• 502
    önce sevindiren, sonra üzen ve üzücü bir şekilde biten uefa avrupa ligi maçı. mücadelemize söyleyecek bir lafım yok, herkes canını dişine taktı. oynayabileceğimiz kadar oynadık. rakip çok üstün yeteneklere sahip olunca bu kadar oynanıyor oyun. ilk maçta çok konsantre bir defans oyunu göstermiştik. burada da yine öyleydi aslında. bireysel hatalar oldu tabii ama asıl iki defa takımın dengesi bozuldu konsantre hatalarla. ikisinde de gol yedik. ilkinde defans oyuncularımızın ayakta kalmak yerine kendilerini rakip oyuncunun önüne atmaları çok büyük hataydı. ikinci golde de üç defa üst üste şut çektirdik. bu golde berkan'ın çok içeri girip ofsaytı bozması, aubameyang'ı kimsenin tutmaması...

    bu turu geçebilsek belki sonrası daha kolay olacaktı ama olmadı işte. seneye avrupa'da oynamayacak olmak ise daha da kötüsü. bu takımın seneye de avrupa kupası oynaması gerekiyordu.
  • 504
    travma oluşturacak sonuçla bitmiştir. bir diğeri icin;
    (bkz: 9 aralık 1998 athletic bilbao galatasaray maçı)

    çünkü kafa tuttuk o heyecanı hissettik, yine cevrede farkli takımlardan gelen destek sayısının nispeten arttığını gördük. bu inancı yaşadık harika bir hikayemiz vardı. her sey cok iyi gidiyordu ama sonu istediğimiz gibi olmadı.

    yine içimizde kaldı. harika bir hikayeye konu olan avrupa ligi sezonumuzda sona geldiğimiz maç oldu.

    18 mayıs 2022 gecesi şampiyona elendik cümlesi kurabiliriz.
  • 505
    takım elinden gelenin en iyisini yaptı. iyi mücadele ettiler. aslında maçı kazanacak fırsatları da bulduk ama değerlendiremedik. kısmet böyleymiş. ben kendi adıma mücadeleden memnunum. maç sonunda dört tribünden yaklaşık yirmi bin kişi stadı terk etmeyip takımı en az on dakika boyunca alkışladı. taraftarın önemli bir kısmı da bugünkü mücadele için aynı fikirde demektir. galatasarayımızın canı sağolsun. yalnız bugün tribünde bir kez daha fark ettim ki, berkan kutlu'nun da dediği gibi "sami yen farklı!"
  • 506
    bir kış rüyası, rüya olarak en güzel köşelerimizde kaldı... en fazla korktuğum şey başımıza geldi. galatasaray'ımız öne geçen golü attıktan sonra disiplini ve konsantrasyonu bozuldu ve aşırı fazla açık verdik. spotify nou camp'ta da defans yapmıştık ama sami yen'de olduğu gibi gömülü defans yapmamıştık, kendi ceza sahamız içinde savunmaya kalkınca adamları haliyle akabinde golü buldular. tabiki galatasaray-barcelona arasındaki siklet farkıda özellikle psikolojik baskının arttığı noktalarda kendini çok belli etti.

    taylan, berkan ve cicaldau'nun oyun kurma becerileri aşırı kötüydü. uzun metrajlı toplarının neredeyse tamamı isabetsiz gitti. bence barçayı eleyememizdeki en büyük sebep buydu. 4-2-3-1 ile oynuyoruz, dolayısıyla 2 ön liberoya sahibiz. peki libero çeşitlerine bakalım... deep lying maker (defansif oyun kurucu), ball winning midfielder (savaşçı orta saha), regista (derin oyun kurucu), anchor man (defansif açığı kapatan ön libero). peki taylan ve berkan'da bunların hangisi var soruyorum size? taylan'da hiç biri berkan'da belki savaşçı orta saha ruhu var. kime ait olduğunu bilmesemde şöyle bir söz vardır
    --- alıntı ---
    ön liberosuz formasyon, bas gitarsız müzik grubuna benzer.
    -anonim
    --- alıntı ---

    2. defa soruyorum, bizim ön liberomuz var mı? önlerinde oyunu akıllıca kuracak biri var mı? malesef. onun için asla ama asla 1. ve 3. bölge arasında bağlantı sağlayan 2. bölgede top taşıyamadık. tabiki bu tek sebep değil. siklet farkı, oyuncu eksikliği, geç oyuncu değişikliği, gomisin ileride top tutamayışı, reboundların hepsinin barcelona'ya düşmesi, gol yedikten sonra reaksiyon almama, 10 kişiyken gol yeme vesayre vesayre bu liste çok uzar. önemli olan mücadele etmekti ve galatasaray bunu ilk ayakta tamamen yapıp, ikinci maçta ilk yarıda yaptı. elensek bile takımımızla gurur duyarak elenmekti amacımız ve bunu başardık bence.
  • 508
    çok erken golü bulduk. bu olaya aykut kocaman başlığında değinmiştim. (bkz: #3353497)
    erken gol oyun planlarımızı bozdu.
    ancak bazen ne yapsan olmaz ya işte barcelona maçı da aynı bu şekildeydi.
    kalite her sporun tadı.
    bu maç kimin gözü melo aramadı?
    bu maç kimin gözü sneijder aramadı?
    artık önümüze bakma zamanı.
    emeği geçen ve bize bu heyecanı yaşatan herkese teşekkür ederim.
  • 509
    bu maç özelinde takımı eleştirmenin çok bir anlamı yok. bireysel hatalar, oyuncu tercihleri, oyun planı vs gibi konular üzerine elbette konuşulacaktır ama rakip göz önüne alındığında bu eşleşmede benim tek beklentim takımın "mücadele" etmeseydi. ettiler, sonuna kadar hem de. yetersizler, kapasiteler sınırlı ama o limitleri sonuna kadar zorladılar. buna net şahit olduk. galatasaray markasının ağırlığını herkese hissettirdiler, mevcut şartları da göz önünde bulundurursak bu da "şimdilik" yeterli. artık aynısını ligde de görmek bizim hakkımız.
  • 510
    2-1 yenildiğimiz maçtır.
    bu dönemki, yani 2021-2022 avrupa serüvenimiz de böylelikle mart 17'de sonlanmış oldu. avrupa'da gösterilen bu başarılı sezon için, hem eski teknik direktörümüz fatih hocaya, hem de görevdeki hocamız torrent'e cidden teşekkür ederim. dünkü maç için ise söyleyebilecek bir durumum yok. nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynanan bir 180 dakikada, barcelona'ya karşı bu oyuncularla oynanabilecek belki de en iyi futbolu oynadık.
    herkesin emeğine sağlık.
  • 512
    yıllarca "zamanında barcelona'yı eleyebilirdik" demeden en kısa sürede bu başarımızı tekrarlamamız gerekiyor. avrupa'da nasıl oynanması gerektiğini öğrendik. bugün barcelona'dan daha iyi olan 3-5 takım vardır.
    bu 3-5 takım dışında herkese diş geçirebiliriz.
    bunun dışında oyuncularımız için müthiş bir vitrin maçı oldu. kerem, nelsson, marcao, berkan, hatta taylan ve boey. hepsi ciddi teklif alacaklardır.
  • 513
    iki senedir barselona'da yaşıyorum, maç için istanbul'da stattaydım. barselona ile istanbul'u karşılaştırırsak spor kültürü olarak fersah fersah fark var. 17 yaşındaki oyuncu bizdeki 28 yaşında oyuncunun taktik disiplininin ve fiziksel kapasitesinin çok üzerine çıkıp futbol nasıl oynanır bizlere gösteriyor.

    kötü oynamadık evet. ancak kabul edelim ki adamlar oyunu domine ettiler hem ofansif hem de defansif anlamda. hucum hattına bitiricilik yönünde yapabilecekleri bir iki takviye ile barselona yine dünyanın bir numarası olabilir.

    biz aradaki farkı kapatabilir miyiz? bir nebze. ancak hiçbir zaman o seviyeye çıkamayacağız. bunu barselona'da yaşadığım sürede çok daha iyi gördüm. çünkü olay altyapı farkı değil. tamamen kültür farkı. çocuklar her gün barselona'nın o sporla iç içe yaşayan kültürüyle yoğruluyor. sahilde her gün hemen herkesin koştuğu veya yüzdüğü atmosferle büyüyorlar ve şehirde çoğu insan fit. öyle fit ki sahilde her 10 saniyede bir six packli genç görüyorsunuz. sizi bir de bizim sahillere alalım farkı göreceksiniz.
  • 514
    takımımızın her bir parçası ile gurur duyarak izlediğim 2021 - 2022 sezonu avrupa ligi maceramızın son maçı.

    öncelikle domenec torrent'e teşekkür ediyorum. iki maça da takımı harika hazırlamış. 2. maçta maç 2-1'ken barcelona'nın zamana oynaması + hakemin de bazı pozisyonlarda biraz daha onlara yanlı tavrı nedeniyle maçın sonundaki düşüşünü saymazsak eğer takımın harika denilebilecek bir görüntü çizdik.

    ilk maça göre 2. maçta daha topla oynamak isteyen, hücuma gitmek isteyen bir takım görüntüsü verdik. ki bu önemliydi, özellikle de skor avantajını almak için.

    nitekim aldık da ama alana kadar hücum anlamında özellikle çok pozisyon hatamız var. misal ilk yarıda gomis'in önüne attığımız bir top var, çok iyi hareketlendi çok iyi çekti ama vuruşa gücü yetmedi. sonra yine savunmanın arkasına kerem'e attığımız bir topta kerem mükemmel gitti, ceza sahasına kadar girdi ancak sağ tarafta kaldı, sağdan bir destek bekledi ama bilin bakalım ne oldu? ne olacak, babel oldu. kerem topu kaptırdı, barcelona soldan çıkarken beyimizi daha orta saha çizgisinde yeni gördük.

    ki bence maçın en kritik noktalarından birisi buydu. kontra atak arayacağımızın belli olduğu, ne kadar topu tutsak da hücuma en nihayetinde gerek savunma arkasına gerek forvete uzun atarak çıkacağımız maçta yeterli dinamizme sahip olmamamız. torrent burada bana kalırsa "gomis ve babel topu tutsun, merkezi sağ düşünelim kerem'i kaçırırız" diye düşündü. beşiktaş maçındaki gibi düşündü yani hücuma çıkmayı. anlaşılabilir mi? anlaşılabilir ancak babel top tutacak diye kaç atağı heba ettik, ben sayamadım.

    ki devre arasında arkadaşlarla yazışırken de konuşurken de söyledim: bizim dinamizme ihtiyacımız var, öne mami girmeli sağa da birisi. birisi dedim çünkü kim olduğu bu dakikadan sonra önemsizdi gerçekten, sadece biraz kıpırdanacak bir oyuncu farkını gösterebilirdi. benim tercihim de burada barış alper yılmaz'dan yana olurdu, hem sağ ayaklı dibe inip top kesebilir, hem dinamik, hem savunma yardımı var. morutan da olabilirdi ki nihayetinde o oldu ve bana kalırsa iyi de bir mücadele gösterdi, özellikle sağ kenarda iki kişi ile boğuşup topu oradan çıkardığı bir pozisyon var, hatırlarsınız çok iyiydi. babel'den bu katkıların hiç birisini alamazdık, alabileceğimiz tek katkı topu tutmasıydı ki tuttuğu toplarda da hep hücum düzenine aykırı hareket etti. sağdan sola bir ters top yok, alıp gitme yok, önde kaçan boey'i görmedi. sürekli tuttuğu toplarda frene bastı, bekledi ve kendisine pres gelirken içe cicaldau'ya taylan'a ya da nelsson'a oynadı. bu da bizim hücum etkinliğimizi ciddi manada düşürdü bence. orada daha dinamik birisi, farklı bir şey izletebilirdi bize. yazdıkça aklıma geliyor bak, bir topta sağdan girdi topu kaleciye yuvarladı içeride 2 kişi varken, birisi gomis diğeri kerem'di, arkadan da cicaldau geç koşusunu yapmıştı. delirtecek beni yemin ediyorum, gün sayıyorum sözleşmesinin sonuna.

    gelelim gollere.

    attığımız gol çok iyi, arkaya kesilen topta marcao'nun doğru zamanda hareketlenmesi, doğru yere vuruşu. korneri doğru kullanmayalı uzun zaman olmuş, görmek güzeldi ve gülümsetti beni.

    yediğimiz ilk gol.

    hadi victor öne adımlayıp topu kesemedi tamam. peşine marcao da yattı müdahaleye ama yapamadı hadi o da tamam. berkan, aslanım yatma işte. yatmasan adama yapışsan böyle bir pozisyon yok. önünü açmasan rakibin ya vuracak senden sekip korner olacak, ya yana dönecek ki pva doğru yer tutmuş zaten kesecek böyle bir pozisyon olmayacak. ha sadece berkan'a mı yazar? hayır elbette. öncesindeki marcao ve victor'a da yazar ama yapacak bir şey yok. pedri'nin inatla topu çekmesini engelleyemedik.

    gelelim 2. gol.

    zaten 10 kişiyiz, pena elinden geldiğince iki topu savuşturmuş, orada içe çeviren adam var ya. berkan'ın adamı ve o anda 10 kişi olmamızın nedeni olan sakatlığın sahibi patrick van aanholt'un bölgesinde. çevirdiği anda yapacak hiç bir şeyimiz yoktu, berkan topu takip yerine adamını takip etse, patrick sahadayken bu top oraya dönse bunu da engelleyebilirdik belki. olmadı.

    bu orta saha derinliği ile, bu eldeki durumla yapılabilecek her şeyi yaptığımızı düşünüyorum ben maç özelinde. ekstra bir şeyler yapılabilir miydi, elbette ancak üst üste 3. maçta bu tempoları yapmış bir takım olarak zordu.

    lazio - marsilya - lokomotif moskova'nın olduğu gruptan çık, üzerine barcelona gelsin ve barcelona'nın bile "rahat geçeriz" diye beklediği maçta rakibi zamana oynat. diyecek hiç bir şey yok şuna. canımız, aslanlarımızın canları sağ olsun.

    artık ligde de böyle azimli bir oyunu görürüz umarım, her maçta böyle çabalasınlar yeter zaten sonuçlar gelecektir.
  • 517
    2019 yılında uel’de benfica eşleşmemize biraz benzeyen bir eşleşme oldu. deplasmanda 0-0 içeride 1-2 mağlubiyet, deplasmanda nispeten daha iyi oyun, içeride stoperin kafa golü ama rakibin teknik ve fiziksel olarak bize büyük üstünlük sağlaması, benfica barça kadar baskın olamasa da bana bu eşleşmeyi anımsattı.

    ayrıca marcao daha önce resmi maçlarda tek bir gol atmıştı, 1 ekim 2020 rangers galatasaray maçı, 2-1 kaybetmiştik, ikinci kafa golünü attı bu maçta maalesef aynı skorla kaybettik.

    futbolda tekerrür gerçekten çok yaşanıyor.
  • 518
    14 mart 2022 beşiktaş maçının ceremesini çektiğimiz maça sahne olmuştur. beşiktaş maçında oynanan yüksek eforlu oyunun sonuçları barcelona maçının ikinci yarısında ortaya çıktı. ilk 11’de gomis ve cicaldau’nun yerine mohamed ve emre kılınç olabilir miydi ? olsaydı sonuç değişirmiydi bilinmez ama ne futbolcularda ne teknik heyette elenmeyle ilgili bir hata göremedim. bir hata varsa takımı orta sahasız bırakan yönetimindir.

    avrupa mücadelesinden 9 puan uzaktayız. bu sezonun ardından önümüzde ki sene avrupa’da mücadele edebilmemiz çok önemli bizim için. nasıl olur bilemiyorum ama bu seviyelerle mücadele edebilmemiz için bir şekilde devam edebilmeliyiz.
  • 524
    hala aşırı üzgün olmama sebebiyet veren maç. en son ne zaman bir galatasaray maçında bu kadar yıkıldığımı hatırlamıyorum. genelde ben "oyuncular takmıyorsa bana ne" kafasındaki taraftarlardan olurum. ama dünkü ortam, deplasman maçından beri gördüğümüz bilenmişlik, maça başlama şeklimiz...
    marcao'nun golünden sonra tribünlerde şükreden şükredene, sevinçten ağlayan ağlayanaydı. ben de onlardan biriydim. maçın ilk yarısında 4-5 yiyip hiç umutlanmasak bu kadar koymazdı gerçekten.

    gomis'i severim ama bu maçtaki kıçını kaldıramaz hallerinden dolayı kendisini affetmeyeceğim. babel zaten ruhsuzun tekiydi, şaşırtmadı. morutan'ı, halil'i aylarca futboldan uzaklaştıran, yedeklerden bile süre vermeyip de şöyle bir maçta kurtarıcı olarak sokmaya çalışan taktik dehamıza girmeyeceğim bile. umarım kendisi anlamıştır garantiye alınan maçlarda da olsa yedeklerden neden barış alper'in değil de morutan'ın girmesi gerektiğini.

    neyse arkadaş. umarım bu takım en yakın zamanda bu tip artıklarından arınır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın