• 651
    maçın kırılma anları diyebileceğimiz bir çok pozisyon gelişti. kendi açımdan bu pozisyonları şöyle derlemek istiyorum;

    1) belhanda'nın pozisyonu: kaleye daha sert daha teknik bir vuruşla bizi 1-0 öne geçirebilirdi. burada herkes gibi benim de gözüm yine sneijder'i aradı. örümcek ağlarını köşeden alırdı... https://i.hizliresim.com/Vr7VmV.jpg

    2) feghouli'nin pozisyonu: burada gomis'i görse gomis volkanla birlikte topu tavana asacaktı belki de... https://i.hizliresim.com/nOD7Zg.jpg

    3) feghouli'nin 2. pozisyonu: rakip 2 stoper oyuncuları tüm dikkatlerini gomis'e vermişken sol tarafta bomboş pozisyonda olan rodrigues'e pası çıkartsa daha tehlikeli bir pozisyon olabilirdi. https://i.hizliresim.com/vjDErR.jpg

    4) tolga ciğerci'nin pozisyonu: tolga burada şut çekmek yerine rodrigues'e oynasa şuan farklı şeyler konuşuyorduk. pas atmasa da topa bassa ve durdursa yine farklı şeyler konuşuyor olurduk. bu pozisyon için söylenecek o kadar çok şey var ki... orada topla buluşması gereken son oyuncu sendin tolga. takımdaki sol ayaklı oyuncunun eksikliğini bir kez daha hissettik. hoş gerçi sağ ayağıyla da olsa atamazdı gibime geliyor ya neyse... https://i.hizliresim.com/1JoyqD.jpg
  • 653
    ikinci yarının bir bölümünde bir kopuş yaşamamıza rağmen maç genelinde gayet akıllı ve olgun bir futbol oynadığımız ve rakibe şampiyonluğa oynayan tarafın biz olduğumuzu hissettirdiğimiz maç olmuştur. nitekim maçı kazanacak çokça fırsatı da yakaladık fakat maalesef değerlendiremedik. eminim fenerliler seneye 20. sene koreografisini şimdiden düşünmeye başlamıştır lakin çok da siklememek lazım. biz böyle oynayıp şampiyon olalım da varsın ağızlarındaki çocuk oyalayan o emzik düşmesin varsın.*

    (bkz: sen şampiyon olacaksın)
  • 657
    (bkz: #2374045)

    çok şükür kaybetmedik. maçı banttan izledim, yanıldığım için çok memnunum. bence kadıköy'de kazanacak futbolu oynamışız ama hocanın dediği gibi top sevmedi ya da gerekli vuruşları yapacak kalitede oyuncu eksikliği yaşadık. kazansak süper olurdu ancak sağlık olsun. biz kaçanlar şöyle olsaydı böyle olsaydı diyoruz ama giuliano ve fernandao'nun kaçırdıkları da net. kaybetsek gerçekten psikolojik olarak çok etkilenir; fener de tam tersi coşkulanırdı. şimdi artık tatava yapmamamız ve içerde trabzon, başakşehir ve beşiktaşı 50.011 kişilik ordumuzla dağıtmamız lazım. allah yardımcımız olsun!
  • 658
    nedense bu maçı kazanacağımıza çok emindim, ama olmadı. fenerbahçe bir gol atıp öne geçseydi daha iyi bir reaksiyon gösterip 2-1 bu maçı alırdık. bu maç benim için fenerbahçe stadındaki seriyi bozmak anlamında önemli değildi. 3 puan açısından bakıyordum. ben son 12 hafta için 36 puan isteği ile yola çıkmıştım ama alacağımız puan bu beraberlikle 34'e düştü.
  • 661
    maç sonu takım otobüsündeki sevincin ve taraftarın meşaleli florya karşılamasını anlamadığım maç. ne için bu sevinç? beraberliğe sevinmiyoruz anladım da ortalığı bu kadar yıkmanın, takım otobüsünde şampiyonmuş gibi eğlenmenin nedeni ne? hadi sondan 3'üncü maçtır son büyük maçını bitirmişsindir anlarım ama daha önümüzde 8 maç var. büyük zorlu maçlar var. futbolcuların eğlencesine karşılık sosyal medyada dolaşan kafayı yiyen taraftar videolarını koyuyorum.

    bi de fatih terim'in 50 yıl kazanamasak ne olur unutulmazlarımız var bu statta açıklamasını gördüm. araya bir galibiyet bi zahmet sıkıştırılıverilsin. futbol sadece futbol değil, futbol sadece kupa da değil.
  • 662
    maalesef ciddi tercih hatalarına imza attığımızı düşündüğüm derbi. kadıköy'de kazanamamanın sendroma dönüşmesinden sonra yaşadığımız en büyük problem de bu sanırım. sahaya çıkan oyuncuların hepsi takımın kazanma isteğiyle dolmuş-taşmış haldeler, buna şüphe yok ama işin ucunda tarihe geçme ve kahraman olma isteği; en kritik yerlerde sağlıklı karar vermelerini engel oluyor gibi geliyor bana.

    örneklerle anlatmaya çalışacağım;

    1- rodrigues: http://i.hizliresim.com/BLdzmM.jpg

    ekran görüntüsünde de görüldüğü gibi; belhanda oldukça müsait kaleyi cepheden görür halde, feghouliise biraz dar açıda olmasına rağmen köşede iyi birer pas opsiyonları olarak elleri havada pas bekliyorlar. ancak rodrigues, rakibini geçip kendini şut atmaya öyle bir kenetlemiş ki; kafasını bile kaldırmadan epey cılız bir şutla son derece iyi bir pozisyonu hiç ediyor. burada "belhanda'nın şutu iyi değil, verse nolcaktı ki" diye düşünebilirsiniz ama top belhanda'ya gelse feghouli'yi volkan'la karşı karşıya bırakması işten bile değil.

    2- feghouli: http://i.hizliresim.com/5Dvyr5.jpg

    belki bu sene bu özelliğini çok fazla gösteremedi ama feghouli normalde süratli bir oyuncudur. burada josef'i arkasına almış, nöştader-skrtel ikilisi de açık vermemek için geri geri giderken topu daha fazla sürebilir ve soldan şimşek gibi gelen rodrigues'i görebilirdi. rodrigues görselde biraz arkada gibi gözüküyor ama bildiğiniz üzere açık alanda inanılmaz süratli biri oyuncu ve pozisyonu tekrar izlerseniz gomis'ten çok daha iyi bir opsiyon olduğunu/olacağını öngörebilirsiniz.

    3- feghouil: http://i.hizliresim.com/2JlavE.jpg

    öncelikle burada görsele bakıp biraz abarttığımı düşünürseniz yine pozisyonu tekrar izlemenizi öneriyorum. feghouli topla buluştuğu sırada son derece rahat ve iyi bir zamanı var. rodrigues de soldan şimşek gibi içeri giriyor; hatta öyle ki "ulan volkan bu şutu nasıl çıkardı" diye düşünüp hayallere dalan şener ve dirar donup kalmış vaziyette, arkada son sürat gelen rodrigues'i görmüyorlar bile. ancak feghouli de ilk yarıda rodrigues'in düştüğü hataya düşüp son derece dar açıdan olmayacak bir şut deniyor ve bir pozisyon daha bu şekilde hiç oluyor.

    4- tolga ciğerci: http://i.hizliresim.com/W7PDrQ.jpg

    dünden beri hakkında çok konuşuldu, edildi. fazlasına gerek yok aslında. o pozisyonda sanırım kim olsa şut çekerdi, sadece köşe tercihleri ve topa vurma şiddetleri farklı olabilirdi. yalnız rodrigues'in de bomboş durumda olduğunu ve top ayaktan çıkarken kesinlikle ofsayt olmadığını belirtmek zorundayım.

    bonus: burada teredütte kaldım ama gomis'i de belki bu oyuncuların arasına koyabiliriz. rodrigues'in volkan'dan dönen şutunda topu kontrol etse, etrafında pek bir kimse olmadığından ve hatırı sayılır bir süresi olduğundan daha iyi bir şut çıkarabilir ya da arkasından gelen selçuk'u düşünebilirdi (çok zor ama). ancak bu tip vuruşları da iyi yapabilen bir oyuncu olduğu için bir şey diyemiyorum. kendine güvendi ve defans öyle dağılmışken şansını deneyip işi bitirmek istedi.

    bu maç 17 mart 2012 galatasaray fenerbahçe maçıyla birçok yönden benzerlik taşıyor. o maçı da tekrar bi' izlerseniz; şu maçta yapılan tercih hatalarının çok benzerlerine rastlayacaksınız. umarım hoca bu duruma da bir çare bulabilir.
  • 665
    ultras/movement'in maç onbiri:
    1- "alex'i hoca, ali koç'u başkan yapmaya geliyoruz" diye oldukça iddialı gidiyordu galatasaray taraftarı kadıköy'e. aslında istatistiklere bakılırsa, aziz yıldırım'ın başkan, aykut kocaman'ın fenerbahçe teknik direktörü olması galatasaray adına en hayırlısı zira birinin başkanlığında galatasaray sayısız defa şampiyon olurken, diğerinin hocalığında galatasaray derbilerde "psikolojik" üstünlüğü eline geçirip, kadıköy'de kolay yenilmiyor. 2018'in ilk galatasaray-fenerbahçe derbisi cumartesi gecesi kadıköy'de oynandı ama galatasaray maça cuma gecesi türk telekom stadyumunda 28 bin taraftarının önünde çıktığı antrenmanla başlamıştı aslında. fatih terim, iki takım arasındaki oyuncu kalitesinin kendi takımından yana olduğunun bilincinde, derbide rakibe tek avantaj sağlayacak konunun "gerginlik" olduğunu bilerek oyuncularını sakin kalmaları ve takımlarını eksik bırakmamaları konusunda iyi motive etmişti. bu "tecrübesi" de cumartesi maç içinde farkını gösterdi, her türlü "provakasyona", kasti tekmelere rağmen sadece top oynamak idi niyetleri galatasaraylıların. top çeviren, pozisyon arayan deplasmana gelen sarı-kırmızılılar iken, fenerbahçeliler ise "hakemin idare edeceğinin" farkında, faullerle kesiyordu atakları... buna rağmen ilk devre gomis'le ve rodriguez'le volkan'ı tehdit edecek pozisyonlar da buldu fatih terim'in öğrencileri de arzu edilen gol sevinci yaşayamadılar. buna karşın fenerbahçe adına ilk devredeki en tehlikeli atak maicon'un anlık duraksamasından yararlanan soldado'nun mehmet ekici'ye verdiği pasta muslera'nın kurtarışıydı.
    ikinci devre galatasaray yine arzuluydu, rodriguez'in ve nagatomo'nun şutlarında volkan başarılıyken, fenerbahçe'nin alper, fernandao ve guliano ile geliştirdiği ataklarda muslera klasını konuşturmasını bildi. ve maç başladığı gibi bitmeye doğru giderken, maicon'un direkten dönen topu ile tolga'nın penaltı noktası üzerinden fileleri havalandıramaması galatasaray'ın bir derbide puanla yetinmesine, fenerbahçe'yi de altı puan gerisinde tutmasına vesile oluyordu...

    2- maç sonu değerlendirmesi yapıldığında, derbiye kalecilerin damga vurduğu gözüküyor. son haftalarda "vefabilmez" ve hayatı günübirlik yaşayan galatasaray "taraftarı?" tarafından eleştirilen fernando muslera kalesinde oldukça konsantre ve güvenli dururken, rakiplerin son topları beceriksizce kullanmasında da muslera korkusu vardı aslında. ayrıca, sezon boyunca yenilen yan toplardan dersler çıkarılmış ve "zayıf" taraf olan arka direğe linnes'i görevlendirmeye başlamıştı uruguay'lı kaleci. oyun içinde gelişen bir ortada alper'e vurdurulan kafa vuruşu dışında da yan top tehlikesi yaşamadı galatasaray kalesi. fenerbahçe kalecisi volkan da beşiktaş maçında gördüğü "manasızca" kırmızı kart sonrası hocası ya da yönetim tarafından uyarılmış olacak ki, hiç görmediğimiz kadar sakindi cumartesi gecesi. oysa bizim bildiğimiz volkan mevzu çıkarmak için uğraşır, istediğini de kolayca alırdı.

    3- fatih hoca artık ideal kadrosunu oluşturdu ve içeride-dışarıda aynı on birle oynamaya başladı. savunma dörtlüsü mariano'nun cezalı olması sebebiyle linnes'le takviye edilirken, norveçli savunmacı rakip yarı sahada çok gözükmemesine rağmen savunmada pek de aksamadı. karşı taraftaki mevkidaşı yuto nagatomo ilk yarı dirar karşısında fiziksel olarak zayıf kalsa da, hareketli ve inatçı yapısıyla yine görevini layıkıyla yapmış oldu. serdar ve maicon ikilisi de maicon'un ilk devre yaptığı tek hata dışında kusursuz oynarken, futbol tanrıları brezilyalı topçudan yana olsa maicon galatasaray tarihine adını yazdıran oyuncu olabilecekti. maicon'un partneri serdar aziz de maç boyu soldado'ya nefes bile aldırmadı ve ispanyol oyuncu 77. dakika kenara alınmak zorunda kaldı.

    4- derbi öncesi herkesin aklındaki en önemli sorulardan biri fatih terim'in kadıköy'de sakatlıktan yeni kurtulan fernando ile mi yoksa form grafiği her maç daha da yükselen donk ile mi başlayacağıydı. hoca, tecrübeye güvenmişti ve kararında da oldukça haklı çıktı zira brezilyalı sakatlanıp oyundan çıkana kadar üstün futbol sezgisi ile fenerbahçe'nin bir çok atağını başlamadan bitirirken, oyunu galatasaray'ın elinde de tutuyordu. 58. dakika donk'un fernando'nun yerine oyuna girmesinden sonra hollandalı oyuncu her ne kadar göze batan hata yapmasa da selçuk ve belhanda'ya orta sahada gereken desteği gösteremedi ve fenerbahçe, galatasaray kalesine daha çok adamla, daha kolay gelebildi. karşılaşma sonrası sakatlığının pek ciddi olmadığını belirten fernando yüreklere su serpti zira şampiyonluk yolunda kendisine çok ihtiyacımız olacak...

    5- ligin gol kralı ve her maç "leblebi" gibi gol atan gomis bu derbiyi maalesef "boş" geçti. sami yen'deki maçı da golsüz kapamıştı. ilk devre iki, ikinci yarı da bir pozisyon buldu ama kısmetsizdi fransız oyuncu. gol atamasa da son dakikada iki rakip savunma oyuncusunu "bağlayarak" tolga'ya maçı kazandıracak pası da atan yine gomis'ti ama gurbetçi topçu sezonun ilk devresinin ilk haftalarında sayısızca gol attığı ayak içi plaselerinden birini daha yolladı volkan'ın kalesine ama fenerbahçeli kaleci başarılıydı.

    6- şans mı denir, tılsım mı denir, büyü mü denir bilemiyorum ama artık kadıkoy'deki maçlarda mantık dışı, tuhaf işlerin olduğunu kimse inkar edemez. prekazi diyordu ya "topun canı var" diye, o top fenerbahçe kalesine bir türlü girmek istemiyor. özellikle şuna ne denir; 17 mart 2012'de fenerbahçe-galatasaray maçını bülent yıldırım yönetiyor, galatasaray'ın başında fatih terim, fenerbahçe başında aykut kocaman var, maç berabere bitiyor, son dakika baros'un vuruşu migros tribünü tarafındaki kale direğinden geri dönüyor. aradan 6 sene geçmiş, yine aynı tarihte bir derbi var, hakem yine bülent yıldırım, teknik adamlar tekrar aynı hocalar ve maç yine berabere biterken, maicon'un son dakikalarda serbest vuruşu yine aynı kale direğinden geri dönüyordu... bunu kim bana, hangi mantıkla açıklayacak?

    7- karşılaşmanın hakemi açıklandığında derin bir eyvah çekip, "yine berabere bitecek bu maç" dedim. blog sayfalarında burada ve burada bülent yıldırım'ın "idareci" bir hakem olduğunu ve "ne şiş yansın ne kebap" hesabı maç yönettiğini yazmıştık. fırat aydunus'u bekliyordum derbi hakemi olarak ama türkiye futbol federasyonu mu yoksa mhk mi bilmem, birileri bu maç sonrası ortalığın sakin kalmasını istemişler ve bülent yıldırım'ı seçmişler. "görevini" de başarıyla yerine getirdi maçın hakemi, daha ilk dakikalarda mehmet ekici'nin feghouli'ye kırmızı kartlık hareketine kart dahi çıkarmadı, daha sonra ekici yine "daldı" yine kart yok, soldado eline vuruyor kart yok, soldado serdar'a dirsek atıyor yine kart yok, valbuena maicon'u yıkıyor hala kart yok...yok ve yok... ev sahibi tribünleri germemek lazım değil mi? skrtel, gomis'in kafasına tekme atınca ayıp olmasın diye sarı kart gösteren bülent yıldırım'ı da "iyi çalışmış" fenerbahçe hocası ki, galatasaray ataklarını zayıf bir anadolu takımı misali faullerle kesme talimatı verirken oyuncularına, ceza sahasına girer girmez "bırakın kendinizi" demişti forvetlerine. derbi maçlara bülent ve cüneyt gibi "hesap yapan"lar yerine cesur fırat gelsin de yardımcısı alex olmasın ama...

    8- "aykut kocaman, bu ülkenin futbol çölünde bir vahadır. kocaman'ı diğer meslektaşlarından ayıran temel özelliği, ne yokluklar içerisinde kurduğu istikrarla takımına oynattığı kişilikli oyundur, ne de futbolda kimi dizilişlerin "demokratik" olmadığını öne süren sıradışı bakış açısıdır. onun yalnızlığı, yaşamsal önemdeki bir puan mücadelesinin sonrasında sarf ettiği sözlerle başlar: "rakibimizi elle atılan bir golle yenmek istemezdik. üzgünüm." galibiyet ve üzüntü sözcükleri kocaman'ın tertemiz vicdanındaki rahatsızlığın dışavurumunda bir araya gelebilmektedir." diyor aykut kocaman'ı anlatan kitabının tanıtımında barış tut. sevgili barış'tan aykut'taki değişimi de anlatan ikinci bir kitabı bekliyoruz artık, zira o sözünü ettiği "adam", artık oyuncularına taktik vermeyi bırakıp, her maç sonrası hakemlere "sallamakla" meşgul. derbide de oyun boyunca hakem bülent yıldırım'ın çaldığı her düdük sonrası yan hakeme isyan eden, sırıtıp tebessümlerle hakemleri aşağılayan bir teknik direktör portresi var karşımızda artık... biz galatasaray'lılar olarak rakibin hocasının aykut kocaman olmasından memnunuz zira yıldız oyuncuları oynatmayıp, orta saha mücadelesini tercih edince, bırakın deplasmanları kadıkoy'de bile galatasaray kalesinde baskı kuramıyor...

    9- saha içinde "mevzusuz" geçen maçı, saha dışı faktörlerle fenerbahçe yönetimi germeye çalıştı cumartesi gecesi. galatasaray tribünü önüne konan hoparlörlerle sarı-kırmızılı taraftarın sesi kesilmek istendi. yazıktır, ayıptır... bunu sosyal alemde galatasaray taraftarı çok yazdı ama raporuna yazacak bir gözlemci olmayacaktır. oysa uefa'ya bağlı bir avrupa kupası maçı olsa, o hoparlörler oradan kaldırılmadan maç başlatılmazdı. bu skandaldan daha beteri de fenerbahçe spor kulübünde yönetici sıfatı taşıyan bir "şahsın" galatasaray tribününe yapmış olduğu el-kol hareketleridir. galatasaray yönetiminin söz konusu kişi ile ilgili gerekli işlemleri yapacağına inanıyorum da merak ettiğim bu şahsın eğer evli ve çocukluysa, maçtan sonra evine gidince karısının ve çocuklarının yüzüne nasıl bakacağıdır. ayıp...

    10- fenerbahçe tribünleri galatasaray'ın kadıkoy'de 19 sene galip gelememesine atıfta bulunmak için kale arkasında ve maraton tribününde bez pankart ve kartonlarla koreografi çalışması yapmayı denediler hafta sonu oynanan derbide. evet, denediler de pek başaramadılar. kale arkasında açılan kanarya-aslan temalı boyama pankart anlaşılırdı ama kartonlarda yazılanı okumak için televizyon başında epeyce zorlandık. stadyum anonsçusunun "arkadaşlar, kareografi başlamadı, kartonları indirin" anonsu yapılırken, bazı kişilerin karton kaldırması, bazı taraftarların oralı olmaması ise deplasman tribününe gelen bu işin ustalarını epeyce güldürdü. bakın arkadaşlar, beşiktaş tribünü gibi yapın, bu işleri ustası ultraslan'a bırakın ve belki beste yapmak, belki konfeti atmak gibi başka uğraşlara girin...

    11- galatasaray, kadıköy'de aldığı beraberlik ile fenerbahçe ile arasındaki 6 puanı koruyarak, rakibini zirve yarışından epeyce uzaklaştırırken, pazar gecesi beşiktaş'ın başakşehir karşısında kaybetmesi sonrası şampiyonluk yolunda önemli bir avantaja sahip oldu. milli takım arasından sonraki hafta galatasaray kendi evinde trabzonspor'u yenerse, başakşehir akhisar deplasmanında puan kaybedecektir ve puan farkı tekrar dört olacaktır. bundan sonra sarı-kırmızılılara kalan da iyi konsantre olup, önlerindeki maçları almak ve 21. şampiyonluğu kucaklamak olacaktır... haydi inşallah...

    http://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...galatasaray.html?m=1
  • 667
    maçın ilk yarısında fenerbahçe'nin kazandığı frikikte baraj 9.20 cm olarak ölçülmüş. 9.15'ten bile geride yani. maicon'nun direkten dönen frikiğinde ise baraj 8.3 cm olarak ölçülmüş. nerdeyse 1 metre öne çıkmış baraj. 'ya ne olacak?' demeyin. maicon'un vuruş stili barajın üstünden değil yanından falso vererek yapılan. gözünüzde barajı 1 metre geriye çekip aynı vuruşu düşünün ve topun nereye gideceğini hesap edin. ne demek istediğimi anlayacaksınız.
  • 668
    17 mart günü, saat 16:55'de girdiğim enrty az önce* forum tarzı entry olarak doktor sagbirakmayan tarafından silindi.
    silinen entry'im noktası virgülüne kadar bu şekilde idi;

    "beyler içerdeyiz 40-45 dakikadır. hoparlörleri anlatamam size, bangır bangır kulak, kafa filan kalmadı.
    ama rahat olun, alıcaz."

    bu entry benim için özel bir enrty idi.
    o nedenle bu şekilde silinmesine gönlüm el vermedi ve canlandırmak istedim.

    hayatımda gittiğim 2.kadıköy deplasmanı. **
    umarım, bu sene 3.defa üstüste yine kadıköyde olacağım* ve

    -2016-2017 sezonu yenilgisi
    -2017-2018 sezonu tolga ciğerci sonrası kaçan galibiyeti ve alınan beraberliği sonrası;
    -2018-2019 sezonunda 1999-2000 sezonu sonrası ilke defa kadıköyde kazanıp şampiyonluk ateşini sönmemek üzere daha büyük bir yangına çevireceğiz.
  • 669
    bu maçtaki 11'imizden 4 tanesi(serdar, maicon, rodrigues ve gomis) artık takımda değil. nagatomo sakat ve selçuk'un da 14 nisan 2019 fenerbahçe galatasaray maçında 11 başlaması beklenmiyor. bu maçta 11 oynayan muslera, linnes, fernando, belhanda ve feghouli ise pazar günü de sahada olacaklar.

    mariano bu maçta cezalı olduğu için oynamamıştı. pazar günü oynayacak. onun dışında ndiaye, onyekuru, diagne ve emre akbaba ilk kez galatasaray formasıyla kadıköy'e çıkacak. donk ise bu maçta oyuna sonradan girmişti.

    hasıl kadıköy atmosferini bilmeyen 4 oyunumuz var. bunlardan biri emre akbaba. psikolojik olarak kendini hazırlaması zor olmayacaktır. adam küçüklükten galatasaraylı. diğerleri de yabancı oldukları için en azından baskıyı o kadar derinden hissetmeyeceklerdir.
  • 673
    malum yerde kazanamadığımız ve bu serideki 19. seneyi devriyesindeki randevu. ayrıca seriyi sona erdirmeden önceki sondan ikinci maç.

    fatih hoca'nın 4. serüvenindeki ilk kadıköy derbisi. o sezon aldığımız üçüncü ve son beraberlik idi. diğer iki beraberliği de yine fenerbahçe'ye karşı iç sahada ve antalya deplasmanında almıştık.

    bu maçta 11'de başlayan tam 6 (maicon, serdar, nagatomo, fernando, rodrigues ve gomis) oyuncu, yedeklerle beraber toplam 8 (sinan ve tolga) oyuncumuz şu anda kadroda bulunmuyor. hatta sezon sonunda futbolu bırakacağına inandığımız selçuk'u da sayarsak 9 ediyor bu sayı.

    maç kafa kafaya başlamış ve öyle devam ederken ilk yarıda bafetimbi gomis ile net sayılabilecek bir pozisyondan faydalanamamış, ekici'nin 3 kez sarı kart görmesi gerekirken kartsız tamamlamasına anlam verememiştik. fernandao'nun bariz ofsayt golünden sonra bir anlığına gözlerimi kapatıp, elimle yüzümü siper edip, hayal kırıklıklarına girmeye tam başlarken, spikerin 'ofsayt' sözünü duymamla o moddan kolayca çıkmıştım.

    esas hayal kırıklığı ise 90. dakikada, bu sezon fenerbahçe'yi mahveden oyunculardan birisi olan tolga ciğerci'nin bomboş pozisyonda volkan'ın kucağına topu yuvarlamasından sonra gerçekleşmişti. maçı izlediğim yerdeki galatasaray taraftarlarından birisinin tabiriyle tam bir 'kız gibi' vurmuştu. bu oldukça cinsiyetçi tabir, burada ne hikmetse cuk diye oturuyor. maicon'un frikiği, gomis'in pozisyonu, ekici'nin verilmeyen kartları vs. hepsini unutturacak bir pozisyondu o.

    şu kadıköy geyiğini 2 sene erken bitirebilir, karşı tarafın çok bayıldıkları aykut hocalarının ve koreografi özürlü taraftarlarının tek oyuncağını ellerinden çoktan almış olabilirdik.

    neyse ki bu sene şubat ayında onyekuru'dan koşu vardı da, çok daha epik bir galibiyet ile şu gereksiz oğlu gereksiz seriyi sonsuzluğa gömdük. bir benzerini allah göstermesin.
  • 674
    tolga ciğerci'nin atamadığı golle serinin iki sene uzamasına neden olan maç. benim gibi kaçırdığı maç sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen birinin hem nişanı (14 ekim 2017 konyaspor galatasaray maçı), hem düğünü (17 mart 2018 fenerbahçe galatasaray maçı)tabi ki maça denk gelecekti. hanım ne kadar da dese sanki içime doğmuş gibi nikahı 17.00'a aldım. hatta çokta söylenen oldu; cumartesi günü o saatte nikah mı olur çalışıyoruz diye. dinlemeyerek ne güzel kara vermişim. kazansaydık evlilik yıldönümü daha bir anlamlı olacaktı. nasip değilmiş.
    maç bitse de damat gelse diyen yeni gelin* https://gss.gs/Txm.jpg
  • 675
    0-0 bitmesine rağmen bence yakın tarihin en güzel galatasaray-fenerbahçe maçıydı.

    yakın dönemde

    13 nisan 2016 galatasaray fenerbahçe maçı
    8 mart 2015 fenerbahçe galatasaray maçı
    22 nisan 2012 galatasaray fenerbahçe maçı
    7 aralık 2011 galatasaray fenerbahçe maçı
    23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı
    12 ağustos 2012 galatasaray fenerbahçe maçı

    gibi bir takımın çok baskın oynadığı derbiler yaşanmış olsa da 2 takımın birden çok iyi oynadığı belki de tek maç buydu.

    maçın oynandığı haftadan önce zirvedeki puan durumu;

    1- galatasaray 53
    2- beşiktaş 50
    3- medipol başakşehir fk 50
    4- fenerbahçe 47

    şeklindeydi ve bu maçtan bir gün sonra da 18 mart 2018 başakşehir beşiktaş maçı oynanacaktı. fenerbahçe şampiyonluk yarışına tutunmak için mutlaka kazanmak zorundaydı ve taraftarları kadıköy derbilerindeki üstün performanslarına güveniyorlardı. süper lig 2015-2016 sezonu'nun başından itibaren çıkmış olduğu 12 derbide 1 galibiyet 5 beraberlik 6 mağlubiyetlik rezil bir performans göstermiş olan galatasaray da 4. döneminin ilk derbisine çıkacak fatih hocaya ve güçlü kadrosuna güveniyordu.

    maçta iki takım da varını yoğunu ortaya koydu. temposu, oyun kalitesi, yoğunluğu ve gerilimi açısından müthiş bir maç oldu. çoğu maçın 2. yarısında olmak üzere iki takımın da 6-7 tane net gol pozisyonu oldu ve maç 2 tarafa da gelip gidebilirdi.

    sonuç olarak kazanıp seriyi bitirememiş olsa da deplasmanda beraberliği alan galatasaray avantajını korumuş ve şampiyon olmuş, fenerbahçe ise bu maçtan sonra 8'de 8 yapmasına rağmen 2.likle yetinmiştir.

    bu maç sonrasında "0-0 biten derbi mi olur" serzenişinde bulunan beşiktaş taraftarı takımlarının bir gün sonra oynadığı 18 mart 2018 başakşehir beşiktaş maçı'nı 30 dakika boyunca 1 kişi fazla oynamasına rağmen başakşehir'e 1-0 yenilmesinin acısını yaşamış, sezonun devamında takımları 29 nisan 2018 galatasaray beşiktaş maçı ile hak ettikleri yer olan 4.lüğe postalanmış, o gün bugündür de belini doğrultamamıştır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın