• 160
    muslera her sezon jeneriklik böyle gol yiyor. bu sezon yemeyecek galiba sakatlık falan, derken bu maçta yedi yine. yemeseydi bir sezonda kıyamet alameti olarak algılardım zaten. ama mağlup olmamızın sebebi bu değildi.

    gomis iki gol attı ama takıma oyun içi katkısı sıfırdı. mostafa kısa sürede çok daha fazla katkı verdi. gomis yerine mostafa olsaydı 2 gol fazlamız vardı.
  • 162
    galatasaray tarihinin en başarısız, en vasıfsız ve en rezil başkanlarından biri olan burak elmas'ın nasıl ki fatih terim'i kovup yerine getirdiği hocayı da bu maç sonu itibariyle kovması gereken maçtır. galatasaray'ın böyle bir oyun oynaması kabul edilemez! böyle oynatılması kabul edilemez!

    ayrıca bu sezon kadıköydeki maçta kurucumuz ali sami yen başta olmak üzere, maç önü, maç anı ve maç sonunda tribünlerden yemediğimiz küfür kalmadı ve hepsini yayıncı kuruluş bize dinletti. ama içerdeki her maçta taraftar her yönetim aleyhine tezahürat yaptığında yayıncı kuruluş sesi kıstı. hayırdır abi? hayırdır ya! noluyo? burak elmas ve yönetiminin ne dokunulmazlığı var? dışarda ana avrat küfür yiyoruz sesiniz çıkmıyor, içerde size laf söylenince sesi kıstırıyosunuz. hayırdır? kimsiniz ya siz?
  • 164
    galatasaray adına bir an önce bitmesi gereken sezonun bir diğer maçı sivasspor'un semih kaya'ı sahada görmesi ve mal bulmuş mağribi gibi olması ile başladı. sürekli mustapha yatabare'yi semih ile eşleştiren galatasaray kompleksini iliklerine kadar yaşayan rıza çalımbay, uzun toplarla yatabare ile semih eşleşmesinden avantaj çıkarmaya çalıştı. bakın çalımbay'ın galatasaray kompleksi üzerine makaleler yazılır. tüm sosyologlar, antropologlar, psikologlar göreve. galatasaray ise baktı geriden pasla oyun kurma işini beceremiyor, victor nelsson'un ters kanada attığı uzun toplar ile hücum etmeye çalıştı. yaklaşık on dakika oyun böyle giderken erick pulgar galatasaray adına sahneye çıktı. iki tane atak başlatan pas attı şilili ön libero. ilk pasında sacha boey çevirdi ama bafetimbi gomis dokunamadı, ikinci pasında ise sırası ile boey, gomis, kerem aktürkoğlu, emre kılınç ve tekrardan gomis ile buluşan top ağlara gitti. böylece sarı kırmızılılar kendi evlerinde öne geçmiş oldu. golden sonra ise galatasaray dört kişi ile oynamaya başladı. maçı televizyondan izleyenler de hak verecektir ki sahada sadece fernando muslera, nelsson, semih kaya ve pulgar'ı gördük uzun süre. sadece bu dört oyuncunun birlikte ekranda görülme süresi araştırılsın. bu dörtlü paslaşırken ısrarla top almak için yaklaşmayan orta saha, bek ve kanat oyuncularının amacını anlayabilmek açıkçası zor. geriden paslaşırken galatasaray'ın gol yiyeceği yavaştan ayyuka çıkmışken ilk ikramı semih yaptı. semih'in ikramını geri çevirdi sivasspor. ikinci ikram taylan antalyalı'dan geldi ama bunu da geri çevirdi derken ilk yarının açık ara en kötü oyuncusu olan ryan babel, uğur çiftçi'nin açısını kapatmak gibi bir zahmete girmeyince o da yatabare'nin kafasına topu kondurdu ve maça eşitlik geldi. bu arada golde yatabare'yi kaçıran semih de bir nostalji yaşatmadı değil. ilk yarının son dakikasında ise patrick van aanholt'un akıllıca kullandığı serbest vuruşta gomis'in futbol olarak öldüğünü görmüş olduk. kendisinin futbol hayatı için bir fatiha okuyun, sevaptır.

    ikinci yarıya emre yerine halil ibrahim dervişoğlu ile başladık. bu yarının hemen başında maçın başından beri yerlerde kıvranmaktan vazgeçmeyen max gradel yine yerde çırpınırken pva tarafından tutulmuş balık gibi yakalanmaya çalışılınca aklıma nalan'dan acemi balık şarkısı geldi ki maalesef acemi balık galatasaray savunması imiş. duran topta uyuyan savunma aaron appindangoye'nin indirdiği topta fredrik ulvestad'a bomboş vurdurdu. top hem nelsson'un hem de pulgar'ın bacak arasından geçerek ağlara gitti. zaten galatasaray futbol takımı orta sahası yıldız yapıyor programının bugünkü konuğu ulvestad'tı. iki ceza sahası arasında hem gücüyle, hem temposuyla, hem sertliği ile, hem de çok fazla olmayan tekniği ile galatasaray orta sahasını ezdi. yalnız ulvestad yokken topu hem hakan arslan hem de faycal fajr'dan faullere rağmen kurtaran halil, kerem'i gördü ve penaltı kazandı ev sahibi takım. penaltıyı kullanan futbol hayatı bakımından zombi gomis duruma tekrardan eşitlik getirdi. iki gol atmasına rağmen gomis'in futbol hayatı bitmiş. bunu ilk yarıda ispatlamıştı zaten ama ikinci yarıyı da boş geçmeyim dedi ve penaltı beklediği pozisyonda tekrar ispatladı. galatasaray olarak gomis'i pas istasyonu yapmak istiyorlar ama yok yani. adam bitik. kaç kere top geldi ama tutamıyor yani, olmuyor. zorlamanın amacı yok. bir de bu galatasaray takımı ne kadar çok gösteriyor atacağı pasları. adeta ilk önce anons geçip sonra pas atıyorlar. böylece rakip çok kolay pas arası yapabiliyor. çünkü sahadakiler, tribündekiler, televizyon başındakiler, herkes anlıyor pasın nereye gideceğini. galatasaray ne oynadığını bilmez halde sahada dolanırken güvendiği dağlara da kar yağdı ve muslera'nın hatası sonucu tekrar mağlup duruma düştü. ahmet oğuz'un kendisinin bile hangi yöne attığı bilmediği bir top sonucunda gol olmasına bu kadar hırsla sevinmesi ise manidar. maçın sonunda ise aklımda tek bir soru var. bu galatasaray takımı ne oynuyor? ne izliyoruz biz sahada? anlayabilen varsa anlatsın. yazık ve günah vallaha. 64. dakikada mağlup duruma düşen galatasaray kendi sahasında 80. dakikaya kadar tempo yapamıyor. o dakikadan sonra da cılız denemelerden öteye geçemiyor. tek hücum planı at fink'e, pardon at kerem'e. bitik gomis ve babel 76 dakika sahada kalıyor. bu taraftara ayıp yapılıyor ama taraftara da bir sözüm var. yaklaşık beş saniye yönetim istifa diye bağırmak için bir tık geç kalındı sanki. zaten seçime gidiyor kulüp. bence asıl hedef torrent olmalı ve tazminatsız kulüpten ayrılması için her maç istifaya davet edilmeli.
  • 167
    stattaydım. bir arkadaşım güzellik yaptı batı vip'de izledik. yerimiz güzel, ortam güzeldi ama bilin bakalım ne kötüydü? rezalet futbol ve ruhsuz bir takım. 2. golü yedikten sonra stadı terk etmek istedim ancak arkadaşım engel oldu. en çok o stada gidip gelmeye harcadığım vakte değil de o saatte ve o soğukta küçücük çocuklarıyla maça gelmiş anne babalara ve o minnacık taraftarlara üzüldüm. bu takımın bu hale gelmesine sebep kimse bizlerin yaşadığının daha beterini yaşasın.
  • 168
    galatasaray'ın biraz iyi organizasyonu olan takımlara hep sıkıntı çektiği bir sezon oldu, sivasspor son zamanda yendiğimiz takımlara göre daha iyi bir takım bu sebepten yenilmemize hiç şaşırmadım maç öncesinde belirtmiştim.
    bu maç ne hücum edebildik ne savunma yapabildik. boey ve semih savunmada çok sıkıntılı performans gösterdi. gomis ve babel ile hücum etmeye çalışırsanız böyle kısır ve durağan bir hücum hattı oluyor, mohamed fit durumdayken torrent'in gomis'te ısrar etmesi skandal bir hareket olmuştur. babel her maç ilk 11 oynayacak performansı göstermiyor, morutan veya barış alper'in mevcut halini çok yeterli bulmuyorum ama daha fazla şansı hakediyorlardı.
    konferans'a katılma ihtimali zaten çok azdı, insanların içinde acaba mı diye düşünce vardı sağolsun futbolcular ve teknik heyet cevabını verdi taraftara.
  • 169
    öncelikle tüm sözlük ahalisinin bayramını kutlarım. sonrası malum; bir galatasaray trajedisi daha.

    üzgünüm demek bile, kelimeyle anlatırken güçlük çekiyorum.

    1 mayıs 2022 galatasaray sivasspor maçı yine absürt bir şekilde, hüzünle bitmiş bu sezona ait maçımız oldu.

    ben galatasaray kazanınca veyahut şevkle mücadele ettiğini gördükçe mutlu olan nice insandan biriyim. dayanamıyorum bu rezalete.

    hayattaki en masum ve kimseye zarar vermeyen sevdam galatasaray. kendi kendime izler, bu siteye üyeliğim gerçekleştikten sonra da (sağ olsun site sahibi ve yöneticileri) içimi burada dökmeye çalışıyorum.

    şampiyon olmak değil meselem, bunun farkındayız zaten. ama üzülüyorum be sevgili ahali. benim gibi burada küçük taşınabilir televizyon ekranında, radyolarda maç izlemiş nesil için ayrı bir can sıkıntısı oluyor.

    evet, her şey mi berbat olur yaşadığın ülkede? apolitik bir birey olarak ülkeden de tek beklentim umut denen o ulvi güzelliğin insanlar da yeniden var olması. biz, futboldan manava markete kadar umutsuz bir dönem içerisindeyiz. ha geçmeyecek mi bu rezil dönem? inanın geçecek. vallahi de geçecek billahi de geçecek ama insan işte her meselesinde üzüntü ile dolu iken fevri ve duygusal yaklaşıyor.

    1 mayıs idi bir de dün. emeğin karşılığının alınmadığı bir ülkede, lalettayin bir bayramımsı bir şeyi de geçirdik. dün işte çalışırken de aklıma neler geldi neler... futbolcular yine iyiler, öyle ya da böyle başarısız bile olsalar maaşlarını alıyorlar. burada pek çok insanın ömrü hayatı boyunca kazanamayacağı paraları tek senede kazanıyorlar. bundan dolayı haset içerisinde değilim. kızgın hiç değilim. ama yine de insanın değerli hissettiği, kendi varlığını önemsediği ancıklar oluyor ya, öyle lakırdı işte benimkisi!

    tekrardan ahalimizin bayramını kutlarım. söylediklerim lakırdı idi işte.
  • 170
    bugün kuzey kale arkasında staddan takip ettiğim karşılaşmadır. bu yazıyı da metro ile küçük istanbul turu yaptıktan sonra anadolu yakasında bulunan evime an itibariyle girdikten sonra yazıyorum. çok maça gittim ama bu maç biraz daha çok üzdü beni, taraftara üzüldüm daha çok. maç başlamadan 15 dk önce 35 tl verip stadın büfelerinden aldıkları ufacık sosisli ile iftar açıp 90 dakika susmadan yarı aç şekilde takımını destekleyen taraftara üzüldüm. yayında sesi ne kadar geldi bilmiyorum ama taraftar gerçekten boğaz patlattı maç bitene kadar, bu atmosferin karşılığı bu oyun değildi kesinlikle. sivasspor gayet hakederek bir galibiyet aldı, biz sahada yokları oynadık resmen. bu takımın en az yarısı değişmezse gelecek sezon için çok beklentiye girmeye gerek yok, bir sezon daha çöp olacak.
  • 171
    yediğimiz 1. ve 3. gol ne kadar benzer esasında dimi? birinde 2.kez orta kesti uğur diğerinde rakip bek kaleye karışık şut vurdu ve iki pozisyonda da yakınında galatasaraylı yoktu.

    aklımda kalan maçla ilgili bir kaç not almıştım, torrent bir maçta ne kadar hata varsa hepsini yaptı. sabaha kadar istatistik kasabilirsin adam maçı okuyamadığı gibi durum analizi yapamıyor.

    maçla alakalı olarak ise;

    -ilk yarı sonunda taylan yerine emre kılınç'ı çıkardı.
    -maçın ortasında taylan yerine pulgar çıktı.
    -ilk yarı emre kılınç çıktı yerine halil girdi ve orta saha zaten yoktu komple sivasspor'a geçti. babel,gomis,halil toplu oyunda ve defansif oyunda yoklar. bakınız yediğimiz 3.golde halil ne yapıyor?
    -gomis 75. dakika oyunda kaldı. gomis 1.golde kötü vurmasına rağmen şansının yardımı ile golu attı. 2.golde güzel bir koşu yapmasına rağmen kerem penaltıyı aldı. gomis'i seviyoruz,iş disiplini var ama son 20-30 dakika oynamasını 8 yaşında ki çocuk biliyor.mohammed bu torrent denilen adam yüzünden eridi gitti.
    -babel-morutan değişikliği son 15 dakika değil maça morutan ile başlaması lazımdı.
    -hücüm ediyoruz,rakip tamamen çekilmiş kalesine ve cicaldau yedekler arasında. top yapman lazım,berkan ve taylan ile oyun kurmaya çalışıyorsun. skandal ötesi bir olay tarif bile edilemez.
    -nelsson ve semih ayakları zayıf ve topla çıkaramayacak kadar seri değiller. buna rağmen inatla topu öyle çıkarmaya çalıştı. kaç kere topu kaybettik hatırlayamadım. yediğimiz 1. golde taylan yine topu kaybetti. 2.golde topu kaybeden taylan arkasında pva gereksiz bir faul yaptı ve yan toptan gol yedik.

    evimizde sivasspor'a hiç yenilmemilştik.bu rezil sezonda o da oldu artık.

    ayrıca bir hoca bir maçta bu kadar hata yapıyorsa değil lakabı çaycı kulübe malzemeci olarak bile almam.
    yok pep'in yardımcısıymış yok taktik analiziymiş. ulan herif önünde ki taylan'ı göremiyor ne anlatıyorsun sen bana?....
  • 172
    sezon başından beri yapılan abuk subuk hatalardan kaybedilen maç. torrent şöyle yanlış yapmış vs geçin kadro da yanlış olabilir gene de 35 yaşındaki hollanda milli babel efendi 1 metreden kaleye o kafayı atamazsa, türk milli taylan vitaminsizi her maç top kaptırır ve gol yersek, 36 yasinda uruguay milli muslera da illa ki sıvarsa maç kazanamayız. torrent gitmeli kesinlikle ama bunları görmezsek fatih gider, torrent gider yarın okan da gider.
  • 174
    yenilmemizin bir bakıma iyi olduğu maç.

    lig biterken bu hoca ve takımla seri galibiyetler alıp üst sıralara tırmansaydık ne diyecektik, aslında hoca da takım da çok kötü değil, hakem hataları vs. nedeniyle kötü bir sezon geçirdik deyip, bir iki yalandan transfer ile yeni sezona başlayacaktık. halbuki şimdi şapka düştü, kel iyice ortaya çıktı. ne bu hoca ile olur, ne de bu takımla. gelecek yönetim çok net yedekleri ile birlikte 14-15 transfer yapıp yeni kadro kurup başına bence okan buruk ya da bir başkası ama kesinlikle iyi bir hoca getirmeli.

    orta sahaya 3 iyi oyuncu yetmez. 3 de yine iyi yedek gerekir yani sadece orta sahaya 6 futbolcu almalıyız. sıfır gol, sıfır asist ile sezon geçiren taylan ve berkan bir daha galatasaray forması giymemeliler.

    muslera'nın takımı yaktığı maç sayısı kurtardığı maç sayısından fazla üstelik üstüne 2,5 milyon euro alıyor. mutlaka anlaşıp yolları ayırmalıyız. muslara'nın bile gönderildiği takımda kimse yerim garanti diye yan gelip yatamaz.

    ancak tüm bunları levent nazifoğlu ya da cenk ergün yapabilir mi şüpheliyim.
  • 175
    beni önümüzdeki sezon konusunda da umutsuzluğa iten maç oldu. bu ekonomik kriz döneminde, takımın belirsiz yönetim formunda, kaybetmeye alışmış ve mecburen kabullenmiş biz taraftar özelinde bence galatasaray uzunca bir süre orta sıra takımı kimliğinde kalmaya mahkum olabilir.
    düşünsenize, daha yönetim seçilecek de, transfer dönemi için oyunculara bakılacak da, bu takımdaki skandal performans verenler elden çıkartılacak da, teknik direktör değişecek de vs vs. bence bildiğimiz enkaz haldeyiz, halimiz nicedir. içim acıyarak izlediğim bir başka 21-22 sezonu karşılaşması. öyle iki orta saha almakla olacak durumda değiliz. babel, gomis, soso, muslera, taylan, berkan, mohammed (herkes bayılsa da ben beğenmiyorum), semih, arda, hepsi uzaklaşmalı takımdan maalesef. belki muslera yedek olur kaptanlık da yaparak. ama geri kalan takım içler acısı bir ekip cidden.
App Store'dan indirin Google Play'den alın