ben
lorik cana'yı, buradaki genel kanının aksine çok severdim. boktan bir kadroyla sezonu geçirdi, sakattı, seneye göreceksiniz cana'yı diye hırs yapmıştım. bülent korkmaz gibi, hayallerimdeki galatasaray kaptanıydı benim. neyse sonra yine kalacak, gidecek söylentileri arasında, en son "kalacak" denildi. rahatladım. ama tam da şahane bir kadro kurulmuşken, uruguaylı bir kaleci ile takası gündeme geldi ve gitti.
fernando musleradenen elemana ayar oldum o gün. dedim "seni hiç sevmedim sütoğlan. ellerin de küçükmüş zaten. kendini bana sevdirmek için büyük oynaman lazım."
sonrasında muslera hikayesini biliyoruz. şu anda allah, ekmek, muslera.
demem o ki kendisinin en ufak bir suçu yok belki ama sneijder'ın yerine alındı kendisi. o alındı diye sneijder böyle rahat rahat gönderildi. 10 numarası da buna verildi.yanlış olduğunu bilsem de sevemedim bu adamı. maalesef her baktığımda sneijder'ı anacağım. bu dursun'un suçu, benim eşekliğim falan belki, ama durum bu. umarım muslera gibi "sevgi verilmez, kazanılır" dedirtir bana da forma aldırır günün birinde. yoksa her hatasında, her kötü oyununda bu başlığa gelip hırsımı kendisinden çıkaracağım. yapacak bir şey yok.