metin oktay'ı andığımız,özlememizi ve hasretimizi tribünde haykırdığımız güne güzel bir galibiyet yazısı eklemek isterdik ancak olmadı.
antalya'nın golünü özetlerden çıkartıp maçı hiç izlememiş birisine görüntüleri izletsek
galatasaray'ın 8-0 kazandığını sanabilirdi.futbolda yaşanabilecek şanssız bir geceyi yaşadık ancak 4.haftayı geride bıraktığımız
süper lig'in 4.haftasında 3.beraberliğimizi aldık.hiç hesapta olmayan bir puan kaybı oldu.takım performansına geçmeden önce bu sezonun hiç de kolay geçmeyeceğini artık anlamış olmamız lazım.herşey kendi elimizdeyken ve başlangıçlar bu kadar önem arz ederken , kaybedilen puanların yanında takımın "
winner" kimliğinden uzaklaşıyor olması düşündürücü.
geçen sezonun ikinci yarısı itibariyle aldığı başarılı sonuçlar ve ortaya konan güzel futbol bu sene biraz daha geç geleceğe benziyor.takım içinde konsantrasyon probleminin olduğu çok açık.maalesef "cuma" sendromumuz yine devam ediyor.şampiyonlar ligi öncesinde puan kayıplarına alıştık ancak bu kadar çok poziyona girip maçtan beraberlikle ayrılmak üzücü oluyor.henüz 8.dakikada 2 tane yüzde yüzlük gol pozisyonunun haricinde 2'de direkten dönen topumuz vardı.golü kalemizde görene kadar takım
amrabat'la hazırlanan güzel pozisyonlar yakaladı.golü yedikten sonra
emre çolak ve
amrabat kanat değiştirdi.bu değişiklikten sonra ilk yarı bitene kadar iki futbolcu da tüm efektifliğini sahada kaybetti.maça başladığımız sistemde koşan ve mücadele eden,pozisyonlar bulan bir
galatasaray izledik.golü yedikten sonra gelen sistem değişikliği takımı kargaşaya sürükledi.
galatasaray tribünlerinin artık "şımarık çocuk" gibi her hata sonrası oyuncu asma hastalığından vazgeçmesi lazım.dakikanın önemi yok,emre çolak geçen sezondan beri her basit hatasında tribünler tarafından günah keçisi oluyor.2 hafta önce
volkan şen'in durumunu hepimiz hatırlıyoruz.taraftarlığın alt metninde sadece başarıya endeks var ise 14 yıl şampiyon olamadığımız zamanları yaşayan abilerimize,babalarımıza veya dedelerimizden sadece özür diliyorum.iyi ki bu taraftar güruhu o zamanlarda tribünde değildi.ali sami yen'i o futbolcuların başlarına yıkarlardı.taraftar profilinin 2000 uefa kupası sonrası değiştiği çok açık ancak bu kadar kolay futbolcu tüketilmemeli.
emre çolak'ın futbol tarzını bende beğenmiyorum ama ne olursa olsun galatasaray "ocağından" yetişen bir futbolcuya yapılan hakaretler tribünümüze yakışmıyor.onca pozisyonu harcayan
burak yılmaz'a
drogba'ya olan sinirimizi "şamar oğlanı" olarak gördüğümüz
emre çolak'tan çıkarmak pek mantıklı değil.
ikinci yarıda takım olarak geçen sezon ki
mersin ve
ordu maçlarına benzer bir şekilde "kaos futboluna" döndük.umut-burak-drogba üçlüsüne şişirilen toplar,oyuna 60.dakikada giren
bruma ve daha sonra oyuna dahil olan sabri'nin kanatlardan taşıdığı toplarla forvetleri golle buluşturma düşüncesi yakalanan onca pozisyona rağmen golü getirmedi.
bruma'ya bir parantez açmamız lazım,gerçekten kendisine güvenenleri mahcup etmedi ve klasını ilk maçta gösterdi.ikinci yarıda oyun tamamen tek kaleye dönmüşken oyuna dahil olan bruma tekniği ve süratiyle izleyenlere keyif verdi.75.dakikada sağ kanattan
sabri'nin ortasına
drogba dokundu ve skora 1-1'lik eşitliği getirdi.golden sonra
metin oktay'a ithafen elini kalbine götürmesi , drogba'nın ne kadar özel bir insan olduğunu tekrardan bizlere hatırlattı.golden sonra baskıyı iyice arttırmamıza rağmen yakalanan pozisyonlar cömertçe harcanmaya devam etti.umut'un 1 metreden dışarı attığı şutun akabinde drogba'nın son dakikalarda 6 pastan attığı kafa yine dışarı gitti.galatasaray'ın oyun iştahı ve mücadele azmi gayet iyi.bu maçta da görüldü ki ilk 20 dakika içerisinde golü bulamadığımız zaman sonra ki dakikalarda kalemizde gol görme olasılığımız çok yüksek."fatih terim galatasaray'ı maça her zaman baskılı başlar ilk 20 dakika içerisinde gol veya goller bulur ve oyunu rölantiye çevirir".ezberlediğimiz sistem,gol gelmeyince bozuluyor.oyunda selçuk inan gibi takımın "balans ayarı" olmayınca telaş başlıyor.takım golü yedikten sonra iyi yaptıklarına devam etmek yerine taraftar baskısıyla,ne yaptığını bilmez bir hal aldı.burada gereken tecrübeyi sahaya yansıtamadık.
burak yılmaz'ın gününde olmaması da bunda etkilliydi.yakaladığı onca fırsatı çok kolay harcadı.bir diğer önemli husus takımın rakip seçen havasından kurtulması gerekiyor.geçen sezon puan kaybettiğimiz haftalarda rakiplerimizde bizimle puan kaybettiği için ilerleyen haftalarda puan kayıplarını telafi etmiştik.bu sezon ise
beşiktaş'ın 3/3 ile yoluna devam etmesi ve 5.hafta
olimpiyat stadı'nda olası mağlubiyette farkın daha da açılacağını unutmamak lazım.
galatasaray altyapısından yetişen ve
muslera'nın yokluğunda
antalyaspor karşısında kaleyi koruyan
eray işcan tam olarak güven vermese de maç tecrübesi kazanması açısından faydalı oldu.kalesinde gördüğü tek atakta golü yedi.ikinci yarıda ise bir topu elinden kaçırsa da defans pozisyonu uzaklaştırmayı başardı.zamanla bu hatalarını minimuma indirmesini diliyorum.
engin baytar ,
hamit'in yokluğunda 11'de maça başladı.yenilen gole kadar ortaya koyduğu mücadele başarılı olmasına rağmen golden sonra fazlaca tercih hatası yaptı.2011-2012 sezonunda ki engin baytar'dan hala çok uzakta.hırs ve azmini bir kenara bırakmış durumda.eğer formayı
hamit'ten almak istiyorsa daha fazla mücadele etmeli ve bize,özlediğimiz engin'i tekrardan izletmeli.kabul edilmesi gereken bir gerçek de
felipe melo'nun "takımın olmazsa olmazı" oluşudur.bu takımda herkesin yeri bir şekilde dolar ancak felipe melo'nun üstlendiği görev ve ortaya koyduğu mücadele sebebiyle alternatifinin olmadığı çok net.dünya üzerinde ki en iyi ön liberolardan birisine sahip olmamız takımımız adına çok önemli.
uzun bir süredir yaşanılan fatih terim'in sözleşmeyi uzatıp/uzatmama meselesi artık can sıkmaya başladı.maç sonrası yaptığı açıklamalar olayı aydınlatsa da gerekli olan net cevabı vermeyişi soru işaretlerini halen gidermiş değil.evet , imparator için galatasaray tercih konusu olamaz.sözleşmede ne yazdığına bakmaz,bir galatasaray efsanesine de yakışan budur ancak "yarın yeni sözleşmeyi imzalıyorum" demek bu kadar zor olmasa gerek.bu sözleşme mevzusu gün geçtikçe daha çok büyüyüp takıma zarar vermeye başladığında umarım takım yarıştan kopmaz.tüpçü federasyonu'nun kafasında ki ve siyasetin boğazına kadar içinde olduğu bir düzende imparator'un galatasaray'dan ayrılıp tamamen milli takım'ı çalıştırması yatıyor.kendisine yapılan baskıların farkındayız ancak "galatasaraylılık her zorluğa karşı dik bir duruşu sergilemek,baskılara da boyun eğmemektir."
notlar :
fatih terim 159 gün aradan sonra tt arena'da maça çıktı.
didier drogba, 2013-14 sezonunda süper lig’de ilk golünü mp antalyaspor karşısında attı. (bu sezon 25 şut denemesinde 1 gol kaydetti)
mp antalyaspor süper lig’de deplasmanda oynadığı son 11 maçta sadece 3 puan aldı.
galatasaray son 2 sezonda cuma günü oynadığı 11 maçta 8 kez puan kaybetti.(toplam 20 puan kaybı)
galatasaray,
fatih terim yönetimindeki en kötü ilk 4 hafta performansına ulaştı.
galatasaray, fatih terim’in
a milli takım görevini kabul etmesinden sonra oynadığı 3 lig maçını da kazanamadı.
(bkz:
milan baros) ,
mp antalya formasıyla
galatasaray'a karşı ilk kez mücadele etti.
maç öncesi "
galatasaray efsanelerini anıyor" projesi kapsamında
erdal keser ödülünü
sedat doğan'ın elinden aldı.
http://renginesadik.blogspot.com/...yaspor-mac-yazs.html