• 197
    topa hakim olarak da dinlenebilirsiniz, defansa yatıp dinlenmez büyük takım. allahtan rezil bir takım vardı karşımızda, yoksa yine gol yerdik. ikinci yarıdaki oyundan hiç ama hiç memnun değilim. maçın sonunda topla oynamada rakip takım bizden üstündü.

    ulan haftada en fazla kupa dönemlerinde 2 maç oynuyorlar zaten, çok dinlenmeye ihtiyacı var paşaların.
  • 57
    (bkz: sezonun en önemli maçı)

    bu entry'i maça gidecek taraftara ayırmak istiyorum. gözünüzü seveyim sürekli maçın içinde olun. bırakın şu telefonları. bundan sonraki her maç çok önemli.sarı kırmızı formalilar hariç sahada görev yapacak her ferde inanılmaz baskı uygulamalıyız. içerde başakşehir, beşiktaş, trabzon gibi önemli maçlarımız var. taraftarlar antalya maçını bu maçların provası olarak görüp hareket etsinler. herşey galatasaray için.
  • 206
    "bu antalyaspor sezon sonu düşer" dedirten, garry mendes rodrigues'in 60 metrelik yardırışı ve bafetimbi gomis'in kaleyi devirircesine şutları dışında çok da bir şey geride bırakmayan; tatava yapmayıp ihtiyacımızı alarak yola devam ettiğimiz maç. bu sezon çokça yaşadığımız rakipler puan kaybedince kaybetme hadisesini kırmak adına çok önemliydi. onun dışında bu antalyaspor hakikaten bu sezon sonu yetenek eksikliğinden düşer. yürümeyi yeni öğrenen bir çocuğun yürüyüşü gibi futbol oynadılar resmen, 2 adımı doğru atsa diğerinde sendeleyip düşüyorlar falan.

    younes belhanda'nın gördüğü kırmızı kartı ise hala anlamazdan geliyorum. sanırım gomis ısrarla uzaklaştırmaya çalışınca hakem de bir numara var sanıp kovalayıp kart gösterdi. zamanında lisede bir arkadaş da hocanın biriyle konuşuyordu, aynı gomis gibi araya girip elemanı götürmüştüm. çocuğa demediği küfür yüzünden 3 gün uzaklaştırma yazmışlardı. dayanağı da benim inatla çocuğu uzağa götürmeye çalışmamdı.

    böyle senaryoları galatasaray çok sever ama o konuda uyandırmak lazım. iş sahadaki futbola kaldı mı yenilebiliyoruz tabi ama böyle saha dışı mevzular aleyhte işlemeye başladı mı galatasaray'ın tokadı eninde sonunda patlar, tarih hep böyle hadiselerle doludur.
  • 210
    ultras/movement'in maç onbiri:
    1- galatasaray geçen hafta sivas'ta kaçırdığı liderliği bu hafta iç sahada kendi taraftarı önünde ilk 30 dakikada sergilediği harika oyunla ele geçirdi ve tekrar ligin zirvesine oturdu. öyle arzulu ve baskılıydı ki sarı-kırmızılılar, rodriguez ve fegholi ile kanatlardan akın akın geldi ve soyunma odasına gitmeden üç gol attı, antalyaspor hocası hamza hamzaoğlu'nu iki oyuncu değişikliği yaptırmak zorunda bıraktı. üç gol yetmez, dört olsun, beş olsun diye beklerken hafta içi bu soğukta sami yen tribünlerini dolduran arma sevdalıları, ikinci yarı galatasaray "maçın iplerini" deplasman takımına verdi ve oyunu kendi yarı sahasında kabul etti... kupada konya deplasmanı, sonra ligte sivas deplasmanı, içerde konyaspor kupa rövanşı derken, topçular da yorulmuş olmalı ki, skor ele geçirilince "kafada bitirmişlerdi" maçı... bir ara topla oynama süreleri antalyaspor lehineydi ama onlar da çok ciddi pozisyon bulamazken carrosso'nun kalesinde, galatasaray ikinci devre de "kontra"larla goller aradı ama skoru değiştirecek beceriyi gösteremediler.

    2- muslera'nın kart cezalısı olması sebebiyle kalede yer alan fransız kaleci cedric carrosso sanki uzun yıllar galatasaray kalesini korurmuşçasına özgüvenli oynadı bu gece. tecrübe denen soyut olgunun kaleci kazağı giymiş haliydi emektar eldiven. ilk devre kalesine neredeyse hiç top gelmedi ama duruşuyla, takım arkadaşlarını sürekli motive edişiyle bu mesleği uzun yıllar hakkıyla yaptığını gösterdi. muslera'dan farklı olarak da ayağına oldukça hakim fransız file bekçisi ki, kendi yarı alanı içindeki duran topları hep o kullandı, hatta bir ara orta saha çizgisi önünden bile serbest vuruş attığını izledik. tabii, amaçsız vuruşlar değildi bunlar, neredeyse tamamına yakını gomis'i buldu. muslera kalede rakipsiz gibi gözükmesine rağmen carrosso onu forma savaşında zorlayacak bir maç çıkardı.

