210
ultras/movement'in maç onbiri:
1- galatasaray geçen hafta sivas'ta kaçırdığı liderliği bu hafta iç sahada kendi taraftarı önünde ilk 30 dakikada sergilediği harika oyunla ele geçirdi ve tekrar ligin zirvesine oturdu. öyle arzulu ve baskılıydı ki sarı-kırmızılılar, rodriguez ve fegholi ile kanatlardan akın akın geldi ve soyunma odasına gitmeden üç gol attı, antalyaspor hocası hamza hamzaoğlu'nu iki oyuncu değişikliği yaptırmak zorunda bıraktı. üç gol yetmez, dört olsun, beş olsun diye beklerken hafta içi bu soğukta sami yen tribünlerini dolduran arma sevdalıları, ikinci yarı galatasaray "maçın iplerini" deplasman takımına verdi ve oyunu kendi yarı sahasında kabul etti... kupada konya deplasmanı, sonra ligte sivas deplasmanı, içerde konyaspor kupa rövanşı derken, topçular da yorulmuş olmalı ki, skor ele geçirilince "kafada bitirmişlerdi" maçı... bir ara topla oynama süreleri antalyaspor lehineydi ama onlar da çok ciddi pozisyon bulamazken carrosso'nun kalesinde, galatasaray ikinci devre de "kontra"larla goller aradı ama skoru değiştirecek beceriyi gösteremediler.
2- muslera'nın kart cezalısı olması sebebiyle kalede yer alan fransız kaleci cedric carrosso sanki uzun yıllar galatasaray kalesini korurmuşçasına özgüvenli oynadı bu gece. tecrübe denen soyut olgunun kaleci kazağı giymiş haliydi emektar eldiven. ilk devre kalesine neredeyse hiç top gelmedi ama duruşuyla, takım arkadaşlarını sürekli motive edişiyle bu mesleği uzun yıllar hakkıyla yaptığını gösterdi. muslera'dan farklı olarak da ayağına oldukça hakim fransız file bekçisi ki, kendi yarı alanı içindeki duran topları hep o kullandı, hatta bir ara orta saha çizgisi önünden bile serbest vuruş attığını izledik. tabii, amaçsız vuruşlar değildi bunlar, neredeyse tamamına yakını gomis'i buldu. muslera kalede rakipsiz gibi gözükmesine rağmen carrosso onu forma savaşında zorlayacak bir maç çıkardı.
3- fatih terim'in ideal savunma dörtlüsü mariano, serdar, maicon, nagatomo olarak gözüküyor ama linnes bu gece "kesti" brezilyalı mevkidaşını. fena da oynamadı norveçli oyuncu, çalışmasının ödülünü alıyor hocasından. serdar aziz ve maicon da savunmada başarılıydılar, gerçi ilk yarı serdar bir kaç "ufak" hata yapsa da... bu ikilinin takıma sağladığı fayda savunmanın yanı sıra galatasaray'ın duran top ataklarında olduğunu sürekli yazıyorum, bu gece de serdar ilk devre gomis'le carpıştığı pozisyonda az kalsın golü atacakken, ikinci devre maicon'un kornerden gelen ortaya yaptığı kafa vuruşunu antalyaspor kalecisi zorlukla çeldi. defansın solundaki nagatomo da her geçen gün takıma alışıyor ve sol kanat takımın zayıf halkası olmaktan çıkıyor. gol yemeden biten maç sonrası tebriği en fazla hak eden dörtlüyü bakalım hoca kasımpaşa maçında bozacak mı?
4- kadroda ryan donk'u görünce "ah be hocam, neden ısrar edersin ki bunda, yakacak takımı" diyen bir tek ben değildim herhalde ama maç sonunda fena halde ters köşe yaptı bizi hollandalı oyuncu. şimdiye kadarki maçlarının aksine sadece ceza sahı önünde boğuşmakla yetinmedi donk, antalyaspor'un çok adamla gol için galatasaray ceza sahasına geldiği anlarda ikili sıkıştırmaların vazgeçilmez adamı oldu ve kaptığı toplarla da atakları başlatan oyuncuydu. garry rodriguez'in gomis'e ikinci golü attırdığı pozisyonda topu önüne atan kindi dersiniz? maçın yıldızı attığı iki golle gomis seçilecek belki ama bana göre ilk devrenin en iyisi havadan-yerden her türlü başarılı müdahalelerle rakibi bozan ve arkadaşlarını rahatlatan ryan donk'tu...
5- feghouli attığı gole kadar çok boş koşu yaptı, ki gomis'in ilk golünde yaptığı ters koşu ile rakip savunmanın dikkatini dağıtan adamdı, ama linnes olsun, selçuk olsun, cezayirli topçuya uzun top atmaya cesaret edemediler de belhanda bir attı, maçta fark üçe çıkıverdi. her an skoru değiştirebilecek türden bir oyuncu feghouli, sahada olması galatasaray adına büyük avantaj...
6- iki üç gün önce belhanda'dan oynadığı "istekli ve ciddi" oyundan dolayı özür diledik ve böyle oynaması halinde şampiyonluğa en büyük katkı verecek topçulardan biri olduğunu yazdık da, faslı oyuncu maçın uzatma dakikalarında peşi sıra gördüğü iki sarı kartla oyundan atılarak "huylu huyundan vazgeçmez" dedirtti. savunma önünde donk ve onun biraz da ötesinde selçuk-belhanda ikilisi ile yeni bir oyun planı deneyen ve kendisine "maestro" rolü veren hocasına ancak bu kadar "kötü" teşekkür edilir. bu gece de takımı idare etmesiyle, feghouli'ye yaptığı asistle maçın kazanılmasında ön sıralarda olan belhanda, maçtan atılarak keyfimizin içine etti, hocasının da hafta sonu kasımnpaşa maçı için planlarını bozdu. ceza alır mı diye soranlara da "galatasaray forması giyememek en büyük ceza" demiş hoca... doğru söz ama belhanda bu formanın kıymetini biliyor mu, ya da bilecek mi?
7- garry rodriguez ile gomis'in uyumu da artık dikkatlerden kaçmıyor, özellikle garry'nin rakip ceza sahası önünde topu alıp fransız arkadaşıyla ikiye bir yapmaya niyetlendiği ya da ara pasla golcüsüne "asist" yaptığı anlar artık bu ikilinin "klasiği" olmuş vaziyette. iki asist iki gol, bir ikiliden daha ne beklenir ki?
8- podolski'nin japonya'ya satılacağı haberi duyunca, bir daha bizim takıma bu kadar sert şut atan bir oyuncu gelmez demiştim. geldi, hem de hiç vakit kaybetmeden. golcülüğünü bilirdik de bu kadar sert şut attığını kendisini galatasaray'da izledikçe öğrendik bafetimi gomis'in... sadece "allah ne verdiyse abanmıyor" fransız golcü, aynı zamanda isabetli de vuruyor "karavanayı" sevmiyor. bu gece iki tane attı, bir tane de direkten döndü. devamını bekliyoruz...
9- fatih terim'in federasyonla yaşadığı "tazminat" husumeti, galatasaray'ın başında görev alacağı maçlarda karşısına çıkacağı yazılıyordu da, "komplo" teorisi olduğunu düşünüyordum ama kaç maç arka arkaya verilmeyen penaltılar, galatasaray aleyhine çalınan düdükleri gördükçe bu kararların bu kadar da "masumca" olmadığını düşünmeye başladım. bu gece de iki adet "bariz" penaltıda maçın hakemi barış şimşek "yumdu gözünü", devam işareti yaptı da belhanda'yı atarken "cin" gibiydi maşallah... ama daha oyunda 15 dakika geride kalmışken "kasap" gibi galatasaraylıları biçen antalyasporlu maicon'a ancak 62. dakika kart gösterebildi...
10- deplasman takımında sağ bekte oynayan gurbetçi nazım sangare başarılı bir oyuncu. maç boyu kendi takımının sağ tarafından ileri geri büyük enerji sarf etti. kendi sahalarında 2-1 kaybettikleri beşiktaş maçında da dikkatimi çekmişti gurbetçi oyuncu. hamza hoca kendisine şan vermeye devam edecektir, biz de akdeniz ekibini izleyebildiğimiz kadarıyla takip edelim, bakalım nazım bu performansı sürdürebilecek mi?
11- fatih terim "sarı kırmızı" atkı ile sahaya çıkmaya devam ediyor, yakışıyor da atkı hocaya da, "imparator" da aslında taraftarın sembolü olan atkı ile mesaj veriyor, "bizi desteklemeye devam edin, sene sonu hep birlikte sevinelim"...
kaynak: http://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...antalyaspor.html?m=1
1- galatasaray geçen hafta sivas'ta kaçırdığı liderliği bu hafta iç sahada kendi taraftarı önünde ilk 30 dakikada sergilediği harika oyunla ele geçirdi ve tekrar ligin zirvesine oturdu. öyle arzulu ve baskılıydı ki sarı-kırmızılılar, rodriguez ve fegholi ile kanatlardan akın akın geldi ve soyunma odasına gitmeden üç gol attı, antalyaspor hocası hamza hamzaoğlu'nu iki oyuncu değişikliği yaptırmak zorunda bıraktı. üç gol yetmez, dört olsun, beş olsun diye beklerken hafta içi bu soğukta sami yen tribünlerini dolduran arma sevdalıları, ikinci yarı galatasaray "maçın iplerini" deplasman takımına verdi ve oyunu kendi yarı sahasında kabul etti... kupada konya deplasmanı, sonra ligte sivas deplasmanı, içerde konyaspor kupa rövanşı derken, topçular da yorulmuş olmalı ki, skor ele geçirilince "kafada bitirmişlerdi" maçı... bir ara topla oynama süreleri antalyaspor lehineydi ama onlar da çok ciddi pozisyon bulamazken carrosso'nun kalesinde, galatasaray ikinci devre de "kontra"larla goller aradı ama skoru değiştirecek beceriyi gösteremediler.
2- muslera'nın kart cezalısı olması sebebiyle kalede yer alan fransız kaleci cedric carrosso sanki uzun yıllar galatasaray kalesini korurmuşçasına özgüvenli oynadı bu gece. tecrübe denen soyut olgunun kaleci kazağı giymiş haliydi emektar eldiven. ilk devre kalesine neredeyse hiç top gelmedi ama duruşuyla, takım arkadaşlarını sürekli motive edişiyle bu mesleği uzun yıllar hakkıyla yaptığını gösterdi. muslera'dan farklı olarak da ayağına oldukça hakim fransız file bekçisi ki, kendi yarı alanı içindeki duran topları hep o kullandı, hatta bir ara orta saha çizgisi önünden bile serbest vuruş attığını izledik. tabii, amaçsız vuruşlar değildi bunlar, neredeyse tamamına yakını gomis'i buldu. muslera kalede rakipsiz gibi gözükmesine rağmen carrosso onu forma savaşında zorlayacak bir maç çıkardı.
3- fatih terim'in ideal savunma dörtlüsü mariano, serdar, maicon, nagatomo olarak gözüküyor ama linnes bu gece "kesti" brezilyalı mevkidaşını. fena da oynamadı norveçli oyuncu, çalışmasının ödülünü alıyor hocasından. serdar aziz ve maicon da savunmada başarılıydılar, gerçi ilk yarı serdar bir kaç "ufak" hata yapsa da... bu ikilinin takıma sağladığı fayda savunmanın yanı sıra galatasaray'ın duran top ataklarında olduğunu sürekli yazıyorum, bu gece de serdar ilk devre gomis'le carpıştığı pozisyonda az kalsın golü atacakken, ikinci devre maicon'un kornerden gelen ortaya yaptığı kafa vuruşunu antalyaspor kalecisi zorlukla çeldi. defansın solundaki nagatomo da her geçen gün takıma alışıyor ve sol kanat takımın zayıf halkası olmaktan çıkıyor. gol yemeden biten maç sonrası tebriği en fazla hak eden dörtlüyü bakalım hoca kasımpaşa maçında bozacak mı?
4- kadroda ryan donk'u görünce "ah be hocam, neden ısrar edersin ki bunda, yakacak takımı" diyen bir tek ben değildim herhalde ama maç sonunda fena halde ters köşe yaptı bizi hollandalı oyuncu. şimdiye kadarki maçlarının aksine sadece ceza sahı önünde boğuşmakla yetinmedi donk, antalyaspor'un çok adamla gol için galatasaray ceza sahasına geldiği anlarda ikili sıkıştırmaların vazgeçilmez adamı oldu ve kaptığı toplarla da atakları başlatan oyuncuydu. garry rodriguez'in gomis'e ikinci golü attırdığı pozisyonda topu önüne atan kindi dersiniz? maçın yıldızı attığı iki golle gomis seçilecek belki ama bana göre ilk devrenin en iyisi havadan-yerden her türlü başarılı müdahalelerle rakibi bozan ve arkadaşlarını rahatlatan ryan donk'tu...
5- feghouli attığı gole kadar çok boş koşu yaptı, ki gomis'in ilk golünde yaptığı ters koşu ile rakip savunmanın dikkatini dağıtan adamdı, ama linnes olsun, selçuk olsun, cezayirli topçuya uzun top atmaya cesaret edemediler de belhanda bir attı, maçta fark üçe çıkıverdi. her an skoru değiştirebilecek türden bir oyuncu feghouli, sahada olması galatasaray adına büyük avantaj...
6- iki üç gün önce belhanda'dan oynadığı "istekli ve ciddi" oyundan dolayı özür diledik ve böyle oynaması halinde şampiyonluğa en büyük katkı verecek topçulardan biri olduğunu yazdık da, faslı oyuncu maçın uzatma dakikalarında peşi sıra gördüğü iki sarı kartla oyundan atılarak "huylu huyundan vazgeçmez" dedirtti. savunma önünde donk ve onun biraz da ötesinde selçuk-belhanda ikilisi ile yeni bir oyun planı deneyen ve kendisine "maestro" rolü veren hocasına ancak bu kadar "kötü" teşekkür edilir. bu gece de takımı idare etmesiyle, feghouli'ye yaptığı asistle maçın kazanılmasında ön sıralarda olan belhanda, maçtan atılarak keyfimizin içine etti, hocasının da hafta sonu kasımnpaşa maçı için planlarını bozdu. ceza alır mı diye soranlara da "galatasaray forması giyememek en büyük ceza" demiş hoca... doğru söz ama belhanda bu formanın kıymetini biliyor mu, ya da bilecek mi?
7- garry rodriguez ile gomis'in uyumu da artık dikkatlerden kaçmıyor, özellikle garry'nin rakip ceza sahası önünde topu alıp fransız arkadaşıyla ikiye bir yapmaya niyetlendiği ya da ara pasla golcüsüne "asist" yaptığı anlar artık bu ikilinin "klasiği" olmuş vaziyette. iki asist iki gol, bir ikiliden daha ne beklenir ki?
8- podolski'nin japonya'ya satılacağı haberi duyunca, bir daha bizim takıma bu kadar sert şut atan bir oyuncu gelmez demiştim. geldi, hem de hiç vakit kaybetmeden. golcülüğünü bilirdik de bu kadar sert şut attığını kendisini galatasaray'da izledikçe öğrendik bafetimi gomis'in... sadece "allah ne verdiyse abanmıyor" fransız golcü, aynı zamanda isabetli de vuruyor "karavanayı" sevmiyor. bu gece iki tane attı, bir tane de direkten döndü. devamını bekliyoruz...
9- fatih terim'in federasyonla yaşadığı "tazminat" husumeti, galatasaray'ın başında görev alacağı maçlarda karşısına çıkacağı yazılıyordu da, "komplo" teorisi olduğunu düşünüyordum ama kaç maç arka arkaya verilmeyen penaltılar, galatasaray aleyhine çalınan düdükleri gördükçe bu kararların bu kadar da "masumca" olmadığını düşünmeye başladım. bu gece de iki adet "bariz" penaltıda maçın hakemi barış şimşek "yumdu gözünü", devam işareti yaptı da belhanda'yı atarken "cin" gibiydi maşallah... ama daha oyunda 15 dakika geride kalmışken "kasap" gibi galatasaraylıları biçen antalyasporlu maicon'a ancak 62. dakika kart gösterebildi...
10- deplasman takımında sağ bekte oynayan gurbetçi nazım sangare başarılı bir oyuncu. maç boyu kendi takımının sağ tarafından ileri geri büyük enerji sarf etti. kendi sahalarında 2-1 kaybettikleri beşiktaş maçında da dikkatimi çekmişti gurbetçi oyuncu. hamza hoca kendisine şan vermeye devam edecektir, biz de akdeniz ekibini izleyebildiğimiz kadarıyla takip edelim, bakalım nazım bu performansı sürdürebilecek mi?
11- fatih terim "sarı kırmızı" atkı ile sahaya çıkmaya devam ediyor, yakışıyor da atkı hocaya da, "imparator" da aslında taraftarın sembolü olan atkı ile mesaj veriyor, "bizi desteklemeye devam edin, sene sonu hep birlikte sevinelim"...
kaynak: http://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...antalyaspor.html?m=1