bu maça, o güne, o skora yazıklar olsun demek geliyor her defasında. o zaman bir de sözlük zirveleri, zirve yapmamıştı. ankara'dan, eskişehir'den, anadoludan yazar topluyorduk. o gün için
kapalı'nın tam ortasını, en üstünü seçtim kendime ve dayı ogluna. ufak sözlük zirvesinden sonra herkes dağıldı kendi tribününe.
devre arasında öyle bir bayram havası var ki, diyorsun biz buradan gider kupayla döneriz.
öne geçiş, beraberliğe gelmeleri ve yenik duruma düşüş... binlerce kez kahretsin çektik. sonra, maçtan sonra kapalının yeni açık tarafına doğru olan kısmında bir kişinin bağırışları dikkat çekti. beri taraftan takıma, hocaya saydıran birine iyi laf geçiriyordu yaşlı kurt. sizin galatasaraylılıgınızı sikeyim diyordu. çok doğru ve haklıydı.
şöyle söyleyeyim, 2005-2006'dan beri neredeyse tamamıyla ruhunu kaybeden ali sami yen kapalısı, son defa o gün 2000'lerin başı gibiydi. öne geçerkenki sevinişiyle, çığlıklarıyla.. yenilince verdiği hüzün tepkisi ve çığlıklarıyla...
notumdur: bir de bordeaux maçı var. son efsane tribünlerin yaşandığı...
bilanço: kapalıya süzülen birazcık, çok az göz yaşı.. boyundan beyine giden damarların sıkışıp, boğazın düğümlenmesi. 3 paket boş sigara kutusu. bol bol hüzün.