    3- fatih terim'in ideal savunma dörtlüsü mariano, serdar, maicon, nagatomo olarak gözüküyor ama linnes bu gece "kesti" brezilyalı mevkidaşını. fena da oynamadı norveçli oyuncu, çalışmasının ödülünü alıyor hocasından. serdar aziz ve maicon da savunmada başarılıydılar, gerçi ilk yarı serdar bir kaç "ufak" hata yapsa da... bu ikilinin takıma sağladığı fayda savunmanın yanı sıra galatasaray'ın duran top ataklarında olduğunu sürekli yazıyorum, bu gece de serdar ilk devre gomis'le carpıştığı pozisyonda az kalsın golü atacakken, ikinci devre maicon'un kornerden gelen ortaya yaptığı kafa vuruşunu antalyaspor kalecisi zorlukla çeldi. defansın solundaki nagatomo da her geçen gün takıma alışıyor ve sol kanat takımın zayıf halkası olmaktan çıkıyor. gol yemeden biten maç sonrası tebriği en fazla hak eden dörtlüyü bakalım hoca kasımpaşa maçında bozacak mı?

    4- kadroda ryan donk'u görünce "ah be hocam, neden ısrar edersin ki bunda, yakacak takımı" diyen bir tek ben değildim herhalde ama maç sonunda fena halde ters köşe yaptı bizi hollandalı oyuncu. şimdiye kadarki maçlarının aksine sadece ceza sahı önünde boğuşmakla yetinmedi donk, antalyaspor'un çok adamla gol için galatasaray ceza sahasına geldiği anlarda ikili sıkıştırmaların vazgeçilmez adamı oldu ve kaptığı toplarla da atakları başlatan oyuncuydu. garry rodriguez'in gomis'e ikinci golü attırdığı pozisyonda topu önüne atan kindi dersiniz? maçın yıldızı attığı iki golle gomis seçilecek belki ama bana göre ilk devrenin en iyisi havadan-yerden her türlü başarılı müdahalelerle rakibi bozan ve arkadaşlarını rahatlatan ryan donk'tu...

    5- feghouli attığı gole kadar çok boş koşu yaptı, ki gomis'in ilk golünde yaptığı ters koşu ile rakip savunmanın dikkatini dağıtan adamdı, ama linnes olsun, selçuk olsun, cezayirli topçuya uzun top atmaya cesaret edemediler de belhanda bir attı, maçta fark üçe çıkıverdi. her an skoru değiştirebilecek türden bir oyuncu feghouli, sahada olması galatasaray adına büyük avantaj...

    6- iki üç gün önce belhanda'dan oynadığı "istekli ve ciddi" oyundan dolayı özür diledik ve böyle oynaması halinde şampiyonluğa en büyük katkı verecek topçulardan biri olduğunu yazdık da, faslı oyuncu maçın uzatma dakikalarında peşi sıra gördüğü iki sarı kartla oyundan atılarak "huylu huyundan vazgeçmez" dedirtti. savunma önünde donk ve onun biraz da ötesinde selçuk-belhanda ikilisi ile yeni bir oyun planı deneyen ve kendisine "maestro" rolü veren hocasına ancak bu kadar "kötü" teşekkür edilir. bu gece de takımı idare etmesiyle, feghouli'ye yaptığı asistle maçın kazanılmasında ön sıralarda olan belhanda, maçtan atılarak keyfimizin içine etti, hocasının da hafta sonu kasımnpaşa maçı için planlarını bozdu. ceza alır mı diye soranlara da "galatasaray forması giyememek en büyük ceza" demiş hoca... doğru söz ama belhanda bu formanın kıymetini biliyor mu, ya da bilecek mi?

    7- garry rodriguez ile gomis'in uyumu da artık dikkatlerden kaçmıyor, özellikle garry'nin rakip ceza sahası önünde topu alıp fransız arkadaşıyla ikiye bir yapmaya niyetlendiği ya da ara pasla golcüsüne "asist" yaptığı anlar artık bu ikilinin "klasiği" olmuş vaziyette. iki asist iki gol, bir ikiliden daha ne beklenir ki?

    8- podolski'nin japonya'ya satılacağı haberi duyunca, bir daha bizim takıma bu kadar sert şut atan bir oyuncu gelmez demiştim. geldi, hem de hiç vakit kaybetmeden. golcülüğünü bilirdik de bu kadar sert şut attığını kendisini galatasaray'da izledikçe öğrendik bafetimi gomis'in... sadece "allah ne verdiyse abanmıyor" fransız golcü, aynı zamanda isabetli de vuruyor "karavanayı" sevmiyor. bu gece iki tane attı, bir tane de direkten döndü. devamını bekliyoruz...

    9- fatih terim'in federasyonla yaşadığı "tazminat" husumeti, galatasaray'ın başında görev alacağı maçlarda karşısına çıkacağı yazılıyordu da, "komplo" teorisi olduğunu düşünüyordum ama kaç maç arka arkaya verilmeyen penaltılar, galatasaray aleyhine çalınan düdükleri gördükçe bu kararların bu kadar da "masumca" olmadığını düşünmeye başladım. bu gece de iki adet "bariz" penaltıda maçın hakemi barış şimşek "yumdu gözünü", devam işareti yaptı da belhanda'yı atarken "cin" gibiydi maşallah... ama daha oyunda 15 dakika geride kalmışken "kasap" gibi galatasaraylıları biçen antalyasporlu maicon'a ancak 62. dakika kart gösterebildi...

    10- deplasman takımında sağ bekte oynayan gurbetçi nazım sangare başarılı bir oyuncu. maç boyu kendi takımının sağ tarafından ileri geri büyük enerji sarf etti. kendi sahalarında 2-1 kaybettikleri beşiktaş maçında da dikkatimi çekmişti gurbetçi oyuncu. hamza hoca kendisine şan vermeye devam edecektir, biz de akdeniz ekibini izleyebildiğimiz kadarıyla takip edelim, bakalım nazım bu performansı sürdürebilecek mi?

    11- fatih terim "sarı kırmızı" atkı ile sahaya çıkmaya devam ediyor, yakışıyor da atkı hocaya da, "imparator" da aslında taraftarın sembolü olan atkı ile mesaj veriyor, "bizi desteklemeye devam edin, sene sonu hep birlikte sevinelim"...

    kaynak: http://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...antalyaspor.html?m=1
  • 13
    diziliş ne olursa olsun çıkması gereken 11'i mocuishle ve ceo arkadaşlarımız yazmışlar, aynen katılıyorum, hem de bir selçuk inan antisempatizanı olarak. çünkü donk'un bu takımda hiçbir şekilde yeri yok. ort sahada donk oynayacağına linnes, mariano oynasın kesinlikle yeğlerim. hatta olası bir selçuk inan rezil performansında bu maçta mariano veya linnes'i oraya çekmesini dilerim hocanın. normalde böyle bir hamleyi çok gereksiz bulsam da, alternatif olmamasından dolayı denenmesi taraftarıyım. topla bir miktar kat edip boş adama oynayabilecek isimler en kötü, ki ikisinin de pas özelliklerini beğeniyorum.
  • 50
    izlerken hep birşeyler eksik gibi gelecek maç. orta sahaya, defansa, oynarlarsa selçuk, yasin, sinan'a baktıkça defalarca söylediğim gibi "bu iş böyle olmaz. bunların ne işi var galatasaray'da?" diyeceğim.

    yıllardan beri kazma yerlili kadrolar, aynı taktik ve yönetimsel yanlışlıklar ortada. bu maç rahat bir galibiyet alabiliriz. kötü oynayarak bir galibiyet de. ya da beraberlik, mağlubiyet falan bunlar hep olasılık.

    bu maçı kazansak, bu sene şampiyon olsak bile, şampiyonlar ligi'ni düşünerek uzun vadede bir planlama görememem... hep kısa vadeli, yerel lig şampiyonluğu temalı hesaplar beni mutsuz ediyor. bu bakış açısını, kazma yerliler gibi galatasaray'da kabul edemiyorum.

    maddi sorunlar galatasaray'ı çok olumsuz etkiliyor. maaşı ödenmeyen sporcuların formu düşüyor. maaşı ödenmeyen sporcuyla şampiyon olamazsın. türk olmayanlara bir şekilde gününü geçirerek maaş ödeyip... kazma yerlilere para yerine, gaz verip mecburen oynatırsan şampiyon olamazsın.

    kısa vadede şampiyonlar ligi'nden, gelecek ayak bastı parası için şampiyon olmak iyi tamam da... ama galatasaray yıllarca şampiyon olmayan bir takım değil. o ayak bastı paralarına rağmen bugün yine maddi sıkıntılar var.

    galatasaray bu sezon şampiyon olsa, seneye şampiyonlar ligi'nde ne yapacak? bu kadroyla 4. olur. takviyeye göre de 2 veya 3. hadi gruptan çıktık. peki ondan sonra ki sene?

    hep şampiyon olan 3 büyükler için bu şampiyonluklar, kendilerini ve bu ülkenin futbolunu ileri taşımıyor. yöneticiler reklamını yapıp, futbolcu, menajer, teknik heyetle paraları cukkalıyor. saf gariban taraftarın da gazı alınıyor.

    çarşamba şampiyonlar ligi'nde, real madrid-psg maçı var. biz de bu dandik ligde takılırken, bu gibi güzel şeylerin öznesi olmaktan geri kalıyoruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın