• 278
    1-1 biten maçtır.

    skor güzel.. ama oynanan oyun ? pas yapamayan bir takımız bunu kabul edelim. oynadığımız oyunda herhangi bir "total" leşme de yok ? baros yok tamam da baros olsa ne olacak yine servet uğur şişirecek ha bu sefer topların bi kısmını baros alacak tehlikeli olmaya çalışacağız.aradaki fark bu..bugün baros olsa ne olurdu peki? sadece baros değil, kewell vs. santrfor oynayabilecek bi adam. işte o zaman bu kadar pozisyon vermezdik.atılan her top geri döndü orta saha acaip enerji kaybetti, sürekli top karşıladı.

    transfer politikasındaki yanlışlık gün gibi ortada, ya gio ile birlikte avrupada oynayabilecek santrfor al ya da jo ile birlikte.niye ikisini birden alırsın ki ? kimse düşünmüyor ki arkadaş santrforda kim oynar. nonda o haliyle bile top tutardı bugün her top duvardan seker gibi geri gelmezdi.atleticonun stoperlerine maçtan sonra "birader gel halı saha var" deseler giderlerdi herhalde, adamlar terledi mi merak ediyorum, osman tamburacı gibiler de der yok 4-6-0 mış yok bilmemne. defansı ısıracak santrfor şart bu takımda, bi an önce baros dönmeli.

    üzülerek söylüyorum ki günün en iyi adamları neill ve leo franco idi bence.bu bile vehameti gösteriyor.eğer atleticoyu geçersek, baros dönmüş olacak ve kesinlikle daha iyi futbol sergileyeceğiz. rijkaard birşeyler yapmaya çalışıyor ama somut bir şey henüz yok..caneri çıkarması da anlamsızdı nedir bu santos sevdası anlamadım gitti ? keita da ikinci yarı çok istekliydi, en mücadeleci hücumcumuzdu . avrupada böyle oynamaya devam etsin, iyi piyasa yapıyor seneye satarsak çok iyi olur.
  • 280
    maçtan önce bu başlığa yazmadım hiç, totem mi dersiniz artık ne derseniz... sanırım işe yaradı. *
    gerçekten avantaj elde ettik, bu saatten sonra bırakmayız gibi geliyor.
    tamam, iyi oynamamış olabiliriz ama hele bi dur bi soluklan yeğenim, santırfor * suzuz biz, artı sakatlar...
    keita... adamın istekli oynaması, bir iki hareketi bile maça etki ediyor.
    neill... helal olsun sana ne diyim.
    neyse gençler, iyidir iyi... *
  • 281
    sesini, görüntüsünü kesmişler bizi kurtarmışlardı. demek insan sülük olunca kolay kolay yapıştığı yerden kazınmıyor. bir delik bulup tekrar çıktı karşımıza. maç anlatıcısı ilker yasin ile yemek yedikleri kaba işediler maç boyu. bu adamların patronu salak değilse, maç sonunda kovması lazım. galatasaray elenirse ne kazanacaksınız ey sülük takımı, en azından kendi bol cepli pantolonlarınızı düşünün. bir tur daha atlarsa takım siz cebinizi biraz daha dolduracaksınız. türk takımının anlatıcıları, uğur iyi diyemedikleri için forlan kötü demekle geçiştiriyor. ustaları hıncal olan ulama takımına lanet olsun, keita'nın golü de uykularını kaçırsın.

    ben atletik madrid'i severim. slogana, saygıya bağlı kalarak maçı bitirdiler. pisliğe bulaşmadılar, hile yapmadılar. haftaya aynı saygıyı gösterip, eleyip gönderelim bu güzel takımı.

    emre güngör'ü göremeyip, servet'i görünce maçın başında endişelenmedim desem yalan olur. tabelaya bakıp servet'in iyi oynadığını yazacak değilim. hatta fazla pozisyon verdiğimize bakarsak kötü oynadı bile diyebilirim. rakip yakından şut pozisyonuna girince servet ayakta müdahale ediyor. 40 cm vücut, 25 cm. ayakla hedefi küçültemiyor. aynı pozisyonda yatarak, kayarak topa basan emre, hedefi tamamen kaybedip en azından 1.80 cm kapatıyor.

    mustafa sarp ile mehmet topal konusunda artık eminim ki ben hiç bir şey bilmiyorum. bu adamlar hayalet futbolu oynuyorlar, topla buluşmaya korkuyorlar, olumlu olumsuz somut katkıları yok. olsa da olur olmasa da futbolcular bana göre. ama bana göre işte. belki manyetik bir hünerleri var. bu kadar kötü iki futbolcusu olan takıma karşı, koskoca madrid takımı oyun üstünlüğü kuramıyorsa bu işte bir hikmet var. bu hikmeti bilsek zaten reykart'ı kovar, biz geçeriz takımın başına! hüner de bu olsa gerek. keyta gibi, arda gibi maçı seyreden herkes tarafından tanınabilecek bir futbol oynarsan, sana önlem almak kolay. görünmeyen adamlara karşı hoca evliya olsa ne yazar.

    leo franko, kaleye gelen ilk topu bizim gibi seyretti. artık kalecimiz için beklentim değişti. gol yediği zaman şaşırmıyor, kurtardığı zaman şaşırıyorum. kendisine gelen topları gelişi güzel şişirmesinin dışında golden sonra eski taraftarına nostalji yaşattı. bir çok kere yüreğimiz ağzımıza getirdiyse de, yürekler olması gereken yere geri döndüler. tecrübesiyle ikinci gole izin vermedi. kaleci değil diyenler, aykut geçsin diyenler en azından kusmuklarını başka maçlara saklayacaklar.

    reykart il defa bu kadar çabuk oyuncu değiştirdi. değişiklik anına kadar hiç de baskılı oynayamayan bir takıma yenilmeyi pek içine sindiremezdi. ilerde tek başına idare eden arda'ya sıkı bir destek vermesi gerektiğine karar verdi. caner kısa boyuyla fazla önde ezilecekti. ispanyolların tanıdığı bir adamı sokarak en azından ürküttü.

    ilk yarı galatasaray'lı iddiacıların tümünün kuponu yırtılarak kapandı. eller avuçta hezimet bekleyenler, umutlarını ikinci yarıtya sakladılar. biz ise 1 gol daha yemeye razı olarak mutlak bir golün peşine düştük. yılların tecrübeli taraftarı olarak dışarıda oynanan maçta ilk hedef, ali sami yen'e, taraftara turu teslim edecek bir skorla dönebilmektir. ve tur bize emanettir en başta artık. haftaya gereken yapılacaktır.

    anlatıcılar, atletik madrid'lilerin gününde olmadıklarından şikayetçi olduğu, kara şimşeğin gittikçe düşen formundan memnuniyetini kustuğu dakikalardan epey önceden kımıldamıştı aslında galatasaray. bu kez sağ taraf işliyordu. kara şimşek fantastik hareketlerle bir şeyler yapacağının sinyallerini veriyordu. çok zor bir açıdan topu ağlara gönderdiğinde takla atacak zaman ve makan bırakmadılar kendisine. bütün takım üstüne çullandı.

    elano çıkarken de artık ciddi, bilinçli gol girişiminde bulunmayacağımızı ilan etti kurmay heyeti. tabelanın yeterli olacağı konusunda hem fikiriz kendileriyle. ama insan doyumsuz oluyor işte. acaba bir hamle daha yapıp 2. yi bulsak da şu nevizade geceleri'ni endişe duymadan söyleyebilsek fena mı olurdu? neyse biz neler gördük, hazır bulgur pilavımız varken pirinç toplamaya midyad'a gitmenin alemi var mı?

    savunmada lukas neil büyük futbolculuğunu, büyük bir maçta da bizlere izlettirdi. taraflı yazarlar! bile artık gökhan varken niye bu adamı aldılar diye yorum yapıp bizim midemizi bulandırmaz umarım.

    kalecisiz, santrforsuz takım bu kadar oluyor işte sayın erman ile ilker. keşke siz ispanya yerine fransa'ya gitseymişiniz. bakın orada türkiye'nin en iyi kalecisinin, 3 gol kralının maçı vardı. ben seyretmedim, yenilmişler, yani santrforları, kalecilerin yediğinden fazlasını atamamışlar.aslında siz şimdi kusuyorsunuz ya, bunu bile bizim sayemizde yapıyorsunuz. sizi biz alıştırdık yıllar önce önümüze gelene geçirirken. ne var ki o günler geride kaldı. turlar ıkına sıkına atlanacak. tekrarı olacaksa da başka takım yapamayacak inanın, sizin beğenmediğiniz galatasaray gösterecek bir kez daha o büyük, şanlı günleri.

    bir endülüs gecesiydi, beraberliğe bayram edecek değiliz. derinden, sineden bir ''ole'' çekelim yeter.
  • 282
    maç yazısı yazan bir adam değilim ama bu maç için söylenecek bir kaç şey var sanırım. öncelikle taraftar olarak galatasaray'ı beğenmemek normal bir durum. nerde baskılı futbol ? nerde güzel futbol ? sahada 4 pas yapamayan, ortasahayı geçemeyen basiretsiz bir takım. eleştirmek isteyen mükemmele yakın oynanan bir maçta bile onlarca hata bulabilir pek tabii. fakat mühim olan galatasaray'ın çift ayaklı bir eleme maçından deplasmandan gollü beraberlikle dönmesi. yediğimiz golden önce ve sonra, attığımız golden ve sonrasında nerdeyse aynı futbolu oynadık. form durumu, ligdeki konumu ne olursa olsun ispanya'da atletico madrid'e karşı alınan beraberlik avantajlı bir skordur. çok pozisyon verdik doğrudur fakat bu bizim süregelen bir sorunumuzdu zaten. madrid'te baskılı bir oyun beklemek anormal olurdu zaten. rakipte maçın başında baskı altına almaya çalışmadı bizi bariz çekiniyorlardı bizden. anladığım kadarıyla rijkaard'ın istediği en azından burdan tek farklı mağlubiyet ya da beraberlikle çıkmaktı. nitekim istediğimizi de aldık. takıma, teknik heyete ve madrid'te galatasaray'ı destekleyen bütün taraftarlarımıza şükranlarımı sunuyorum kendi adıma. akıllı oynadık ve avantajlı skorla istanbul'a bıraktık turu.
  • 285
    ilk yarısında rakiple kafa kafaya oynadığımız en az onlar kadar pozisyon kaçırdığımız ancak ikinci yarıda orta sahamızın kötü performansı ve sorumluluk almak istememeleri yüzünden çok kötü oynadığımız, neredeyse arka arkaya üç pas yapamadığımız ancak bulduğumuz altın değerinde bir golle rövanş öncesi büyük avantaj yakaladığımız maçtır.. bu arada yine söylemeden geçemeyeceğim ki, "ah be baros".. yemin ederim kimseyi beklemedim senin dönmeni beklediğim kadar..
  • 287
    barfly madridden bildirir.

    şimdi önceden başlayalım nasıldı madrid. her tarafta galatasaray formalı avrupanın 4 bir yanından gelmiş bir dolu türk vardı. maçtan önce herkes birbirine sakin bir selam verip akşam ki toplantıyı düşünüyordu. herkesin kafasında saat 19.00 da plaza mayor dan yola çıkıcak olan kortej vardı.

    saat 18.40ta plaza mayor a geldiğimize ise sakin bir topluluk genelde bira içiyordu. etrafta güler yüzleriyle polisler joplarını dekoratif edalarda sallıyorlardı. biz onların misafiriydik onlarda bizi korumak istiyordu.

    sonra vicente calderon a doğru yola çıkmaya başladık ki bu yol yaklaşık 5 km sürüyor. kortejin arkasında olmamdan dolayı birden neden olduğun anlamadığım bir şekilde ortalık gerildi orospu çocuğu ispanyol polisleri önüne geleni kadın çocuk demeden joplamaya başladılar.

    biraz geri çekilip baktığımda ise kuru sıkı tabancalar ve ses bombaları gördüm. ıspanyol polisi birden kafayı yedi ve bize gerçekten dağdaki koyun muamelesi yapmaya başladı. stada 1 saat önce girmiş olmamıza rağmen maçın ilk 5 dakikasını kaçırmış olmam ise tamamen ispanyol polisinin götlüğüdür. aynı adamı 3 kere aradılar sürekli aşağıladılar insan olduğumuz unutturdular.

    tribündeki yerimi bulduğumda ise tek tesellim bu maçın sonucunun bize yarıyor olacağıydı.

    özellikle söylemek isterim ki vicente calderon tribünleri tam bir fıyasko. kale arkasında bizim eski açık kadar olmayan bir grup var, sadece onlar bağıryor ama stadın akustiği o kadar iyiki ortalık inliyor resmen. yani şöyle söyliyim deplasmana geldik çok da etkilenmedik ama onlar istanbula geldiklerinde çok fena bir atmosfer görücekler.

    maçla pek ilgilenemedim malum çok yukarlardaydık, söyleyebileceğim tek şey "yürü be lucas" olurdu. agüero yu mahallenin küçük veledi noktasına getirdi yaptıklarıyla.

    keita ilk yarı saç baş yoldurdu ama ikinci yarı gördüğüm kadarıyla çılgın attı. gol çok tatlıydı. tribün çok güzeldi.

    biz bu maçın rövanşında atletico yu yeriz dostlar yeriz. sol bekin de ujfalusi oynuyor. iki çapraz topta hemen yıkılıyorlar. ama artık bizim takımın savunması var. lucas neill gibi muhteşem bir adam var. çıplak gözle izlediğim 2. maçı oldu hayran kaldım vücudunu kullanmasına pozisyon alışına.

    neyse çok konuşmayalım ama şöyle söyliyim haftaya perşembe ortalığı yıkarız bir de baros gelirse tadından yenmez.
  • 288
    açık konuşmak gerekirse çok kötü oynadığımız maçtı. hatta oynadığımıza futbol demek iyimserlik olabilir. bunun sebebi rijkaard'ın atletico'dan biraz çekinmiş olmasıydı. savunmayı çok geride kurduk, orta saha da savunmanın hemen önünde oluşturulunca hücumla bağlantı kesildi ve sürekli ileri top şişirdik. ileride de santrfor özellikli bir oyunu olmayınca şişirilen hiçbir topu alamadık ve dolayısıyla topa da sahip olamadık. hal böyle olunca maçın genel bölümünde atletico oynadı biz izledik. atletico oynadı dediysem de onlar da havanda su dövdü resmen. topa sahip oldular ama efektif kullanamadılar. burada neill-servet ikilisinin iyi oynamasının da payı var elbet. sonuçta onlar da pozisyon üretemediler ve duran top olmasa onlar da gol atamazlardı. ikinci yarıda keita'nın etkili oyunu bize çok değerli olan o deplasman golünün getirdi ve ali sami yen'e avantaj taşıdı. rövanş için gerçekten umutluyum çünkü yine duran top haricinde gol yemeyeceğimizi düşünüyorum. gol de atarız onlara yeterki duran toplara ve agüero'nun bireysel yeteneklerine önlem alınsın.
  • 289
    bu maçta güzel futbol isteyen arkadaşlara 2 ayaklı bir eleme maçı olduğunu karşimizdaki takımın lille olmadığını;mustafa sarpın ilk yarıda bi de ikinci yarıda;ardanın maçın başında; servetin kafa vuruşunda keitanın golden onceki şutunda yaratığı tehlikeleri hatırlatmak isterim...deplasmanda a.madrid ile oynuyoruz forvetsiz oynuyoruz,maçın başında talihsiz bi gol yiyoruz...hakem ota boka onların lehine faul veriyor...sol açığımız desen ne yaptığını kendi bile bilmiyor ekranda kaldığı en uzun görüntüsü gol sonrası sevinci...buna rağmen 1-1 ve bunun sami yen de rövanşı var...ve rakibimizin de en iyi adamı kalecisiydi maçta yoksa ben mi yanlış gordüm? gönül isterdi 5 tane atalım ama akıl var mantık var...mükemmel değildik belki ama bence çok iyi oynadık... agüero bir iki pozisyon buldu belki ama hem şutları etkisizdi hem leo günündeydi..forlan sahada yok gibiydi..57. dakika da oyundan cıkarıldı...reyes frikik golu dişinda kendini yerlere atmaktan başka bişi yapmadı..simao desen ayağına oturan ve direkten dönen top dışında ne kadar etkiliydi ?bu oyunculardan hangisi markajcısını sahadan sildi?
    hatalarımız yok muydu vardı tabi;
    maçın adamı leo; rakip takımın kullandığı frikiklerde daha iyi yer tutabilirdi...goldeki şut çok güzeldi neyse(2 kişilik baraj tartışılabilir) ama simaonun kullandığı ve zor kurtardığı frikik kalenin ortasına ve plaseydi biraz daha sert olsa yada köşeye gitse gol olacaktı ki zor kurtardı..
    servetin agüeroya çalım atmaya çalıştığı an maçın kopma anı olabilirdi ki allah tan top önüne düşmedi..
    mustafa sarp ilk yarıdaki pozisyonu önüne almayı denese olabilirdi...
    keita ilk 60 dakika saha da yoktu diyenlere;keitanın ileri cıkmasıyla beraber sağ kanatın boş kaldığını ujfalusi bu kanadı sadece oyunun son bolumunde kullandığını ayrıca hatırlatmak isterim..demek ki keita maçın tümünde oyundaymış ve bu adam sadece maçın son bolumunde keitanın ileri çıktığı anlarda bu kanadı kullanabilmiş...sadece ofansif yönü oynamak değilmiş futbol...
    kewell ya da baros olsaydı maçı galip bitirebilirdik bence ama 2. maç için bence mükemmel bir sonuçla dönüyoruz istanbul a...
    teşekkürler leo hala sana zerre güvenmesem de gününde olduğun için;teşekkürler uğur mukemmele yakın oyunun için ve teşekkürler galatasarayım; antalya ve atl. madrid maçlarında galatasaray gibi oynamaya çalıştığın için...
  • 290
    kampüste tek bir yerde d-smart olmasından dolayı yaklasık 300 kisiyle, evet yanlıs duymadınız 300 kisiyle izlediğim maç. * inanılmaz bir atmosfer vardı mekanda. uzun zamandır maç izlerim dısarlarda amma velakin bir maç içinde böyle bir birlik olan bir kalabalık görmedim. hele attığımız gol sonrası sevinç görülmeye değerdi. tanıyan tanımayan herkes birbirine kolunu atmıs tezahurat yapıyordu. çok eğlenceliydi yahu.

    maça gelince, bana göre rijkaard oynatabileceği en doğru sekilde oynattı takımı. maçtan önce yaptığım tahminde keita'nın forvet, dos santos'un sağ çizgide, arda'nın da sol çizgide baslayacağını düsünüyordum. ancak rijkaard sol açıkta caner'le basladı. forvette arda'yla. kimse arda forvet oynuyor diye elestirmesin, benim gibi düsünen mallar gibi keita'yı forvete koyarsanız, hiçbir verim olmayacağını maç içinde zaman zaman görürünüz. arda takım içindeki en iyi tercihti.

    gel gelelim caner'e. daha önce de belirtmistim bir iki entrymde. * caner'in oyun tarzını açıkçası çok sevmiyorum. genel olarak iyi gözükebilir ama takıma verdiği katkı zarardan az bana göre. nitekim rijkaard daha fazla kötüye gitmeden aldı onu oyundan. ha dos santos çok iyi bir tercih miydi derseniz, emre çolak varken iki kere düsünürdüm onu oyuna almaya. ancak dos santos'unda azıcık da olsa bir tecrübesi var unutmamak lazım. ama çok bir sey yapamadı. maç basında iyi ki baslatmamıs rijkaard dedim kendi içimden. amma velakin ben dos santos'un fiziği güçlendikçe daha iyi olacağı kanısındayım.

    defans hattımız gerçekten defans yapmaya basladı artık. atletico madrid hücum dörtlüsünü çok iyi kitlediler. bundalucas neill'in payı çok büyük. defans hattına inanılmaz bir güven ve sağlamlık getirdi. takım en azından arkaya adam kaçırmıyor. ya da ben maç içinde top defansa geldiğinde daha az korkuyorum artık. kademe anlayısında da çok büyük bir ilerleme var.

    orta sahadaki oyuncularımız bu maçta çok mücadele ettiler. özellikle ve özellikle mehmet topal'ı uzun zaman sonra bu kadar iyi oynarken gördüm. inanılmaz hamleler yaptı maç içerisinde. ancak topu aldığına bir de heyecanlaması olmasa, her sey daha güzel olacak. mustafa sarp'ın da hakkını yememek lazım. daha önce de söyledim, kendisini çok sevmiyorum. orta sahada basması dısında çok artı bir özelliği yok. top aldığında çoğu zaman ne yapacağını bilemiyor. ancak rijkaard tarafından ileride gol araması emri verilmis. biraz daha dikkatli olsa bugun gol atabilirdi.

    takım içinde en çok hosuma giden adam,elano. bana göre mükemmel bir maç çıkardı. top onun ayağına geldiğinde takım inanılmaz rahatlıyor. hele sağ çizgiye arda'ya gönderdiği bir mükemmel bir pas vardı. rijkaard sanırım çok yorulduğu için çıkarttı oyundan onu. yoksa elanobu takımın en kilit oyuncusudur.

    ve keita. bugün ikinci yarıda tek basına hücum etti resmen. konsantre olduğu zaman mükemmel oynuyor. ilk yarıdaki konsantrasyonu kötüydü. ancak ikinci yarıda atletico madridli oyuncular durduramadı onu. domingez'e sarıyı göstertti. sanırım domingez cezalı duruma düstü haftaya.

    kaptan arda turan, saha içindeki durusu yeter. takımlar ona ekstra önlem alıyor. ben onun sol çizgide oynamasını çok istiyorum artık. insallah forvete kavusursak sol çizgide daha da çok yardıran bir arda turan izleyeceğiz.

    kalecimiz leo franco, yediği golde bana göre inanılmaz hatası vardı. ancak daha sonra yaptığı kurtarıslarla gelecek için güven verdi. bunun gibi bir iki maç daha çıkarması lazım. aksi takdirde taraftarın güvenini kazanamaz.

    rijkaard maça çok iyi hazırlanmıs bana göre. atletico'yu iyi analiz etmis. ve mutlaka bir gol bulmayı amaçlamıs. canerdeğisikliğinde sonuna kadar arkasındayım. ancak dos santos konusunda biraz daha dikkatli olması lazım.

    ve en son olarak taraftar. ispanya'ya gidip takımımızı desteklemeyi gerçekten çok isterdim. en büyük alkısı onlar hak ettiler.

    sahanın yıldızı bana göre lucas neillve elano'dur. tabi ikinci yarıdaki perfonmasıyla keita.

    istanbul'da atletico'yu eleyeceğimizi düsünüyorum rahatlıkla. takım yeter ki kendisine inansın.
  • 291
    sami yen'de besiktas'ı 3'lediğimiz maçtan pek bir farkı yoktu. o gün de olabildiğince geriden top çevirerek ileriye çıkmıştık.
    dün gece için aradaki fark ise:

    baros'un olmadığı galatasaray 11'i = atletico madrid 11'i.
    baros'un olduğu galatasaray 11'i > atletico madrid 11!i.

    tabii ki kewell da cabası. fakat en büyük eksiğimiz ileride topu taşıyacak, sırtına 3 kişiyi alarak gidebilecek santrafor eksikliğimiz.
    ve son olarak, bu basit hesap bir nebze de olsa hafta sonu karşılaşacağımız besiktas maçı hakkında da ipicu veriyor diyebiliriz. inönü'de beraberlik olabilir. ben ise böyle bir sonuç alırsak hiç üzülmem. eminim ki besiktas kendi evinde bir hayli hırslı ve mücadeleci bir oyun yapısıyla bizi yıpratacak. alınacak bir puan beni tatmin edecektir.
  • 292
    öncelikle şöyle bir tanım yapayım maçla ilgili. iddaacıların ve galatasaray fark yiyecek diye ortalarda dolaşanların götünde patlayan maçtır. bunu söyledikten sonra maça geçelim.
    galatasarayın ve madridin çok da iyi oynamadığı bir maç oldu aslında. galatasaray ilk yarı kötü, ikinci yarı iyi oynayan taraftı. atletico da tam tersi. atleticonun serbest vuruşları penaltı gibi kullanması çoğu galatasaraylıyı yusuf yusuf etti heralde. ama jose antonio reyesin attığı mükemmel gol haricinde bunlardan sonuç alamadılar. atleticoda barca maçında oynadıkları futboldan pek de bir esame göremedik. iler uç elemanları defansımız tarafından iyi marke edildiler açıkçası. bunda bunun da etkisi olabilir.

    galatasaray cephesinden olaya bakarsak, böylesine bir deplasmandan çok önemli bir beraberlik aldılar ve hepimizi coşturdular. ilk yarı sağolsun caner sayesinde gol atacakken gol yedik ama oyun disiplininden kopmadık. ikinci yarı keita denen insanüstü yaratık sizde aguero varsa galatasarayda da ben varım der gibi oynayınca atletico neye uğradığını şaşırdı. tabiri caizse ikinci yarıda arda ile sazı eline aldı keita ve galatasaraya hem beraberliği getirdi hem de madridin galatasarayın üstüne gelmesini engelledi.
    tek tek oyuncu olarak bakarsak neill, arda, elano ve keita sahanın en iyileriydiler galatasaray adına. tabii ki leo francoyu unutmadım. onu sona saklamak lazım. bu maçta gerçekten çok başarılıydı. kendisini eleştirenlere inat çok top çıkardı kaleden. çok top kurtardı. adeta kendisini eleştirenlerin yüzünü kızarttı. beraberlikte baş aktörlerdendi.

    son oarak galatasaray birçok ekskle oynadığı maçta berabere kalarak avantajlı bir skor aldı. ben yine de tamkinliyim. haftaya sami yen cehenneminde madrid'in müthiş dörtlüsü çok boş alan bulabilir. o sebeple bu maçtaki kadar dikkatli olmalıyız savunmada ve ileride en az 3 gol bulmalıyız diyorum.

    (bkz: yürüyedur)
  • 293
    arkadaşlarımla nevizade mest'te takip ettim maçı. oyun olarak dün bu başlığın altına yazdığım entry'deki beklentim tuttu. oyunu biz kendi sahamızda kabul ettik ama atletico'da son 10 dakikayı saymazsak hiç topyekün saldıramadı. kontrollü bir maç oldu. arkama dönüp baktığım zaman tam kadro bir atletico karşısında 4 önemli eksiği olan forvetsiz takımım deplasmandan 1-1'lik skorla dönüyorsa mutlu olurum abi. inşallah asy'de turu geçeceğiz.
  • 294
    ya bizde sadece lucas, elano ve keita vasat üzerindeydi ya da ben yanlış maç izledim dediğim maçtır, ahım şahım bir futbol ya da pozisyon yok takım forvet diye bağırıyor, 1-1 lik skora sevinilir ama bu futbola sevinilmez, haa derseniz ki barca'yı yenmişler bende derim ki biz de barca'yı yendik, yani bu ölçü olamaz, rakip takımın yorgun olduğu çok açıktı biz de orta saha ile kalemiz arasında çok iyi mücadele ettik yakaladığımız pozisyonlar dikkat edilirse uzuuuuuun toplar ile oluştu, oyunu bazı bölümlerde soğutmak için pas yapmamız çok iyiydi ama kopuk kopuk iyi oyun ne kadar işe yarar tartışılır, kötü futbol oynuyoruz fazla değil 2 oyuncu daha katılmalı bu 3 oyuncuya ve takım oyunu oynamalıyız.
  • 297
    teknik direktörümüz frank rijkaard'ın başarı ile çıktığı bir sınav olmuştur. öncelikle başta servet çetin'i oynatması bana garip gelse de, tecrübeyi tercih etmesi anlayış ile karşılanabilir. gene ben emre güngör'ü tercih ederim o ayrı.

    caner erkin'in yaptığı gereksiz hata olmasa ilk yarı muhtemelen pozisyon bulmadan 0-0 bitecekti iki takım adına. hatta galatasaray gol bile sıkıştırabilirdi. gerçekten görüntü öyle idi. golü yedikten sonra dünya üzerinde her takımın yaşayabileceği psikolojik bir çalkantı yaşadık. o arada direkten dönen top ve lucas neill'in kritik müdaheleri ile oyuna tutunduk.

    takım ise geniş alanda harikalar yaratan simao ve aguero ikilisine zaman zaman ikili sıkıştırmalar getirerek etkisiz kılmıştır. özellikle uğur uçar simao'yu sindirmiştir. frank rijkaard bu maçta atletico'yu iyi süzmüş ve önlemini almıştır.

    aynı zamanda gerektiği zaman göstermiş olduğumuz sertlik beni mutlu etti. elano'nun, keita'nın, arda'nın hem hücum hem de defans anlamında hırslı futbolları gerçekten görülmeye değerdi. hepsine helal olsun.

    sonuç olarak ali sami yen'de daha farklı bir taktik düzlemde ve daha çok atak oynayan bir galatasaray izleyeceğiz. dün iyi ve avantajlı bir şekilde sınavı geçtik. hayırlısı olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın