2013-14 UEFA Şampiyonlar Ligi B Grubu 1.Hafta Maçı
21:45 Türk Telekom Arena
1 - 6
  • 325
    bu başlığı hortlatmak istemem ama gözüme takıldı şu foto ve bence taraftarlık, bağlılık hakkında derin anlamlar barındırıyor.

    http://i.hizliresim.com/xJ7z3Y.png

    siyahla işaretlediğim beyler,ronaldo'nun golünden sonra imrenircesine bakmayı geçmiş,neredeyse gole sevinecek durumdalar. soldaki zaten sırıtmayı aşmış,üstteki walter white kılıklı adam adeta gururla bakmış,sağdaki turunculu da "vay be ne koydu. "edasında.muhtemelen maçtan sonra da arkadaşlarına "yenildik ama olsun ooolooom ronaldo'yu gördük.real madrid'i izledik."diye övünmüşlerdir.

    kırmızıyla işaretlediğim yaşları benden muhtemelen baya baya küçük kardeşlerim .ya onlara ne demeli ? üzüntüden çökmüşler hem fiziken hem de zihnen. taraftar olmak ve aşık olmak,bağlanmak arasında gerçekten büyük farklar var.
  • 107
    galatasaray, her zaman büyük maçların takımı olmuştur. ve ne zaman başı sıkışsa kendisine gereken sonucu nerde olursa olsun alır. maçın ne kadar büyük olduğu önemli değildir, çünkü galatasaray daha da büyüktür.
    avrupa kupası maçları öncesinde çok buhranlı zamanlarımız oldu. en basitinden geçen seneye dönüp bakalım;

    evimizde manu'yu yendiğimiz maç* öncesi evimizde karabükspor'a 1-3 yenilmişiz. o maçtan sonra iyi yaygara kopmuştu mesela.
    karabükspor? manchester united?

    deplasmanda braga'yı yendiğimiz maçın* öncesinde evimizde gaziantepspor ile 1-1 berabere kalmışız. geçen sezon düşme adaylarından biri antep'ti. biz bu maçta berabere kalıp sonra gidip braga'yı deplasmanda yenip 2. tura yükseldik cl'de.

    deplasmanda schalke'yi destansı bir galibiyetle* yenmeden önceki maçımızda evimizde gençlerbirliği'ne 0-1 yenilmiştik. o maçta çok fazla pozisyon kaçırdık belki ama sonuçta 1-0 evimizde orta sıradaki bir takıma yenilmiştik ve şampiyonluk yarışını zora sokmuştuk o dönemler için. ama gel gör ki sonra çıkıp aslanlar gibi schalke'yi gelsenkirchen'e gömdük. bu da bizim özelliğimiz işte.

    daha eskilere gidelim; 26 şubat 2009 galatasaray bordeaux maçı'na mesela... zor maç öncesi evimizde kocaelispor'dan 5 yemiştik. skibbe gönderilmişti, kaptan gelmişti teknik direktörlüğe. maçı da kazanmamız gerek tur atlamamız için. ilk saniyelerde gol yememize rağmen son saniyelerde noktayı koyuyoruz maça, bir üst tura çıkıyoruz...

    daha da eskilere gidelim; mesela 2006-2007 sezonuna. 16 haftada 27 puan toplamışız ve 16. haftada da fenerbahçe'ye yenilmişiz. sonrasında liverpool maçı var, o sezon cl'de final oynayan takımlardan biriyle. 3-2 kazanmıştık ali sami yen'de.

    çok daha eskilere gidelim; ya da gerek yok...

    tam tarif edemeyeceğimiz bir çok zor zaman gördük. çok zorlu maça çıktık, çok zorlu gruptan çıktık. çok maç kazanmamız gerekti, çok kupa kazanmamız gerekti. hepsini kazandık...

    bu sefer de rakiplerimiz çok güçlü. "dünya'nın en iyi 10 takımı" sıralamasına girebilecek 2 ekip var grubumuzda. biz de oynadığımızda dünya'nın en iyi 10 takımından biri olabiliyoruz. maalesef bu 3 takımdan biri dışarıda kalacak. ölüm grubu'nun özelliği bu.
    biz de yine zorlu maçlarımız öncesi pek güzel sinyaller vermedik ama ben bugün* real madrid'i sahaya gömeceğimizi düşünüyorum. skor da 3-2...
    işimiz zor ama biz de galatasarayız!...

    taktik-teknik kısma gelirsek;
    tek forvet ve güçlü kanatlarla çıkmamız çok önemli. hem real'in kanatlarını daha az işler hale getirmek hem de kendi oyunumuzu oynayabilmemiz adına bu elzem.
    http://this11.com/boards/abFvMjZapo.jpg
    bu şekilde çıkmamız gerek. selçuk ve sneijder bazen oyun içinde çok fazla çakışıyorlar mevki olarak. o yüzden selçuk sağa yakın oynayacak, orda daha verimli. böylece hamit ve eboue ile daha rahat pas yapabilecek.
    melo da sola yakın oynayacak, sol beke yardım edebilecek.
    sneijder de sola yakın oynayacak, zira yeri orası zaten.
    bruma'nın oyuna katkısı amrabat'tan çok daha fazla, bence direkt 11 başlamalı. hatta real'in mevcut bek sorunundan faydalanabiliriz. ilk 15-20 dakikada bruma hızını ve yeteneğini kullanıp 1 gol atabilir ya da assist yapabilirse maç çok farklı bir hal alır.
    duruma göre amrabat, sabri veya burak girebilir oyuna.

    real madrid'i şu ana kadar 5 resmi karşılaşmada 3 kez yendik. ilkinin sonunda direkt süper kupa vardı zaten. çok önemliydi. ikincisi de önemliydi zira daha çeyrek final'in ilk maçıydı. ama 3. galibiyetimiz her ne kadar kan alsak da sonucu lehimize olmadığı için tam olarak anlam kazanamadı.
    yani maçlarda 3-2 öndeyiz ama sonuç olarak bakarsak real 2-1 önde. ha bizim o 1, 2 değerinde belki. zira hâlâ süper kupa'ları yok müzelerinde.
    ama artık bu sene intikam vakti. ilk maç tokatı vurursak grup çok ilginç bir hal alır. imparatorun da ancelotti ile ayrıca bir hesabı var zaten...

    "go west" açtım dinliyorum, mayıs 2000 günlerinden sıcak bir rüzgar esiyor...

    galatasaray!

    düzeltme: bir düzeltme yapma gereği duydum, real madrid 2002'de feyenoord'u 3-1 yenerek kazanmış süper kupa'yı. yanlış bilgi vermiş olmayayım.
    1-2 tane de imlâ hatası...
    düzeltme2: 26 şubat 2009.
  • 357
    ah o ikinci yari mac halen 1-0 iken amrabat veya sneijder’in actigi ortaya burak yilmaz‘ın az farkla auta giden kafa vurusu gol olsaydi cok farkli bir mac olabilirdi dedigim mac.

    ayrica ilginc hatirlatma mac farka gitmeden kisa bir sure once didier drogba ayagina bir darbe alip sakatlanmis ve tek forvete donmustuk. drogba’nin ilerideki presini, ve sirf sahada yuruse dahi ismiyle maca ne kadar etki edecegini o macta gormustuk (o dakikadan sonra real madrid bale’i de oyuna alip ya allah diye yardirmisti).
  • 350
    üçüncü fatih terim dönemi'nin ilk iki sezonundaki o makine gibi takım olmadığımızın ayırdına biraz acı şekilde vardığımız maç. ilk yarısında fena oynamasak da altmışlı ve seksenli dakikalardaki, güç ve kalite farkının da etkisiyle yaşanan kopuşlar sonucu modern tarihimizin sami yen'deki chelsea maçı ile birlikte en farklı avrupa mağlubiyetini almıştık. "ne olduğunu anlamadan adamı beşlik yaparlar" tabiri hayat bulmuştur bu doksan dakikada.

    önceki iki sezonda gelen şampiyonluğun, hele de birkaç ay önce oynanan galatasaray are getting closer and closer maçının ardından büyük umutlarımız vardı doksan dakika öncesinde. biraz başlığın sözlükteki haliyle ilgili olacak ama schalke maçından önce başlattığımız, şimdilerde galatasaray sözlük sinerji ekibi olarak bilinen sol frame totemi olayının organize şekilde yapıldığı ilk maçtı. öyle de bir anısı vardır.

    tek krallık galatasaraylılık koreografisi vardı bir de. ali sami yen, arkasında silah kuşanmış şekilde fatih terim ve futbolcular, sağda solda aslanlar ve en önde kaçışan juventus ve real madrid formalı iki futbolcu vardı. üç boyutlu, kartonlu falan hem iddialı hem de teknik olarak gayet de üst düzey bir koreografiydi. skorun etkisiyle pek yüzüne bakılmadı hatta taşşak geçildi yer yer...

    o koreografi herşeye rağmen birkaç ay sonra karlı bir istanbul öğleden sonrasında gerçeğe dönüşecekti...

    (bkz: hadi güle güle juventus arrivederci)

    (bkz: tarihte bugün)
  • 353
    özellikle roberto mancini mevzu bahis olduğunda ısıtılıp ısıtılıp önümüze koyulan maç. bu maçta skor 2-0 olana kadar gümbür gümbür top oynamıştık. skor 2-0 olana kadar real madrid'den bariz şekilde iyiydik. hani iş kazası olarak adlandırılan maçlar olur ya öyle bir şeydi bizim şu maçta fark yememiz. dany-chedjou ikilisinin henüz oturmamış olmasının da payı büyüktü belki de. dahası sırf aynı dili konuşuyorlar biri havadan iyi biri hızlı diye kurulan bu ikili birbirini hiç bir zaman tamamlayamayacaktı. ancak burak yılmaz biraz gününde olsa o gün yine kazanırdık.

    bu maçın rövanşında 27 kasım 2013 real madrid galatasaray maçında ronaldo varane ve khedira gibi üç önemli as oyuncusu sakat olan real madrid'den sergio ramos 26. dakikada direkt kırmızı kart görüp real madrid 65 dk 10 kişi oynamasına rağmen 4 gol yemiştik ve o madride hiç bir şekilde rakip olamamıştık. yine aynı grupta oynadığımız 5 kasım 2013 fc kopenhag galatasaray maçında deplasmana gitmiş kopenhag gibi zayıf bir takıma şut dahi atamadan yenilmiştik. şu 2 maç da o 6-1 lik maçtan daha çok umutsuzluğa sürüklemişti şahsen beni. zaten maç başlıklarına yazılan entryler okunduğunda bile ne demek istediğim anlaşılacaktır.
  • 18
    ben kazanacagimizi dusunuyorum. neden? cunku galatasarayliyim amina koyim de ondan. ben hep kazanacagimizi dusunuyorum. yarin real madrid'i degil, dunya karmasini koy karsimiza kazaniriz derim ben. objektif degilim. hep bizim lehimize oynarim bahisi mesela. oyle yani. fakat objektif bakarsak galatasaray'in real madrid'den alacagi her puan grupta bir ust tur için inanilmaz onemli. burasi asikar. bu gruptaki esas mucadelenin juventus ile bizim aramizda olacagini gormek icin dahi olmaya gerek yok. bu maçta takilan bir real, 3 ve 4. haftalarda juventus'u hacamat etmek icin cikacaktir sahaya. muhakkak puan almamiz lazim. ama bence kazaniriz. niye? dedik ya; cunku ben galatasarayliyim amk!
  • 136
    sanki bütün mesele sahaya çıkacak ilk on birmiş gibi çoğu kişinin kadroya odaklandığı maç. adam gibi oynadıktan, sahaya varımızı yokumuzu ortaya koyduktan sonra aslında o kadar da önemli değil bu konu ama maç mühim olunca 4-4-2 mi 4-2-3-1 mi ve çift forvet mi yoksa kanatlı tek forvet mi gibi sorular ön plana çıkıyor tabi.

    o yüzden işte bu da benim kadrom:

    ------------aykut----------

    bruma-yekta-emre-ufuk

    ------------kazım----------
    erman----------------sarp
    -------------yiğit-----------

    -----ali turan--------------
    ----------------culio--------

    not: ali turan second striker gibi.

