91
galibiyet yanıltmamalı. gerçekten berbat oynadığımız bir maçı zar zor kazandık. üstelik evimizde rakip 10 kişiyken. takımdaki sorunlar diz boyu. hakan balta'nın duyduğuma göre çapraz bağları kopmuş ne derece doğru bilmiyorum ama yabancı hakkımızı riera'dan yana kullanacağımız kesin gibi. dolayısıyla hakan hakkında boşuna eleştiri yazmayacağım.
sabri - burak ikilisi saç baş yoldurmaya devam ettiler. sabri'nin kimseyle paslaşmadan aldığı her topu arabın yalellisi gibi içeri doldurmaya çalışması, bir taçı atarken 1500 saat düşünmesi ve sonunda o topun kaptırılması gibi hareketleri devam ediyor. sabri galatasaraylıdır. evet hızı tekniği gücü kuvveti yerindedir ya oyun zekasi? peki bizim kafamızdaki galatasaray ne olacak? biz manu gibi real gibi olmak istiyor muyuz? amatör ruhla profesyonel yeteneği birleştirebilen bir tane adam gibi adam vardı onu da adnan sezginlere servetlere kurban ettik küstürdük harcadık gitti. sıra emre çolak'ta. onu ne zaman yiyeceğiz acaba?
dağıtmayayım. drogba ve sneijder geldiğinden beri galatasaray top oynamıyor. sebebi ne drogba ne de sneijder aslında. sebebi elmandersizlik ve umutsuzluk. biliyorum bir kısmınız dizilişlere pek inanmıyor ve sorunu form/motivasyon olarak goruyor. ancak hagi'yi kaldıran bir orta saha ve forvet yapısı deyince herkes hemfikir oluveriyor.
galatasaray ortasahası burak ve drogba'yı kaldıramıyor. bunlara defansif yönü üst düzey olmayan bir de sneijder eklenince rakibin sayısal üstünlüğü altında boğuluyoruz. bu ligde bizim dışımızda çift forvet oynayan bir takım benim gördüğüm kadarıyla yok. forvetlerini kanatlara atan takımlar da bunu yaptıkları için eleştiriliyorlar. sadece biz inatla çift forvet oynuyoruz. bizim çift forvete geçişimizi hatırlatmak isterim. yine hoşunuza gitmeyecek ama biz çift forvete şansa geçtik beyler. tek forvet diye tepiniyoruz ya şu an o zaman da çift forvete geçilsin diye tepiniyorduk.
hani şu eboue'nin sol açık sabri'nin oyun kurucu olalrak denendiği imparatorun servet'ten ve sabri'den vazgeçmediği şu dönem. ne oldu? servet ve sabri kırmızı kart gördü. eksilen ortasahayı basan forvetle güçlendirdik ve o günden beri semih oynuyor beyler. yani biz 4-4-2'ye ve semih'e yokluk sebebiyle geçtik. allah tarafından galip geldik çünkü alışilmış düzenin dışında bir oyundu ve sıkıntı doğabilirdi. doğmadı ve o sistemle devam ettik.
işte o zamanlar servet'in ve sabri'nini kırmızı görmesine ve bizim 442'ye geçmemize yardımcı olan şans neredeyse 1 senedir bizden yana değil. geçen sene özellikle drogba'nın tecrübesiyle ve melo'nun insan üstü gayretiyle gelen şampiyonluk bu sene parmaklarımızın arasından kaçmak üzere. sebebi de yukarıda bahsettiğim inat (idi).
burak yılmaz dediğimiz adam aslında hepimizin fifa'da kariyer açıp tek forvet oynadığı topu oynuyor. nedir? ofsayta düşme ara topunu al kaleciyle karşı karşıya kal ve yaz. topla çok oynamak top kaybına sebebiyet veriyor. gereksiz (verimsiz) pres, bitiricilik konsantrasyonunu düşürüyor. bakın bu son bahsettiğim olayı hakan şükür de yaşadı ilk yıllarında. ancak hakan takımına iti güç oldu ve onun pres amacı taktik icabi pres yapmak değil topu kazanmaktı.
burak'ı asla gol kaçırdı diye eleştiremem. burak'ı bu düzende oynatan her hoca ona en büyük kötülüğü etmekte. sadece ona değil tabi drogba'ya da bize de. burak 4-4-2'yi tıpkı baroş gibi oynayabilir. lakin partneri ya elmander olmalıdır ya da umut. aynı şekilde drogba da bu takımda 4-4-2 oynayabilir ancak ya umutla ya da elmanderle. bunu hiç anlatmadıysam bin kere anlatmışımdır. anlatmaya da devam edeceğim.
5li orta sahanın kanat oyuncularının yapacakları katkı ve merkezdeki oyunculara verdikleri pas opsiyonu zenginliği bence hiçbir futbolseverden esirgenmemeli. çok eleştirdiğimiz futbolcular: hamit, amrabat, hatta riera hep bu 4-4-2'nin kurbanı. bu oyuncuların pas verebilecekleri adam sayısı maksimum ikidir. ya geriye oynayıp küfür yerler ya da çizgiye inemeden orta yapmak zorunda kalırlar ki bu da verimi düşürür.
iş bu maçta üretkenliğimiz öylesine azaldı ki drogba da artık depar atmak zorunda hissetti. ancak kaç maç daha bu performansı verebilecek soru işareti. halbuki oyunu bir sağ kanada bir sol kanada hızlı bir şekilde taşıyabilen dahası bu kanatlarda taç çizgisine yakın bolumlerde sayisal alternatifleri yaratabilen bir takımı izlemek bizim hakkımız değil mi? kanatlarda verkaçları görebilmemiz neden bu kadar zor olsun ki? neden rakipleri hep göbekten delmek zorunda kalalım? ya da cezasahasının çapraz bölümünden yapılan verimsiz ortalara muhtaç olalım? neden inat ediyoruz?
burak hiç olmadığı kadar yedek soyunabilir durumda aslında. neden derse gol kaçırıyorsun birader denir geçer. ben burak'ın umut'un oynamasına sinir yapacağına da inanmıyorum. umut bu formayı hakediyor.
ancak işin idealini soracak olursanız bruma - selçuk- sneijder - melo - hamit (aydın hatta sabri hatta yiğit). bu beşlinin önündeki drogba'nın yapacağı verkaçlar bir yana, bruma drogba sneijder selçuk ve sağ kanattaki oyuncunun yapacakları varyasyonlar, taç çizgisi verkaçları ve oradan gelecek verimli ortaları kaleye zımbalayan drogba hatta ondan disari seken toplara vuran selcuk sneijder ya da drogbayi asan toplara sol kanattan yetisen bir bruma, herkesin kabul edebileceği bir ideal değil midir?
drogba ve burak'ın ilk 11 başladığı her maç bize sıkıntı olacak. ilk günden bu yana da olmaya devam ediyor.
sabri - burak ikilisi saç baş yoldurmaya devam ettiler. sabri'nin kimseyle paslaşmadan aldığı her topu arabın yalellisi gibi içeri doldurmaya çalışması, bir taçı atarken 1500 saat düşünmesi ve sonunda o topun kaptırılması gibi hareketleri devam ediyor. sabri galatasaraylıdır. evet hızı tekniği gücü kuvveti yerindedir ya oyun zekasi? peki bizim kafamızdaki galatasaray ne olacak? biz manu gibi real gibi olmak istiyor muyuz? amatör ruhla profesyonel yeteneği birleştirebilen bir tane adam gibi adam vardı onu da adnan sezginlere servetlere kurban ettik küstürdük harcadık gitti. sıra emre çolak'ta. onu ne zaman yiyeceğiz acaba?
dağıtmayayım. drogba ve sneijder geldiğinden beri galatasaray top oynamıyor. sebebi ne drogba ne de sneijder aslında. sebebi elmandersizlik ve umutsuzluk. biliyorum bir kısmınız dizilişlere pek inanmıyor ve sorunu form/motivasyon olarak goruyor. ancak hagi'yi kaldıran bir orta saha ve forvet yapısı deyince herkes hemfikir oluveriyor.
galatasaray ortasahası burak ve drogba'yı kaldıramıyor. bunlara defansif yönü üst düzey olmayan bir de sneijder eklenince rakibin sayısal üstünlüğü altında boğuluyoruz. bu ligde bizim dışımızda çift forvet oynayan bir takım benim gördüğüm kadarıyla yok. forvetlerini kanatlara atan takımlar da bunu yaptıkları için eleştiriliyorlar. sadece biz inatla çift forvet oynuyoruz. bizim çift forvete geçişimizi hatırlatmak isterim. yine hoşunuza gitmeyecek ama biz çift forvete şansa geçtik beyler. tek forvet diye tepiniyoruz ya şu an o zaman da çift forvete geçilsin diye tepiniyorduk.
hani şu eboue'nin sol açık sabri'nin oyun kurucu olalrak denendiği imparatorun servet'ten ve sabri'den vazgeçmediği şu dönem. ne oldu? servet ve sabri kırmızı kart gördü. eksilen ortasahayı basan forvetle güçlendirdik ve o günden beri semih oynuyor beyler. yani biz 4-4-2'ye ve semih'e yokluk sebebiyle geçtik. allah tarafından galip geldik çünkü alışilmış düzenin dışında bir oyundu ve sıkıntı doğabilirdi. doğmadı ve o sistemle devam ettik.
işte o zamanlar servet'in ve sabri'nini kırmızı görmesine ve bizim 442'ye geçmemize yardımcı olan şans neredeyse 1 senedir bizden yana değil. geçen sene özellikle drogba'nın tecrübesiyle ve melo'nun insan üstü gayretiyle gelen şampiyonluk bu sene parmaklarımızın arasından kaçmak üzere. sebebi de yukarıda bahsettiğim inat (idi).
burak yılmaz dediğimiz adam aslında hepimizin fifa'da kariyer açıp tek forvet oynadığı topu oynuyor. nedir? ofsayta düşme ara topunu al kaleciyle karşı karşıya kal ve yaz. topla çok oynamak top kaybına sebebiyet veriyor. gereksiz (verimsiz) pres, bitiricilik konsantrasyonunu düşürüyor. bakın bu son bahsettiğim olayı hakan şükür de yaşadı ilk yıllarında. ancak hakan takımına iti güç oldu ve onun pres amacı taktik icabi pres yapmak değil topu kazanmaktı.
burak'ı asla gol kaçırdı diye eleştiremem. burak'ı bu düzende oynatan her hoca ona en büyük kötülüğü etmekte. sadece ona değil tabi drogba'ya da bize de. burak 4-4-2'yi tıpkı baroş gibi oynayabilir. lakin partneri ya elmander olmalıdır ya da umut. aynı şekilde drogba da bu takımda 4-4-2 oynayabilir ancak ya umutla ya da elmanderle. bunu hiç anlatmadıysam bin kere anlatmışımdır. anlatmaya da devam edeceğim.
5li orta sahanın kanat oyuncularının yapacakları katkı ve merkezdeki oyunculara verdikleri pas opsiyonu zenginliği bence hiçbir futbolseverden esirgenmemeli. çok eleştirdiğimiz futbolcular: hamit, amrabat, hatta riera hep bu 4-4-2'nin kurbanı. bu oyuncuların pas verebilecekleri adam sayısı maksimum ikidir. ya geriye oynayıp küfür yerler ya da çizgiye inemeden orta yapmak zorunda kalırlar ki bu da verimi düşürür.
iş bu maçta üretkenliğimiz öylesine azaldı ki drogba da artık depar atmak zorunda hissetti. ancak kaç maç daha bu performansı verebilecek soru işareti. halbuki oyunu bir sağ kanada bir sol kanada hızlı bir şekilde taşıyabilen dahası bu kanatlarda taç çizgisine yakın bolumlerde sayisal alternatifleri yaratabilen bir takımı izlemek bizim hakkımız değil mi? kanatlarda verkaçları görebilmemiz neden bu kadar zor olsun ki? neden rakipleri hep göbekten delmek zorunda kalalım? ya da cezasahasının çapraz bölümünden yapılan verimsiz ortalara muhtaç olalım? neden inat ediyoruz?
burak hiç olmadığı kadar yedek soyunabilir durumda aslında. neden derse gol kaçırıyorsun birader denir geçer. ben burak'ın umut'un oynamasına sinir yapacağına da inanmıyorum. umut bu formayı hakediyor.
ancak işin idealini soracak olursanız bruma - selçuk- sneijder - melo - hamit (aydın hatta sabri hatta yiğit). bu beşlinin önündeki drogba'nın yapacağı verkaçlar bir yana, bruma drogba sneijder selçuk ve sağ kanattaki oyuncunun yapacakları varyasyonlar, taç çizgisi verkaçları ve oradan gelecek verimli ortaları kaleye zımbalayan drogba hatta ondan disari seken toplara vuran selcuk sneijder ya da drogbayi asan toplara sol kanattan yetisen bir bruma, herkesin kabul edebileceği bir ideal değil midir?
drogba ve burak'ın ilk 11 başladığı her maç bize sıkıntı olacak. ilk günden bu yana da olmaya devam ediyor.