• 613
    şike soruşturmasında adı geçen malum iki takımdan bir tanesi olmasaydı, diğerinin sarısının yanında da kırmızı olsaydı;

    fenerbahçe.org bu işin peşini bırakmazdı.
    fenerbahçe tv federasyona gereğini yap derdi.
    aziz yıldırım kuklasının kulağını çeker düşür derdi.
    basın her gün haber yapardı.
    marka değeri yayıncı kuruluşun şeyinde olmaz temiz futbol diye zırvalardı.
    kulüpler birliği temiz futbol diye söylenirdi.
    federasyon şike ile ilgili pankart yasağını aklının ucundan geçirmezdi, belki taraftarı teşvik bile edebilirdi.
    rıdvan dilmen bu kara bulutuların üzerine gidilmeli, cezalar bir an önce verilmeli güntekin derdi.
    lig ertelenmez, sarı-kırmızı takım en fazla 1 ay içinde bank asya'ya düşürülürdü.
    başbakan bıyık altından sırıtırdı.
    tbmm audi olan makam otolarından memnun olmayıp mercedes için başvuru yapardı. futbolun f'si akıllarının ucundan geçmezdi.

    her zamanki gibi nüfuzu ve gücü olan şerefsizlerin yırttığı soruşturmadır. bir türkiye gerçeği olan paran varsa, suç işlemek, hak yemek, hırsızlık yapmak serbesttir olgusu futbolda da kendisini göstermiştir. işin en iğrenç yanı da ülkede olan bin tane sorun konusunda fikir birliği yapamayan tbmm'nin suç işleyen birisi için birlik olmasıdır. gerçi onlar da haklı. mecliste o kadar çok terörist, hırsız, peşkeşçi var ki kader arkadaşlarına kıyak geçtiler.
  • 476
    arkadaşlar , kardeşlerim lütfen bu kampanya da güme gitmesin. ben şahsen ueafaya ve aşağıdaki bütün gazetelere mesaj atmayı düşünüyorum. alisamiyen.net'te güzel bir yazı yazılmış ve güzel bir araştırmayla aşağıdaki iletişim adresleri belirlenmiş. hadi eller klavyeye, atalım emaillerimizi.

    --- alıntı ---

    dear uefa
    dear sir/madam,

    i feel obliged to send you this e-mail in the light of the recent developments surrounding the match-fixing situation in turkey. i am sure you are aware of the ongoing investigation that involves a number of football clubs, players, journalists and the turkish football federation (tff) officials that are being charged with match-fixing, extortion and threats. the evidence leaked to the press strongly suggests that the accused have been involved in
    match-fixing.

    the current president of the tff is a card carrying member and a major sponsor of fenerbahce, one of the clubs accused of match-fixing. additionally, the same president of the tff has publicly announced that the crimes that are investigated should be regarded as personal and that the clubs involved should not be deemed responsible for the individuals’ actions and therefore should not be punished.

    this is an outcry for help so i can watch real “football”; games where the players give it their all. i do not want to watch games that have been fixed. i do not want to buy season tickets for a league where the champion is determined by anything but the players’ performance.

    it is important to note that;

    1. anyone or any clubs who are involved in all of this, should be punished for their crimes according to the uefa and fifa disciplinary codes; regardless of their club affiliations or stature.

    2. releasing the clubs from the responsibility of their officials’ conducts, not only means a breach of the article 6 paragraph 1 of the uefa disciplinary regulations, but will henceforth grant clubs immunity from prosecution on any future match-fixing allegetions; further encouraging this and other kinds of illegal acts, hence severely damaging the integrity of the sport.

    3. waiting for the verdict of the criminal court would result in the subjugation of tff’s disciplinary authority to the criminal court, hence would breach and further jeopardize the autonomy of the tff and its judiciary mechanisms.

    4. postponing the justice is going to cause more injustice, turmoil and will undoubtedly hurt football as a whole.

    5. football’s governing bodies fifa, uefa and eu’s commission on sports should step in and make sure that the justice is served. your pressure will ensure the fairness and swiftness of the process.

    we want clean football. please protect the game… and let us enjoy the game for what it is.

    sincerely yours,

    "we want clean football" yazısında hem fikirseniz, yazıyı vereceğimiz yerlere faks, twitter ve e-mail ile göndermenizi rica ediyoruz. yazılı medyaya yansıyan "tahkim 6-1, disiplin kurulu 4-3 bizde" konuşmaları sonrası en güvenilir mercii yurtdışı. 200 metre yakınından geçtiklerine ceketlerini ilikleyenler ve talimatla iş yapanlar istemiyorsak, kişilerin ve kurumların değil adaletin ve ahlakın önünde eğilen bir futbol-spor ortamı istiyorsak feryat etmek yerine zaman eli taşın altına koyma ve sorumluluk alma zamanı.

    her yeni ses umuttur.

    desteğinizi bekliyoruz değerli galatasaraylılar.

    la gazzetta dello sport: http://www.gazzetta.it/...dMa...mail=antonelli
    tuttosport: http://www.tuttosport.com/contattaci.html
    corriere dello sport: http://www.corrieredellosport.it/contattaci.shtml
    la stampa: web@lastampa.it
    la repubblica: g.smorto@repubblica.it

    as: diarioas@diarioas.es
    el mundo deportivo: mdonline@mundodeportivo.com
    marca: http://www.marca.com/corporativo/contacto.html
    don balon: josep.prats@donbalon.org
    sport: redaccion@diariosport.com
    super deporte: http://www.superdeporte.es/...ios...e/contacte.jsp
    el pais:
    abc: internacional@abc.es
    el correo galego: info@elcorreogallego.es
    la razon: http://www.larazon.es/contacto/contactar
    la vanguardia: redaccion@lavanguardia.es

    l'equipe: courrierdeslecteurs@lequipe.presse.fr
    france football: abo@francefootball.fr
    le figaro: http://www.lefigaro.fr/contact/contact.php
    le journal du dimanche: http://team2.lejdd.fr/contact/index.php
    liberation: http://www.liberation.fr/...aut...tion-contacter
    le parisien: edition75@leparisien.presse.fr

    sportbild:sportbild@sportbild.de
    kicker: http://www.kicker.de/home/kontakt.html
    der tagesspiegel: vertrieb@tagesspiegel.de anzeigen@tagesspiegel.de leserbriefe@tagesspiegel.de redaktion@tagesspiegel.de
    hamburger morgenpost: verlag@mopo.de
    handelsblatt: http://www.handelsblatt.com/...fault.aspx?_p=200015
    rheinische post: https://www.rp-online.de/.....brief&site=rpo
    sueddeutsche zeitung: redaktion@sueddeutsche.de
    frankfurter allgemeine zeitung: anzeigen.ausland@faz.de

    the sun: talkback@the-sun.co.uk
    daily miror: mirrornews@mirror.co.uk
    daily record:reporters@dailyrecord.co.uk
    daily star: news@dailystar.co.uk
    daily telegraph: dtnews@telegraph.co.uk
    the times: foreign.news@thetimes.co.uk
    the guardian: letters@guardian.co.uk
    the independent: foreigneditor@independent.co.uk

    l'avernir.net :redaction@lavenir.net
    de morgen :journalist@demorgen.be
    de standaart: sport.ds@standaard.be
    euobserver.com : contact@euobs.com
    europeanvoice.com : info@europeanvoice.com
    gazet van antwerpen : gvasport@concentra.be
    la gazette: info@copiepresse.be
    nieuwsblad.be : nieuws@nieuwsblad.be
    hbvlsport: hbvlsport@concentra.be

    baslerzeitung : online@baz.ch
    blick: redaktion@blick.ch
    lenouvelliste: webnf@nouvelliste.ch
    nzz online: online.redaktion@nzz.ch
    tages anzeiger: redaktion@tages-anzeiger.ch

    ve

    uefa:
    info@uefa.com
    contact@uefa.com

    eac-info@ec.europa.eu https://www.facebook.com/EuropeanCommission

    uefa
    fax: +41 (0) 848 01 2727

    uefa events sa
    fax: +41 (0) 848 01 2727

    bir imza da siz atabilirsiniz: http://www.petitiononline.com/UEFA1/petition.html

    --- alıntı ---
  • 486
    kimse bahsetmemiş ama mehmet ali aydınlar etik kurulunun raporunun bir kısmını okurken

    "kurulumuz bazı inceleme ve değerlendirmeler sonunda kanaat oluşturmaya yeticek düzeyde kanıt bulunan bazı müsabakalardaki eylemlerin spor kulüpleri bakımından şike , şikeye teşebbüs, teşvik primi veya teşvik pirimine teşebbüs oluşturduğu kanaatine ulaşmış, bazı müsabakalarda ya da olaylarda adı geçen kişiler bakımından ise kanaat oluşturmaya yetecek kanıt bulunmadığı şeklinde görüş bildirmiştir."

    diye bir paragraf okudu. yani şike olduğu kanaatine varılmış. timsaha yatan fenerliler dağılabilirler.

    1:45'ten itibaren dinleyebilirsiniz.

    http://www.ligtv.com.tr/...r/?r=1&hid=96820
  • 353
    10-15 gündür bir geyik dolaşıyor duruyor. yargıya düşmüş olay hakkında konuşulmazmış, yargı kararları beklenmeli imiş, suç sabit olana kadar kimse suçlu olmazmış. yargıya saygı mecburi ama sevgi özgürdür. ben beklemiyorum arkadaşlar, balbay'ı, haberal'ı, generalleri yargılayanlar ile aziz yıldırım'ı, serdar adalı'yı yargılayanlar aynı kişiler. ben onlar yargılanırken ne düşünüyorsam, bunlar yargılanırken de aynı şeyleri düşünüyorum. o zaman haklı veya haksız bulduklarımı, işin içinde biz yokuz diye bu sefer haklı veya haksız bulamam. bu yüzden bu konuda ne karar alırlarsa alsınlar beni bağlamaz, üzmez, sevindirmez.

    beni bağlayan, görünmez bağlarla düğümleyen şey, şaşmaz, adil, delikanlı taraftar mahkemeleridir. ve yargılama başlamıştır.

    eğer içimizde galatasaray lehine veya aleyhine pis işlere bulaşmış, başkan, yönetici, taraftar, futbolcu, çapulcu, her kimse varsa gitsin polise teslim olsun. yok eğer, gelecek yeni dalgayla, fırtınayla polis arabasına binerse de ölümlerden ölüm beğensin. biz ne fenerbahçe taraftarı gibi haksız kazanılmış bir başarıyı sineye çekeriz, ne beşiktaş taraftarı gibi kolpa yaparız. biz galatasaray taraftarıyız, değil şikeyle alınmış bir puan, ofsayt golle kazandığımız bir maçı bile saymayız.

    çuvaldızı kendimize dürttükten sonra iğneyi batırmaya başlayabiliriz. devlet'in hiç işi gücü yok, 1 sene önce şu futbolun oligarşisi ne yapıyor acaba diye kıllanıp, onca polisi, onca tuzağı kuracak ve türkiye'de en az 50 milyon kişinin müdahil olduğu davaları açacak. bu süre içinde olay sızmadığına göre en cabbar, en akıllı, en idealist devlet görevlilerinin yaptığı bir operasyon bu. ortada dönen paraları kimin aldığı, kimin şampiyon olup, kimin düştüğü ne ilgilendirir devleti. eğer gerçekten ilgileniyorsa neden ilk suç işlendiği zaman devreye girip, o suçu işleyenlerin suç işlemeye devam etmesine göz yumdu. devlet tuzak kurar mı? ben inanmıyorum, ortada dönen söylentilere. bakın göreceksiniz işin ucu futbol dışı mecralara kayacak. nasıl ki misal başsavcı için şampiyon kim olacak önemli değilse, daha tepedekilerin rant kavgası da bizi ilgilendirmiyor. biz taraftarız, alır bayrağımızı maça gideriz.

    bize göre ortada büyük bir leş vardır. futbol endüstriye dönmüş, biz taraftarlar müşteri olmuşuz. arda turan senede 2 milyon yuro'yu indirecek, biz onu seyredebilmek için bankadan kredi kullanarak kart alabileceğiz. sistemin kendisi zaten bize göre suç. yönetim kademelerine zengin değilsen giremezsin, şekspir olsan ne yazar, arkanda ensesi kalın biri yoksa en dandik gazetede bile yazı yazdırmazlar, messi değilsen her tarafını yırt istersen, mustafa sarp oynar, servet oynar sen oynayamazsın. gözün kartal gibi olsun, hazreti ömer'den daha adaletli ol, sistemin adamı değilsen amatör maç bile yönettirmezler. tribünde 3 kişi çağıralım yanımıza gelirler, dışarıda görseler boka bakar gibi bakarlar. futbol oligarşisi düzeni kurmuş güzel güzel düzüyorlar işte, nereden çıktı bu operasyon? tekere acaba neden çomak sokuldu yakında göreceğiz. pasta 5 parçaya bölünüyor, 2 parça fener'e, 2 parça bize, 1 parça da beşiktaş'a düşüyordu. önceki sezon bursaspor bir parça kaptı, bu sene de trabzon kapmak üzereyken oligarşi devreye girdi kaptırmadı. bütün mesele bu, işin bizi ilgilendirir tarafı bu, gençlerbirliği, manisaspor, kayseri ve diğerleri için nasıl olsa şampiyonluk pastasından pay yok, o yüzden kim olursa olsun onlar için fark etmiyor, sistemden memnunlar, yukarıdakilerin artığı onlara yetiyor da artıyor bile.

    geçen sezon maçları dikkatle izlemedim. bana göre konu olan, duyduğumuz şeyler ligin kaderini etkileyen şeyler değil. o kalecinin o gölü bilerek yeme imkanı yok. ibrahim akın'dan, mehmet yıldız'dan, iskender alın'dan, ümit karan'dan ürken takım gerçekten var ise, biz kendimize yeni bir eğlence bulalım demektir. kasımpaşa'yı yenmek için kaleciden, konya'yı yenmek için yılmaz vural'dan medet bekleyen var ise, geçmiş olsun, gözümün önünde idam etseler kılım kıpırdamaz. kıllanacaksan, ankaragücü kalecisinden kıllan. durup dururken çelme takıp penaltı yaptıran kaleciden hesap sor. uğur uçar şikeyi kabul etmemiş deniyor, kimi galatasaraylı övünüyor. maç 0-4 olmuş, bizim uğur hayatının topunu oynuyor. trabzonspor'dan teşvik alsa maç kopmuş zaten, oyundan niye düşmediğini sorun bakalım ne diyecek? şikeyi kim teklif etmiş açıklasın? sivas maçında follaş olmuş sağ bekten, o sağ beki mal gibi seyreden rıza'dan şüphelen. esişehirspor maçının brezilya'lı stoperi'ni bindir polis ring arabasına. yakalanmadı diye, delil yok diye yırttı mı? bülent uygun bile dayanamadı, 20. dakikada oyundan aldı. alex'ten şüphelen esas. yalandan kendini yere bırakarak hakemi kandırmaktan sorgula. oligarşinin yalaması olan medya mensuplarını yatırın ranzalarda.

    karar; futbol sistemi, taraftar ve her takımda 3 ü 5 i geçmeyen futbolcular hariç külliyeten suçludur. elimizden oyunumuzu almışlardır. hiç suçu olmayıp da sesini çıkarmayanlar bana göre daha beter suçludur. bir daha asla futbol maçı seyredemeyecek şekilde cezalandırılsınlar. ben razıyım, bu sene bütün takımlar paf takımlarıyla mücadele etsinler, bütün futbolcuları serbest bıraksınlar, bu güne kadar aldıklarına saysınlar, para almadan oynayacak olan varsa buyursun oynasın.

    nasıl olsa uluslararası bir başarı yok, hiç olmazsa tertemiz, delikanlıca, mahalle takımı saflığında, futbolumuzu yeni baştan kurarız.

    kimsenin şüphesi olmasın, her şey temiz olsun, 5 sene sonra en az 3 takımımız her zaman avrupa'da kafaya oynar, ulus takımı mutlaka 10 sene içinde dünya şampiyonu olur.
  • 477
    daha önceden gönderdim uefa'ya şikayet içerir bir email ama biraz çaba harcayıp yukarıdaki tüm adreslere de göndermek gerekiyor, yoksa önümüzdeki sezon çok sevdiğimiz futbolu şikeciler sayesinde izleyemeyeceğiz adamakıllı. bu iletileri göndermek şu mübarek ramazan gecesinde farzdır arkadaş, cüppeli ahmet hoca bile karşı çıkamaz böyle hayırlara vesile bir işe.
  • 628
    tapeler birkaç güne herkesle paylaşılacak ya fener medyası aklı sıra baskın basanındır diyip üste çıkmaya çalışıyor, adama sorarlar trabzon 1 ifadeye göre suçlu ise fenerbahçe bokun ta dibine batmış demek değil midir? ayrıca bu tarz belgeleri sızdıran lube ayar ise soruşturma açılmalı aziz yıldırım'ın gözaltı fotoğrafını sızdıran nasıl içerideyse bunu sızdıran da girmelidir, şuan bir galatasaraylı olarak çok keyifliyim, ben şike yapmadım diyemeyip trabzonspor'a sen de bulaştın diyen ezik büzük bir camiayı izliyorum.

    fenerbahçe'nin saldırı haritası şöyleydi; önce platini, sonra yargı, sonra aydınlar, sonra cornu, sonra federasyon, sonra lütfi arıboğan şimdi de trabzonspor resmen kendilerini kaybetmişler ama bu çırpınmaları boşa çünkü aziz yıldırım ile fenerbahçe'nin menfaati kesişti, işte bu noktada aziz'i bu zamana kadar savunan fenerliler geri çekilecek, soruşturmanın başında aziz ile şekip'i kulüpten uzaklaştırın fenerbahçe şampiyonlar ligine girsin denmiş ama aziz arkasına camiayı almak için kabul etmemiş, eğer baştan kabul edilseydi fenerbahçe şampiyonlar liginde oynayacaktı, artık babayı oynayacak işte bu durum fenerbahçe'ye milyonlarca dolar zarara maloldu çok da iyi oldu, yakında bu durumu fenerlilere anlatacak bir fenerli çıkar ve aziz'in defteri dürülür, muhtemelen fenerbahçe düşecek, aziz hain ilan edilecek, kulüpten kovulacak ve şikeden dolayı tutuksuz yargılanıp diğer davalardan içeride takılmaya devam edecek, mecnun otyakmaz ise geçmişte neredeyse her suçtan içeri girdiği için yalnız kalmamayı planlayıp şikeden bir ben mi durucam burda deyip çözülecektir.

    bu af yasasının çıkmasının sebebi ise bir siyasiye dokunması olduğunu zaten aylar önce ben tv'den duymuştum hatta akdeniz bölgesinde sporla ilgilenen geçmiş dönem bakanlık yapmış biri denmişti, o'nun g.tünü kurtarmak için oluyor bunlar aradan da aziz'e yarıyor. belki de aziz'e yarasın diye bakan suçlanıyor bilemeyiz.

    sonuç olarak herkesin menfaati kesişti, içeridekiler suçlu bulunursa 1 yıl ceza alacaklar 3/2ye göre de 2-3 ay yatıp çıkacaklar, kimse 2-3 ay yatıp çıkmak varken bu işi uzatmaya kalkmaz, her türlü aziz ve şekip'in işleri biter, ümit karan bar işine devam eder, bülent uygun zaten düzen adamıdır o heryerde iş bulur yüzsüzlük yapıp geri de dönebilir, korcan mimlendi artık altsıralardaki takımlarda takılır, beşiktaşlılar ise çıkar biz bişey yapmadık beşiktaşlı duruşu derler, hayat devam eder.
  • 340
    rasim ozan bile "galatasaray'ın şikede adı yok olsa da şike yüzünden değil de ucu galatasaray'daki isimlere giden ufak şeyler" gibisinden konuşma yapıyorsa cidden galatasaray bu işlerde yok demektir, ha ne olur bakarlar ki fb, bjk, ts bank asya'ya gidici o zaman florya'daki su faturasını neden geç ödediniz diye de gözaltılar gelebilir kulübümüze ama ben önemli birşey çıkacağını düşünmüyorum kulübümüz adına.
  • 331
    şike soruşturmasında gelinen nokta : 12.07.2011

    fenerbahçe başkanı aziz yıldırım, ikinci başkan şekip mosturoğlu, kulüp muhasebecisi, efsane futbolcu ve alt yapı koordinatörü cemil turan tutuklandı.
    fenerbahçe'nin şike ve teşvik primi için para verdiği, bağlantıya geçtiği iddiasıyla sivasspor başkanı mecnun otyakmaz, kaleci korcan, eskişehirspor'un geçen sezonki kaptanı ümit karan tutuklandı.
    bunların dışında bu işleri organize ettiği, paraları alıp götürdüğü iddiasıyla aziz yıldırım'a yakın olduğu belirtilen birkaç kişi daha tutuklandı.

    bu süreç içinde tff başkanı, m.ali aydınlar soruşturmayı yürüten savcıyı ziyaret etti, sanırım üç gün önce. görüşme çıkışında “durum çok vahim” açıklaması yaptı. tff tarafından 15 temmuzda toplantı ve sonrasında açıklama yapılacağı bildirildi.
    bundan sonra pazar günü aziz yıldırım tutuklandı, fenerbahçe taraftarı ortalığı birbirine kattı ki normaldir böyle yapmaları.

    pazartesi günü kulüpler birliği tff'yle toplantı yaptı, devamında bir açıklama yaptılar :

    "bu konuyu futbol federasyonu başkanı ve yöneticileriyle paylaştık. tüm kulüp başkanları ve yöneticileri de görüşlerini belirtti. türk futbolunun en değerli markası olan spor toto süper lig’i oluşturan kulüplerin başkanları olarak tek ses, tek yürek durumundayız. tüm gelişmeleri yakından takip ediyoruz. birlik içinde en ufak çatlak ses bulunmamakta. herkes ortak mutabakat ve yüzde yüz beraberlik içindedir. tabii son kararı futbol federasyonu verecektir. daha bundan sonra da görüş alışverişi olacaktır. kulüplere karşı bazı basın yayın organları tarafından yapılan yargısız infazı kabul etmemiz mümkün değildir. gelişmelerle ilgili futbol federasyonu gerekli bilgilendirmeyi yapacaktır. kulüplerimiz, kulüpler birliği başkanı olarak arkadaşımın adına en yaşlı üye sıfatıyla bu açıklamayı bana verdiler. bu açıklamayı 18 kulüp adına yapmaktayım."

    ben bu açıklamayı galatasaray sözlük'te şöyle yorumladım :

    “büyük ihtimalle şöyle oldu. kulüpler tff binasında m.ali aydınlar'la görüştü. bir de baktılar ki, şike mevzusu ciddi, elde sağlam deliller var. ne yapacaklar? suyu fazla bulandırmadan, topa girmeden yalandan bir açıklama yapalım dediler.

    söyledikleri ele gelir tek şey, yargısız infaz yapılmasın. bir de 18 kulübün ortak açıklamasıdır dediler. bu kadar. böylelikle fenerbahçelilere (fenerbahçeye değil) "biz sizi savunduk ama elimizden bir şey gelmiyor, sizi bu ibne federasyon düşürecek" mesajı verdiler, topu tff'ye attılar.

    eğer böyle olmasaydı, yani elde sağlam kanıtlar olmasaydı yıkarlardı ortalığı (cem yılmaz'ın dediği gibi değil. bir dozer vardı ya, onun gibi).
    çünkü hiç bir kulüp etik, ahlak falan peşinde değil, futbol temizlensin derdinde de değil. çünkü sıra hepsine gelebilir. ama işler bu defa kolayca üstü kapatılacak gibi değil, kellelerin uçması lazım. bu sebeple kulüpler birliği, ortada kuyu var yandan geç taktiği uyguluyor.

    yazdıklarımdan ben olsam şunu anlardım; fenerbahçe küme düşürülecek, kimse elini kana bulamak istemiyor.”

    kulüpler birliği açıklamasından hemen sonra tff başkanı m.ali aydınlar şöyle bir açıklama yaptı :

    “federasyonun elinde belge ve delil bulunmamaktadır. bu konudaki disiplin soruşturması cumhuriyet savcılığının iddianameyi hazırlayıp mahkemece kabul edilmesinden sonra başlatılacaktır.
    alacağımız kararların toplumun bütün kesimlerini mutlu etmeyeceğinin bilincindeyiz.
    bugün birlik ve beraberlik günüdür bu konuda tüm kamuoyunun desteğini rica ediyoruz.
    bu süreçte uefa ve fifa ile sürekli temas içinde bulunacağız.
    lig planlandığı şekilde 5 ağustos'ta başlayacaktır
    31 temmuz'da süper kupa finali fenerbahçe ile beşiktaş arasında oynanacaktır.
    lig planlandığı şekliyle devam edecektir. böylece ligi şaibe altında bırakmayacağız.
    lig bu haliyle tescil ederek uefa'ya bildirilmiştir.
    alacağımız her karar birilerini üzecek birilerini mutsuz edecek.
    ben bu konuda herkesin sağduyulu olmasını bekliyorum.”

    m.ali aydınlar, üç önce savcının yanından çıktığında “durum vahim” demişti, şimdi “elimizde delil yok” diyor. tv'lere yaptığı açıklamalarda “kişilerle kurumları ayırmak lazım” diyor. kendinden beklenen bir davranış.

    galatasaray'dan da benzeri açıklamalar geliyor. kulüpler birliği'nde, semih haznedaroğlu ve fatih terim aracılığıyla “kişilerle kulüpleri ayıralım” fikri ön plana çıkarılmaya çalışılıyor.
    bir çeşit ortaoyunu oynanıyor. size bir şey söyleyeyim mi, şikenin büyüğü yapılıyor şu anda türk futbolunda. hatır şikesinin böyle büyük boyutlu olduğunu hiç görmemiştim.
    türk futbolundaki bütün figürler aynı şeyi söylüyor, ağız birliği yapıyor. böylesini hiç görmemiştim, milli maçlarda bile.

    peki neden? fenerbahçe olmadığında doğacak para kaybını kimse göğüslemek istemiyor, aziz yıldırım yaptıysa cezasını çeksin ama bu işin zararı bize dokunmasın derdindeler.
    size net söyleyeyim, eğer kulüplere deseler ki, “seneye gelirlerinizde bir kayıp olmayacak” anında fenerbahçe düşsün diyeceklerdir. bir de ahlakçı havalara girerler, “kim olduğu önemli değil, şike yapan düşmeli, şeriatın kestiği parmak acımaz” diyeceklerdir.
    ama şimdi hepsi sözde fenerbahçe'nin arkasında duruyorlar. ve elbette bizden bulmasın allahından (tff, uefa) bulsun derdindeler.

    tabii bir de şöyle bir durum da var; kulüpler ve özel olarak galatasaray ne yapabilir? mesela kulüpler birliği toplantısında “yok arkadaş fenerbahçe düşürülsün mü diyecekti”. adama sorarlar, “tff bile elimde delil yok diyor, sen neye göre yorum yapıyorsun? böylesi direkt düşmanlık olur.
    “şike yapan cezasını çeksin” demiyormuş galatasaray, şart mıdır? aynı şekilde bakıldığında “aziz yıldırım ve fenerbahçe'nin suçlu olduğuna inanmıyoruz” gibi bir açıklama da yapılmadı.

    asıl sorun türk futbolunu hatta türk sporunun aziz yıldırım ve fenerbahçe'nin ele geçirmesidir. tbf başkanını, tff başkanını aziz yıldırım belirliyor, onay vermediği kimse başkan olamıyor. diğer federasyonlardaki durumları bilmiyorum. m.ali aydınlar, tanımayan var mı? fenerbahçeli olduğunu bilmeyen var mı?
    fenerbahçe'nin bu hale gelmesine galatasaray'ın basiretsiz eski yönetimleri sebep oldu. türkiye'nin en güçlü iki camiasından biri kenarda durursa her kçşeyi diğeri kapar. ünal aysal yönetiminin hiç kabahati yok, şimdilik.

    buraya kadar empatiydi. yapılanların tamamı yanlış, hepsi. tff; “elimde delil yok karar veremem” diyor. savcılık; “tff'de şüpheliler var, onlara delilleri sunmam” diyor. kulüpler birliği “aman para kaybetmeyeyim” diyor. işler çarşafa dolanıyor.
    sonunda, karar verici tff, sanki hiçbir şey olmamış gibi her şeyin aynen devam edeceğini söylüyor. iddianameyi görene kadar böyle devam edeceğiz. iyi de bunun sonu yok ki, iddianameden sonra mahkeme bitsin istenecek, sonra temyiz bitsin. türk adalet sisteminden alıştığımız üzere yıllar geçecek üzerinden. o zaman da ne bu kulüplerin balında aynı başkanlar ne de tff başkanı olacak büyük ihtimalle. herkes yakar toptan kaçma derdinde.

    italya'da hemen karar verildi diyoruz ya, süreç nasıl işlemiş biliyor musunuz? polis ilk açıklamayı mayıs 2006'da yapmış. 14 temmuz 2006'da mahkeme ilk kararını vermiş. kulüpler temyize gitmiş, 10 gün sonra temyiz sonuçlanmış. sonuçların ne olduğu önemli değil, önem verdiğim işlerin hızı.
    en büyük sıkıntımız bu. davanın süresi. geç gelen adalet mi, değil tabii. ama tff de bu cesaret yok işte.

    halbuki büyük bir yanlışın içindeler futbolun aktörleri. marka değeri diye tutturmuşlar gidiyorlar, neyin marka değeri, kime marka göre değeri? yine bir türk'ün türk'e propogandası durumu var. bizim ligimizi bizden başka izleyen yok. üçyüz küsur milyon dolarlık ligi bir tek kendimiz izliyoruz.

    ---------son dakika-----
    yazının tam burasında galatasaray başkanı ünal aysal'dan açıklama geldi :

    bu ateş üfleyerek sönmez, çözüm zamana yayılamaz

    türk futbolu çok ağır bir şaibe altında. toplumumuzu sadece sportif açıdan değil sosyal açıdan da alt üst edecek kadar derin ve yaygın olduğu anlaşılan büyük bir sorunla karşı karşıyayız.

    göreve yeni başlamış olan türkiye futbol federasyonu’nun ne denli ağır bir sorumluluk altında olduğunun bilincindeyiz. kararların geciktirildiği her gün türk sporuna zarar vermektedir. bilelim ki dünyanın saygın bir gücü olmaya soyunmuş bir ülkesi olarak asıl verdiğimiz sınav etik değerlere sahip çıkma konusundaki kararlılığımızdır.

    galatasaray olarak biz, türk futbolunun içine düştüğü bu karanlıktan bir an önce çıkarılması için tüm mercilerin, gerekirse liglerin bir süre ertelenmesi kararı dahil, üzerlerine düşen tüm görevleri zaman kaybetmeden yerine getireceklerine ve kararın verilmesi için gerekli bilgi ve delillerin federasyon’umuza ivedilikle iletilerek sürecin hızlandırılacağına inanıyoruz.

    galatasaray camiası olarak alınacak her karar ve uygulamanın en yakın takipçisi olmaya devam edeceğiz.

    ünal aysal
    başkan
    galatasaray spor kulübü

    -----------------------son dakika-----------------------------

    kaldığımız yerden devam :

    marka değerini yerlerde süründürecek en önemli etken güvenilmez bir ligtir. dönen paralardan sadece futbolcular, teknik direktörler ve menajerler kazanır. ama dürüstlük, ahlak yoksa kimse size dönüp bakmaz.
    eskiden bazı şehirlerdeki at yarışları için “burada her şey olur, oynamayın” derlerdi abiler.
    böylesine güvenilmez bir lig dünya üzerinde büyük itibar keybeder. hangi futbolcuyu getirirseniz getirin kimse dönüp bakmaz. aslında dünya ölçeğinde çok takmadıkları için bir önemi yok belki.

    asıl önemlisi kendi içimizdeki güven sorunu, bunu çözemezse tff türkiye'de futbol biter. bir çok kişi var tanıdığım, “abi neyini takip edeceğim, her şey önceden belli” diyor. o adamı ne maça getirebilirsin, ne forma aldırabilirsin, ne de tv yayını. benim gibiler önemli değil ki, ben manyağım siz bana ne bakıyorsunuz, ben her halukarda maça da giderim, forma da alırım, yayın da alırım. ama benim giblerin sayısı çok değil ki.
    bu mevzular sırasında bir ara “ulan yemişim stsl'i, alayım premier lig maçlarını onları takip edeyim, onları yazayım, serde eski liverpoollu'luk da var” diye düşündüm, ben bile.

    bu sorun bir an evvel çözülmeli.

    gelelim galatasaray başkanı ünal aysal'ın açıklamasına. dün kulüpler birliği ile fikir birliği içinde, düşük profil çizen bir galatasaray varken, bugün bir anda öne çıkan bir galatasaray var. bu işlerin bir an evvel temizlenmesini talep ediyor, hatta para kaybetmeyi bile göze aldığını bildiriyor. robert bosch tavrı. güzel.

    ve galatasaray farklı bir kulüp olduğunu bir kez daha kanıtladı. daha önce sportif anlamda defalarca kanıtlamıştı. mart ayında başkanını ibra etmeyerek bir ders vermişti, şimdi de türk futboluna dersini veriyor.

    açıkçası beklemiyordum bu çıkışı. yukarıda da yazdığım gibi, eğer bu topa girmeseler hiç şaşırmazdım. şaşırttı beni başkan. geldiği günden beri farklı bir model sergiliyor zaten, yine farklı bir tavır geliştirdi. doğrusu bir kez daha gururlandım.

    denebilir ki, taraftarın tepkisi sebebiyle yapıldı bu açıklama. doğrudur. belki kendisi de böyle düşünüyordu ama statükodan çekindiği için cesaret edemiyordu, taraftarın isteğini de görünce bombalamakta sakınca görmedi.

    elbette ünal aysal'a bu çıkışı yaptıran şey, galatasaray'ın temiz oluşu. anlaşıldığı kadarıyla ünal aysal meydanı fenerbahçe'ye bırakma niyetinde değil.

    şimdi önümüzde iki yol var, ya tff galatasaray'ın açıklamasını dikkate alacak ya da kontra açıklamalar gelecek. bakalım neler olacak.

    vallahi billahi o kadar sıkıldım ki şike mevzusu yazmaktan. yeter artık bitsin bu işkence, mahkeme her türlü yorumu yasaklasın da ben de kurtulayım.

    reklam : www.captano.net
  • 1031
    http://www.sabah.com.tr/...timal-daha-bulunuyor

    federasyon'un herkesi akladığı sürecin bitmesinden sonra, yargı sürecinin de yukarıda linkini paylaştığım haberdeki olayın gerçekleşmesi ile resmen kapandığı soruşturmadır. bizler de hala, yargıtay onayacak bu adamdan ve türk futboluna verdiği zararlardan kurtulacağız diye bekleyelim. her şeye olduğu gibi, bu olaya da bir kılıf bulundu beklediğimiz gibi. kimse zarar görmedi, türk futbolu kurtuldu ! artık kimse teşebbüs de edemez artık ! aklından dahi geçiremezler ! kişiler ile kurumlar da harbiden ayrıldı. hem kişilere hem kurumlara özel yasalar, kanunlar değişti ! yazıklar olsun.

    göstermelik açıklamalar dışında hiç bir şey yapmayan yönetimimiz, tek tük tezahüratlar dışında adam gibi bir tepki ortaya koyamayan taraftarımız da otursun kına yaksın. adalete olan inancını bir nebze olsun koruyan, tüm futbolseverlere de geçmiş olsun.
  • 348
    haklı olarak büyük gürültü koptu. anında mevziler belirlendi, herkes tarafını seçti. fenerbahçe cephesi, yargısız infaz diye tutturdu gidiyor. doğruluk payı var elbette.
    soruşturmayla ilgili bazen doğru bazen sallama çok haber çıkıyor medyada. bazı bilgileri aziz yıldırım'ın avukatının sızdırdığını da öğrenmiş olduk arada.
    insanlar bu haberleri bir şekilde doğru-yanlış kabul ediyor. şöyle; bir haberde ismi geçen kişi, bu suçu işlemiş midir, işlememiş midir sorusunun cevabına göre kanaatlarine, önyargılarına danışarak karar veriyor.

    iş bu sebeple, aşağıda isimleri yazılı olan tutukluları önyargıma göre değerlendireceğim.

    sorumuz basit; şike yapmış mıdır, yapmamış mıdır?

    aziz yıldırım - fenerbahçe başkanı - kesin yapmıştır.
    şekip mosturoğlu - fenerbahçe asbaşkanı - yapmasa bile biliyordur.
    ilhan ekşioğlu - fenerbahçe asbaşkanı - kesin yapmıştır.
    cemil turan - fenerbahçe alt yapı koordinatörü - kesin yapmıştır.
    tamer yelkovan - fenerbahçe mali işler müdürü - tanımıyorum.
    mehmet yenice - fenerbahçe eski masörü - tanımıyorum.
    mecnun odyakmaz - sivasspor başkanı - kesin yapmıştır.
    ahmet çelebi - sivasspor yöneticisi - tanımıyorum.
    korcan çelikay - sivasspor kalecisi - yapmış olabilir.
    bülent uygun - eskişehirspor teknik direktörü - kesin yapmıştır.
    ümit karan - eskişehirspor sportif direktörü - kesin yapmıştır.
    ömer ülkü - giresunspor başkanı - tanımıyorum.
    olgun peker - giresunspor eski başkanı - yapmıştır.
    coşkun çalık - giresunspor yöneticisi - tanımıyorum.
    abdullah eker - giresunspor taraftarı - tanımıyorum.
    selim kımıl - giresunspor taraftarlar derneği üyesi - tanımıyorum.
    hakan karaahmet - giresunspor eski yöneticisi - tanımıyorum.
    abdullah karakuş - giresunspor eski yöneticisi - tanımıyorum.
    abdurrahman yakut - diyarbakırspor başkanı - tanımıyorum.
    haldun şenman - tff eski yöneticisi - tanımıyorum.
    yusuf turanlı - rizespor eski yöneticisi - tanımıyorum.
    emre talat koçak - avukat - tanımıyorum.
    sami dinç - avukat - tanımıyorum.
    ali kıratlı - menajer - tanımıyorum. (ama menajer işte, şüpheli)
    abdullah başak - menajer - tanımıyorum. (ama menajer işte, şüpheli)
    bülent işcen - armatör - yapmıştır.
    serdal adalı - beşiktaş futbol komitesi başkanı - yapmıştır.
    tayfur havutçu - beşiktaş teknik direktörü - yapmamıştır, en azından bilerek bulaşmamamıştır.
    ahmet ateş - beşiktaş futbol a takımı güvenlik müdürü - tanımıyorum.
    ibrahim akın - istanbul bb futbolcusu - yapmıştır.
    iskender alın - istanbul bb futbolcusu - yapmamıştır.
  • 434
    tahir kum'un derhal ve ivedilikle yalanlama yazısı yazarak "aziz yıldırım iftira atmaktadır" deyişiyle fenerbahçelilerin içinde patlaması gereken bir hal almış soruşturmadır.

    http://www.sporx.com/...iradirSXHBQ242704SXQ

    galatasaray'ın da soruşturmaya dahil olmasına çok sevindim, hiç birşey çıkmadığında fenerbahçelilerin bir büyük hayal kırıklığı daha yaşamasını sabırsızlıkla bekliyorum.
  • 713
    tüm bu olan bitenden sonra eger basta fb olmak üzere kimse hak ettigi cezayi almayip, küme düsürülmeyecek olursa ve benim kulübüm 45 miyon $ karsiliginda küme düsmemeyi destekliyecekse, benim icinde artik ne futbolun, ne de galatasarayin bir anlami kalir. ne kadar formam varsa hepsini yakar, yüregimden söker atarim.

    ama biliyorum, öyle degil. benim kulübüm öyle sey yapmaz.

    lakin sikecilerin küme düstügünü görmedikce, ruhum huzura ermeyecek ve insaallah tez vakitte tüm sikecilerin ipligi pazar a serilecek. amin.
  • 409
    bu soruşturmada galatasaray'ın adının sadece 2005-2006 sezonuyla ilgili geçmesi bile bir göstergedir. zira 2005-2006 sezonu galatasaray tarihinin en anlı-şanlı, en anlamlı şampiyonluğudur. o sezonun ilk maçından itibaren galatasaray ve fenerbahçe maçlarını incelesinler. hakem hatalarıyla değil, hakem kararlarıyla nasıl fenerbahçe'yi şampiyon yapmak için mücadele verdiliği görülecektir. bu mücadeleyi yıkan inanan galatasaray futbolcusu, inanan galatasaray taraftarı ve inanan galatasaray ruhudur. mücadelenin diğer ayağındaki en önemli isimlerden olan şekip mosturoğlu ve aziz yıldırım ise bugün bu soruşturma kapsamında tutuklu olarak yargılanmaları bile manidardır.
  • 868
    şike sürecindeki döneklikleri yazmışlar topluca. balık hafızalı milletimize iyi gelir böyle arşiv yazıları.
    http://www.aksiyon.com.tr/...on/haber-32579-.html

    --- alıntı ---
    14 mayıs 2012 / behram kiliç
    futboldaki şike operasyonunun başladığı 3 temmuz’da kamuoyu ne kadar da umutluydu. gün geçtikçe herkes farklı şeyler söylemeye başladı ve ‘temiz futbol’ hayali başka bahara kaldı.
    ‘tarihi boyunca her zaman duruşu ve değerleriyle türk sporuna örnek teşkil etmiş beşiktaş’ın şahsım üzerinden yıpratılmasına engel olmak amacıyla, asbaşkanlık ve futbol komitesi başkanlığı görevlerimden istifa ediyorum.” serdar adalı, adının şike soruşturmasına karışmasından birkaç gün sonra bu açıklamayı yaptı ve istifa etti. 3 temmuz’da başlayan şike dalgası birçok ismi içine katarak çığ gibi büyüdü. adalı da bu isimlerden biriydi. onun bu davranışı, süreç başından bugüne gelindiğinde, içinde yalpalama olmayan ve hafızalarımızda yer edinen bir tavırdı. ama davanın genel seyrinde, futbol ailesinin diğer aktörlerinde buna benzer bir tavır göremedik. hatta söylediği sözü bir hafta sonra inkâr edenler oldu. işte size, şike davası sürecinde bir dediği bir dediğini tutmayanlar:

    beşiktaş yönetimi: asbaşkan serdal adalı ve teknik direktör tayfur havutçu’nun türkiye kupası finali öncesi transfer şikesi yaptıkları iddiasıyla tutuklanmaları üzerine beşiktaş yönetimi, 15 temmuz’da tarihî bir karar alarak bu iki isim aklanana kadar 2010-11 ziraat türkiye kupası’nı federasyona iade edeceğini açıkladı. ancak aradan geçen 10 ayı aşkın sürede kupayı iade etmediler.

    aykut kocaman (f.bahçe teknik direktörü): 6 temmuz’da düzce kampında takımın küme düşürülmesi durumunda kendisinin ne yapacağı sorulunca, “hukuki sürecin sonunda gerçekten f.bahçe’yi yönetenlerin bu tip şeylerde olduğu görülürse karar verilir. öbür tarafına doğru yürüdüğü zaman iş, mesleki anlamda da ahlaki anlamda da birtakım şeyleri düşünmek zorundayım.” diye cevap verdi. pfdk’nın kararına göre f.bahçeli 2 yönetici suçlu bulundu. bunun yanında yine f.bahçe yararına şike ve teşvike karıştıkları için ibrahim akın, ümit karan, serdar kulbilge ceza aldı. ancak kocaman hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor.

    aziz yıldırım (f.bahçe başkanı): onun içinde bulunduğu halet-i ruhiyeyi görmezden gelemeyiz. ancak süreç başından beri “f.bahçe’yi ele geçirmeye çalışıyorlar.” diyerek belirsiz bir düşman oluşturdu. bu düşmanın kim olduğunu hiçbir zaman açıklamadı. ama asıl önemlisi 21 temmuz’da taraftara yazdığı şu mektuptu: “bu süreci atlattığımda hayatımın geri kalan bölümünde f.bahçe artık sadece yüreğimde bir sevda olarak kalacak. bu geçiş sürecinin ardından da artık gururla taşıdığım ve namusumla, onurumla yerine getirmek adına gecemi gündüzüme kattığım şerefli görevim son bulacak.” dedi. ancak 1 mayıs 2012’de başkanlığa yeniden aday olduğunu açıkladı. aziz yıldırım bir başka mektubunda ise “şikeye bulaşmışsak, f.bahçe’yi siz düşüremezseniz, biz düşürürüz.” açıklaması yaptı. f.bahçeli yöneticiler pfdk’dan ceza aldı. ancak bu durum nedense şikeye bulaşılmış sayılmadı.

    mehmet ali aydınlar (eski tff başkanı): şike davası başladıktan sonra ligi erteledi. ligler başlamadan karar verileceğini açıkladı. daha sonra iddianameyi bekleyeceklerini... “58. madde değişmeyecek.” dedi. değiştirmek için genel kurulu topladı. “f.bahçe’yi düşüren bir başkan olmam.” diyerek süreci uzattı da uzattı. sonra da komik gerekçelerle istifa ederek tarihe geçti.

    şekip mosturoğlu (f.bahçe yöneticisi): önce “eskişehirspor’a teşvik primi gönderildiğini duydum.” dedi. sonra bu sözlerini geri çekti.

    ibrahim akın (futbolcu): önce şike yaptığını kabul etti. sonra “savcılık sorgum esnasında soruşturma savcısı mehmet berk’in şike olayını itiraf etmem hâlinde tutuklanmayacağım yönündeki beyanları ve uygulamış olduğu psikolojik baskı nedeniyle gerçek olmamasına rağmen suçu kabul etmiş bulunmaktayım.” dedi.

    etik kurulu: savcılıktan aldıkları 26 klasör belgeyi incelediler ve ilk raporu açıkladılar. etik kurulu, incelediği klasörlerde; 5 maçta şike, 6 maçta teşvik ve teşvik teşebbüsü, 3 maçta da şikeye teşebbüse karar verdi. raporda; başta aziz yıldırım olmak üzere bazı f.bahçeli yöneticilerin 11 maçta şike yaptığı, teşvik primi verdiği, teşvik primi teşebbüsünde bulunduğu; şike faaliyetinin, teşvik primi verilmesinin ve teşvik primi teşebbüsünde bulunulmasının f.bahçe’ye izafe edilmesinin uygun olduğu yazıldı. federasyonun yeni başkanı demirören döneminde yazılan ikinci raporda ise eldeki bilgi ve belgelere sanıkların savunmaları eklendi. aziz yıldırım’ın savunmasından etkilenildi ve hiçbir suça karışmadığına karar verildi. ibrahim akın’ın tek başına şikeye teşebbüs ettiğine de… şike ve teşvik sadece teşebbüs aşamasına indirildi. teşebbüs edilen maç sayısı da 5’e…

    ali koç (f.bahçe yöneticisi): “cas davası bizim namusumuzdur.” dedi. ancak dava geri çekildi. koç üç gün sessizliğe büründü. daha sonra yönetim davanın ülke menfaatleri için geri çekildiğini söyledi. menfaatlerin ne olduğu karanlıkta kaldı.

    f.bahçe yönetimi: “futbol disiplin talimatı’nın 58. maddesi değiştirilemez.” diyen f.bahçe, yıldırım demirören’in 58. maddeyi değiştirmesine sessiz kaldı.

    sadri şener(trabzonspor başkanı): yıldırım demirören’in alacağı kararlar az çok belliydi. 26 şubat’taki futbol federasyonu olağanüstü genel kurulu’nda ‘gerekirse avrupa’ya gitmeyelim’ diyen kişi de demirören’di. ancak sadri şener hiç bunlar yaşanmamış gibi daha sonra başkanlığa aday olan yıldırım demirören’i destekledi. demirören’in trabzonspor’u hiçe sayması karşısında da ona ilk cephe alan isim oldu.

    recep tayyip erdoğan (başbakan): temmuz 2011’de “bu işin dal budak saldığı geniş bir alan var. samimi söylüyorum, eğer bir yerde suiistimal, bir yanlış varsa bunun adil bir yaklaşımla çözülmesi lazım. bu bizim çok sevdiğimiz, inandığımız, bildiğimiz, ne olursa olsun takınacağımız tavırdır. yani türkiye artık her alanda ergenekon’du, balyoz’du, şuydu buydu gibi birçok sorunlu alanı temizleyerek önümüzdeki sorun alanlarından arındırılarak gerçekten halkımızın yönetimine, yargısına, kurumlarına inandığı bir ülke haline gelmelidir. atılan adımlar buna yöneliktir.” dedi. sonra ise 6222 sayılı ‘şike yasası’nın değiştirilmesi için çaba verdi. daha sonra ‘gerçek kişilerle tüzel kişiler ayrılsın.” dedi.

    yıldırım demirören (tff başkanı): m. ali aydınlar’ın başkanlığı döneminde 58. maddenin değişmesi için uğraş verdi. bu konuda aydınlar’ın yanında yer aldı. ancak oylamanın yapılacağı 26 şubat günü aydınlar’ı da şoke ederek “gerekirse avrupa’ya gitmeyelim.” çıkışıyla 58. maddenin değişmemesini isteyenlerin safına geçti. futbol federasyonu başkanı olduktan sonra ise 58. maddeyi değiştirdi.

    demirören federasyonu: “çok şükür şike sahaya yansımamıştır!” diyerek kamuoyunu yanıltan federasyon yönetimi, etik kurulu raporu açıklandıktan sonra hiçbir kulübü pfdk’ya sevk etmemek için kendi arasında anlaşmaya çalıştı. oy çokluğu ile sağlayamayınca iddianamede suçlanan 8 takım yerine 16 takımı pfdk’ya sevk ederek inanılmaz bir karara imza attı.

    trabzonspor kulübü: ilk etik kurulu raporu açıklanana kadar sessizce süreci takip etti. etik kurulu raporu açıklandıktan ve kendilerinin bir suça karışmadıkları az çok belli olduktan sonra ‘temiz futbol’un değil de şampiyonluk kupasının peşine düştüler. aydınlar ve demirören ile çeşitli pazarlıklar yapıldı. hatta “kupayı bize verin, f.bahçe’yi düşürmeyin” anlayışında oldular. türk futbolunun yarınlarını değil, kendi çıkarlarını düşündüler.

    spor medyası: şike operasyonunun başladığı ilk günlerde temiz futboldan yana tavır alan spor basını, sonradan bu tutumundan vazgeçerek genel olarak sınıfta kaldı. taraflı ve yanlı yayınların ardı arkası kesilmedi. formasını sırtına geçirmiş kalemler vardı. menfaatler de işin içindeydi. şike davasında iş adliye muhabirlerinden spor yazarları ve kulüp muhabirlerinin sahasına girmeye başladıktan sonra istisnalar olsa da hukukun değil, gücün etkisinde bir spor basınıyla karşı karşıya kaldık.

    yazarların temiz futbol beklentisi boşa çıktı

    bir pazar sabahı 12 ilde eş zamanlı başlayan şike soruşturması, ülke gündemine yön veren birçok yazarı heyecanlandırmıştı çünkü yıllardır dokunulamayan bir alana dokunuluyordu. daha önce hep siyasi yazılar kaleme almalarına alıştığımız birçok köşe yazarı, bu operasyonla ilgili de yazılar yazdı. ‘aziz yıldırım’ı görsem tanımam’ diyen gülay göktürk’ten tutun da toktamış ateş’e, ahmet turan alkan’a kadar birçok kalem konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. yazılarındaki ana fikir ‘temiz futbol’du. bugüne gelindiğinde, federasyonun attığı veya atamadığı adımlar birçok köşe yazarını hayal kırıklığına uğrattı. hem hafızalarımızı tazeleme hem de süreci bir hatırlama adına 3 temmuz’da başlayan operasyonun ardından şikeyle ilgili kalem oynatan bazı köşe yazarlarının özellikle temmuz ve ağustos 2011’deki yazılarına bir fokus yaptık.

    4 temmuz 2011 (umur talu-habertürk): biz de futbolu üç k ile yönettik zaten: kudret, kir, kibir! iki “k”nın yan yana hecelenince yeterince pislik sayıldığı bir dilde, üç k’nın kanalizasyonu da katmerli olur!

    4 temmuz 2011 (mehmet altan-star): ben, ergenekon ve balyoz gibi türkiye açısından son derece önemli operasyonlara rağmen, ‘futbol ve uyuşturucu mafyası’na kolayından dokunulamayacağına inananlardanım… türkiye, şike piyasasındaki bu inanılmaz paralardan nemalanmaya çalışan çetelerle başa çıkacak bir düzeye geldi ise bu, arınma ve aklanma konusunda büyük bir umut dopingi yapar… çünkü geçmişte bu soruşturmalar başlar ama bitmezdi… ama sanırım bu seferki öncekilere benzemeyecek.

    4 temmuz 2011 (güngör mengi-vatan): bir toplumun temiz mi, kirlenmiş mi olduğunu anlamak için sporuna bakmalı. kirlenme varsa temizliğe de oradan başlamak lâzım! çünkü sportmenlik sağlam bir bedenden daha önce ruh temizliği, ahlâk sağlamlığıdır.

    5 temmuz 2011 (emre aköz-sabah): f.bahçe şampiyon olduğunda, “biz bize yeteriz!” diye bir slogan atılmıştı. şike-teşvik operasyonu, bunun bir hayal olduğunu, şampiyonluk yolunda (maalesef) başkalarına “ihtiyaç” duyulduğunu gösterdi. f.bahçe asıl şimdi “biz bize yeteriz!” dönemine giriyor.

    5 temmuz 2011 (fatih çekirge-hürriyet): ortada bir suç varsa, saha lekelendiyse, elbette gereği yapılmalı. tertemiz duygularla takımını destekleyen taraftarlar için ve spor ahlakı için suçlular en ağır cezayı almalı.

    6 temmuz 2011 (cengiz çandar-radikal): ‘adalet’e itiraz yok. türkiye’de spor, kısa vâdede çok ağır bir darbe aldı. ancak uzun vâdede ‘temiz toplum’ hedefiyle bağlantılı biçimde spor dünyasının temizlenmesine de kimsenin itirazı olmaz. f.bahçelilerin hiç...

    8 temmuz 2011 (gülay göktürk-bugün): şimdi galiba ilk defa, takımlarına koşulsuz bir sevgiyle bağlı on milyonlarca taraftara şu son operasyona “takım tutar gibi” bakmamalarını tavsiye edeceğiz. çünkü pusuda, türkiye’nin giriştiği ikinci büyük temizlik harekâtını, onların takım sevgisini kalkan yaparak kesmeye çalışan güçler var. eğer temiz bir türkiye istiyorsak, sevgilerimizi, aidiyetlerimizi bir yana bırakıp gerçekten yana olmak zorundayız.

    9 temmuz 2011 (mahmut övür-sabah): türkiye, baştan sona yenileniyor. şeffaf, hesap veren ve hesap soran yeni bir dönemin eşiğindeyiz. milyonlarca taraftarı olan kulüpler bu geçiş sürecinde ağır bedeller ödeyecek, bu çok açık. o kulüpleri asıl büyük yapacak olan da bu süreci bir şansa dönüştürmeleri.

    9 temmuz 2011 (ahmet altan-taraf): suçu, mafyayı, çeteyi, cuntayı bir köşede dokunulmaz bırakırsan o oradan çoğalıp yayılır. temiz bir ülkemiz, mafyasız bir futbolumuz olsun. ondan sonra oturup maçların tadını çıkaralım.

    11 temmuz 2011 (ekrem dumanlı-zaman): şike soruşturması futbolda bir milattır. artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz. kulüpler, yöneticilik, federasyon, hakemlik… her şey tepeden tırnağa yeniden şekillenecek. değil maçlara fiilen müdahale, artık şaibe gölgesi düşürmekten bile herkes özellikle kaçınacak.

    13 temmuz 2011 (hasan cemal-milliyet): 1973’te şöyle der islam çupi: “futbolda ileri gitmiş, gerek fanatizmi gerekse her türlü korkuları atıp bir cesaret bağımsızlığı elde etmiş ülkeler, ağır cezalar vererek bu derdi nispeten tecziye etmektedirler. türkiye’de ise şike, futbol güçlerinin mücadele edemeyeceği bir irilikte statlarda kol gezip dolaşmaktadır.” 1973’ten 2011’e... sevgili islam çupi, aradan geçen 38 yıl ama şike gölgesinden ne yazık ki hâlâ kurtulamadı statlarımız. bakalım üç maymunu oynama devri ne zaman, nasıl kapanacak bizim ülkemizde, bilemiyorum.

    13 temmuz 2011 (mehmet kamış-zaman): onlarca yıldır ortaya atılan bütün şike iddiaları karşısında kulağının üstüne yatan federasyon, bir kere daha kulağının üstüne yatamaz. bu operasyonun sonuçlanması, hem temiz bir lig için hem de temiz bir toplum için çok önemli. bu kez de örtbas edilirse bu kokuşmuşluk hepimizi çürütecek.

    13 temmuz 2011 (mehmet altan-star): görüldüğü gibi ‘eloğlu’ şikeyi duymuş, hatta l’equipe gazetesi ‘yargının olayı çözmekte kararlı’ olduğunu da vurgulamakta... kararlı gözükmeyen kim? futbol federasyonu... bizim federasyonun yapmadığını, belli ki uefa yapacak... kendin arınmayınca, dünya seni tazyikli suyla temizliyor. allah’tan dünya var...

    15 temmuz 2011 (ali bayramoğlu-yeni şafak): söz konusu şike, insanları kandırmak ve temiz futbolcuların emeklerini karalamak olduğu anda, yargı kararından önce ahlaki tutumun, idari karar ve iradenin devreye girmesi gerekir. açıkçası taraftarı olduğum fb ve önde gelenleri bu açıdan kötü bir sınav veriyor.

    15 temmuz 2011 (ismet berkan-hürriyet): federasyon, aşırı pasif davranıyor ve çok kötü bir izlenim veriyor. hele m. ali aydınlar’ın, suçun şahsiliğini hatırlatması, ‘kurumları yıpratmayalım’ demesi, bir federasyon başkanı gözüyle değil, futbol kulüplerinin içinden bakarak meseleye yaklaştığı hissini veriyor bana.

    16 temmuz 2011 (eser karakaş-star): f.bahçeliyim… bugün kaç aklı başında f.bahçeli, “başkanımız asla şikeye karışmaz, karışmamıştır”ı gönül rahatlığıyla söyleyebilir?

    16 temmuz 2011 (gbkz: (a. turan alkan)-zaman): herkes yanlış düşünüyor, doğrusu şudur: şike suç olmaktan çıkarılmalı, isteyen şike yapabilmelidir. herkese aynı derecede şike yapma hakkı tanınırsa konuya demokratik, çoğulcu, şeffaf ve katılımcı bir boyut kazandırılmış olur ve şöyle gizli saklı şike yapmanın tadı ve anlamı kalmaz.

    --- alıntı ---
  • 251
    soruşturma kapsamında şike yapıldığı delillere tespit edilen 19 maçtan bazılar telegol'e göre şu şekilde:

    (bkz: süper lig)

    (bkz: 14 şubat 2011 fenerbahçe kayserispor maçı)
    (bkz: 4 mart 2011 kayserispor manisaspor maçı)
    (bkz: 6 mart 2011 bursaspor istanbul bb spor maçı)
    (bkz: 13 mart 2011 fenerbahçe konyaspor maçı)
    (bkz: 7 mart 2011 gençlerbirliği fenerbahçe maçı)
    (bkz: 20 mart 2011 gençlerbirliği trabzonspor maçı)
    (bkz: 9 nisan 2011 eskişehirspor fenerbahçe maçı)
    (bkz: 22 nisan 2011 eskişehirspor trabzonspor maçı)
    (bkz: 24 nisan 2011 bucaspor fenerbahçe maçı)
    (bkz: 1 mayıs 2011 fenerbahçe istanbul bb spor maçı)
    (bkz: 8 mayıs 2011 kardemir karabükspor fenerbahçe maçı)
    (bkz: 11 mayıs 2011 beşiktaş istanbul bb spor maçı)
    (bkz: 15 mayıs 2011 fenerbahçe ankaragücü maçı)
    (bkz: 15 mayıs 2011 trabzonspor istanbul bb spor maçı)
    (bkz: 22 mayıs 2011 sivasspor fenerbahçe maçı)

    (bkz: bank asya 1.lig)

    (bkz: 15 mayıs 2011 adanaspor altay maçı)
    (bkz: 31 ocak 2011 adanaspor kartalspor maçı)
App Store'dan indirin Google Play'den alın