yiğit gökoğlan tam anlamıyla tek gecelik bir ilişkiydi bizim için. masraflı olmasına rağmen parasını verip aldık ve elde ettikten sonra bir daha yüzüne bile bakmadık. serdar özkan da böyleydi aslında. şimdi turgut doğan şahin konuşuluyor ve kendisinin birinci dereceden muadili olarak yiğit gösteriliyor.
şu kadar söyleyeyim, eğer bu adamları alıp üzerine ciddi ciddi titremeyip "yedekte takılsın işte arada sırada oynar xp" gözüyle bakacaksak zaten en baştan yatar o iş. her maç oynatacaksın, her maç. saygı duyacaksın yani ona yıldız muamelesi yapacaksın, drogba senin ortana kafa vuracak, burak yılmaz'ı sen besleyecek, sneijder'le ikiye biri sen yapacaksın diyeceksin. bunu dediğin an zaten olcan adın falan oluyor işte, ya da bize transfer olmasına sebebiyet veren çizgiye ulaşıyor.
sen aldığın adamın yüzüne bakmazsan zaten meyilli olan gencimiz iyice yoldan çıkıyor. batuhan karadeniz ve sercan yıldırım bile dahil buna mesela. bazı oyuncular işleyen demir ışıldar düsturuyla oynarlar, bazıları da umut bulut ve semih şentürk gibi asırlarca yedek kulübesinde kalsalar bile çizgileri değişmez.
turgut doğan şahin eğer gelirse kim banko olarak kanada yazar? bence kimse yazmaz, o yüzden gelmesin işte yoksa ikinci bir yiğit olur. ha gelecekse de gelmesin sanki turgut doğan'ı almış gibi her maç erciyes'teki kiralık sözleşmesi biten ve geri gelen yiğit'i oynatalım, zaten aynı tabloyu görürüz.
anasını satayım kime sorsam "çok yetenekli ama kafası başka yerde" dedi, hızlı koşarmış ama koşmasına bile imkan olmadı. erciyes'te gayet iyiydi, şu adamların üzerine düşelim ya da hiç almayalım bile...
anlamlı bir bakınız ile sonlandırayım;
(bkz:
salih dursun)