• 2
    2 gün kalan maç.

    https://yenisafak.feo.doracdn.com/...4dkgrwagwsaagiwo.jpg

    https://i.ytimg.com/vi/Smw5IdtmTsI/hqdefault.jpg

    hakemi bülent yıldırım oldu. 16-17'de 27 şubat 2017 galatasaray beşiktaş maçında bizi yarıştan koparan adam. kötünün ortası, iyisi bile değil.

    dilerim kendisine iş düşmeyen bir maç olur. yıldım artık, kadıköy'de hakemle maç kaybetmekten yıldım. kim kazanacaksa iyi olduğu için kazansın.

    maça kaldı 72 saatten az, artık "nasıl olsa kaybedeceğiz" tarzı cümleler duymak ve görmek istemiyorum.
    biz o stattan kupa aldık çıktık ya, daha gerilimli bir maç olabilir mi?
    insanlar hayatını kaybetti o stresle, heyecanla...

    hocamız fatih terim. tam bir winner.

    hocaları aykut kocaman, tam bir bükücü :(

    kadroları karşılaştırmıyorum bile, fenerbahçe'den alıp da kendi takımımda il onbire koyacağım oyuncu yok.

    zaten normalde derbilerde ev sahibi avantajlıdır, kadıköy'de daha avantajlıdır(!)

    gideceğiz ve bam bam bam oynayacağız...

    "kazanacaksınız.kazanmak için uğraşacaksınız.ama netice ne olursa olsun, siz benim gözümde hep kazandınız hep şampiyonsunuz'

    (bkz: hedef 21)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 4
    1 gün kalan maç.

    http://www.webaslan.com/...15/screenshot_15.jpg

    https://www.haber3.com/...6.jpg?v=aa1479485006 (u: son kadıköy galibiyetindeki yani 22 aralık 1999 fenerbahçe galatasaray maçında kalemizdeki isim mehmet bölükbaşı)

    maç skoru veriyorum 1-3.

    farkındaysanız bu sene önceki yıllara nazaran, üstelik de fenerbahçe tarafında bu maç final maçı olmasına rağmen, agresif, göndermeli, kışkırtıcı bir açıklama gelmedi. sanırım mahmut uslu bir tek bir şeyler söylemiş, onu da ben bile duymadığıma göre zaten pek gündem olmamış demektir. fener tarafı inanılmaz sakin.
    maç biletler aziz yıldırım'a yakın kongre üyelerine gitmiş. haziran 2018'de yapılacak olan seçim sebebiyle aziz yıldırım - ali koç çekişmesi fener'i biraz bozdu. aziz yıldırm'ı istemeyen ve ali koç'u isteyen fenerbahçe taraftarlarının bir kısmı bu maçta alınacak olan bir yenilgiye "hayırlı olacak" gözüyle bakıyor.

    bu 19 yıldır yenilmeme mevzusu artık taraftarın ve kulübün sırtında yük olmaya başladı. biz kendi adımıza zaten ligi 33 hafta üzerinden hesaplayıp, gelirse ekstra 1 puanı yazıyoruz tabelaya :(

    artık daha çok baskı altında olan taraf onlar. üstelik de biz o stattan şampiyonluk kupası ile çıkan bir hoca ile gidiyoruz.

    10 sene arka arkaya yenilmenin peşine ilk puanımızı aykut kocaman'ın ilk döneminde almıştık.

    (bkz: 24 ekim 2010 fenerbahçe galatasaray maçı)

    sonraki yıllarda yine aykut kocaman varken 2 beraberlik 1 yenilgimiz var. o yenilgi de şampiyon olarak gittiğimiz ve 3 forvetle(burak, elmander, drogba) oynadığımız saçma maç.

    yani aykut kocaman'ın kadıköy'de ciddi bir galatasaray fobisi var. bunu taraftar da biliyor.

    en son dün akşam ultraslan ve genç fenerbahçeliler yemek yedi. sefa kalya'nın vefatından sonra iki taraf oldukça centilmen bir şekilde birbirinin kayıplarını anar ve birbirine destek olur oldu. rekabetin saha içinde kalmasını sağlamaya çalışıyorlar. bu oldukça enteresan, özellikle biraz geriye bakınca.

    tabii ki maç başladığı andan itibaren fenerbahçe taraftarı da oyuncusu da sonuna kadar savaşıp her zamanki gibi baskı ve kaos ile bizi sindirmeye çalışacaktır ama biz sanki bu maçta daha sakin kalacak gibiyiz. yani sakinlikten kastım vur kafasına ekmeğini al ezikliği değil. oyuna gelmemekten bahsediyorum.

    fatih terim'in 4. döneminde ilk derbi maçından yenilgiyle ayrılacağına da inanmıyorum. hocanın 1999'da son galibiyeti alan kişi olması ile maç sonunda buna gönderme yapması ne kadar da olası, gözümde bile canlanıyor konuşması.

    fenerbahçe'nin bu maçta yapacağı en önemli şey duran top, penaltı kovalamak olacaktır. saçma sapan hatalar yapmazak maç bize dönecektir.

    maçın şifresi ilk golü atmak.

    ilk golü kim atarsa en kötü kaybetmez.

    biz ilk golü attığımız an "galiba buraya kadar" düşüncesini de taraftara verir, protestoların başlamasına zemin hazırlarız. biz öne geçersek aykut'un üretken olmayan oyunuyla ve panikle bize gol atmaları daha da zorlaşır. taraftarın enerjisini düşürdüğümüz an maç bizde demektir.

    tabii ki maçın hakemi de (bülent yıldırım) büyük iş düşüyor. eğer gördüğünü çalabilirse sıkıntı yok. tetikçilik yapacaksa bu kadar yazı boşuna yazıldı zaten, konuşmaya bile gerek yok.

    kadıköy hasretinden ziyade milli maç arasına kafalar rahat ve şampiyonluk havasıyla girmek için 3 puanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. alınacak olan 3 puan ile önce fener'i saf dışı bırakıp, sonra 18 mart 2018 başakşehir beşiktaş maçında olası bir beraberlikte çok ciddi bir avantajı cebe koyabiliriz.

    hayat neden olmasın...

    (bkz: hedef 21)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 5
    hissedilen sıcaklığın 18°c olacağı bir havada oynanacak olan derbi. rüzgâr kuzeydoğu yönünden 13 km/s hızla esecek. yağış olasılığı %1. gökyüzünün %99'u maç saatinde bulutlarla kaplı olacak ki 18 mart 2018 pazar günü beklenen şiddetli yağışın habercisi bu. maç saatinden önce ise termometreler gün içinde 25°c'leri gösterecek. libya üzerinden gelen sıcak hava dalgasıymış bunun sebebi.

    gökhan abur was here :( http://gss.gs/h00 *

    yarın güneş istanbul'a saat 07.13'te doğacak ve biz galatasaraylılar o dakika uykularımızdan uyanıp "güneş doğarken ardından tepelerin, zürriyetini mıncıklayalım fenerbahçe'nin" diyeceğiz...

    şartlar bafe'nin fenerbahçe'yi bafilemesi için gayet müsait. gazamız şimdiden mübarek ola...

    edit: link tazelendi.

    maç sonrası edit'i: yine olmadı :(
  • 6
    normalde heyecan yapan beni hiç heyecanlandırmamış maç. çünkü 20 senedir galip gelememizin sebebi şansızlık filan değil, gözümüzde çok büyütmemiz ve beceriksizliğimiz. akhisar her sene orada galip, başakşehir her sene galip, bursaspor kaç kere yendi. trabzonspor bile kaç senedir yenilmiyor. üst düzey avrupa takımları gelip tokatlayıp tokatlayıp gidiyorlar. 1 tane şansız yersin, 2 tane şansız yersin sorun yok. fakat sen iyi takımsan 3 tane de atarsın. galip gelmek için 3 tane gol atmamız lazım. yani çatır çatır oynamamız lazım. mesela yakın tarihte çok rahat galip gelebileceğimiz bir maç vardı (bkz: 12 mayıs 2013 fenerbahçe galatasaray maçı). bu maçtan 6 gün önce şampiyon olmuştuk, dolayısıyla 3-4 gün futbolcular barlardan çıkmadı, hoca cezalıydı, burak gibi sahada ne yaptığını bilmeyen umursamaz ve yorgun futbolcular vardı, sonuç yine mağlubiyet. yani şansızlık filan değil bu, çok net becerisizlik. ayriyeten güvenmediğim futbolcular var:

    sakatlıktan yeni dönmüş fernando francisco reges,
    taraftarın ayılıp bayıldığı younes belhanda - sofiane feghouli ikilisi*,
    yaşlanmış selçuk inan,
    ve dakika almasından korktuğum yasin öztekin.

    gibi gibi güvenmediğim futbolcular var. rakip sert oynuyor ve bülent yıldırım buna müsaade eden bir hakem. rakibin avantajları geçmişten gelen özgüven, seyirci, hava hakimiyeti, ikili mücadele, takım defansı, orta sahası ve de en önemlisi ölüm kalım maçı olarak görmeleri. yani bu maç tarafsız sahada da olsa kolay bir maç değil. dezavantajları ise aykut kocaman ve onun kısmen kısır futbolu. berabere kalırsak kötü değil. galip gelirsek de çok geç gelmiş bir hakkaniyet olur. güzel ve seyir zevki olan, ve ertesinde sadece ve sadece futbolun konuşulduğu bir maç olur umarım. herkese iyi seyirler.

    https://www.youtube.com/...e=youtu.be&t=124
  • 12
    beyler, yaklaşın kafamdaki maç senaryosunu anlatıyorum. öncelikle şuna bi' bakın http://gss.gs/2371197

    maçtan yaklaşık 1 saat önce kadro açıklanır. kadro şu şekildedir, muslera, nagotomo, maicon,serdar, linnes, donk, selçuk, feguli, belhanda, garry, gomis. kadro açıklamasından sonra kısa süreli, ''fernando niye oynamıyor abi? '' tartışması yaşanır ama hemen geçen haftaki konya maçı eğer erkenden - faraza ilk yarı- galibiyete bağlansaydı, hoca fener maçını düşünerek en kötü 2. yarıda komutanı oyuna alacaktı ama maç çok çetin geçtiği için riske atmak istemedi. zaten fiziken tam olarak hazır değil bu anlamda ilk 11 çıkmaması doğru görüşü kabul görecek. derken maç başlayacak, galatasaray ilk 10 dakikada ''daha iyi'' görünen taraf olacak; umutlar yeşerecek. fakat fb , yavaş yavaş, oyunu 2. 10 dakikada dengeleyecek. galatasaray, arzuladığı pas bağlantılarını ,basit pas hataları sebebiyle, bir türlü kuramayacak. 20. dakikadan sonra fenerbahçe sinsi sinsi gelmeye başlayacak. tv başındaki galatasaraylı'ların ahları vahları içinde galatasaray defansa gömülmeye başlayacak. 30. dakikadan sonra fb, taraftarın da itelemesiyle, spikerlerin ''fenerbahçe bu dakikalarda etkili gelmeye başladı.'' demesine sebep olacak şekilde etkili akınlar gerçekleştirecek. ilk yarının sonlarına doğru, arkası kaleye dönük ve neticeye etki etmesi mümkün olmayan, aptal bir pozisyonda galatasaraylı bi' oyuncu rakibine -herkesin üstünde hem fikir olmayacağı- bi faul yapacak. kullanılan serbest vuruş sonucunda galatasaray kalesi önünde oluşan bi' karambol sonucu akla hiç gelmedik fb'li bi' oyuncu topa dokunup gol atacak (ve yeni sözleşmeyi garantileyecek) ve ilk yarı 1-0 sona erecek. devre arası, ''ulan aslında adamlarda hiçbir bok yok. biraz üzerilerine gidebilsek önünde sonunda gol atılır bu eşortmanlı'nın takımına.'' muhabbetleriyle geçecek. 2. yarıya kimsenin aklına gelmeyen bi' oyuncu değişikliği ile galatasaray oyuna başlayacak. aykut kekosu, skor avantajını yakaladığı için takımını daha da defansa gömecek. 2. yarının başlamasıyla birlikte 60'lı dakikalara kadar topun hakimi galatasaray görünecek fakat bu hakimiyet herhangi bir ciddi atağa dönüşmeyecek. 70'li dakikalarda maç boyu koridoru kapatılmış ve dar alanda etkili olamayan garry yerini yasin'e bırakacak. bu dakikalardan sonra galatasaraylı oyuncuların sinirleri bozulmaya başlayacak ve (benim tahminim feguli ya da belhanda) bizden bir oyuncu kırmızı kartla oyun dışı kalacak. rakibinin 10 kişi kalmasıyla rahat bi' nefes alan fb son 10 dakikada (kenardan gelen tüm itirazlara rağmen) galatasaray'ın üzerine gelecek. 80'li dakikalarda bitik soldado'nun atacağı gol maçın skorunu tayin edecek; 2-0.
  • 18
    maçın kırılma anları diyebileceğimiz bir çok pozisyon gelişti. kendi açımdan bu pozisyonları şöyle derlemek istiyorum;

    1) belhanda'nın pozisyonu: kaleye daha sert daha teknik bir vuruşla bizi 1-0 öne geçirebilirdi. burada herkes gibi benim de gözüm yine sneijder'i aradı. örümcek ağlarını köşeden alırdı... https://i.hizliresim.com/Vr7VmV.jpg

    2) feghouli'nin pozisyonu: burada gomis'i görse gomis volkanla birlikte topu tavana asacaktı belki de... https://i.hizliresim.com/nOD7Zg.jpg

    3) feghouli'nin 2. pozisyonu: rakip 2 stoper oyuncuları tüm dikkatlerini gomis'e vermişken sol tarafta bomboş pozisyonda olan rodrigues'e pası çıkartsa daha tehlikeli bir pozisyon olabilirdi. https://i.hizliresim.com/vjDErR.jpg

    4) tolga ciğerci'nin pozisyonu: tolga burada şut çekmek yerine rodrigues'e oynasa şuan farklı şeyler konuşuyorduk. pas atmasa da topa bassa ve durdursa yine farklı şeyler konuşuyor olurduk. bu pozisyon için söylenecek o kadar çok şey var ki... orada topla buluşması gereken son oyuncu sendin tolga. takımdaki sol ayaklı oyuncunun eksikliğini bir kez daha hissettik. hoş gerçi sağ ayağıyla da olsa atamazdı gibime geliyor ya neyse... https://i.hizliresim.com/1JoyqD.jpg
  • 21
    maalesef ciddi tercih hatalarına imza attığımızı düşündüğüm derbi. kadıköy'de kazanamamanın sendroma dönüşmesinden sonra yaşadığımız en büyük problem de bu sanırım. sahaya çıkan oyuncuların hepsi takımın kazanma isteğiyle dolmuş-taşmış haldeler, buna şüphe yok ama işin ucunda tarihe geçme ve kahraman olma isteği; en kritik yerlerde sağlıklı karar vermelerini engel oluyor gibi geliyor bana.

    örneklerle anlatmaya çalışacağım;

    1- rodrigues: http://i.hizliresim.com/BLdzmM.jpg

    ekran görüntüsünde de görüldüğü gibi; belhanda oldukça müsait kaleyi cepheden görür halde, feghouliise biraz dar açıda olmasına rağmen köşede iyi birer pas opsiyonları olarak elleri havada pas bekliyorlar. ancak rodrigues, rakibini geçip kendini şut atmaya öyle bir kenetlemiş ki; kafasını bile kaldırmadan epey cılız bir şutla son derece iyi bir pozisyonu hiç ediyor. burada "belhanda'nın şutu iyi değil, verse nolcaktı ki" diye düşünebilirsiniz ama top belhanda'ya gelse feghouli'yi volkan'la karşı karşıya bırakması işten bile değil.

    2- feghouli: http://i.hizliresim.com/5Dvyr5.jpg

    belki bu sene bu özelliğini çok fazla gösteremedi ama feghouli normalde süratli bir oyuncudur. burada josef'i arkasına almış, nöştader-skrtel ikilisi de açık vermemek için geri geri giderken topu daha fazla sürebilir ve soldan şimşek gibi gelen rodrigues'i görebilirdi. rodrigues görselde biraz arkada gibi gözüküyor ama bildiğiniz üzere açık alanda inanılmaz süratli biri oyuncu ve pozisyonu tekrar izlerseniz gomis'ten çok daha iyi bir opsiyon olduğunu/olacağını öngörebilirsiniz.

    3- feghouil: http://i.hizliresim.com/2JlavE.jpg

    öncelikle burada görsele bakıp biraz abarttığımı düşünürseniz yine pozisyonu tekrar izlemenizi öneriyorum. feghouli topla buluştuğu sırada son derece rahat ve iyi bir zamanı var. rodrigues de soldan şimşek gibi içeri giriyor; hatta öyle ki "ulan volkan bu şutu nasıl çıkardı" diye düşünüp hayallere dalan şener ve dirar donup kalmış vaziyette, arkada son sürat gelen rodrigues'i görmüyorlar bile. ancak feghouli de ilk yarıda rodrigues'in düştüğü hataya düşüp son derece dar açıdan olmayacak bir şut deniyor ve bir pozisyon daha bu şekilde hiç oluyor.

    4- tolga ciğerci: http://i.hizliresim.com/W7PDrQ.jpg

    dünden beri hakkında çok konuşuldu, edildi. fazlasına gerek yok aslında. o pozisyonda sanırım kim olsa şut çekerdi, sadece köşe tercihleri ve topa vurma şiddetleri farklı olabilirdi. yalnız rodrigues'in de bomboş durumda olduğunu ve top ayaktan çıkarken kesinlikle ofsayt olmadığını belirtmek zorundayım.

    bonus: burada teredütte kaldım ama gomis'i de belki bu oyuncuların arasına koyabiliriz. rodrigues'in volkan'dan dönen şutunda topu kontrol etse, etrafında pek bir kimse olmadığından ve hatırı sayılır bir süresi olduğundan daha iyi bir şut çıkarabilir ya da arkasından gelen selçuk'u düşünebilirdi (çok zor ama). ancak bu tip vuruşları da iyi yapabilen bir oyuncu olduğu için bir şey diyemiyorum. kendine güvendi ve defans öyle dağılmışken şansını deneyip işi bitirmek istedi.

    bu maç 17 mart 2012 galatasaray fenerbahçe maçıyla birçok yönden benzerlik taşıyor. o maçı da tekrar bi' izlerseniz; şu maçta yapılan tercih hatalarının çok benzerlerine rastlayacaksınız. umarım hoca bu duruma da bir çare bulabilir.
  • 22
    ultras/movement'in maç onbiri:
    1- "alex'i hoca, ali koç'u başkan yapmaya geliyoruz" diye oldukça iddialı gidiyordu galatasaray taraftarı kadıköy'e. aslında istatistiklere bakılırsa, aziz yıldırım'ın başkan, aykut kocaman'ın fenerbahçe teknik direktörü olması galatasaray adına en hayırlısı zira birinin başkanlığında galatasaray sayısız defa şampiyon olurken, diğerinin hocalığında galatasaray derbilerde "psikolojik" üstünlüğü eline geçirip, kadıköy'de kolay yenilmiyor. 2018'in ilk galatasaray-fenerbahçe derbisi cumartesi gecesi kadıköy'de oynandı ama galatasaray maça cuma gecesi türk telekom stadyumunda 28 bin taraftarının önünde çıktığı antrenmanla başlamıştı aslında. fatih terim, iki takım arasındaki oyuncu kalitesinin kendi takımından yana olduğunun bilincinde, derbide rakibe tek avantaj sağlayacak konunun "gerginlik" olduğunu bilerek oyuncularını sakin kalmaları ve takımlarını eksik bırakmamaları konusunda iyi motive etmişti. bu "tecrübesi" de cumartesi maç içinde farkını gösterdi, her türlü "provakasyona", kasti tekmelere rağmen sadece top oynamak idi niyetleri galatasaraylıların. top çeviren, pozisyon arayan deplasmana gelen sarı-kırmızılılar iken, fenerbahçeliler ise "hakemin idare edeceğinin" farkında, faullerle kesiyordu atakları... buna rağmen ilk devre gomis'le ve rodriguez'le volkan'ı tehdit edecek pozisyonlar da buldu fatih terim'in öğrencileri de arzu edilen gol sevinci yaşayamadılar. buna karşın fenerbahçe adına ilk devredeki en tehlikeli atak maicon'un anlık duraksamasından yararlanan soldado'nun mehmet ekici'ye verdiği pasta muslera'nın kurtarışıydı.
    ikinci devre galatasaray yine arzuluydu, rodriguez'in ve nagatomo'nun şutlarında volkan başarılıyken, fenerbahçe'nin alper, fernandao ve guliano ile geliştirdiği ataklarda muslera klasını konuşturmasını bildi. ve maç başladığı gibi bitmeye doğru giderken, maicon'un direkten dönen topu ile tolga'nın penaltı noktası üzerinden fileleri havalandıramaması galatasaray'ın bir derbide puanla yetinmesine, fenerbahçe'yi de altı puan gerisinde tutmasına vesile oluyordu...

    2- maç sonu değerlendirmesi yapıldığında, derbiye kalecilerin damga vurduğu gözüküyor. son haftalarda "vefabilmez" ve hayatı günübirlik yaşayan galatasaray "taraftarı?" tarafından eleştirilen fernando muslera kalesinde oldukça konsantre ve güvenli dururken, rakiplerin son topları beceriksizce kullanmasında da muslera korkusu vardı aslında. ayrıca, sezon boyunca yenilen yan toplardan dersler çıkarılmış ve "zayıf" taraf olan arka direğe linnes'i görevlendirmeye başlamıştı uruguay'lı kaleci. oyun içinde gelişen bir ortada alper'e vurdurulan kafa vuruşu dışında da yan top tehlikesi yaşamadı galatasaray kalesi. fenerbahçe kalecisi volkan da beşiktaş maçında gördüğü "manasızca" kırmızı kart sonrası hocası ya da yönetim tarafından uyarılmış olacak ki, hiç görmediğimiz kadar sakindi cumartesi gecesi. oysa bizim bildiğimiz volkan mevzu çıkarmak için uğraşır, istediğini de kolayca alırdı.

    3- fatih hoca artık ideal kadrosunu oluşturdu ve içeride-dışarıda aynı on birle oynamaya başladı. savunma dörtlüsü mariano'nun cezalı olması sebebiyle linnes'le takviye edilirken, norveçli savunmacı rakip yarı sahada çok gözükmemesine rağmen savunmada pek de aksamadı. karşı taraftaki mevkidaşı yuto nagatomo ilk yarı dirar karşısında fiziksel olarak zayıf kalsa da, hareketli ve inatçı yapısıyla yine görevini layıkıyla yapmış oldu. serdar ve maicon ikilisi de maicon'un ilk devre yaptığı tek hata dışında kusursuz oynarken, futbol tanrıları brezilyalı topçudan yana olsa maicon galatasaray tarihine adını yazdıran oyuncu olabilecekti. maicon'un partneri serdar aziz de maç boyu soldado'ya nefes bile aldırmadı ve ispanyol oyuncu 77. dakika kenara alınmak zorunda kaldı.

    4- derbi öncesi herkesin aklındaki en önemli sorulardan biri fatih terim'in kadıköy'de sakatlıktan yeni kurtulan fernando ile mi yoksa form grafiği her maç daha da yükselen donk ile mi başlayacağıydı. hoca, tecrübeye güvenmişti ve kararında da oldukça haklı çıktı zira brezilyalı sakatlanıp oyundan çıkana kadar üstün futbol sezgisi ile fenerbahçe'nin bir çok atağını başlamadan bitirirken, oyunu galatasaray'ın elinde de tutuyordu. 58. dakika donk'un fernando'nun yerine oyuna girmesinden sonra hollandalı oyuncu her ne kadar göze batan hata yapmasa da selçuk ve belhanda'ya orta sahada gereken desteği gösteremedi ve fenerbahçe, galatasaray kalesine daha çok adamla, daha kolay gelebildi. karşılaşma sonrası sakatlığının pek ciddi olmadığını belirten fernando yüreklere su serpti zira şampiyonluk yolunda kendisine çok ihtiyacımız olacak...

    5- ligin gol kralı ve her maç "leblebi" gibi gol atan gomis bu derbiyi maalesef "boş" geçti. sami yen'deki maçı da golsüz kapamıştı. ilk devre iki, ikinci yarı da bir pozisyon buldu ama kısmetsizdi fransız oyuncu. gol atamasa da son dakikada iki rakip savunma oyuncusunu "bağlayarak" tolga'ya maçı kazandıracak pası da atan yine gomis'ti ama gurbetçi topçu sezonun ilk devresinin ilk haftalarında sayısızca gol attığı ayak içi plaselerinden birini daha yolladı volkan'ın kalesine ama fenerbahçeli kaleci başarılıydı.

    6- şans mı denir, tılsım mı denir, büyü mü denir bilemiyorum ama artık kadıkoy'deki maçlarda mantık dışı, tuhaf işlerin olduğunu kimse inkar edemez. prekazi diyordu ya "topun canı var" diye, o top fenerbahçe kalesine bir türlü girmek istemiyor. özellikle şuna ne denir; 17 mart 2012'de fenerbahçe-galatasaray maçını bülent yıldırım yönetiyor, galatasaray'ın başında fatih terim, fenerbahçe başında aykut kocaman var, maç berabere bitiyor, son dakika baros'un vuruşu migros tribünü tarafındaki kale direğinden geri dönüyor. aradan 6 sene geçmiş, yine aynı tarihte bir derbi var, hakem yine bülent yıldırım, teknik adamlar tekrar aynı hocalar ve maç yine berabere biterken, maicon'un son dakikalarda serbest vuruşu yine aynı kale direğinden geri dönüyordu... bunu kim bana, hangi mantıkla açıklayacak?

    7- karşılaşmanın hakemi açıklandığında derin bir eyvah çekip, "yine berabere bitecek bu maç" dedim. blog sayfalarında burada ve burada bülent yıldırım'ın "idareci" bir hakem olduğunu ve "ne şiş yansın ne kebap" hesabı maç yönettiğini yazmıştık. fırat aydunus'u bekliyordum derbi hakemi olarak ama türkiye futbol federasyonu mu yoksa mhk mi bilmem, birileri bu maç sonrası ortalığın sakin kalmasını istemişler ve bülent yıldırım'ı seçmişler. "görevini" de başarıyla yerine getirdi maçın hakemi, daha ilk dakikalarda mehmet ekici'nin feghouli'ye kırmızı kartlık hareketine kart dahi çıkarmadı, daha sonra ekici yine "daldı" yine kart yok, soldado eline vuruyor kart yok, soldado serdar'a dirsek atıyor yine kart yok, valbuena maicon'u yıkıyor hala kart yok...yok ve yok... ev sahibi tribünleri germemek lazım değil mi? skrtel, gomis'in kafasına tekme atınca ayıp olmasın diye sarı kart gösteren bülent yıldırım'ı da "iyi çalışmış" fenerbahçe hocası ki, galatasaray ataklarını zayıf bir anadolu takımı misali faullerle kesme talimatı verirken oyuncularına, ceza sahasına girer girmez "bırakın kendinizi" demişti forvetlerine. derbi maçlara bülent ve cüneyt gibi "hesap yapan"lar yerine cesur fırat gelsin de yardımcısı alex olmasın ama...

    8- "aykut kocaman, bu ülkenin futbol çölünde bir vahadır. kocaman'ı diğer meslektaşlarından ayıran temel özelliği, ne yokluklar içerisinde kurduğu istikrarla takımına oynattığı kişilikli oyundur, ne de futbolda kimi dizilişlerin "demokratik" olmadığını öne süren sıradışı bakış açısıdır. onun yalnızlığı, yaşamsal önemdeki bir puan mücadelesinin sonrasında sarf ettiği sözlerle başlar: "rakibimizi elle atılan bir golle yenmek istemezdik. üzgünüm." galibiyet ve üzüntü sözcükleri kocaman'ın tertemiz vicdanındaki rahatsızlığın dışavurumunda bir araya gelebilmektedir." diyor aykut kocaman'ı anlatan kitabının tanıtımında barış tut. sevgili barış'tan aykut'taki değişimi de anlatan ikinci bir kitabı bekliyoruz artık, zira o sözünü ettiği "adam", artık oyuncularına taktik vermeyi bırakıp, her maç sonrası hakemlere "sallamakla" meşgul. derbide de oyun boyunca hakem bülent yıldırım'ın çaldığı her düdük sonrası yan hakeme isyan eden, sırıtıp tebessümlerle hakemleri aşağılayan bir teknik direktör portresi var karşımızda artık... biz galatasaray'lılar olarak rakibin hocasının aykut kocaman olmasından memnunuz zira yıldız oyuncuları oynatmayıp, orta saha mücadelesini tercih edince, bırakın deplasmanları kadıkoy'de bile galatasaray kalesinde baskı kuramıyor...

    9- saha içinde "mevzusuz" geçen maçı, saha dışı faktörlerle fenerbahçe yönetimi germeye çalıştı cumartesi gecesi. galatasaray tribünü önüne konan hoparlörlerle sarı-kırmızılı taraftarın sesi kesilmek istendi. yazıktır, ayıptır... bunu sosyal alemde galatasaray taraftarı çok yazdı ama raporuna yazacak bir gözlemci olmayacaktır. oysa uefa'ya bağlı bir avrupa kupası maçı olsa, o hoparlörler oradan kaldırılmadan maç başlatılmazdı. bu skandaldan daha beteri de fenerbahçe spor kulübünde yönetici sıfatı taşıyan bir "şahsın" galatasaray tribününe yapmış olduğu el-kol hareketleridir. galatasaray yönetiminin söz konusu kişi ile ilgili gerekli işlemleri yapacağına inanıyorum da merak ettiğim bu şahsın eğer evli ve çocukluysa, maçtan sonra evine gidince karısının ve çocuklarının yüzüne nasıl bakacağıdır. ayıp...

    10- fenerbahçe tribünleri galatasaray'ın kadıkoy'de 19 sene galip gelememesine atıfta bulunmak için kale arkasında ve maraton tribününde bez pankart ve kartonlarla koreografi çalışması yapmayı denediler hafta sonu oynanan derbide. evet, denediler de pek başaramadılar. kale arkasında açılan kanarya-aslan temalı boyama pankart anlaşılırdı ama kartonlarda yazılanı okumak için televizyon başında epeyce zorlandık. stadyum anonsçusunun "arkadaşlar, kareografi başlamadı, kartonları indirin" anonsu yapılırken, bazı kişilerin karton kaldırması, bazı taraftarların oralı olmaması ise deplasman tribününe gelen bu işin ustalarını epeyce güldürdü. bakın arkadaşlar, beşiktaş tribünü gibi yapın, bu işleri ustası ultraslan'a bırakın ve belki beste yapmak, belki konfeti atmak gibi başka uğraşlara girin...

    11- galatasaray, kadıköy'de aldığı beraberlik ile fenerbahçe ile arasındaki 6 puanı koruyarak, rakibini zirve yarışından epeyce uzaklaştırırken, pazar gecesi beşiktaş'ın başakşehir karşısında kaybetmesi sonrası şampiyonluk yolunda önemli bir avantaja sahip oldu. milli takım arasından sonraki hafta galatasaray kendi evinde trabzonspor'u yenerse, başakşehir akhisar deplasmanında puan kaybedecektir ve puan farkı tekrar dört olacaktır. bundan sonra sarı-kırmızılılara kalan da iyi konsantre olup, önlerindeki maçları almak ve 21. şampiyonluğu kucaklamak olacaktır... haydi inşallah...

    http://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...galatasaray.html?m=1
App Store'dan indirin Google Play'den alın