    not 2: skor da 4-1. hatta goller burak (2), sneijder ve chedjou. onlarda da figo yazar bir tane... (bkz: at fava bekle)

    not 3: amk.
  • 342
    geçenlerde kuruma bir veli geldi. başkomisermiş kendisi. odadaki galatasaray flamasını görünce muhabbeti açıldı. bu maç esnasında istanbul'da çalışıyormuş ve bu maçta görevliymiş. madrid heyetine refakat etmeleri emredilmiş. madrid yöneticileri stada geldiğinde bizim yöneticiler bütün telefon ve elektronik eşyalarının alınmasını istiyor. madridlilerönce direnseler de mecbur kalıp eşyaları teslim ediyorlar. bizim veli yöneticilerin isteğiyle bütün toplanan elektronik eşyaları özel güvenliklere verip madrid kafilesiyle stada giriyor. ancak maç bittikten sonra madrid kafilesinden toplanan o elektronik aletlerin hiçbirini bulamıyorlar. veli, elektronik eşyaları güvenliklerin hiç ettiğini düşünüyor. madridliler önce olayı büyütmeye kalksa da bizim yöneticilerden birilerinin araya girip zarar tazmini teklif etmesiyle yatışıyorlar. zarar tazmini de istemeyip memnuniyetsizliklerini dile getirerek staddan ayrılıyorlar. olayı büyütmemelerinden ve kendilerine ne söylenirse yapmalarından ötürü "çok medeni adamlar" diye tabir ediyor velimiz adamları.

    olayın gerçekliği nedir bilmiyorum, durduk yere bir başkomiser yalan söyler mi onu da bilmiyorum ama bana anlatıldığı gibi buraya aktarmak istedim. bilgisi olan varsa yeşillendirsin, entryi güncelleyelim.
  • 326
    er gazinosunda izlediğim son maçtır.
    hafta boyu maçı alacak mıyız mustafa abi diyerek peşimde dolaşan galatasaraylı asker kardeşlerim, 3-4'ten sonra takıma, fatih hocaya vs küfre vardılar. askerlik sürem boyunca hiçbirinin kalbini kırmayan ben belki duygu patlamasından, hababam sınıfının ahmeti gibi, taraftarlık dersi verip öyle aldım tezkeremi.
    (bkz: ulan gaassaray)
  • 306
    doğu alt tribünün pegasus tarafına yakın olan kısmından (110. blok) kombinem var. ankara'da yaşıyorum ancak iç sahadaki maçların hemen hemen hepsine gidip gelmeye çalışıyorum. kiralık kombineci veya bu maça özel bilet alıp gelmediğimi baştan söyleyeyim de arena'daki tribünün hemen hemen her halini görmüş olduğum anlaşılsın.

    sahadaki oyunla ilgili yazılacak her şey yazılmış. tekrar aynı şeyleri bahsetmek istemiyorum. kombinemin nereden olduğunu söyledim çünkü hem bütün stadın genel olarak verdiği reaksiyonlara hem de maç sırasında söylenecek besteler konusunda insiyatif alan pegasus'u takip edebiliyorum.

    koreografi çok, çok iyiydi. hazırlayan arkadaşlara hakkaten helal olsun. her ne kadar hepsi ultraslan adı altında toplansa ve bundan memnun olsa da, taraftarın genelinin hoşlanmadığı tayfa'nın aslında bu tarz çalışmalarda fazla bir görev almadığını biliyoruz. ağırlıklı olarak koreografileri üni'deki mühendislik ve mimarlık öğrencileri hazırlıyor.

    tekrar maçtaki tribün performansına dönersek... ilk 30 dakikada takımımızın oynadığı futbolun da etkisiyle tribün gayet iyi ve etkiliydi. top bizim ayağımızdayken daha önce takıma gol attırdığı görülen * besteler söylüyor, top madrid'in ayağına geçtiğinde ise inanılmaz bir ıslığa başlıyorduk. bu ıslık sırasında pegasus genel olarak beste söylemeye devam ediyor çünkü pegasus'taki tribün akışını yönlendiren insanların sette maça arkası dönük olduğu için sahada ne olup bittiğini fark edemiyorlar. yine de çoğunlukla ıslıklara katılıyorlar.

    sonra malum, ilk golü yedik. tribün performansı haliyle düştü ancak sıradan bir maçtakinden kötü değildi. ilk yarının nasıl bittiğini anlamadan ikinci yarı başladı. bizim tribünün kötü bir huyu var, stadımızdaki üst düzey fasiliteler yüzünden işte sosislisi olsun bilmem nesi olsun ki ben bu tarz şeylere uyuz olurum - uyuz oluyorsan doğu'da ne işin var lan da demeyin zira ultraslan'dan kombine almaya çalışanların halini gördük, ikinci yarının başladığını fark etmiyoruz bile. herkes oturuyor, bir hava olmuyor. özellikle geride kapattığımız ilk yarılardan sonra takımın morale ihtiyacı oluyor ama biz uyuyor oluyoruz o sırada. aynen böyle bir ikinci yarıya başladık sonra yemeye devam ettik.

    3. golden sonra yavaş yavaş tribünler boşalmaya başladı ki futbolda en nefret ettiğim şeylerden biri olabilir bu. düpedüz saygısızlıktır sahadakilere. evet son yarım saatte takım, acizliğinden yemedi o kadar golü, evet yeme sebebi olan konsantrasyon eksikliğini taraftara saygısızlık olarak da görebilirsiniz ama olmaz arkadaş, bırakıp nereye gidiyorsun lan takımı? o sırada pegasus ölüm varmış korku varmış'a döndü, diğer tribünler de sustu izledi. stadın boşaldığını görünce siktirin gidin şeklinde küfürler başladı ki ben de içimden söyledim aynı küfürleri hak veriyorum ama o küfürleri edenlerin birçoğu aslında stattan çıkanların 1-2 hafta önce protestolar yüzünden tartışma yaşadıkları insanlar olduklarını düşünüyorlar, sıkıntı o.

    artık iş iyice çığrından çıkınca pegasus sikerim maçını deyip beşiktaş'a sövmeye başladı. pegasus üst yuhaladı, orada da bir tartışma oldu. bütün stattan tepki gelince sustular zaten. öylece bitirdik.

    en ön sırada değil kombinem ama tribünün yarısı boşaldığında ben de en öne geçtim, bale'a küfrederek öç almaya çalıştım kendimce. napayım?

    not: bu arada yanımda oturan ve oyuncular ıslıklandığında falan çok kızdığını söyleyen dayı da bastı gitti 3. golden sonra. onun da aq.
  • 139
    marca'da bu maçta kalede olması beklenen casillas'a yüksek top çalıştırdıkları yazıyor. adamlar bakmış casillas yan toplarda sıkıntılı, e drogba uzun, burak uzun, "bunlar kesin kafacı" demişler. arkadaş onlar uzun da kim kanattan sıfıra inip orta kesecek. dünyanın en iyi kulübünün hazırlanma metoduna bak. jejejeje....

    http://www.marca.com/...drid/1379348389.html
  • 264
    maçta ilk golü atan galatasaray da olabilirdi. bu sıkıntı değil. sıkıntı galatasaray'daki inanılmaz ciddiyetsizlik ve konsantrasyon kaybı. ayrıca sürekli yerleri değişen oyuncular. 1-0 öne geçseydik de bir şekilde golü yerdik ve maç yine 1-6 bitebilirdi. çünkü galatasaray bu sene kötü. çünkü fatih terim bu sene kötü. kimse kusura bakmasın. dany ve chedjou kaç defa yan yana oynadı ya? ayrıca taraftarın maça küsmesini anlarım 4 gol yedikten sonra da futbolculara ne oluyor lan? noluyor olum size? siz kimsiniz lan? son sözüm de fatih terim'e. neyse lan bir şey demiyorum daha fazla.

    bakın daha önce ne dedik: galatasaray sözlük/#1302480

    galatasaray'da sıkıntı var dedik. konsantrasyon kaybı var dedik. eksikler var dedik. iyi değiliz dedik ama bunları derken düşman ilan edildik.
App Store'dan indirin Google Play'den alın