• 301
    taraftar takımdan o kadar umutsuz ki.
    çok kötü olduğumuz dönemler oldu daha önce de ama hiç bu kadar kötümser bir taraftar profili hatırlamıyorum.
    maçı izleyemediğim için elimden geldiğince buradan takip ettim.
    ne zaman gol yiyeceğiz aşamasını çoktan geçmiş her saniye birazdan gol yeriz inancında olan bir taraftar profili oluşmuş. daha da kötüsü osmanlı deplasmanında alınacak bir puanı başarı sayıyoruz.
    devre arası 1-2 olur bizim olur dedim, belki birilerinin inancını arttırabilirim diye.
    en ofsaytlarıma girdi girecek sanırım.
    inancımızı yitirmişiz taraftar olarak.
    oysa daha iki sene geçti, real madrid'e 3-0'ın rövanşında kendi sahamızda da 1-0 geriye düştükten sonra inancımızla sahayı dar etmemizin üzerinden.
    inancımızı kaybettireler utansın.
  • 309
    (bkz: #2081871)

    maçtan önce yukarıdaki entryi girmiştim. benim için maalesef sezonu kapatan maç oldu bu maç. galatasaray iyi top oynamıyor, bu sene kazanması gereken hiçbir hedef maçı kazanamadı. bunun daha bursa'sı, antalya'sı, trabzon'u, antep'i falan var. şampiyonluk kolay, bu hocayla zor.

    eskiden biz şampiyon olacağımızı hakikaten belli ederdik. sivas'a 5 atar, gençler'e çamurlu sahada 90'da atar vura vura yürürdük. geçmişe mazi derler. hepimize geçmiş olsun.
  • 316
    puan tablosunu baz almazsak, osmanlı'nın ligdeki ve avrupa'daki konumu ile, oynadığı seri futbolu da hesaba kattığımızda altın değerinde bir beraberlik aldığımızı söyleyebilirim. riekerink ve takım umut vermiyor ama, haftaya yendiğimiz takdirde liderle aramızdaki maksimum puan farkı 5 olacak. bu da ikinci devre için umutların devam etmesi demek. bir şey olacağı yok ama insan umut ediyor işte, söz konusu galatasaray olunca, her şey mümkün ne de olsa.
  • 321
    daha hafta başından tahmin edildiği biten maç. hatta ben skorerde osmanlıspor oynamıştım. sonra içim elvermedi, üst oynadım.
    sezon başında elimizde sinan, podolski, bruma gibi oyuncular vardı. mesela bağırdık burda niasse veya benzeri bir adam alalım diye. niye? çünkü o zaman liverpool'un, dordmund'un oynadığı futbolun düşük kalitelisini oynayabilirdik. osmanlıspor onu yapıyor şu anda.

    hızlı atağa çıkan, çabuk kaleye giden oyuncularla oynuyor. podolski'nin takımda yarattığı fark ortada. peki biz ne yaptık. eren derdiyok ve kolbeinn'i aldık. daha en baştan bu adamlara karşıydım. peki maliyetleri? 4,2 milyon eu +3 futbolcu eren derdiyok ve ikisine de 2'şer milyon eu'dan fazla yıllık garanti ücret.

    emre çolak'ı kaybetmeyecektin. al sana taş gibi hücum hattı.

    peki defans ve orta alana kimleri aldın? tolga, serdar aziz, de jong... adamların ligin ilk devresinde oynadıkları maç sayısı oynamadıklarından fazla. neden? çünkü özellikle tolga ve serdar sakatlıklarıyla ünlü adamlar. ikisi de fena değil, istikrarlı olsalar işimizi görürler ama değiller işte. zayıf kalıyorsun. bir takım anlayışı oturtamıyorsun.

    sonuç?
    dirençsiz bir galatasaray.
    sorun teknik direktör mü? bence değil. bence kadromuz sorun. bu kadro dinamizmi, mücadeleyi yakalamadığı sürece benzer maçları oynamaya mecbur. geçen sezon her maç bu maçta oynadığımız oyunu oynuyorduk. osmanlıspor ligin kalburüstü takımlarından. superlig'de kendi sahasında benzer duruma düşüremeyeceği takım yok.

    bence 1 puan kadro karakterimize bakınca bu maçtan son derece tatminkar. hele bu futbolla...
  • 323
    digitürk kameralarının birkaç kilometre mesafeden çektiği görüntülerini, digitürk play'in karlı ekranında izlediğim maçtır. carole'un eşlik ettiği osmanlıspor ortalarında, semih başta stoperlerimizin gözetiminde osmanlı hücüm oyuncuları gol vuruşları yaptı. kötü görüntü kalitesi nedeniyle orta ve vuruşu belli belirsiz gördüğümden, top gol mü oldu yandan mı çıktı çoğu pozisyonda göremedim. onlarca yan topta gerilmekten her tarafım tutuldu.

    galatasaray futbol takımındaki oyuncular kötü ve daha kötü oynayanlar şeklinde ikiye ayrılabilir. iki oyuncu hariç; iyi oynayan muslera ve ne oynadığı belli olmayan selçuk inan.
  • 324
    osmanlıspor – galatasaray buz dansı

    jayne torvill-christopher dean vardı be, artistik patinajda ravel’in bolero’su ile muhteşem bir dans yaparlardı. ah be gençliğim.
    zorunlu hareketlerden en yüksek puanı linnes’e verdim. şeref tribünü önünde kayıp, ayakta kalıp topa hakim olabildiği için. aferin.

    topçuların ayakta durmakta zorlandıkları bir maç izledik ve doğrusu hiç zevkli değildi. saçma sapan bir maç oldu. taktik falan olmayan bir maçtı. taktik varsa da uygulanması neredeyse imkansızdı.

    evet hocam, kötü bir maçtı. saha zordu, hava zordu, rakip zorluydu. bence 1 puan iyidir. bu 1 puan galatasaray’ı şampiyon yapabilir. tarihte örnekleri çok ama hangi 1 puan olduğunu saatlerce tartışabiliriz.

    sahanın durumunun bozduğu topçular belli. topla arası iyi olanlar. şinayder, selçuk, bruma, yasin. bir de topla arası iyi olmayıp bozulanlar var. sabri, serdar, semih gibi.
    galatasaray’ın ceza sahasına ortalarda rakibe vurdurma yüzdesi inanılmaz. böyle çok pozisyon verdi takım ama benim açımdan ille de pozisyon vermesi gerekmez, rakibin bir şekilde topa vuruyor olması bile tüylerimi diken diken etmek için yeterli. ha, yediğimiz gollerin ikisi de orta-kafa-gol tabii.

    galatasaray’ın stoperleri bildiğin uyuyor. hangisinin oynadığının, rakibin kim olduğunun önemi yok. adamlar uyuyor. semih de, serdar da, balta da, chedjou da. farketmiyor. bu adamlar yandan kesilen ortalara hiç çalışmamışlar belli. kim kimi alacak, ne zaman hamle yapacak haberleri yok. aslını isterseniz, bu öyle idmanla falan da olacak iş değil. bir stoper nerede duracağını ya bilir ya da bilmez. genç takımda falan öğrenilir bu, yaş gelmiş 25-30, bu saatten sonra olmaz o iş. çok çalışırsan düzelme eğilimi gösterir ama ilk stresli maçta eski alışkanlığa geri dönülür. alışkanlıklar böyledir.

    alışkanlıklar ve stres ile ilgili bir şey anlatayım size. bundan 5 ay önce yeni bir eve taşındık. öncesinde aynı yerde 8 sene yaşamıştık. eski evimizin bina girişinde289-258 şifreyi tuşlayıp giriyorduk. yeni binanın girişinde de şifre var. yeni evde ne şifreyi yanlış girdim, ne de eski şifreyi. ta ki hanımın arabası sitenin önünde yandığı geceye kadar. merak etmeyin hanımın arabasında çok hasar yok ama üç araba cayır cayır yandı, pert oldu. o gece 3’te kapıcı kaldırdı bizi, gittik ki arabanın bir kısmı yanmış. polis, ifade falan derken epey gerildik. işte o gece eve girerken şifreyi 289-258 olarak girdim. kendi kendime, olum, 4 aydır hata yapmıyorsun, niye oldu ki böyle derken anladım mevzuyu. stres beni eski alışkanlığıma geri döndürdü, anda kalma farkındalığımı yok etti.

    galatasaray stoperleri de önceki maçlarda arada sırada böyle pozisyonlar veriyorlardı ve olur öyle diye hayatlarına devam ediyorlardı. ancak belli ki osmanlıspor bu zaafı net şekilde fark etmiş ve üzerinde çalışmış. arka arkaya gelen aynı pozisyonlar stoperleri strese soktu, farkındalıklarını yok etti ve eski alışkanlıklarına döndüler. galatasaray’ın yediği golleri bile kişisel gelişime bağlamak hüner ister, lütfen hakkımı teslim edin. teşekkürler.

    şaka bir yana, galatasaray savunması yürekleri ağıza getirmeye devam ediyor. bence asıl osmanlıspor’un bu maçı nasıl oldu kazanamadığını sorgulaması lazım.
    sabri ilk golde ofsaytı bozuyor sonra kafaya adam gibi çıkmıyor. ha çıksa da webo vurabilir ama sen çık bir boz adamı be kardeşim. semih kardeşim ikinci golde uyuyor. sonra gidip beraberlik golünü atıyor. eyvallah ama sen düz bir stopersin bana ekstra yapma be abicim, yapman gerekeni yap yeterli.

    riekerink bey dakika 90 şino’yu çıkarıp yerine chedjou’yu aldı. şaka gibi ama değil. hamza hoca olsa maç başı parasını alsın diye oyuna alındı derlerdi, çok kez dediler bunu. niçin girdi chedjou? vallahi hiçbir mantıklı açıklaması yok. umut bulut’u alsa anlamı olurdu, valla.
    maçın son 20 dakikasında 15 dakikalık anket yaptım twitterda. 1 puana razı mısın ey galatasaraylı diye. 247 kişi oy kullanmış, %50-%50 çıktı.

    son söz. maç öncesinde de sonrasında da osmanlıspor deplasmanından alınan 1 puan iyidir. hele ki bu koşullarda daha da iyidir. galatasaray’ın kontratak oynaması gerektiğinde ısrarlıyım.
  • 325
    şöyle bir durum var; http://gss.gs/C5I.jpg

    bu da musa'nın kart raporu; http://gss.gs/cmA.jpg

    antep maçında çift sarıdan atılmış. bir sonraki maçta oynamama sebebi kırmızı kart cezası. o halde 3 sarı kart durumu devam etmiş ve 14. haftada gördüğü kartla da bizim maçta cezalı duruma düşmüş olmuyor mu.

    edit: tt ve umutlarimiumutbulutbitirdi uyardı. olmuyormuş.

    "tff disiplin kurulu talimati madde 93-3
    bir futbolcunun bir müsabakada sarı kart görmesinden sonra, doğrudan kırmızı kart
    veya ikinci bir sarı kart nedeniyle kırmızı kart görmesi halinde söz konusu sarı kartlar hakem
    raporlarında belirtilmez ve toplam 4 (dört) sarı kart hesabında dikkate alınmaz. "
App Store'dan indirin Google Play'den alın