• 186
    büyük bir derbi büyük bir maç bu tarz maçlarda özellikle deplasmanlarda alınacak puanlar önemlidir. bugünde öyle oldu kötü oynadık gibi görülebilir ama biz zaten her maç ortalama 3 pozisyona giriyoruz atarsak atıyoruz galip geliyoruz atamazsakta gol yemiyoruz.

    evet gol yemiyoruz işte işin kopma noktası burası. biz yıllardır bazı maçlardan kalecinin defansın sergilediği performansla puanlar alamadık.bizim kaleye gelen bir şekilde golünü attı çekti gitti.şimdi muslera-semih-ujfalusi üçlüsü zaman geçtikçe oturacak ve mükemmel iş çıkarmaya devam edeceklerdir.

    bu ülkede her zaman defansı iyi olan takımlar şampiyonluk yaşamıştır. bizde devre arasına kadar en azından ofans olarak eksiğiz bu çok net. ancak görünen o ki kolay kolay da gol yemeyeceğiz. bu çok önemli bir özellik.

    bu beraberlikten memnun olmayanlar olacaktır.ancak evinizdeki derbileri alıp deplasmandan beraberlikle dönerek rakibinizin kafadan 4 puan önüne geçme şansınız oluyor buda unutulmasın.

    takım olarak oynuyoruz takım defansı yapıyoruz ancak ofansta sıkıntılarımız var. bu yaranın ilaci ne ayhan akman nede milan baros. biz dimitar berbatov gibi oyuncuların peşinden koşacağımıza kaliteli ve yaratıcı bir sol açık özellikle gol konusunda ileriye destek olabilecek (bkz: andrey arshavin). ve de savaşçı bir yaratıcı orta saha. işte bu ikincisi dünya üzerinde çok olmadığı için ilk amacımız sol açık olmalı sanırım.
  • 188
    galatasaray’ın bu sezonki durumunu ciddi manada görebileceği ilk maç beşiktaş maçı olacaktı. her karşılaşmadan sonra hataları görüp, onlardan ders çıkarmak mümkün fakat beşiktaş gibi avrupa kupalarında da mücadele eden, hücum gücü yüksek bir takım ile deplasmanda oynamak, detaylara inebilmek açısından önemli.

    hafta boyunca fatih terim ve ekibi maçı kafasında nasıl ki defalarca oynuyorsa, bizler de maçı kafamızda defalarca oynuyoruz. en azından futbola kafa yoran ve bu renklere gönül vermiş bir çok insan bunu yapıyordur. hafta içerisinde gerek bazı forumlarda, gerekse de arkadaş ortamlarında yaptığımız sohbetlerde ortak bir kadro üzerinde mutabakata varmıştık. formsuz riera yedeğe çekilecek son haftaların formda ismi ayhan ilk 11′e girecek, takımın yaratıcı oyuncusu engin sol kanada geçecekti. ancak diğer yandan baktığımızda, galatasaray’ın bu sezon yakaladığı galibiyet serisinde istikrar yakalayan 11′deki oyuncuların tamamı iyileşmiş, oynayabilecek duruma gelmişti. gökhan-semih değişikliği dışında o kadroyu sürebileceğini düşünmüştüm hocanın. nitekim, bizim kafamızda tasarladığımız ilk düşünce ile hocanınki birleşti ve engin sol kanada, ayhan orta sahaya geçti.

    galatasaray’ın her geçen hafta, takım olma yolunda önemli adımlar attığını görüyoruz. gerek takım savunmasının oturması, gerek orta sahadaki yardımlaşmanın artması; takımda gözle görülen olumlu yöndeki değişimlerdi. ancak orta sahaya kadar herşey tamamken, orta sahadan sonrası ciddi bir sıkıntı teşkil ediyor.

    eldeki imkanlar ile bu sıkıntının çözümü malesef olmuyor. iyi oynadığı maçlarda dahi, gol bulma konusunda ciddi sıkıntı çekiyor galatasaray. takım tam kadroyken dahi, takımda farklılık yaratabilecek oyuncuyu bulmakta ciddi manada zorlanıyoruz ve ocak ayına kadar da zorlanmaya devam edeceğiz.

    beşiktaş maçını diğer maçlardan ayıran birkaç nokta var. birincisi, takım kaybetmediği maçlardan sonra daha da güçleniyor. bu bakımdan, beşiktaş gibi hücum gücü çok yüksek bir takım karşısında gol yemeden ve maçı kaybetmeden sahadan ayrılmak, yeni kurulan bir takım için moral ve kendine güven niteliği taşıyor.

    bir diğer nokta da, muslera’nın böyle büyük bir maçta kalesinde devleşerek rakiplere geçit vermeyişi, onun kendini bulma sürecini de bence noktaladı. mersin maçı ile beraber bu süreç başlamıştı, ki o maçta da galatasaray’ın aldığı puanda pay sahibiydi, beşiktaş maçında yaptığı kurtarışlar ile takımına puan kazandırması ile bu süreç tamamlandı.muslera kendini buldu ve bundan sonra performansı artarak devam edecektir hiç kuşkusuz.

    sınırlı hücum gücüne rağmen, maçın başında pozisyonları bulan taraf galatasaray oldu. terazinin kefesi galatasaray’ı daha ağır gösterirken, oyunun dengelenmesi uzun sürmedi. beşiktaş’ın yaklaşık 15 dakika boyunca galatasaray’ı abluka altına almasındaki en büyük etken ise kazım kazım’ın defansif manada eboue’ye neredeyse hiç yardımcı olmamasıydı. kazım birçok pozisyonda geri gelmedi ve simao ile eboue’nin bire bir kalmasına sebep oldu. bu dakikalarda imdada muslera ve semih’in etkili oyunları yetişti, ardından devrenin gelmesi galatasaray için şanstı.

    ikinci yarıda yapılması gereken birtakım hamleler vardı.
    1- kazım-sabri değişikliği
    2- ayhan-riera değişikliği

    çünkü galatasaray’daki en kilit adam olan engin’in yaratıcılığı, sol kanada geçince sıfıra yaklaşmış, son haftaların formda ismi ayhan’ın performansı da yetersiz kalmıştı. tabi buna bir de kazım’ın vurdumduymaz oyunu eklenince, galatasaray’da değişiklik şart olmuştu. sabri’nin sakatlığı bu anlamda şanssızlığıydı galatasaray’ın. kazım’dan daha fazla defansa gelen ve beşiktaş savunmasına baskı uygulayan bir sabri, galatasaray’ı hücuma daha fazla çıkmaya sevkedecekti.

    ancak tam da bu noktada, ortaya melo’nun gereksiz top kayıpları çıktı. taraftarın ve belki de teknik ekibin en çok güvendiği oyuncu olan melo, beklentilerin uzağında kalınca; takıma zarar vermeye başladı. melo-baros değişikliği ile beraber, beklenmedik bir şekilde 4-4-2′ye döndü galatasaray. riera’nın hareketli oyununa rağmen, beklenilen hücum performasına erişilemedi ve galibiyet golü gelmedi.

    galatasaray’ın iyi yolda olduğu aşikar. daha önce de söylediğim gibi, ocak ayına kadar en az hasarla bu dönemi kapatmak lazım. ocak ayında gelecek ”doğru” iki transfer ile, galatasaray sezon sonunu çok rahat getirecektir.
  • 190
    maçkoskop
    kadro:
    muslera 8
    aboo 6
    ufo 6
    semih 8
    hakan 5
    selçuk 2
    melo -3
    engin 1
    kazım 0
    ayhan -2
    elmander 5

    zurnanin zirt dediği an:
    -aylardan sonra bam üçlüsünden ayhan’ın son maçın ikinci yarısında gösterdiği performansla ilk 11 başlaması. ben hariç herkesin beklentisini yerine getirerek iğrenç bir oyun oynaması. yerine asıl kaptan sabri’nin girdikten ve nasıl oynayacağı merakla beklenirken ilk mücadelesinde sakatlanarak oyundan çıkması.
    varil:
    -melo; şu maça kadar en büyük oyuncumuz diye adına şiirler yazdığımız oyuncumuz, çıktığı ilk yarım büyük maçta oynadığı futbolla, italya’da kendisine yılın bidonu namını yakıştıranları haklı çıkarttı. iğrençti, allahtan bu oynadığı ilk maç değildi. yoksa şimdiden bizim tayfa da aynı fikirde olacaktı. ne var ki daha önce oynadığı oyunlar kredisini kolay kolay tüketmez.
    gladyatör:
    muslera; maçın adamıydı, yaptığı kurtarışlarla büyük takımların büyük kalecisi olduğunu gösterdi. tam bir kurtarış kalecisi, konsantre olduğunda cepheden gol yemez. penaltı olsa kesin kurtarırdı. maçın golsüz bitmesinde baş rolü oynadı.
    -
    borozanci:
    cüneyt çakır; kendisinin hakemliğini beğenmem, ne var ki her türlü kararının arkasındayım. büyük maçların hakemi, gördüğünü çaldı, hatasız bir maç yönetti.
    -
    bir soru – bir cevap:
    deplasman seyircisinin maça alınmaması doğru mu?
    deplasman seyircisinin alındığı yerde bizzat bulunan biri olarak federasyonun bana göre en haklı kararıydı. o tribünde en fazla 50 kişi sahanın tamamını görebilirdi. en az % 20 olmadıktan sonra hiç gidilmesin daha iyidir. gidenler hem maç seyredemez, hem maç öncesi ve sonrası hayatlarının en büyük eziyetlerini çekerler. gitmeseler vicdan azabı çekerler, giderlerse de vicdanlarının dışında ne varsa o kadar eziyet çekerler.
    -
    imparator:
    maça çok haklı bir 11 le çıktı, takımı çok iyi yönetti. çıkardığı ve soktuğu adamlar yerindeydi. maçı tamamen forvet oyuncularıyla tamamladı. melo’yu tam zamanında çıkardı, iki büyük hatasından sonra ikinci sarı kart an meselesiydi.
    -
    ordakiler:
    -şu resim bizimkilerin tribünden çektiği resimdir. maça galatasaraylı alınmadığı doğrudur da, içeri girmediği doğru değildir. televizyonun gösterdiği anlarda bağırmayan beşiktaş’lıların bir çoğu galatasaraylıydı.
    analiz:
    -artık gam yemem. ulusal takımın, dolayısıyla ülkenin en büyük diye yutturulan, nice hocaların mezar kazıcılığını yapmış iki büyük kazmanın, birini trübüne diğerini kulube koltuklarını pas pas yapmaya gönderen semih’i stoperde gördüm ya benim bu sene işim bitmiştir. maçın neticesi ne olursa olsun görüşüm değişmeyecekti. sakatlanmadığı sürece artık galatasaray savunmasının bel kemiği semih’tir. hepimize kutlu olsun.
    uzun yıllardır, ilk defa maçtan önce benim yazdığım beklediğim bir 11 sahadaydı. takım sıfır kazmayla ve taraftar tarafından uzak ara kabul görülen bir şekilde sahadaydı. bir önceki maçın ikinci yarısında ayhan çok iyi , sabri de ortalama altı oynadığı için kaptan olarak hiç beklenmedik bir hafta da bir derbi maçında takımın başındaydı. taraftarın beklediği oyunu oynadı, ve son barutunu geçen maç attığını ilan etti. bir sonra ki maç yedekte başlar, sonra da trübüne çıkar ve emekliliğini bekler.
    orta saha oyuncularımız bu sene ki ortalamalarının altında bir maç çıkarttılar. bu yüzden elmander ilerde çok yalnız kaldı. gol kişisel hatalara bırakılmış gibiydi. ben egemen’den bekledim bu kişisel hatayı ama somut bir hata yapmadı. organize, bilincki bir gol atağı yapamadık. kazım’ın ruhsuz, sıradan bir maç oynar gibi oynaması, dikine içeri bir hamle yapamaması bizim adımıza kısır bir pozisyon dezavantajı yaşattı.
    beşiktaş’ın nasıl oynadığına dikkat edemedik amam biz kendi takımızı izlerken gördük ki muslera geldiğinden beri en iyi oyununu çıkardı. kalede çok güvenli duruyordu, uzun yıllardır yüreğimizin ağzımıza gelmediği bir büyük maçı bitirdik. uzun yıllardır böyle bir kaleci performasına hasret kalmıştık.
    semih kaya’nın yatarak önlediği gol, bizim bu bölge için yıllardır neden yırtındığımızın ilanıydı. ortalama, mevcut kazma stoperlerimizden biri oynasaydı, aynı pozisyonda ayakta kalıp hedefi küçültmediği için golü yemiş olacaktık. emre aşık’ı seyreder gibiydik. hem soğukkanlı, hem çevik, muhtemelen de ahlaklı bir galatasaray sporcusu. arkasında büyük galatasaray taraftarı var ve bu maçı çok rahat atlattıktan sonra yolu açık. uzun yıllar galatasaray stoperidir, 3 numaralı tarihi galatasaray forması artık onundur. hepimize kutlu olsun.
    berabere, üstelik 0-0 biten maçlardan hep tiksinmişimdir. sanki gol yesek çıkaracaktık gibi bir görüntümüz vardı. engin baytar’ın son toplarda yanlış tercihleri bizim gol yollarında kısır kalmamıza sebep oldu. elmander’i orta saha topla çok az buluşturabildi, o da çoğunda kalabalık beşiktaş savunmasında ezildi. daha sonra yardıma baros yetişti ama ilk yardım çantasını kulübede bırakmıştı. her zaman ki gibi topu ellemedi ama mutlak kıl payı ofsaytlarından kurtulamadı. ne yardan ne baros’tan geçilebiliyor.
    maça galatasaray taraftarı alınmadı, bilenler bilir biz daha önceden biliyorduk. beleştepe’ye ikinci yarı içeri giremeyen galatasaraylılardan bir gurup geldiler ve meşale yaktılar. çok iyi organize beşiktaş taraftarı’’saldır beleştepe’’ diye bağırdı. ama maçı verenler, tribün kültüründen haberdar olmadığından ne anlayıp orayı gösterdiler, ne de taraftarın bu yezahüratına bir yorum getirebildirler. ilan edildiği üzere 65. dakikada biz de üşüyoruz diye üstlerini çıkartan beşiktaş taraftarına sempatilerini sunuyorlardı, ama kaçırdıkları bir gerçek te bu kadar duyarlı diye övündükleri seyircilerin engin baytar’ın annesine ettiği çok ağır küfürleri duymamazlıktan gelmeyi yeğlemişleridi.
    önemli maçlar berabere bitti, beraberliğin zerre üstü bir tabelayla 3 puanı cebelleze götüren kadıköy, haftanın kazananı oldu. langırt ligimizin bir haftası da geride kaldı. play offlara kadar böyle, bunlar tatbikat asıl savaş o zaman. bizim için övünülecek şeyson 3 maçta gol yemememiz. bunda kazmaların olmaması kadar kalecinin de takıma adaptasyonunun tamamlanması denebilir. bu maçta beşiktaş pozisyonları defans hatalarından meydana gelmedi. sabri’nin sakatlanması alınamayan 2 puandan daha üzücü oldu. geçmiş olsun hepimize.
  • 192
    her şeyden önce, bırakalım semih'in maşallah dedirten performansını, şöyle bi' kenara koyalım bir kaç dakikalığına muslera'yı, melo'nun adamlığını, eboue'yi, diğer aslanları.. her şeyden evvel gelen bir şey var, ne mi? yönetim, futbolcu, taraftar olarak gerçek bir takım olmayı başardık. en büyük eksikliğimizdi takım ruhu, en büyük dezavantajı, en büyük avantaja çeviriyoruz git gide. fatih terim, en başta dediğini yapıyor ve florya'yı eski haline döndürüyor. en son ne zaman takım florya'dan bugünkü gibi uğurlanmıştı ki mesela?

    beraberliğe falan sakın ha aldanmayın, üzülmeyin, galatasaray'da çok güzel bir ortam var, güzel günler yakın..

    maçla ilgili söyleyecek fazla bir şeyim yok. kısa kısa; semih, maçın başlarında kart görmüş olmasına rağmen inanılmaz bir maç çıkarttı. servet devre arasında - çok şükür - gider başka takıma.melo'nun duran top sırasında topu, melo'nun topu kullanmasına izin vermeyen beşiktaşlıya çarptırtmasından sonra oyun nasıl devam eder? benim bildiğim sarı kart bu pozisyonun cezası. balta genel olarak fena değildi ama o gol pozisyonunda çıldırttı. sabri'nin sakatlığı çok kötü oldu. zaten şu milli takım arası bi' yarasa galatasaray'a. riera, balına bir kaç pozisyona girdi sadece o kadar. hala emre çolak kadar faydalı olamıyor. engin, ayhan'ın çıkmasıyla orta sahada daha etkili oldu ikinci yarı. beşiktaş'ın bir çok atağı, bizim kaptırdığımız toplardan oldu resmen. son olarak, maçın hakkı beraberlikti. öyle de bitti.

    muslera için ise sadece; "kedi canını senin!" diyorum.. elmander ile girdiği iddiayı da kazanmış oldu böylelikle. kalende kaleci olması ne güzel bir şeymiş böyle yahu..

    he bir de, ujfa, sakal bırak tez zamanda, olmamış böyle ben sana diyeyim.

    şimdi, önce lig tv'ye gelelim. yahu maç mı anlatıyorsunuz, mesaj mı attırmaya çalışıyorsunuz millete? atv'nin yaptığı dizi reklamını geçtiniz. nedir bu 'kim girecek kim çıkacak' saçmalığı? saçma sapan bir şey yazıp gönderecektim de vazgeçtim. eminim vardır yazan da. o değil de, ciddi ciddi mesaj atanlar var mıdır ki? bana oyundan kim çıkarsa çıksın 'zaten taraftar da bunu istemişti yea' diyerek de sallıyorlar gibi geldi. maçın da tüm zevkini alt üst ettiler zaten, tam pozisyon oluyor, gidip tuhaf tuhaf yerleri gösteriyorlar falan..

    gelelim tribündekilere..

    aslanlar yalnız kaldı bugün orada. - beleştepe'de baskın falan olmuş sanırım meşalelerle diyorlar, o "saldır beleştepe oley" tezahüratları da onaymış -. yalan yok, çarşı'nın tezahüratlarını falan hep beğenmişimdir, hala daha beğenirim, iyi iş çıkartıyorlar çoğu zaman. fakat bu, senelerdir süregelen reklam kokan hareketleri gerçeğini değiştirmiyor. van için soyunulmuş, eee, yani? hilal cebeci de soyunuyor, doğuş da, esra ceyda kardeşler de. marifet mi oldu şimdi soyunmak? yardım yapıyoruz diye atkı atılır sahaya, milletin gözüne soka soka.. ayrıca, kendisiyle bu kadar çelişen bir başka taraftar grubu da görmedim. bi "yıldırım demirören yeter", sonra "büyük başkan demirören" olur o. şimdi bir yandan van'a yardım diyorlar, bir yandan sahaya yağdırıp, basıyorlar küfürü. iyiymiş tabi.

    yalnız anlamadığım bir şey, biz arena'da küfürlü tezahürat yapmamak için boşuna kasıyormuşuz. meğer küfürlü tezahürat serbest olmuş ya la!

    bakalım güzide federasyonumuz ne ceza verecek.. ben size söyleyeyim, bir kınama mesajı yayınlarlar, bir de 15-20 bin lira ceza. çok bile yahu!!

    bakalım güzide basınımız yarın neler yazacak.. "büyük olay! van için soyundulaaaaar!" tarzı manşetler bekliyorum kendilerinden. evet, van için soyundular ve tüm dertler bitti van'da..

    melo'nun maçtan sonra, herkes kafasını gözünü korurken tribünlere karşı yaptığı, "gelin buradayım, atın hadi" hareketi.. adamsın be melo.

    he bi' de rıdvan var. rıdvan, yok be onunla ilgili bir şey yazmaya değmez. takılsın kendi halinde. he rıdvan'cığım he deyip geçin.

    kalecisinden forvetine, yönetiminden teknik heyetine, taraftarına, yürüyedur şanlı galatasaray!

    http://jaimelesport.blogspot.com/...me-galatasarayl.html
  • 193
    maçın özeti:
    ---------------

    beşiktaş'ın 20.dk dan başlayıp- maçın sonuna kadar domine ettiği maç. ilk 20 dk oyun dengede gitmiş, bu dengeli oyunda pozisyonlar bulmuşuzdur. lakin 20. dk dan itibaren takımımızın orta alanında bir düşüklük oldu ve hakimiyet beşiktaşa geçti. özellikle ayhan, simao-querasma ikilisne karşı direnmekte zorlandı. tabiki orta sahamızın düşmesindeki etken kazım ve elmander gibi oyuncuların ileride top tutamamaları, adam geçmekte zorlanmaları baş etkendi.

    ikinci yarı fatih hoca ayhan'ın yerine sabriye sokarak orta sahada bir dinamizim, engin ile de beşiktaşın kanat akınlarını engellemeyi düşündü. düşündü diyorum çünkü 10 dk sonra sabri oyundan çıktı ve yerine riera girdi. tabiki bu değişikle birlikte yine herşey eskisne döndü, engin eski yerine riera sol kanada geçti.

    doğrusu orta sahamızın verimsizliğinde engin ve melo'nun yeterince sorumluluk almamasıda bir etkendi. özellikle melo üst üste 2 top kaybı yapınca hemen fatih hoca kementi melo'nun üzerine atıp oyuncu değişikliğini gerçekleştirdi.

    şöyle toparlarsak; maçı kazanmayı haketmedik, hatta bir puan çıkarmak mucize. özellikle engin ve kazım maç içerinde yok olup gittiler. maçın berabere bitmesindeki en büyük etken muslera idi.
  • 195
    iki takımda maçı kazanabilecek pozisyonlara girdi ama değerlendiremedi.

    objektif olarak konuşmak gerekirse maçın yıldızları fernando muslera ve semih kaya olduğuna göre**
    takımımızın bunu iyi yorumlaması gerek. hücumda neleri yanlış yapıyoruz. lige verilecek arada takviyeler nerelere yapılmalı.
    biz ki sıradan insanlar olarak bunları görüyoruz. grande terim herşeyin farkındadır. önümüzdeki maçlarda
    değişen neler olmuş değerlendiririz.

    ayrıca albert riera gayet vasat bir oyuncu*, maçın son pozisyonunda az kalsın kendi kalesine gol atıyordu.

    bir kalemde selçuk inana açalım performansının gayet iyi olduğunu düşünüyorum, çünkü galatasarayla oynayan takımlar
    oyun kurucumuz olarak kendisine fazlasıyla dikkat ediyor, sınırlamaya çalışıyorlar bu şartlarda fena da oynamadı. hatta kaleyi
    uzaklardan yoklaması, kullandığı frikik gayet iyiydi. eğer gol olsaydı beşiktaş maçı çeviremezdi, kazanırdık.*
    selçuk'un frikiği için www.gss.gs/rM
  • 197
    bir tane iteleseydik çok şık olacaktı ah.

    derbilerde deplasman beraberliklerine üzülmüyorum, hatta "kadıköy'e inönü'ye gelmeyin, maçlar oynanmasın alın size 1'er puan" deseler kabul ederim yalan yok. bu maçta canımı sıkan ilerde çoğalamayışımız oldu. kadroda top ayağına geldiğinde "ulan?!" dedirtecek oyuncu yok. maçı çevirecek hamle baros-melo değişikliğiydi ama o gol gelmedi. neyse sağlık olsun.

    riera beğenilmemiş fakat bu maçta girdikten sonra diğer maçlara göre daha çabalıydı. ilk maçlarda çalım atacak takati yoktu, bu maçta birkaç kere çalım denedi ve başarılı oldu da. hele sonlara doğru soldan bir ortası var ki defans kafa sokmasa mis gibi asistini de yapmış olacaktı.

    o değil de sivas ve gençler maçları çok önemli, 6 puan şart. yürüyeduralım.
  • 199
    ilk 20 dakika oldukça etkili oynadık, biri net* biri netimsi* 2 pozisyon yakaladık, bu pozisyonlarda golü bulamadık maalesef.

    engin baytar kanatta oynadığı için orta sahanın ortasında oynarkenki gibi baskı uygulayamadı rakibe, ayhan akman da iyi bir performans gösteremeyince orta sahada üstünlük rakibe geçti ve maçın sonuna kadar birçok pozisyon yakaladılar. maçın sonlarında bir bölümde rakip yarı alanda sağa, sola, tekrar sağa, tekrar sola top çevirip durduk, ama ceza alanına girmemize izin vermediler, verdiklerinde de ofsayt nedeniyle kesildi ataklarımız ve gol fırsatı yakalayamadık.

    fernando muslera en iyi maçını çıkardı. yaptığı kurtarışlar ve zamanlamayı çok iyi ayarladığı çıkışlarıyla 1 puanı getiren isim oldu diyebiliriz.

    semih kaya yine çok iyiydi. quaresma'nın şutunda muslera'dan dönen topu almeida tamamlamaya çalıştı, ama semih çok kritik bir müdahelede bulundu ve kaleye doğru giden top yön değiştirerek direkten geri geldi. bu pozisyon mersin idman yurdu maçında* hakan balta'nın rakibin rahat vurmasını engellediği ve topun direkten döndüğü pozisyonu hatırlattı bana. artık top kalecimizi geçmiş olsa bile savunma oyuncularımız pes etmiyor ve top çizgiyi geçmediği sürece takiplerini sürdürüyorlar. takımımız adına çok olumlu bir durum bu.

    felipe melo galatasaray formasıyla en kötü maçını oynadı diyebiliriz. 15. dakikada sarı kart gördü, daha sonra cüneyt çakır'ın iki serbest vuruşta saçma sapan bir şekilde oyunu devam ettirmesiyle(u: birinde ofsayt sonrası atışı henüz kullanmamış olmamıza rağmen kullanmışız gibi oyun devam etti.)(u: diğerinde topa 1 metre mesafedeki beşiktaşlı oyuncunun topa müdahalesine rağmen oyun devam etti.) sinirlendi, bunun sonucunda alışık olmadığımız bir şekilde çok kötü paslar atmaya ve top kaybetmeye başladı. kırmızı kart görme riski de vardı ve yerini milan baros'a bıraktı.

    selçuk inan orta alanda çok iyi oynadı. çok istekliydi, sürekli top aldı, dağıttı, uzaktan şutlar çekti. kullandığı frikik gol olsa muhteşem bir gol olacaktı. frikikten gol özlemimizi dindirebilir ilerleyen haftalarda.

    kazım kazım maçın başında çok net bir pozisyonu harcadı. en çok dikkatimi çeken şey ikili mücadelelerde sürekli faul yapmasıydı. bu sezon nedense rakibinin sağından veya solundan topu attıktan sonra eline koluna hakim olamıyor ve rakibine faul yapıyor sürekli. bu konuda uyarılması gerekir.

    johan elmander de en kısır maçlarından birini çıkardı. çok fazla top alamamasının dışında topu alıp yardırmaya başladığında sürekli faulle durduruldu ve etkili olmasına izin verilmedi.

    1-2 cümleyle özetlersek; ilk 20 dakika dışında etkili olamadığımız, rakibe birçok pozisyon verdiğimiz bir maç oldu. kalecimiz muslera ve savunma oyuncularımızın* iyi oyunu, biraz da şans gol yememizin önüne geçti. bulduğumuz pozisyonlardan birini gole çevirip kazansaydık çok daha güzel olurdu tabi ki, ama olmadı.
  • 200
    bir ırkçı tezahürat lafıdır dönüyor sözlükte. ne oldu ki?

    benim duyduğum kadarıyla "fuck you eboue" diye tezahürat yapıldı.
    bu da bi hayvanlık ama ırkçı filan değil.
    ya da tezahüratı ben mi yanlış mı duydum?
    ya da duymadığım bir tezahürat daha mı var?
    ya da galatasaray taraftarı kendini mi kandırıyor?

    sorularımı da bir kenara bırakırsak, türkiyedeki hiçbir taraftarın ırkçı tezahüratlar yapacağına inanmıyorum. biz kibirli avrupa milletleri gibi değiliz. biz de çok ezildik zamanında, dolayısıyla halkımız ezilen afrika ülkelerinin yanındadır hep fıtrat olarak. afrika 2010'da uruguay'a karşı son afrika ülkesi kalan gana'yı bu nedenlerle destekleyen bir sürü insan gördüm. ben de onlardan biriyim hatta... o insanları renginden, ırkından dolayı küçümseyecek bir şeyi beşiktaş taraftarlarının söylemiş olduğuna hiç, ama hiç inanmıyorum. inanmak istemiyorum. biz öyle insanlar değiliz çünkü. ya beşiktaşlılar bunu yaptı, cidden hayvanlar. ya da abartma konusunda galatasaray taraftarının üzerine yok.
App Store'dan indirin Google Play'den alın