• 111
    maçın özeti:
    ---------------

    skor 3-0 ,fakat oyun bu kadar net değil. ilk 20 dk.'da 2-0 öne geçmemize rağmen, bir türlü oyun üstünlüğümüzü kabul ettiremedik,dolu dolu oynayan,topu kaptırdığında ısıran bir takım beklerken; çok koşmayan, topu eveleyip-geveleyen bir anlayış sergiledik.

    özetle: sıkıcı,temposuz oynadığımız maçı ard-arda bulduğumu gollerle devirdik. rakibin hiçbir güçü yoktu. direncli takımlara karşı bu anlayışımız felakete sürükleyebilir. skor net,oyun içler acısı.
  • 114
    basketbolda tarih yazdığımız gecede göz ucuyla izleyebildiğimiz maç oldu. gerektiği gibi oynadık, atacağımız erken bir golün ankaragücü'nün pamuk ipliğine bağlı olan motivasyonunu yerle bir edeceğini biliyorduk. nitekim öyle de oldu. gollerden sonra tempoyu yükselt(e)medik. uzun zamandır deplasman maçlarında ilk golü atamıyorduk, atsak bile maçı kopartamıyorduk, sonra da maçı çeviricez diye yırtınıyorduk. bu açıdan bakıldığında kasmadan oynadığımız, sıkıcı ama bir okadar da bizim için rahat geçen bir deplasman oldu.
  • 116
    ankaragücü – galatasaray : 0-3

    epeydir bu deplasman galibiyetini bekliyorduk. ibb’ye yenildik ki, ilk maçtır olabilir, karabük’ü de yenerdik de muslera’nın kırmızısı işi bozmuştu. zaten 1 puanı olan ankaragücü tam dişimize göreydi, beklenen oldu.

    son maçtaki kadroyu değiştirmedi fatih hoca. takım maçı başından itibaren oyuna ağırlığını koydu. orta sahada melo, inan ve baytar takımı öne taşıyan, savunmayı rahatlatan, iyi bir orta saha ne yapması gerekiyorsa hepsini yapan bir üçlü. maşallah.
    bugün kazım da çok istekli başladı. önceki maçlarda tutuk başlar, sonradan açılırdı. riera’nın hala güçlenmeye ihtiyacı var. fatih hoca da güç kazansın, takıma uyum sağlasın diye uzun süre oyundan çıkarmıyor. elmander, savunmaların en nefret ettiği tipteki adamlardan. hem her iki ayağıyla topa vuruyor hem de fiziğini çok iyi kullanıyor. stoperleri çok yoruyor.

    lig tarihimizdeki 3.000 golü kendi kalelerine attılar, iyi oldu. bir sürü gereksiz polemikten kurtulduk.
    ikinci golümüz müthişti. çok uzun zamandır kontrataktan gol attığımızı hatırlamıyorum. en büyük sebeplerinden biri arda’nın olmasıydı. arda uzun mesafeleri topla kat edemiyor. kontratakta en önemli şey topu hızlıca taşımaktır. baytar, riera, baytar, inan ve bitiriş kazım. baytar ve riera zaten pozisyonu başlatanlardı, ama kazım ve inan’ın oraya deparları şahaneydi. özlemişim böyle gol atmayı.

    genelde iyi pas yaptı takım, ama ilk yarının sonlarında topu hiç vermeden uzun bir pas trafiği yaptılar ki, müthişti. eleştireler doğru, hala yavaş oynuyoruz, paslar yavaş veriliyor, oyun terse yavaş dönüyor. ama unutmamak lazım, takım her geçen gün bir şeyi düzeltiyor, ilerliyor. önce tay tay durmayı öğreniyor, yavaşça, sonra koşmaya başlayacak. şimdi yapılan paslar yavaş ama birkaç hafta sonra hızlanacaktır.

    bu takım sakatlık ve ceza olmadığı sürece değişmez. hepsinin form durumları iyi, ya da iyiye doğru gelişiyor. mesela baros her girdiği maçta mutlaka ağırlığını koyuyor ama elmander fatih hocanın isteklerini yerine getirdiği müddetçe değişmez sanırım.

    ilginç noktalardan biri de; takım bu sezon üç penaltı attı, üçünü de farklı isimler kullandı, hepsi gol oldu. inan, melo ve baros. önceden penaltı olduğunda heyecanlanmıyorduk bile. güzel bir ilerleme.

    engin baytar’a ayrıca yer vermek gerek. bazı futbolculara bazı hocalar “sen bütün gücünü harca, iyice yorulunca işaret et seni oyundan alırım. ama bütün gücünü harca” derler. sanırım fatih hoca ile baytar arasında da böyle bir konuşma geçti. baytar oyunda kaldığı müddetçe büyük efor harcıyor, yorulunca yere oturuyor, fatih hoca dışarı alıyor. melo ve inan ile orta sahayı çok güzel parselliyorlar. baytar çok faydalı oynuyor. bravo.

    ankaragücü maçı yanıltmasın, zayıf bir takım ankaragücü. yalnız dikkatimi çeken ziya doğan’ın çanakkale geçilmez yapmayışı oldu.
    önemli olan bursa maçında takımın ilerleyişinin ve galibiyet alışkanlığının devam etmesi olacak. böyle bir seri işimizi çok kolaylaştıracak.

    erkek basketbol takımımızın euro league’e girmesi de çifte bayram oldu galatasaraylılar için. bu gecemizi iyice şenlendirdi. emeği geçen herkese teşekkür ederim, kendi adıma.

    *
  • 118
    maçkoskop
    kadro:
    muslera 6
    sabri -3
    gökhan 1
    ufo 5
    hakan balta 4.5
    melo 6.5
    selçuk 7
    engin 7
    kazım 8
    riera -2
    elmander 4

    zurnanin zirt dediği an:
    -galatasaray’ın 3.000. golünün hiç kimseye nasip olmaması. klasik golcülerin dışında bekliyorduk, sevmediğimiz bir futbolcu atmasın istiyorduk. rakip kendi kalesine gol atarak bir çuval inciri berbat etti.
    varil:
    sabri; üst üste 2. maçında da varil olma onurunu kimseye bırakmadı. en ufak bir ilerleme yok futbolunda, hatta bu sene takım iyi olunca kötü futbolculuğu iyot gibi açığa çıktı. fiasulyeden oynuyor.
    gladyatör:
    kazım; arkasına hocadan büyük destek var. kendine bu yüzden çok daha fazla güveniyor. biliyor ki kötü bile oynasa, mutlaka sahada olacak. böylesi nazlı, sorunlu futbolcuların arkasında duracak hocaların, taraftarın olacak. gittikçe çok daha iyi olur, lig sonunda 15 gole ulaşır. ı
    borozanci:
    fırat aydınus; bugün resmen, dizi film yıldızı gibiydi. kadranda en çok görünen elemndı. televizyonun kendisini gösterdikçe şov yaptı. penatı, penaltıydı az daha kazım’ı atacaktı. iyi maç yönetti ama maçı erken bitirdi. 2 dakikadan fazla uzatma vardı. ben bu sene hakemleri çok beğeniyorum. fırat hoca, zaten benim en iyi hakemimdir, her kararına saygım var.

    bir soru – bir cevap:
    servet takıma girer mi?
    girer, gökhan zan çok iyi oynadığından değil, servet sakat olduğundan oynuyor. servet de iyi olduğundan değil, yerinin anlaşılmaz bir şekilde garanti olduğundan ne yapar yapar sümkürmeye devam eder yakında.

    imparator:
    lige ağırlığını koymaya başladı. topla oynama oranını %60 a çıkardı. takımın orta sahasını büyük takım orta sahası gibi oynattı. oyunu çok iyi yönetti, çıkardığı aldığı adamlarda hem isabet hem de hakkaniyet vardı.

    ordakiler:
    ne günlerdi 19 mayıs stadındaki o büyük maçlar. en azından tüm kale arkasını doldururduk. kısıtlı taraftar yoğun tezahürat yaptı. ama hakkını verelim gecekondu belki de son yılların en iyi taraftarıydı.
    analiz:
    aynen devam, geçen haftaki eskişehirspor maçı sanki bitmemiş gibiydi. antrenör amentüsüdür, galip takım değiştirilmez, fatih terim de değiştirmemiş, iyi oyun oynayan takımın, nispeten kolay geçecek maçta aynen devam etmesi çok doğru bir hamleydi. muslera’nın cezasından sonra kaleye geçmesi, takıma güven verdi. taraftar rahat maç seyretti. ilk tehlikeyi muslera’nın atlatması lehimize oldu. normalde en fazla 10 gol yiyerek sezonu tamamlaması lazım. yerse de kendine aşırı güveninden, ya da defans hatalarından yer. atılan şutlardan kolay kolay gol yemez.
    2 ay önce ayhan ile mustafa sarp’ın oynadığı yerde şimdi selçuk’la melo’nun oynuyor olması takımın levelini kim bilir kaçla çarptırdı? yıllarca yırtındık, orta sahada mahkum oynuyorsan, futbolcuların daha çok top kapma mücadelesi veriyorsa büyük takım olmanın imkanı yok. melo hem sert hem teknik bir futbolcu. aslında bu iki meziyete sahip futbolcu sayısı çok değildir. büyük maçları oynadıkça, ligi, diğer futbolcuları tanıdıkça tek başına orta sahanın tapusunu alır.
    engin, dalağı şişene kadar oynadı. hep söylerim, bir futbolcu maç bittiğinde 10 metre koşacak dermanı kalmamalıdır. kendisinden çok şeyler bekliyorum, kontratağı çok süratli taşıdı. bir sonraki milli takım kadrosu açıklandığında mutlaka ismi yazılacaktır. işte galatasaraylı futbolculardan beklediğimiz budur.
    kulübede, oynayan takımdan daha iyi oynayacak futboynaolcular var. sercan, baros, eboue oturuyor, çağlar daha 1 ay önce milli takımdaydı, şimdi tribünde oturuyor. ceyhun’un esamesi okunmuyor, geçen senenin bankosu ayhan maçı bile seyretmiyor. milli yekta’ya oynama sırası gelmiyor. ve takım büyüyor.
    takımda en çürük elmanın sabri olması beni sıkıntıya sokuyor. bu kadar kötü bir sağbek bu takıma yakışmıyor, bu gidişle kendisini seven taraftarla bile papaz olacak. sahada dalağı şişmeden koşuyıor sadece, takıma hiç katkısı yok. vızır vızır adam geçirip, hücumda eltili olmadı. yapamadığı ortalar can sıkmaya devam ediyor. hadi be tommiks, rezil etme bizi. hakan balta sabri’yi geçiyor haydi hayırlısı.
    takım uzun yıllar sonra ilk defa sakatsız cezalısız bir maça çıktı. böyle olunca da ne kadar fazla futbolcumuz varmış ortaya çıktı. bu durum iyi olduğu kadar kötü de. takım yenmeye devam ederse, değiştirilmeyecek ve çoğu futbolcu oynayamadan sezonu bitirecek. ben de çok değişen takımlara karşıyım. yalnız tek itirazım elmander’in en önde tek başına oynama durumunda kalması. eğer taktik için, diğer galatasaraylı futbolcular gol atsın diye böyleyse, elmander’e yazık olur. fazla gol atamaz.

    melo’dan bahsetmeden kapatmayalım. voleybolda arkadan gelip smaç vuran gibi kafaya çıkıyor. dosta güven düşmana korku veren bir stili var. sarı, kırmızı kart alır diye kaygıya düşmeye gerek yok. lugano gibi emre gibi pislik değil, rakibe saygılı, hakemin işini kolaylaştıran oyunu var. tam benim orta saha oyuncum. yürüyedur pitbull, selçuk’la beraber orta sahamız size emanet.
  • 124
    hala çaylak olduğum için belki çok anlamı olmayacak ama sadece tribünden görülen bazı olayları yazmak istiyorum:

    -maçın başlarında kadınlara ayrılan bölümle ankaragücü taraftarı arasında bi sıkıntı yaşandı ve görevlilerle bazı konuşmalar sonucu saha içinden bizim tribüne çoluk çocuk kadın baya kişi girdi, hatta bundan fırsatı bulup ankaragücü tarafından izleyen galatasaraylı bazı erkekler de koşarak kaçıp geldiler yanımıza. baya hoşuma gitti görüntü, özellikle kadınlar bizim tribüne gelirken sevinçli bir şekilde bize el sallamaları görüntüsü.

    -barosun penaltısından önce euroleague haberi gelir gelmez barostan önce oktay mahmuti diye tezahürat yapmamız çok ama çok güzeldi. bir de 'bu sene baskette tarih yazalım' tezahüratını söylemeyi hep çok istiyordum, malum ankarada olunca pek söyleme şansım olmuyo *. tezahüratlar nası duyuldu ekran başından bilmiyorum ama baya iyiydik tribünde bence çünkü uzun yıllardır bu kadar çok farklı beste söylediğimiz maç olmuyodu.

    -son olarak maç sonunda stadın boşalmasını beklerken bi tezahürat sırasında bi kişi aşağı düştü sanırım, sonrasında ambulans geldi götürdü çocuğu. ama özellikle ambulans isteme sırasında polislerin gereksiz yere sert çıkışmasını anlayamadım. umarım bir şeyi yoktur renktaşın.
  • 125
    bizim için tahmin ettiğimizden çok daha önemli bir maçtır. ilk olarak deplasman fobimizi ve ankaragücü denen bana nefreti uç noktalarda hissettiren uğursuz takımı net bir skorla yenmişizdir. ikincisi galatasaray futbol takımının herşeyden çok ihtiyacı olan galibiyet serisi ve özgüvenin belki de başlangıcıdır. galatasaray'ın lig tarihindeki 3000. golünü çok şükür yazmış olduğumuz her ne kadar rakipten de gelmiş olsa yazmış olduğumuz maçtır.

    birey birey bakacak olursak colin kazım richards atmış olduğu hayvani golle, engin baytar ciğerini patlatana kadar mücadele etmesiyle, fernando muslera ve tüm defans hattımız kalesinde gol görmemesiyle, selçuk inan duran toptan üst üste ikinci maçta takıma gol kazandırmasıyla, milan baros golle tanışmasıyla, fatih terimin gol sevinciyle ve hepsinden önemlisi maç öncesi ısınmada yedek oyuncular dahil herkesin yüzünün yavşaklıktan değil mutluluktan gülmesiyle şahsıma güven vermiş olan maçtır.

    çok istediğim galibiyet serimizin ikinci halkasıdır. sırada bursaspor var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın