673
malum yerde kazanamadığımız ve bu serideki 19. seneyi devriyesindeki randevu. ayrıca seriyi sona erdirmeden önceki sondan ikinci maç.
fatih hoca'nın 4. serüvenindeki ilk kadıköy derbisi. o sezon aldığımız üçüncü ve son beraberlik idi. diğer iki beraberliği de yine fenerbahçe'ye karşı iç sahada ve antalya deplasmanında almıştık.
bu maçta 11'de başlayan tam 6 (maicon, serdar, nagatomo, fernando, rodrigues ve gomis) oyuncu, yedeklerle beraber toplam 8 (sinan ve tolga) oyuncumuz şu anda kadroda bulunmuyor. hatta sezon sonunda futbolu bırakacağına inandığımız selçuk'u da sayarsak 9 ediyor bu sayı.
maç kafa kafaya başlamış ve öyle devam ederken ilk yarıda bafetimbi gomis ile net sayılabilecek bir pozisyondan faydalanamamış, ekici'nin 3 kez sarı kart görmesi gerekirken kartsız tamamlamasına anlam verememiştik. fernandao'nun bariz ofsayt golünden sonra bir anlığına gözlerimi kapatıp, elimle yüzümü siper edip, hayal kırıklıklarına girmeye tam başlarken, spikerin 'ofsayt' sözünü duymamla o moddan kolayca çıkmıştım.
esas hayal kırıklığı ise 90. dakikada, bu sezon fenerbahçe'yi mahveden oyunculardan birisi olan tolga ciğerci'nin bomboş pozisyonda volkan'ın kucağına topu yuvarlamasından sonra gerçekleşmişti. maçı izlediğim yerdeki galatasaray taraftarlarından birisinin tabiriyle tam bir 'kız gibi' vurmuştu. bu oldukça cinsiyetçi tabir, burada ne hikmetse cuk diye oturuyor. maicon'un frikiği, gomis'in pozisyonu, ekici'nin verilmeyen kartları vs. hepsini unutturacak bir pozisyondu o.
şu kadıköy geyiğini 2 sene erken bitirebilir, karşı tarafın çok bayıldıkları aykut hocalarının ve koreografi özürlü taraftarlarının tek oyuncağını ellerinden çoktan almış olabilirdik.
neyse ki bu sene şubat ayında onyekuru'dan koşu vardı da, çok daha epik bir galibiyet ile şu gereksiz oğlu gereksiz seriyi sonsuzluğa gömdük. bir benzerini allah göstermesin.
fatih hoca'nın 4. serüvenindeki ilk kadıköy derbisi. o sezon aldığımız üçüncü ve son beraberlik idi. diğer iki beraberliği de yine fenerbahçe'ye karşı iç sahada ve antalya deplasmanında almıştık.
bu maçta 11'de başlayan tam 6 (maicon, serdar, nagatomo, fernando, rodrigues ve gomis) oyuncu, yedeklerle beraber toplam 8 (sinan ve tolga) oyuncumuz şu anda kadroda bulunmuyor. hatta sezon sonunda futbolu bırakacağına inandığımız selçuk'u da sayarsak 9 ediyor bu sayı.
maç kafa kafaya başlamış ve öyle devam ederken ilk yarıda bafetimbi gomis ile net sayılabilecek bir pozisyondan faydalanamamış, ekici'nin 3 kez sarı kart görmesi gerekirken kartsız tamamlamasına anlam verememiştik. fernandao'nun bariz ofsayt golünden sonra bir anlığına gözlerimi kapatıp, elimle yüzümü siper edip, hayal kırıklıklarına girmeye tam başlarken, spikerin 'ofsayt' sözünü duymamla o moddan kolayca çıkmıştım.
esas hayal kırıklığı ise 90. dakikada, bu sezon fenerbahçe'yi mahveden oyunculardan birisi olan tolga ciğerci'nin bomboş pozisyonda volkan'ın kucağına topu yuvarlamasından sonra gerçekleşmişti. maçı izlediğim yerdeki galatasaray taraftarlarından birisinin tabiriyle tam bir 'kız gibi' vurmuştu. bu oldukça cinsiyetçi tabir, burada ne hikmetse cuk diye oturuyor. maicon'un frikiği, gomis'in pozisyonu, ekici'nin verilmeyen kartları vs. hepsini unutturacak bir pozisyondu o.
şu kadıköy geyiğini 2 sene erken bitirebilir, karşı tarafın çok bayıldıkları aykut hocalarının ve koreografi özürlü taraftarlarının tek oyuncağını ellerinden çoktan almış olabilirdik.
neyse ki bu sene şubat ayında onyekuru'dan koşu vardı da, çok daha epik bir galibiyet ile şu gereksiz oğlu gereksiz seriyi sonsuzluğa gömdük. bir benzerini allah göstermesin.