yı 6 milyon euro’ya vasco da gama’dan aldı. şuan bu iki oyuncu kadrosunda faydalandığı isimler bir iki seneye onlar da zengin kulüplerin iştahını kabartacak gibi görünüyor.

    7. sezonunda arsenal’den eduardo’yu 7,2 milyon euro’ya aldı halen oynatıyor. 25 milyona sattığı chygrynskiy 15 milyona geri aldı ama chygrynskiy bekleneni veremedi. bu sezonun flaş ismi ise mkhitaryan’dı. 21 yaşında 5.8 milyon euro’ya metalurg donetsk’ten aldığı yıldız futbolcuyu 3 sezon oynatıp 27.5 milyon euro’ya dortmund’a sattı. bu isimler dışında santrfor gladky’i de dnipro’ya 7 milyon euro’ya sattı. anlaşılan dnipro luce’den çok çekmiş.

    8. sezonunda pek dişe dokunur transferler yapamadı. dentinho’yu 22 yaşında 7,5 milyon euro’ya aldı bekleneni veremedi. 1 milyon euro’ya beşiktaş’a kiralandı. 20 yaşındaki alan patrick de bu sezon 4 milyon euro’ya alındı fakat şuan kiralanıyor.

    9. sezon, geçen sene devre arası 22 yaşındaki sol bek ismaily’i transfer etti 4 milyon euro’ya. sol kanada da 15 milyon euro’ya taison’u aldı metalist’ten. yine metalist’ten santrfor devic’i de 5 milyon euro’ya aldı ve şuan bu sezon ligde 17 maçta 15 golü var deviç’in.

    bu sezon itibariyle de mkhitaryan ve fernandinho’dan 67.5 milyon euro kazanan shakhtar bu parayı olduğu gibi 5 güney amerikalı oyuncuya yatırdı. 20 yaşındaki brezilyalı sol kanat bernard 25 milyon euro, 22 yaşındaki santrfor ferreyra 7 milyon euro, 20 yaşındaki fred 15 milyon euro, 21 yaşındaki ön libero fernando ise 11 milyon euro. 21 yaşındaki sol kanat wellington nem 9 milyon euro.

    farkındaysanız henüz galatasaray’ın bu paralardan bahsetmesi bile imkansız görünüyor. 25 milyona transfer yapmak. 40 milyona oyuncu satmak ne demek? hiçbir türk takımının böyle bir başarısı yok ama zırcahil olduğumuz için ukrayna takımı diye shakhtar’ı umursamayız. bir takımımız, şampiyonlar liginde shakhtar elese kör cahil, zır cahil dünyadan bir haber yorumcularımız galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş bu değil, shakhtar kimmiş ki derler!

    peki, ya mancini kim? lucescu’yu öğrendik de mancini neden galatasaray’a geldi? yazıya son bir ara başlık daha ekleyelim.

    mancini neden galatasaray’a geldi?
    fatih terim’in şok ayrılışı sonrası yaşanan kaosta bunu pek düşünmedik ama sahi henüz genç olan premier lig ve serie a’da şampiyonlukları bulunan, prestijli bir teknik adam mancini, neden galatasaray’ı tercih etti?

    bu aralar milan ve tottenham hoca arıyorlardı. iki ligde de rüştünü ispat etmiş bir hoca olan mancini iki kulüp tarafından da tercih edilecek bir isimdi. boşta olsa bu iki kulüpten birini seçme ihtimali çok yüksekti. peki, o neden galatasaray’ı tercih etti? sadece 4.5 milyon euro’luk maaş böyle bir ismi ikna etmiyor olsa gerek.

    hep şanslı olduğundan bahsedildi ve o da artık ‘meydan okumak’ istedi. işte kendi takımı galatasaray’dan milyonlarca euro fazla paraya kurulmuş juventus’u hem de ilk maçta kendi sahasında 6 yemiş bir takımı devralarak 5 şampiyonlar ligi maçı sonunda eledi! ligde iyi de avrupa'da kötü hoca derlerdi mancini için. türkiye'de 'elemancini' de diyorlar...

    yıldız değil, genç potansiyelli isimler istemesi onun lucescu vari bir hayalin peşinde koştuğunu gösteriyor. rüştünü bir de burada ispat etmek istiyor mancini. türkiye gibi, ukrayna, hollanda, portekiz, iskoçya, yunanistan gibi ülkeler için doğru model bu. uzun vadeli 10 yıllık planlar ve lige ambargo koyup shakhtar gibi de sürekli şampiyonlar ligi gruplarında olmak. arada gider avrupa ligi’ni alır arada gruptan çıkar, eler, elenir… ismini ezberletir. lucescu yaptı bunların hepsini. mancini de yapmak istiyor. kendi üstüne yapışmış “herkesi aldı şampiyon oldu" basitliğinden kurtulmak istiyor... halbuki 2007’de ilk tayland’lılar aldı manchester city’i... o zamandan beri bir sürü yıldız oyuncu aldılar. sven goran eriksson, mark hughes senelerce yapsaydı o zaman, o kadar parayla city’i şampiyon?! chelsea de 2000’lerin başında aynı süreçten geçti. ranieri neden yapamadı da mourinho yaptı chelsea’yi şampiyon?

    sanırım kafamdakileri anlatabilmişimdir. umarım ünal aysal ve galatasaray yönetimi de bu düşünceler içindedir. zira risk evet ama böyle büyük iş adamları risk almadan belli eşikleri aşamayacaklarının farkındalar.

    --- alıntı ---
  • 10
    düşündüğüm başıma geldi sözlük; yine,yeni ve yeniden ara transfer dönemi ve yine,yeni ve yeniden kamp dönemine yetişmeyen transferler.

    şu ana kadar yaptığımız tek transfer olan izet hajrovic'i de yabancı oyuncu sayısı kuralı sağ olsun, transfer olarak gösteremediğimiz için teknik olarak kamp dönemine yine transferleri yetiştiremeden girmiş bulunuyoruz. üzerine bir de yerli oyuncularımızı kiralamamız nedeniyle kadro rotasyonunda sıkıntıya girme potansiyelimiz var avrupada, ligde ve kupada devam ederken, yönetimin hala ne beklediğini merak ediyorum. yine yumurtanın bir yere dayanmasını mı bekliyorlar acaba ? kısacası yine,yeni ve yeniden gülüyorum ağlanacak halimize: https://twitter.com/...s/351318595730538496
  • 12
    özeti takımımız açısından şudur;

    -------gelenler-------

    guillermo burdisso
    lucas ontivero
    koray günter
    oğuzhan kayar
    veysel sarı
    izet hajrovic
    salih dursun
    umut gündoğan
    alex telles

    https://twitter.com/...s/430455223120068609

    -------gidenler--------

    nordin amrabat
    engin baytar
    albert riera
    sercan yildirim
    armindo tue na bangna bruma
    dany nounkeu
    yiğit gökoğlan

    -------sakat--------

    aydın yılmaz
App Store'dan indirin Google Play'den alın