• 83
    benim acimdan 2-1 bittigi icin degil; giriste karaborsaci at hirsizlari yakalanan, mac boyunca "bulent tulun disari" diye bagirmaya calistiklarinda -kendilerinin gezi parki olaylarinda bize yaptigi gibi- guzelce susturulan ve aralarinda defalarca tekme tokat kavga eden sozde taraftar grubu ultraslan'in basina gelenler yuzunden kazanilmis bir mac. o degil de şıreydır ne cakti be :)
  • 85
    galatasaray – karabük : 2-1 galibiyet iyi topçu.

    fatih terim gönderildi (kovuldu demeye dilim varmıyor) yerine mancini geldi. galatasaray camiasının altına dinamit yerleştirildi ve hatta patlatıldı. kimi ünal aysal’a kimi fatih terim’e sallıyor. çoğunluk sevip sevmemeye göre karar veriyor ama bazılarının objektifmiş gibi fikir üretmeleri komik oluyor. neyse. benim bildiklerim ve öğrendiklerime göre ünal aysal başından beri fatih terim’den hiç hoşlanmadı ve gönderebilmek için fırsat kolladı. en büyük sebebi de fatih terim’in adam yerine koymadığı, florya’dan kovduğu ünal aysal’ın futbol danışmanı bülent tulun. galatasaray taraftarının bülent tulun sanki yokmuş gibi davranıp başkanı haklı bulup, fatih terim’i suçlaması çok saçma. bence dememe gerek var mı?

    bunların maçla ilgisi yok elbette ama fikrimi bir yere kaydetmem lazımdı. söz uçar, yazı kalır. twitterda yazılanlar ağızla söylenenlerden farklı değil, 3 dakika sonra uçuyor.

    mancini geldi fatih terim’in yerine. kesinlikle galatasaray’a yakışacak bir hoca. bazı galatasaray taraftarı fatih terim’i çok sevdiği için ve hocanın gönderiliş şeklinden dolayı tepkilerini mancini’ye yöneltiyorlar. her ne kadar saçma da olsa, tipik insan davranışlarından biridir. mancini hocanın ayağını kaydırmış değil, herhalde. adam topçu oyundan çıkarken yuhalıyor, mancini’yi neden sevsin. karışmasın, topçu yuhalayanlar hocayı severler ya da mancini’yi sevmezler demek istemiyorum. açıklama gereği duymam bile çok acayip. belki size komik geliyor ama kalkıp bunun için hesap soranlar oluyor.
    bildiğimiz kadarıyla mancini önce savunma diyen bir hoca. bugün de gördük bunun örneklerini. ceyhun gülselam’ın oynaması, rakip 10 kişiyken balta sakatlanınca yerine dany’nin girmesi, hem de maç 1-1 giderken. ayrıca bruma gibi çok etkili bir oyuncunun tribüne çıkmak zorunda kalmasını da eklemek lazım. evet yabancı sınırı. iyi de kendi sahandaki bir maçta bruma herhangi bir stoperden çok daha yararlı olacaktır. taraftarın kızdığı aydın yılmaz’ın oyuna girmesini de ekleyelim. hatta yiğit gökoğlan’ın a2’den a takıma geri dönmesi de var. mancini’nin kendi futbol anlayışı kadar oyuncuları tanımak için zamana ihtiyacı olması da etkili bu tercihlerde. evet ligin ilk yarısının ortasındayız ama mancini toplamda 3 ligde ancak 2 maça çıktı. bu durum onun kabahati değil. burada asıl görev tugay kerimoğlu’na düşüyor. yine de her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır deyip geçelim.

    fatih terim’in sezon başından beri çözemediği sorun sneijder’li oyun planıydı. sol önde oynadığında hem solun savunması düşüyordu hem de sneijder çizgiye yakın oynayınca forvete desteği yeterli olmuyordu. hem de melo ve selçuk inan forvete yeteri kadar yanaşamıyordu. bu durum hala devam ediyor. böyle bir oyuncudan vazgeçmek de doğru değil. bunun acilen çözülmesi lazım. bunun en kestirme çözümü bu maçta gizli. sneijder goller atacak. zamanında jardel için benzeri durum geçerliydi. oyunun bütününde ortada gözükmez ama golleri atardı. o zaman takım onu taşıyabilir. keza hagi de böyle bir oyuncuydu. ama bütün takım hagi’nin büyük etkinliğini bilir, ondan savunma performansı beklemezdi. hatta hagi bazen takım çıkarken öyle toplar kaptırırdı ki. ama kimse gıkını çıkarmazdı. sneijder de oynarken takıma verdiği katkıyı çok daha yukarı çekerse böyle bir özgürlüğü hak eder. fatih terim de böyle bir performansı bekledi, mancini de beleyecek gibi duruyor. beklenmeye değecek kadar değerli bir oyuncu sneijder.

    ayrıca, maç sırasında sneijder’in üstten dışarı giden bir vuruşundan sonra twit attım “bunlari yapmak lazım, sneijderin yaptığı gibi 18 dışından sık sık vurmak lazım.” beni tanıyanlar için yeni bir bilgi değil bu. takımın uzaktan kaleye vurması gerektiğini söylerim zaten. özellikle sıkışan maçlarda. sneijder alındığında da bu sorunumuzu çözecek demiştim. beklediğim performansı henüz göstermiş değil ama dediğim gibi beklemeye değecek bir topçu.

    bu tip sorunlar çözüldüğünde galatasaray yine tutulamayacak bir takım haline gelir.

    galibiyet iyi topçu.

    *
  • 86
    şimdi deniyor ki gökhan zan son anda sakatlandığı için bruma'nın yerine dany 6. yabancı olarak alındı fakat karabükspor'a karşı 6. yabancı hakkımızı stoperden yana kullanmak, mantık yanlışlığı olduğunu gösteriyor. mancini henüz takımı tanımıyor olabilir, ceyhun'un stoper oynayabildiğini bilmiyor olabilir de birisi de çıkıp demiyor mu "hocam gerekirse ceyhun'u stopere çekeriz. bruma'yı feda etmeyelim"? nitekim korktuğumuz başımıza geldi ve son anlara beraberlikle girdiğimiz maçta bruma hamlesinden yoksun kaldık. üstelik bundan daha da kötüsü kurtarıcı olarak oyuna aydın'ı sürmek ve 10 kişi kalan rakibe karşı dany'i oyuna almak.

    tüm bunların yanında takım da ciddi anlamda kötü oynadı. her maçın abartısız yarısını sağ bek - stoper - stoper - sol bek arasında yapılan hazırlık paslarıyla geçiriyoruz ki hazırlık pasının artık boku çıktı. bu maçta da bir çok kez gördük bu tabloyu. hazırlık pası atağa çıkmak için yapılır ama bizim oyuncularımızda bu maç için atağa çıkma düşüncesi pek yoktu. zira ilk yarı boyunca takımda dikine oynayan tek adam melo'ydu. tüm bu taktiksel yanlışlara ve takımın kötü görüntüsüne rağmen kazandıysak sneijder sayesindedir ki sneijder, puan kaybedilmesi durumunda yoğun şekilde eleştirilecek mancini'yi de ipten almış oldu. o yüzden mancini hoca yatsın kalksın sneijder'e dua etsin :(

    bir de bu galibiyetin bizim için 3 puandan çok daha fazlası demek olduğunu biliyoruz değil mi?
  • 88
    galibiyetin her seyden daha onemli oldugu bir maçti ve o galibiyeti de aldik. oyuncularimizla ilgili kucuk gozlemlerin su sekildedir;

    fernando muslera: kalesinde yine guven verdi. yedigimiz golde harika bir refleksle ilk vurusu cikardi ama savunma uyuyunca yapacagi bir sey kalmamisti.

    sabri sarıoğlu: dinamizmi disinda bir seyi yoktu. ilk yarida drogba disinda kimsenin vuramayacagi bir isabetli ortasi vardi. ikinci yarida cok tehlikeli bir noktadan sari kart gorerek gereksiz bir faul yapti. sampiyonlar liginde yerini eboue'ye birakacaktir.

    aurelien chedjou: semih ile uyumlari hala istenen seviyeye gelmedi. yemeklerde, tesislerde, tesis disinda biraz zaman gecirsinler. birbirlerini tanisinlar zira sadece maçla kapanmasini beklersek bu uyum sorununun basimiza is acilacaga benziyor.

    semih kaya: ikinci yarida cizgiden bir gol cikardi ama yedigimiz golde ciddi hatasi vardi. kendisi için vasat bir performans sergiledi.

    hakan balta: iyi oynadigini soyleyemeyiz. sakatlanmasi buyuk talihsizlik yine de. geçmis olsun.

    dany nounkeu: gokhan zan sakatlaninca kadroya bruma yerine dahil edildi ve 77. dakikada hakan balta'nin sakatligi sonrasi onun yerine sol beke girdi. kanimca hiç siritmadi. bu takimin rotasyonunda yeri var.

    felipe melo: mukemmeldi.

    ceyhun gülselam: takimin en kotusu oydu sanirim. 68 dakika sabredilmesi dogru degildi.

    aydın yılmaz: 68'de ceyhun'un yerine girdi. once sag kanada gecti, sonra da sol kanada. oyuna belli bir hareketlilik getirdi ama antreman ve maç eksigi çok fazla. çok çalismasi lazim. yapar mi? benim pek umudum yok.

    selçuk inan: onu begenmedigim hiçbir maç olmadi galatasaray'da. kendisi için vasat performanslar sergilese de, bir orta sahadan bekledigim her seyi yapiyor. daha iyi olur mu? olur tabii. ama kotu mu? asla.

    wesley sneijder: maçin yildiziydi. bence sahanin en iyisi olan melo'yu dahi golgede birakti. attigi ikinci gol uzun yillar unutulmayacak cinstendi. hakem maçi saçmasapan bir sekilde biz gole giderken bitirmese bir de asist yazdiracakti.

    didier drogba: buyuk futbolcu. cok buyuk. topu alisi, verisi, durusu, indirisi, fizigini kullanmasiyla bugun yine bize cok faydasi oldu. sneijder'in golunun asisti burak'tan belki ama golu hazirlayan kimdi denirse, suphesiz oydu.

    burak yılmaz: bugun gol atmasini cok cok istedim burak'in. cok istekliydi. her pozisyonun içindeydi hucumda. sneijder'e guzel bir gol attirdi. karabuk'u on kisi birakti ve nihayet son dakikada gole giderken hakem mantiksizca oyunu bitirmese, golunu de atmis olacakti. iyiydi. daha da iyi olacak. yeter ki biz destek verelim.

    maçin sozunu captano'dan çalayim: galibiyet iyi topçu.
  • 89
    maç notları özetle şu şekilde.
    1. maç öncesi pegasus bülent tulun'u asy arena dışına davet etti.
    2. galatasaray taraftarı ceyhun gülselam oyundan çıkarken ıslıkladı. gerçekten seyircimize allah akır fikir versin.
    3. galatasaray takımı değişik bir ilk 11 le çıktı. ilk 11'lere laf söylemek mümkün değil. o haftanın iyisini kötüsünü hoca bilir ve istediğini çıkartabilir. ceyhun'un sol içte başlamasına dahi kimse itiraz etmemeli.
    4. yeni eleman ile neler değişti;
    a. yedek kulübemizin yeri değişti hayırlı olsun. kamera bakışı ile solda iken sağa almışız.
    b. muslera topu elle açmakta veya uzun oynamamakta. bu kanımca doğru bir hamle.
    c. sayısız korner alamıyoruz ve sayısız pozisyon bulamıyoruz. dolayısı ile kaos !! topu denilen topu oynamıyoruz.
    d. daha önce bu takım defans yapamaz demiştim. ancak hoca belli bu konuya eğilmiş ve önce defansı çözmek istiyor. defans top yapamıyor, adam eksiltemiyor, stoperler uyumsuz. hocanın işi çok zor ve özellikle iç saha maçlarında defansı ilerde kurmanın en iyi çözüm olduğunu mutlaka görmeli.
    5. selçuk sol tarafta git gel yapmakta, yorgun ve formsuz ikili mücadeleleri kaybetmeye başladı. selçuk ve hollanda'lı kadro için çare tek forvet olabilir.
    6. melo takımın en iyisiydi.
    7. hollanda'lı maç içinde 5,6 kez çok şık hareketler yaptı ikinci gol ise harikaydı. bu işleri seriye bağlamalı.
    8. burak istekli ancak ofsaytte kalma ve faul yapma hastalığını yenmeli.
    9. hocaların etkisi ikinci devrede ortaya çıkmakta. daha öncede yazılmış, durum 1-1 rakip 10 kişi ve hakan balta sakatlandı, hoca hakan'ın yerine dany'i oyuna aldı. burada hoca oyun el kitabına sıkı sıkıya bağlı olduğunu gösterdi. ben hoca iyidir kötüdür demiyorum ilk 3 maç ikinci devre karnesi zayıf diyorum. hoca bu gece 3. maçını tamamladı 1 beraberlik, 1 yenilgi ve 1 galibiyet aldık. ikinci devrelere ise dikkat; 1 yenilgi; 2 beraberlik, beraberliklerin birinde rakip 10 kişi. umarım alışma süresi uzun sürmez çünkü inanılmaz zorlu bir döneme girdik.
    10. doğu üst ilk yarı sonu hareketliydi. pegasus ninnilere devam etmekte, maç 35.000 civarında seyirci ile başladı ancak sonradan gelenlerle ilk yarı sonu 40.000'ni geçmiştir.
  • 91
    galibiyet yanıltmamalı. gerçekten berbat oynadığımız bir maçı zar zor kazandık. üstelik evimizde rakip 10 kişiyken. takımdaki sorunlar diz boyu. hakan balta'nın duyduğuma göre çapraz bağları kopmuş ne derece doğru bilmiyorum ama yabancı hakkımızı riera'dan yana kullanacağımız kesin gibi. dolayısıyla hakan hakkında boşuna eleştiri yazmayacağım.

    sabri - burak ikilisi saç baş yoldurmaya devam ettiler. sabri'nin kimseyle paslaşmadan aldığı her topu arabın yalellisi gibi içeri doldurmaya çalışması, bir taçı atarken 1500 saat düşünmesi ve sonunda o topun kaptırılması gibi hareketleri devam ediyor. sabri galatasaraylıdır. evet hızı tekniği gücü kuvveti yerindedir ya oyun zekasi? peki bizim kafamızdaki galatasaray ne olacak? biz manu gibi real gibi olmak istiyor muyuz? amatör ruhla profesyonel yeteneği birleştirebilen bir tane adam gibi adam vardı onu da adnan sezginlere servetlere kurban ettik küstürdük harcadık gitti. sıra emre çolak'ta. onu ne zaman yiyeceğiz acaba?

    dağıtmayayım. drogba ve sneijder geldiğinden beri galatasaray top oynamıyor. sebebi ne drogba ne de sneijder aslında. sebebi elmandersizlik ve umutsuzluk. biliyorum bir kısmınız dizilişlere pek inanmıyor ve sorunu form/motivasyon olarak goruyor. ancak hagi'yi kaldıran bir orta saha ve forvet yapısı deyince herkes hemfikir oluveriyor.

    galatasaray ortasahası burak ve drogba'yı kaldıramıyor. bunlara defansif yönü üst düzey olmayan bir de sneijder eklenince rakibin sayısal üstünlüğü altında boğuluyoruz. bu ligde bizim dışımızda çift forvet oynayan bir takım benim gördüğüm kadarıyla yok. forvetlerini kanatlara atan takımlar da bunu yaptıkları için eleştiriliyorlar. sadece biz inatla çift forvet oynuyoruz. bizim çift forvete geçişimizi hatırlatmak isterim. yine hoşunuza gitmeyecek ama biz çift forvete şansa geçtik beyler. tek forvet diye tepiniyoruz ya şu an o zaman da çift forvete geçilsin diye tepiniyorduk.

    hani şu eboue'nin sol açık sabri'nin oyun kurucu olalrak denendiği imparatorun servet'ten ve sabri'den vazgeçmediği şu dönem. ne oldu? servet ve sabri kırmızı kart gördü. eksilen ortasahayı basan forvetle güçlendirdik ve o günden beri semih oynuyor beyler. yani biz 4-4-2'ye ve semih'e yokluk sebebiyle geçtik. allah tarafından galip geldik çünkü alışilmış düzenin dışında bir oyundu ve sıkıntı doğabilirdi. doğmadı ve o sistemle devam ettik.

    işte o zamanlar servet'in ve sabri'nini kırmızı görmesine ve bizim 442'ye geçmemize yardımcı olan şans neredeyse 1 senedir bizden yana değil. geçen sene özellikle drogba'nın tecrübesiyle ve melo'nun insan üstü gayretiyle gelen şampiyonluk bu sene parmaklarımızın arasından kaçmak üzere. sebebi de yukarıda bahsettiğim inat (idi).

    burak yılmaz dediğimiz adam aslında hepimizin fifa'da kariyer açıp tek forvet oynadığı topu oynuyor. nedir? ofsayta düşme ara topunu al kaleciyle karşı karşıya kal ve yaz. topla çok oynamak top kaybına sebebiyet veriyor. gereksiz (verimsiz) pres, bitiricilik konsantrasyonunu düşürüyor. bakın bu son bahsettiğim olayı hakan şükür de yaşadı ilk yıllarında. ancak hakan takımına iti güç oldu ve onun pres amacı taktik icabi pres yapmak değil topu kazanmaktı.

    burak'ı asla gol kaçırdı diye eleştiremem. burak'ı bu düzende oynatan her hoca ona en büyük kötülüğü etmekte. sadece ona değil tabi drogba'ya da bize de. burak 4-4-2'yi tıpkı baroş gibi oynayabilir. lakin partneri ya elmander olmalıdır ya da umut. aynı şekilde drogba da bu takımda 4-4-2 oynayabilir ancak ya umutla ya da elmanderle. bunu hiç anlatmadıysam bin kere anlatmışımdır. anlatmaya da devam edeceğim.

    5li orta sahanın kanat oyuncularının yapacakları katkı ve merkezdeki oyunculara verdikleri pas opsiyonu zenginliği bence hiçbir futbolseverden esirgenmemeli. çok eleştirdiğimiz futbolcular: hamit, amrabat, hatta riera hep bu 4-4-2'nin kurbanı. bu oyuncuların pas verebilecekleri adam sayısı maksimum ikidir. ya geriye oynayıp küfür yerler ya da çizgiye inemeden orta yapmak zorunda kalırlar ki bu da verimi düşürür.

    iş bu maçta üretkenliğimiz öylesine azaldı ki drogba da artık depar atmak zorunda hissetti. ancak kaç maç daha bu performansı verebilecek soru işareti. halbuki oyunu bir sağ kanada bir sol kanada hızlı bir şekilde taşıyabilen dahası bu kanatlarda taç çizgisine yakın bolumlerde sayisal alternatifleri yaratabilen bir takımı izlemek bizim hakkımız değil mi? kanatlarda verkaçları görebilmemiz neden bu kadar zor olsun ki? neden rakipleri hep göbekten delmek zorunda kalalım? ya da cezasahasının çapraz bölümünden yapılan verimsiz ortalara muhtaç olalım? neden inat ediyoruz?

    burak hiç olmadığı kadar yedek soyunabilir durumda aslında. neden derse gol kaçırıyorsun birader denir geçer. ben burak'ın umut'un oynamasına sinir yapacağına da inanmıyorum. umut bu formayı hakediyor.

    ancak işin idealini soracak olursanız bruma - selçuk- sneijder - melo - hamit (aydın hatta sabri hatta yiğit). bu beşlinin önündeki drogba'nın yapacağı verkaçlar bir yana, bruma drogba sneijder selçuk ve sağ kanattaki oyuncunun yapacakları varyasyonlar, taç çizgisi verkaçları ve oradan gelecek verimli ortaları kaleye zımbalayan drogba hatta ondan disari seken toplara vuran selcuk sneijder ya da drogbayi asan toplara sol kanattan yetisen bir bruma, herkesin kabul edebileceği bir ideal değil midir?

    drogba ve burak'ın ilk 11 başladığı her maç bize sıkıntı olacak. ilk günden bu yana da olmaya devam ediyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın