• 177
    televizyonda izleyenler göremedi sanırım ama maçta ufak da olsa bir iki umut verici hadise yaşandı.

    yediğimiz penaltı golünden sonra selçuk'un gidip muslera'ya moral vermesi herhangi bir kaptanın yapacağı bir şey olarak görülebilir ama bence bu özellikle bizim takım/kaptan için geçerli bir şey değil. daha iki hafta önce top kullanma yüzünden kavga etti bu adamlar ve eminim ki takımın başında halen daha prandelli olsa bu maç bu olay yaşanmayacaktı. türk hocanın etkisiyle yerlilerin performansı arttı ama umudumuzu kestiğimiz selçuktaki bu istek, bu kaptan duruşunun hamza hoca sayesinde olduğunu düşünüyorum. burak dediğin adam basmadık yer bırakmıyor sahada anasını satayım, çatır çatır top oynuyor.

    bizim penaltıda selçuk kullanmak için çok diretti, eski selçuk olsa kullanırdı da ama sonuç olarak buraka bıraktı. penaltıdan sonra beraber sevindi bu adamlar, sarıldılar birbirlerine. sıfır gerginlik, sıfır kavga. olması gereken bu, galatasaray ruhuna yakışan da bu, bu bizi şampiyon yapacak şey.

    eğer stad yavaş yavaş dolmaya başlıyorsa, kaç gol yersek yiyelim bir o kadarını atacağımıza inancımız tamsa bunlar taraftarın ve takımın geriye dönmesi, bunlar şampiyonluğun ayak sesleri.
  • 178
    orta sahamızın tel tel döküldüğü, rakip mersin'in de bir arsenal ya da dortmund'un yarı kalitesinde bile olmadığı için bizi kevgire çeviremediği maçtır efendim. ilk ve ikinci yarının bazı bölümlerinde orta sahada kimse yoktu resmen, otoban gibiydi maşallah. vızır vızır geçti rakip. zira attığımız gollerden daha net kaçırdığı pozisyonlar vardı rıza hoca'nın takımının. 2 haftalık hamza hamzaoğlu gazı gitmiş gibi gözüküyor futbolcularda. zaten yapıyı düzeltmeden istersen ancelotti mourinho guardiola konsensüsünü getirsen de bu takıma yine bir şey olmaz. koşu mesafelerini yükseltmemiz lazım. orta sahada top kaptırdığımızda kabak gibi açıklar vermememiz lazım. daha dengeli oynamamız lazım. kanatlarda süratli adamlarla oynamamız lazım. takımdaki en hızlı oyuncular burak ve sabri. ondan sonra da biraz telles. günümüz futbolunun en önemli kriteri hız. ama bizde sneijder'in hızlı düşünerek oynadığı oyunları gerçekleştirecek oyuncu yok. gerçekten çok ciddi sorunlarımız var. türkiye ligi'nde bu hatalar cezalandırılamıyor ama avrupaya çıktığımızda bu sene ki gibi 6 maçta 19 gol yiyip kıçımızın üstüne oturuyoruz. umarım hamza hoca doğru analizleri yapar ve devre arasında bu sorunları optimuma indirir. yoksa işler yaş.
  • 180
    mersin'in adeta bir şampiyonlar ligi takımı gibi 2 pasta kalemize geldiği maç. maçı izlerken bile "lan biz elenmemiş miydik?" dedim kendi kendime istemsizce. maçın ikinci yarısında tıpkı eskisi gibi inandık, asıldık, saldırdık ve maçı çevirmeyi başardık. öncelikle hamza hocama takıma ruhunu aşıladığı için tebrik ediyorum. fakat bi o kadar tebrik edilesi yani da elbette ki oyuna müdahaleleri ve yaptığı değişiklikler. ilk yarı fabrika ayarlarına geri dönen emre'yi süratle kulübeye çekmesi ve hamit'i oyuna sürerek orta sahayı ve sağ kanadı defansif açıdan sağlama alması bize maçı getirdi diyebilirim.

    tabi bir de burak. maçta bi bölümde orta sahadan zekasını kullanarak attığı çalımlarla, bi bölümde de rakip ceza yayında topu 3 4 kişinin arasından kurtarmasıyla dikkatimi çekti. hamza hocanın gelmesiyle bi anda necati oldu çıktı adam. *

    sonuç olarak, futbolu sikeyim, ruh koyduğumuz maçtı. hocanın taktiksel müdahaleleri ise hepimizi mutlu etti ve kendisi hakkında ilerisi için ışık verdi. böyle devam hocam arkandayız.
  • 181
    trt ekranının köşesinden de olsa takip ederek, 4 buçuk aylık askerlik hayatım boyunca taraftar kimliğimi az buçuk deşifre ettiğim ilk maç. hani bazı maçlar olur birkaç gün öncesinden alakasız şekilde havasına girer, heycanla bekler, kafadan üç puanı yazıp yola devam etme arzusu tavan yapar falan. genelde derbilerde, avrupa maçlarında ahalinin geneline hasıl olur bu durum. işte benim başıma çok uzun zaman sonra bu maç vesilesi ile geldi bu nörotoksik hadise. içerde dünyadan tamamıyla bihaber olmamıza rağmen daha sabah kalktığımda, hatta önceki gece nöbetteyken bile aklıma birkaç kez gelip mustafa denizli'nin taktiğiyle kafada oynayıp üç puanı yazmıştım bu maça.

    özetini, tekniğini, taktiğini, analizini falan bilmem de; "bizim" takım iki kez geriye düşmesine rağmen maçı kazandı, ben de içimden oley oley oley oley şampiyon cimbombom diye bağırdım. bizim futbolsever(!) türk milleti belki nisan-mayıs ayında olaya dahil olacak olsa da, ben o gece şampiyon olmuşcasına sevindim.

    (bkz: yemin ettik gelecek güzel günler)

    (bkz: ne zaman inanıyorsun olur)
  • 182
    galatasaray'i 2014/15 futbol sezonunda sampiyon yapacak olan maçtir. iki kere yenik duruma dustugumuz, kalemizde goller disinda 3 net pozisyon verdigimiz ama muslera ve balta sayesinde gol yemedigimiz, hakem ile gerginlik yasadigimiz, iki kere geriden gelerek kazandigimiz ve takim oldugumuzu ispatladigimiz maçtir. balta, muslera, burak, umut, melo ve sabri harika oynamistir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın