birinci vuku bulmuş olay;
sanırım 2001 senesi. galatasaray asy'de göztepe ile maç yapıyordu. bizim de beşiktaşlı komşumuz sağolsun, daha önceden maça gitmediğimi bildiği için beni ve ablamı maça götürmeye karar verir.
kendisi, ben ablam ve iki beşiktaşlı oğlu asy'nin yolunu tutarız. trafikten dolayı biraz geç kalınmış ve yeni açığa girmek için kuyrukta beklenmeye başlanmıştır. ama aksi gibi ilk maçıma daha giremeden galatasaray 17. saniyede vedat ile ilk golü atmış, diğer golde ona benzer dakikalarda gelince ben daha maçın başında iki golü kaçırmanın üzüntüsünü yaşıyordum.
o iki golün nasıl atıldığını hala bilmiyorumbir şekilde yeni açıkta ki kuyruk biter, biz maça gireriz ama o da ne. göztepe penaltı kazanmıştır. bu arada maçtan önce ablamla sohbet ederken, galatasaray ve göztepe sarı-kırmızı renkleri kullanıyor, sanırım göztepe deplasman forması giyer farklı o da bir renk olur zaten diye bir beyanatta bulunmuştum. herneyse penaltı olur, göztepe penaltıyı atar ancak 25 bin kişilik galatasaray seyircisinden sadece ablam gol diye sevinip bana sarılır. tabii bunun sinirliliği sonucu tribünde ki herkes ters ters dönüp ablama bakar. olayın aslı ise, galatasarayın maçta beyaz forma giymesi ve sarı-kırmızı forma ile maça çıkan göztepe'yi ablamın galatasaray sanmasıdır.
-----------------------------------
vuku bulan ikinci olay ise 2009 yılında oynanan bucaspor maçında gerçekleşmiştir. maç sanırım 19.00'da başlayacaktı ve biletleri çok ucuzdu. bende tv veriyor diye sıcacık odama kurulmuş maçın geleceği saati bekliyorum. tam o sırada bir arkadaşım arıyor "abi fazladan bilet almıştım gel sana vereyim boşa gitmesin" diye. bende iyi madem dedim üşenmedim bakırköy'den atladım metrobüse arkadaşımla metrobüs durağında buluştum koşarak zar zor yetiştim maça. bilet kapalı üsttendi ve yukarı çıktğımızda gördüm ki yanımda kişi galatasaraylı önemli biri ve maçı birlikte izliyoruz.
* herneyse, galatasaray aşırı kötü futbol oynuyor, elano henüz 30 da kırmızı kart görmüş; gençler, geleceğimiz dediğimiz futbolcularımız dökülüyor, arda taraftara küsmüş falan filan derken kewell sol çaprazdan çakıyor. herkes sevinçli sarılıyor falan. buraları hızlı geçeyim, dk oluyor 86. aydın bir pas hatası yapıyor ve galatasaray golü yiyor. bu arada dediğim gibi, maçı izlerken yanımda galatasaraylı önemli bir kişi var ve bırakın futbolculara laf atmayı hakeme bile küfür etmeye cesaret edemiyorum. herşey olabilir diye tırsıyorum.
aydın'ın bireysel hatasında galatasaray golü yiyor, bende bağırarak "ulan aydın sana daha ne diyim ben" diye serzenişte bulunuyorum bağırarak. bu abim bana dönüp "aydın'a diyecek tek lafın aydın senın .mına koyim" olsun diyor birlikte yarılıyoruz.