• 201
    12 şubat 2018 galatasaray antalyaspor maçı'da oynayan oyuncularımıza puan verecek olursak şu şekilde olur,

    carrasco : 7.5 / 10
    sözleşmesi 1 yıl daha uzatılmalı, bu maçta kendisine pek iş düşmemiş olsa da, kalede güven verdi, ayakları iyi, tecrübeli olduğu her halinden belli oluyor.

    linnes : 6 / 10
    çabasına saygı duyuyorum, ama galatasaray seviyesinde bir oyuncu değil, maalesef değil. sezon sonunda satılmalı.

    maicon : 7.5 / 10
    savunmada duvar görevi görüyor. dosta güven, düşmana korku veriyor. bu akşam da başarılıydı.

    serdar : 8 / 10
    bülent kokmaz gibi oynuyor. tekmeye kafa atıyor, canını hiçe sayıyor, yüreğiyle oynuyor. uzun yıllar savunmamızda görev yapabilecek seviyede. bu akşam da harika oynadı.

    nagatomo : 7.5 / 10
    sezon sonunda 1 yıl daha kiralanmalı. bu akşam da çok iyi oynadı, çok enerjik, dinamik bir oyuncu. performansını beğendim.

    donk : 7.5 / 10
    sakinliği beni büyülüyor. attığı paslar, oyunu açışı, rakip ataklarda iyi pozisyon alması ve doğru anlarda müdahale etmesi takdire şayan. sezon sonunda biten sözleşmesi 1 yıl daha uzatılmalı.

    selçuk : 5 / 10
    olmuyor, olmuyor, olmuyor. selçuk fizik olarak bitik durumda. selçuk bitmiş. her maç aynı şeyi görüyoruz. mecbur kalmadıkça oynatılmamalı. sezon sonunda da gönderilmeli.

    rodrigues : 8 / 10
    enerjisi, dinamizmi, rakibi delici topla dikine gidişleri ve bu akşam 2.golde yaptığı efsane asist. harika oynadı. daha uzun yıllar bizimle kalmalı.

    feghouli : 7 / 10
    gol attı, bir kaç hücum varyasyonunun içinde yer aldı, rakibe tehlike oluşturduğu için rakibin üzerimize gelmesini de kısmen engelledi. ama kendisine yapılan yatırımın karşılığı bundan daha iyi olmalı. ayrıca yeterince hızlı değil. topu alıp gidemiyor, top feghouli'ye gelince hızla ileri gidemediği için topu tutuyor ve bundan dolayı da rakip yerleşiyor.

    belhanda : 1 / 10
    söylenecek bir şey yok. yaptığı asistin, oynadığı futbolun benim nezdimde bir değeri yok. yazıklar olsun. şampiyonluğa giderken böyle kırmızı kart görülmez, yazıklar olsun.

    gomis : 9.5 / 10
    attığı goller şahaneydi. oynadığı oyun da muhteşemdi. goller attı, savunmaya gelip top çıkarttı, pres yaptı, rakip gomis'i 3 kişi ile tuttu. bu adam daha ne yapsın.

    tolga : 5 / 10
    sonradan girdi, oyuna pek adapte olamadı, top kayıpları yaptı. selçuk'un yerine girdiğinde kendisinden daha fazlasını bekliyordum.

    yasin : 5 / 10
    oyunda kaldığı 15 dakikada pek bir varlık gösteremedi.

    sinan : 5 / 10
    oyunda kaldığı kısa sürede pek bir varlık gösteremedi.

    fatih terim : 8 / 10
    devre arasında nasıl bir konuşma yaptı bilmiyorum ama ikinci yarıda takımın hızı, dinamizmi bu kadar düşmemeliydi, oyuncu değişikliklerinde yine geç kaldı. yine de galibiyetin baş mimarlarındandır kendisi, takımı iyi hazırlamış. oyuncuların hemen hemen hepsinin performansı artmaya devam ediyor. başarılarının devamını diliyorum hocam, bu şampiyonluk gelecekse, seninle beraber gelecek.

    belhanda'nın galibiyeti gölgelediği bir maç oldu, sevincimiz söndü, coşkumuz yerini kahıra bıraktı.
    mutluluk yerine, öfke doluyum.
    maalesef böyle.
  • 204
    ilk yarıdaki güzel oyunla 3 puanı aldığımız, klasik fatih terim galibiyeti. 3.döneminde 2 sene üst üste şampiyon olduğumuz sezondaki maçlara baktığımızda 2-3 farklı öne geçtikten sonra takım geri çekilip aktif dinlenme yapıyor, eğer geri düştüysek tüm gücüyle 90 dakika saldırıyordu. şimdi öne geçip risk almadan yattık.önemli tabi sakat olmadan, cezalı olmadan maçı rahat bir şekilde bitirmek ama belhanda'ya çıkan kart beni hakikaten üzdü.

    işin özü şudur ki; kazanan her zaman haklıdır. umarım sezon sonu şampiyon olduğumuzda aldığımız tüm güzel galibiyetleri hatırlarız...
  • 206
    "bu antalyaspor sezon sonu düşer" dedirten, garry mendes rodrigues'in 60 metrelik yardırışı ve bafetimbi gomis'in kaleyi devirircesine şutları dışında çok da bir şey geride bırakmayan; tatava yapmayıp ihtiyacımızı alarak yola devam ettiğimiz maç. bu sezon çokça yaşadığımız rakipler puan kaybedince kaybetme hadisesini kırmak adına çok önemliydi. onun dışında bu antalyaspor hakikaten bu sezon sonu yetenek eksikliğinden düşer. yürümeyi yeni öğrenen bir çocuğun yürüyüşü gibi futbol oynadılar resmen, 2 adımı doğru atsa diğerinde sendeleyip düşüyorlar falan.

    younes belhanda'nın gördüğü kırmızı kartı ise hala anlamazdan geliyorum. sanırım gomis ısrarla uzaklaştırmaya çalışınca hakem de bir numara var sanıp kovalayıp kart gösterdi. zamanında lisede bir arkadaş da hocanın biriyle konuşuyordu, aynı gomis gibi araya girip elemanı götürmüştüm. çocuğa demediği küfür yüzünden 3 gün uzaklaştırma yazmışlardı. dayanağı da benim inatla çocuğu uzağa götürmeye çalışmamdı.

    böyle senaryoları galatasaray çok sever ama o konuda uyandırmak lazım. iş sahadaki futbola kaldı mı yenilebiliyoruz tabi ama böyle saha dışı mevzular aleyhte işlemeye başladı mı galatasaray'ın tokadı eninde sonunda patlar, tarih hep böyle hadiselerle doludur.
  • 208
    3 tane gol atmışız, gomis 2 tane sallamış, gol yememişiz, takımın boyu 56-60 metrelerden 20-30 metrelere kadar gelmiş hiçbirşey moralimi düzeltemiyor nedense. sabah maçı kaybetmişcesine moral bozukluğuyla uyandım, nedeni ise belhanda tabii ki. sana mı daha çok kızayım hakeme mi bilemedim. sana yüklensem haysiyetsiz hakemin hakkını veremeyeceğim diye korkuyorum. ulan haysiyetsiz insan elli tane kameramanın görüntüleyemediği ama senin gördüğün şey neydi? açıkla da bilelim.

    ve en önemli sorunumuz olan 'ultraslan' taraftar oluşumuna da değinmek istiyorum. olum siz dost musunuz düşman mı? ilk 45 dakika çok iyiydi tribün fatih terim de hakkını verdi zaten. peki ya geriye kalan 45 dakikaya ne demeli? takım kendi taraftarlarınca anca bu kadar baltalanır. 'seeeen var yaa seeen', 'başarılar gelir geçer', ışıklı şovlar... takım 3-0 galip, lider olmuşuz bizimkiler 'başarılar gelir geçer' diyor. böyle bir mantık hatası olabilir mi? '3 tane atmasanız da olur, biz her maç stadı tıklım tıklım dolduruyoruz' der gibi al dolduruyoruruz. 3., 4. sıraya düşelim 5 bin kişi zor bulursunuz mk.

    ayrıca millet oraya 45 dakikalık maç için gitmiyor. 90 dakika bağırın demiyorum, top rakibe geçince ıslık çal, top bize geçince uğultu yap yeter. emin olun o uyuşuk bestelerden daha etkili olur. sözde türkiye'nin en büyük taraftar oluşumu... 100 milyon üyeniz olsa ne yazar, taraftar ne için var? takımı desteklemek için, baltalamak için değil.
  • 209
    maçın 90+'larındayım, 2. yarıdaki rolanti oyundan bile keyif alıyorum, en büyük sevincim de gol yemeden, sakatlık vermeden ve sarı kart dahi görmeden maçı bitiriyor oluşumuz. sonra ne oluyor gevşek bir oyuncu lüzumsuz bir işe giriyor. gereksiz bir kart görüyor, tadım kaçıyor, o an aklımda "acaba belhanda'nın kaç sarı kartı vardı?" düşünceleri... daha 20 saniye geçmeden işgüzar bir hakemin galatasaray'ı doğramaya bahane araması! ve hoooop kırmızı kart!

    resmen can sıkıcı bir maç sonu oldu.

    neyse artık nazar olsun diyelim.

    liderliği aldık ve hedef 21 yolunda bir haftayı daha geride bıraktık. şimdi yapmamız gereken şey 4 hafta daha seri galibiyetler alıp kadıköy'e o şekilde gitmek.

    sen şampiyon olacaksın!
  • 210
    ultras/movement'in maç onbiri:
    1- galatasaray geçen hafta sivas'ta kaçırdığı liderliği bu hafta iç sahada kendi taraftarı önünde ilk 30 dakikada sergilediği harika oyunla ele geçirdi ve tekrar ligin zirvesine oturdu. öyle arzulu ve baskılıydı ki sarı-kırmızılılar, rodriguez ve fegholi ile kanatlardan akın akın geldi ve soyunma odasına gitmeden üç gol attı, antalyaspor hocası hamza hamzaoğlu'nu iki oyuncu değişikliği yaptırmak zorunda bıraktı. üç gol yetmez, dört olsun, beş olsun diye beklerken hafta içi bu soğukta sami yen tribünlerini dolduran arma sevdalıları, ikinci yarı galatasaray "maçın iplerini" deplasman takımına verdi ve oyunu kendi yarı sahasında kabul etti... kupada konya deplasmanı, sonra ligte sivas deplasmanı, içerde konyaspor kupa rövanşı derken, topçular da yorulmuş olmalı ki, skor ele geçirilince "kafada bitirmişlerdi" maçı... bir ara topla oynama süreleri antalyaspor lehineydi ama onlar da çok ciddi pozisyon bulamazken carrosso'nun kalesinde, galatasaray ikinci devre de "kontra"larla goller aradı ama skoru değiştirecek beceriyi gösteremediler.

    2- muslera'nın kart cezalısı olması sebebiyle kalede yer alan fransız kaleci cedric carrosso sanki uzun yıllar galatasaray kalesini korurmuşçasına özgüvenli oynadı bu gece. tecrübe denen soyut olgunun kaleci kazağı giymiş haliydi emektar eldiven. ilk devre kalesine neredeyse hiç top gelmedi ama duruşuyla, takım arkadaşlarını sürekli motive edişiyle bu mesleği uzun yıllar hakkıyla yaptığını gösterdi. muslera'dan farklı olarak da ayağına oldukça hakim fransız file bekçisi ki, kendi yarı alanı içindeki duran topları hep o kullandı, hatta bir ara orta saha çizgisi önünden bile serbest vuruş attığını izledik. tabii, amaçsız vuruşlar değildi bunlar, neredeyse tamamına yakını gomis'i buldu. muslera kalede rakipsiz gibi gözükmesine rağmen carrosso onu forma savaşında zorlayacak bir maç çıkardı.

    3- fatih terim'in ideal savunma dörtlüsü mariano, serdar, maicon, nagatomo olarak gözüküyor ama linnes bu gece "kesti" brezilyalı mevkidaşını. fena da oynamadı norveçli oyuncu, çalışmasının ödülünü alıyor hocasından. serdar aziz ve maicon da savunmada başarılıydılar, gerçi ilk yarı serdar bir kaç "ufak" hata yapsa da... bu ikilinin takıma sağladığı fayda savunmanın yanı sıra galatasaray'ın duran top ataklarında olduğunu sürekli yazıyorum, bu gece de serdar ilk devre gomis'le carpıştığı pozisyonda az kalsın golü atacakken, ikinci devre maicon'un kornerden gelen ortaya yaptığı kafa vuruşunu antalyaspor kalecisi zorlukla çeldi. defansın solundaki nagatomo da her geçen gün takıma alışıyor ve sol kanat takımın zayıf halkası olmaktan çıkıyor. gol yemeden biten maç sonrası tebriği en fazla hak eden dörtlüyü bakalım hoca kasımpaşa maçında bozacak mı?

    4- kadroda ryan donk'u görünce "ah be hocam, neden ısrar edersin ki bunda, yakacak takımı" diyen bir tek ben değildim herhalde ama maç sonunda fena halde ters köşe yaptı bizi hollandalı oyuncu. şimdiye kadarki maçlarının aksine sadece ceza sahı önünde boğuşmakla yetinmedi donk, antalyaspor'un çok adamla gol için galatasaray ceza sahasına geldiği anlarda ikili sıkıştırmaların vazgeçilmez adamı oldu ve kaptığı toplarla da atakları başlatan oyuncuydu. garry rodriguez'in gomis'e ikinci golü attırdığı pozisyonda topu önüne atan kindi dersiniz? maçın yıldızı attığı iki golle gomis seçilecek belki ama bana göre ilk devrenin en iyisi havadan-yerden her türlü başarılı müdahalelerle rakibi bozan ve arkadaşlarını rahatlatan ryan donk'tu...

    5- feghouli attığı gole kadar çok boş koşu yaptı, ki gomis'in ilk golünde yaptığı ters koşu ile rakip savunmanın dikkatini dağıtan adamdı, ama linnes olsun, selçuk olsun, cezayirli topçuya uzun top atmaya cesaret edemediler de belhanda bir attı, maçta fark üçe çıkıverdi. her an skoru değiştirebilecek türden bir oyuncu feghouli, sahada olması galatasaray adına büyük avantaj...

    6- iki üç gün önce belhanda'dan oynadığı "istekli ve ciddi" oyundan dolayı özür diledik ve böyle oynaması halinde şampiyonluğa en büyük katkı verecek topçulardan biri olduğunu yazdık da, faslı oyuncu maçın uzatma dakikalarında peşi sıra gördüğü iki sarı kartla oyundan atılarak "huylu huyundan vazgeçmez" dedirtti. savunma önünde donk ve onun biraz da ötesinde selçuk-belhanda ikilisi ile yeni bir oyun planı deneyen ve kendisine "maestro" rolü veren hocasına ancak bu kadar "kötü" teşekkür edilir. bu gece de takımı idare etmesiyle, feghouli'ye yaptığı asistle maçın kazanılmasında ön sıralarda olan belhanda, maçtan atılarak keyfimizin içine etti, hocasının da hafta sonu kasımnpaşa maçı için planlarını bozdu. ceza alır mı diye soranlara da "galatasaray forması giyememek en büyük ceza" demiş hoca... doğru söz ama belhanda bu formanın kıymetini biliyor mu, ya da bilecek mi?

    7- garry rodriguez ile gomis'in uyumu da artık dikkatlerden kaçmıyor, özellikle garry'nin rakip ceza sahası önünde topu alıp fransız arkadaşıyla ikiye bir yapmaya niyetlendiği ya da ara pasla golcüsüne "asist" yaptığı anlar artık bu ikilinin "klasiği" olmuş vaziyette. iki asist iki gol, bir ikiliden daha ne beklenir ki?

    8- podolski'nin japonya'ya satılacağı haberi duyunca, bir daha bizim takıma bu kadar sert şut atan bir oyuncu gelmez demiştim. geldi, hem de hiç vakit kaybetmeden. golcülüğünü bilirdik de bu kadar sert şut attığını kendisini galatasaray'da izledikçe öğrendik bafetimi gomis'in... sadece "allah ne verdiyse abanmıyor" fransız golcü, aynı zamanda isabetli de vuruyor "karavanayı" sevmiyor. bu gece iki tane attı, bir tane de direkten döndü. devamını bekliyoruz...

    9- fatih terim'in federasyonla yaşadığı "tazminat" husumeti, galatasaray'ın başında görev alacağı maçlarda karşısına çıkacağı yazılıyordu da, "komplo" teorisi olduğunu düşünüyordum ama kaç maç arka arkaya verilmeyen penaltılar, galatasaray aleyhine çalınan düdükleri gördükçe bu kararların bu kadar da "masumca" olmadığını düşünmeye başladım. bu gece de iki adet "bariz" penaltıda maçın hakemi barış şimşek "yumdu gözünü", devam işareti yaptı da belhanda'yı atarken "cin" gibiydi maşallah... ama daha oyunda 15 dakika geride kalmışken "kasap" gibi galatasaraylıları biçen antalyasporlu maicon'a ancak 62. dakika kart gösterebildi...

    10- deplasman takımında sağ bekte oynayan gurbetçi nazım sangare başarılı bir oyuncu. maç boyu kendi takımının sağ tarafından ileri geri büyük enerji sarf etti. kendi sahalarında 2-1 kaybettikleri beşiktaş maçında da dikkatimi çekmişti gurbetçi oyuncu. hamza hoca kendisine şan vermeye devam edecektir, biz de akdeniz ekibini izleyebildiğimiz kadarıyla takip edelim, bakalım nazım bu performansı sürdürebilecek mi?

    11- fatih terim "sarı kırmızı" atkı ile sahaya çıkmaya devam ediyor, yakışıyor da atkı hocaya da, "imparator" da aslında taraftarın sembolü olan atkı ile mesaj veriyor, "bizi desteklemeye devam edin, sene sonu hep birlikte sevinelim"...

    kaynak: http://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...antalyaspor.html?m=1
  • 211
    maçı tribünden seyretmekle televizyondan seyretmek arasında çok fark olduğunu düşünenlerdenim.
    en basitinden, tribünde takımın oyun anlamında genel boyunu, oyuncuların saha yayılımlarını ve pozisyon alma becerilerini daha iyi görebilme imkanımız olmaktadır.
    bu manada antalya maçında gözüme çarpan birkaç noktayı palylaşmak isterim;

    1-) topu oyuna sokmada, pas alışveriş hızımızda biraz yavaşız. bu tip maçlarda sonucu ufak detaylar belirler. bazen hızlı bir taç atışı, bazen hızlı driplinglerle (2. golde garry'nin yaptığı gibi) kazanılan gollerde olduğu gibi.

    2-) dönen topları almada bazen yetersiz kalıyoruz, bu da takımın yeni hücuma geçmek için, olduğu gibi geri dönerek ekstra yorulmasına yol açmakta. bunu önlemek adına dönen toplara daha çok sahip olmalıyız ki bu noktada fernando'nun eksikliği direk etkiliyor, ilaveten, hücumda topu kaptırdğımızda takım olarak baskıyı topu kaptırdığımız bölgede yapmamız gerekiyor. bu sayede gücümüzü daha ekonomik kullanma imkanımız olur.

    3-) sadece bu maç özelinde değil, genel olarak taç atışlarında ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. çoğu tacımız direk rakibe gidiyor. ya da öyle bir tercih yapılıyor ki taç atılan oyuncumuzun topu kaptırmaması mucize.

    4-) attığımız kornerlerde ön direkte hiç oyuncumuzun olmaması dikkatimi çekiyor, bu da çoğunlukla kısa düşen topların direk rakip tarafından uzaklaştırılmasına neden oluyor, o bölgede bir oyuncumuz olsa kısa düşen topları arkaya aşırarak tehlikeli pozisyon oluşturma şansımızı arttırmış oluruz.

    5-) başta garry, belhanda, yasin olmak üzere bitirici noktalarda son hamleleri ya beceriksizlikten ya da acemilikten olsa gerek yapamayıp birçok pozsiyon olma potansiyeli olan atagımızı sonlandıramıyoruz.

    6-) ikinci yarıda özellikle son 15 dakikada özellikle kanatlarda çok boşluklar verdik, tabi bunda yorulan feghouli ve garry'nin sonlarda oyundan düşerek rakibin sağ ve sol beklerini, skorun da verdiği rahatlıkla takip etmemelerinin de payı büyük ancak bu durum maçların daha da kızışacağı ileriki dönemde sorun çıkarabilir, göz ardı edilmemeli.

    7-) son olarak belhanda'nın sorumsuzluğu. tamam, hakem art niyetlli olabilir, fırsat kolluyor olabilir, zaten mimlisin, maç 2 dk sonra bitecek, neyin kafasını yaşıyorsun be adam. zaten fernando yok, ndiaye gitmiş, bu yaptığın iş mi şimdi? ne dense kar etmiyor bu arkadaşa. bu yılı bir şekilde tamamlayıp seneye hizmetleri için teşekkür edip yollar ayrılmalıdır.

    netice olarak, tüm bu tespitler rakibimiz antalyaya göre olan durumlardı, daha dişli rakiplerde farklı artı ve eksilerimiz de olacaktır muhakkak. liderliği öyle ya da böyle aldık, artık havaya girip seri yapma vakti geldi. umarım bu hafta kasımpaşa maçı ile başlayarak fenerbahçe maçına kadarki 4 haftayı kayıpsız geçebiliriz. ondan sonra zaten o rüzgarla camia havaya girdi mi geçmişte de çokça olduğu gibi sonu gelecektir.
  • 213
    (bkz: 12 şubat 2018 galatasaray antalyaspor maçı) hakkında futbol yorumcuları, alttan alttan "antalyaspor neden bu kadar kolay bıraktı", "neden fazla mücadele edemedi" temalı yorumlarla hamza hoca üstünden inceden bir algı yaratma çabaları var gibiydi. fakat gerek antalya'nın bu sezon ki hali gerek bizim iç saha performansımız komplo teorilerine pek fırsat vermedi.

    maçın sahadaki kısmını konuşmak gerekirse, herkesin beklentisi yönünde sonuçlandı. rakip takımın hocasından futbolcusuna kadar en iyi ihtimal beraberlik olarak görülüyordu. durum böyle olunca erken gol kolay çözülmelerini sağladı, 45 dakikalık performans antalya için yetti. 2. yarı tamamen aktif dinlenme şeklinde sürdü, tek akılda kalan olay belhanda'nın kırmızı kartıydı. belhanda'dan ziyade hakem kırmızı için ısrar etti gibi geliyor...
  • 214
    hamza'ya kiyamadigimiz mac. ikinci yari top tutup tempo dusurmek yerine belhanda'ya, gomis'e ayak uydursaydi takimimiz 7-8 olacakti ve hamza denilen capsiz cok buyuk ihtimal kovulacakti. zira capsizin 2 stratejisi vardi: devamli faul ve kalecilerinin provokasyon dolu vakit gecirmeleri.

    2. yari dedigim gibi yattik. bana kalsa 75te cikardim da 82'de ciktik. sucukcularin telefon sarji dusmani masturbasyonlarindan kusmak uzereydim artik.

    belhanda cok iyi oynamadi yine de 2. yari istegi takim ortalamasinin uzerindeydi. ilk yari daha isteksizdi bunun nedeni lider oyuncu karakterinde sakli.

    takimin lideri olmak istiyor ve lider oldukca keyiflenerek oynuyor. error veren sey ise duran toplar. belhanda duran toplari selcuk'un kullanmasindan bence rahatsiz. bu konu sanki bir gerilim yaratiyor. takimin aksine, 2. yari kenardan gelen "oyunu tutun" talimatina kulak asmak istemedi. oyun kurulup top beklerden kaleciye dondukce gerildi gibi geldi. henuz kirmizi pozisyonunu izlemedim ama boyle bir olayin icinde olmasina sasirmadim.

    ikinci yari takimin bu kadar atmamaya oynayacagini tahmin etseydim daha erken cikardim.

    dogu tribunune ise bir parantez acmak istiyorum. durus olarak ua alternatifi duruslari ne kadar sempatikse sectikleri 90'larin kufurlu tezahuratlari bir o kadar itici. rerere rarara disinda tribunlerin katilmasini tesvik edici bir tezahuratlari yok. gollerden sonra yaptiklari kolay mi tezahurati her ne kadar retro ve icerik olarak anlamli olsa da gol sonrasi daha neseli daha coskulu bir tezahurata ihtiyaclari var.
  • 216
    galatasarayın ilk yarım saatte hızlı ve presli oyunuyla 3 puanı koparıp liderliği aldığı maç. belhanda'nın varlığı galatasaray'ın oyun hızını iki seviye yukarı taşımasına yetti. sezon boyunca işleyen sağ taraf yerine hızlı iki oyuncu garry ve nagatomo'nun olduğu sol tarafı son derece işler hale getirdi. galatasaray soldan hızlı bir şekilde gelmeye devam edince rakibin oyun merkezide mecburen kendi sağına doğru kaydı. bu sağ kanatta bulunan soso ve linnes için rakip yarı sahada açık alan aynı zamanda içeriye kat eden , savunma arkasına sarkan soso için bulunmaz fırsattı. sahadaki selçuk ve donk bir kaç pozisyonda soso ve linnes boşta olup ısrarla top istemelerine rağmen hızlı düşünen ve hızlı pas verip oyunun yönünü aniden değiştiremedikleri için her ne kadar gol atmasına rağmen feghouli ve linnes işin hücum boyutunda oyunun içine gerektiği gibi girememelerine neden oldular. mevcut takımda bu işi yapabilecek tek orta saha zaman zaman felaket pas veren tolga. ancak maçta dikkat çeken konu benim için antalyanın galatasaraya oranla daha çok isabetli pas yapması daha çok topla oynaması rakip yarısahada daha fazla topla buluşması oldu ki antalyanın önemli eksikleri var ve deplasmanda bu oyunu oynamaları. bu durum ilerde başakşehir ,beşiktaş ve fenerbahçe gibi doğru pasla etkili çıkabilen takımlara karşı büyük handikap oluşturur.

    maç puanlarım :carrasco-7- nagatomo-7- serdar-5- maicon-7- linnes-6- selçuk-5- donk-4- belhanda-8- garry-7- soso-6- gomis -9-
    sonradan oyuna girenler: tolga-5- yasin-4- sinan-4-
App Store'dan indirin Google Play'den alın