8 şubat 2018 galatasaray konyaspor maçı'nda taraftarın yanlış yaptığını bir kere daha göstermiştir. göstermiştir de taraftar görmüş müdür? daha 3 gün önce gönderelim, gitsin, 5 para etmez dedikleri ve oysa bu sene takımın en yaratıcı oyuncusu olan adam çıkıp tokat gibi futbol oynamıştır.
şunu unutmamak lazım galatasaray'a messi seviyesinde adam asla gelmeyecek. cr7'miz asla olmayacak. hagi bile her maç mükemmel oynamıyordu. futbolcu bu. yükselecek, düşecek. takımın genel oyunundan etkilenecek. ve sen onu yok etmeye değil, kazanmaya, performansını arttırmaya çalışacaksın.
sezon başından beri feghouli'yi kaç defa gönderdik. allah sakatlık belasını bir kere daha başımıza sarmazsa ligin son periyodunda bana göre takımı taşıyan adamlardan biri olur.
linnes'i gönderdik. konyaspor maçı'nda ne kadar iyi bir bek olduğunu gösterdi. oysa biz senelerdir adama mevkisinde hiç şans vermedik. devamlı oynarsa futbolu kimbilir nerelere gelirdi. evet farkındayım asla bir lahm olmayacak ama audi a8'iniz yok diye altınızdaki opel corsa'yı kapının önünde çürütüp kaynaklarınızı israf etmiyorsunuz değil mi?
şimdi hedefte muslera var, gomis var. yarın maicon olur, tolga olur.
bruma hakkında neler söylendi. adamı yok etmek için ne gerekiyorsa yaptık. ne zaman takımı taşıdı bruma, tonla "
ben tükürdüğümü yalamaya razıyım adamcıkları" türedi. bu galatasaray'ın iyiliğini düşünmek değildir. bu iyi gün dostluğudur. futbolcu verdiği müddetçe çıkar sağlamaya çalışmaktır. belki de bu ülke bundan futbolcu üretemiyor. düzenin istediği kadar çarpık olsun, böyle bir nüfusun daha fazla üretmesi lazım. cefa çekmeyi bileceksin ki sefasını da süresin. biz taraftar olarak hep inekten sağar gibi süt sağmak istiyoruz. otu verelim sütü alalım diyoruz. oysa bunun baytarı var, aşısı var, hastalığı var... var oğlu var.
göztepe selçuk şahin'le mucizeler yaratıyor. futbol bu yüzden güzel. sen elindeki kadro ile oyuncularının artı yönlerini ortaya çıkaracak ve eksik yönlerini gizleyecek futbolu yaratmak zorundasın. bunu yaratan kadro kalitesi kötü de olsa başarılı oluyor.
senelerdir çok iyi performans veren atiba, belözoğlu, quaresma, babel, bu senenin yıldızlarından jahovic falan... bu adamları kullanmayı bilmeyen bir teknik direktörün eline ver ve performanslarını izle.
galatasaray taraftarı artık kalender olmayı öğrenmeli. futbolun içinde kazanmak kadar kötü oynamak, kaybetmek de var diyebilmeli ve bunu sindirebilmeli. senelerdir futbola odaklandık. hem de sadece en yüzeysel şekilde. oysa kulüp içerisinde büyük çarpıklıklar yaşanıyor. korumadık galatasaray'ı. enerjimizi bunun için harcamadık. varsa yoksa en yakın çıkarın peşinden gittik. bana göre bunun oyunu 2 çuval erzak karşılığı satmaktan çok da farkı yok. kötü oynayan bir futbolcu hakkında 10 konuşuyorsa riva soygunu 1 bile konuşulmadı. 50 metre kare imar düşürdüler en yüksek teklifi veren firmayı kaçırmak için. üstelik de imarın 400.000 metre kare arttıralacağı sözü cumhurbaşkanı tarafından verilmişken. sonuç? payımız %38'den 25'e düştü. oysa bir hafta tt olsa, tepki görse, taraftar kenetlense kimse ensemize vurup lokamımızı alamayacak. federasyon bizden korkmadı, kulüpteki soyguncular bizden korkmadı, yozlaşmış siyaseti 30 milyon oy potansiyelimizle korkutamadık.
futbolcuları azıcık rahat bırkamak gerek. futbolcunun umursamazlığından şikayet etmeden önce kendi umursamazlığımızı eleştirelim. hani arabada paraları sağa sola sallayan yiğit gökoğlan ve engin baytar'ın mesleklerine yaptıkları saygısızlık var ya... biz de aynı saygısızlığı taraftarlığımıza yapıyoruz. taraftarlık sorumluluk getirir. bir imza attılar, alacakları parayı garantilediler diye engin ve yiğit o video ile ne mesaj veriyorsa biz de aynını yapıyoruz. hiç bir sorumluluğumuzu yerine getirmeyelim, ama paraları sallar gibi kupalarla, muhteşem futbolla sağa sola hava atalım.
ben size spoiler vereyim. belhanda bundan sonra da kötü maçlar çıkaracak. çünkü işin doğası bu.
mustafa kemal'in bir lafı var. " tarih tekerrürden ibarettir" diye. bu aynı hataları tekrar yapın çok normaldir manasına gelmiyor. ancak biz yanlış anlamış olmalıyız ki sürekli, bıkmadan, usanmadan aynı yanlışı tekrar ediyoruz. oysa yapılan uyarı, verilen öğüt hatalarınızdan ders alın manasına geliyor. bu defa ders alın. evet zihnimizde aydınlanma yaratacak çok büyük bir olay yaşamadık ama küçük tecrübeler de insanı eğitebilir. bu dersi almaya mecburuz. çünkü bir laf daha var, "her seferinde aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemek sadece salakların işidir." diye. tabi ki kimsenin zeka problemi çekmediğinin farkındayım. oradaki "salak" ifadesi gerçek manada salaklığı değil ezoterik olarak bir çarpıklığı tasvir etmeye çalışıyor. o nedenle ben de kimseyi rencide etmeyeceği için söylemekten çekinmiyorum, salak olmayalım.