19
kartalspor'un sahasındayız abiler. dönem öyle bir dönem ki fena... liseler arasında alınan başarılı sonuçlar sonrasında ilçe şampiyonluğu için kartal lisesi ile oynayacaktık. kazanırsak türkiye'ye açılıp ver elini finaller... diğer şehirlerin okulları ile falan vesaire. her neyse, bilen var mı bilmiyorum lakin kadıköy'de bir sürrealist vardır. lisemizdir mehmed bayezıd! 40 küsür yıllık tarihi vardır o lisenin. aslında daha da bi önemli olanı fikirtepe ile bir hayli haşır neşirdir konum itibari ile. büyük bahçesi, içinde barındırdığı iki bina artı büyük futbol sahası da ayrı bir güzellik katardı görünüşüne. kocaman bir çınar vardı tam okulun dibinde. basket sahasının hemen başında...
fikirtepe dedim ya hani, işte 40 yıllık okul tarihinin temizinden 30 senesi kavga dövüş şeklinde geçmiştir. fikirtepe diyorum raconu anlayabiliyor musunuz? hani açıklama yapmaya gerek yok sanırım bu konu hakkında.
aslında öyle bir yerdeydik ki bağdat caddesine 10 dakika, kadıköy boğa'ya da 10 dakika mesafe. işte ek olarak bonusumuz olan fikirtepe'ye de ses çıkarmıyorduk. az huzurumuzu bozmadı üçkağıtçılar. fakat öyle sevdik biz orayı. neyse bu kadar detay verdikten sonra başa dönüyorum memento yaparak. (gbkz: [kartalspor'un sahasındayız abiler. dönem öyle bir dönem ki fena... liseler arasında alınan başarılı sonuçlar sonrasında ilçe şampiyonluğu için kartal lisesi ile oynayacaktık. kazanırsak türkiye'ye açılıp ver elini finaller...] )
ulaaan tribüne girdik, bizim arkadaslar ısınıyor sahada. ben ve birçok arkadasım meşaleler, davullar derken destek müthiş. baktık ki fikirtepe holy gençlik de maça iştirak etmişler. öyle adamlar ki bunlar maçtan önce hap atmış bir kısmı. bir kısmı da 3 lemiş dönüyor...
maç başladı. öndeyiz, 1 oldu. berabere getirdi durumu rakip takım. 10 dakika sonra da öne geçtiler. biz gerçek liseliler, yani okulun harbi, has öğrencisi olan tribünün efendi gençleri hafif tırsmış olduk doğal olarak. geriye düşmemiz demek fikirtepelilerin aniden hayvanlaşması demektir. bunu not edin bir kenara. ileride rastlarsanız hemen hatırlayın ve oradan mümkün olduğunca çabuk uzaklasın.
diyorum ya biz korktuk. takım yenik. fikirtepe gençleri sahiplenmişler bir kere lisemizi. durmadan sövüyorlar hakeme, rakibe. az biraz tecrübe ettiğim için { kolay değil 4 yılımı vermiştim o okula} topladım en yakın 5 arkadasımı geriye çektim.. fakat pek işe yaradığını söyleyemem. bu kutsal gençlik bizleri de tuttuğu gibi sahaya daldırdılar maçın bitimine 5 dakika kala. hakemin üzerine 5 kişi çıkanı mı dersin, rakip oyuncuların şortlarını çıkarıp sahada sürükleyen mi dersin... bir kere karıştırdılar bizi, enseden tutup attılar sahaya. daha da imkanı yok kurtuluşun olamaz. bunun anlamı; sen de dahilsin kavgaya ve eğer kaçarsan en müstehcen zamanda seni bulur düzerim. idi!
bunları düşünürken bir krampon darbesi aldım yalan yok. kaçayım canımı kurtarıyım derken ahan da karşımda yedek kulübesi üzerime saldırıyor. ulan benim alakam yok diyeceğim çok abes kaçacak. mahşer..! ana baba günü olmuş bir kere. o saatten sonra kaçma ihtimalin yoksa bilmelisin ki '' sen de ağzından salyalar saçarak saldırmalısın.'' başka bir ihtimalin yok. yere düşme şansın hiç yok. o lükse girer. bir kere sendeleyip yeri görürsen vucudunda bir santimlik beyaz alan kalmaz. hepsi, her tarafın mos mor sarkar.
işte böyle iğrenc bir durumda aniden yardımcı hakemler sağolsun sahayı polis basmaz mı?
kafalara telsiz darbesi yenilmez mi?
işte bundan öte yaran tribün olayı var mıdır? bu ciddi anlamda yarmamış mıdır?
öyle böyle değil. o gün öyle bir yarılmıştık ki dillere destan.
hatırlatma: bu arada rakip takım taraftarından hiç bahsetmedim. onlar da pisliğin önde gideniydi. şerefsizin teki nasıl sokmayı başarmıştı bilmiyorum ama eşofmanın arkasından 1 metre civari bir kılıç çıkardı adeta. itoğluit! götüne gireydi emi.
fikirtepe dedim ya hani, işte 40 yıllık okul tarihinin temizinden 30 senesi kavga dövüş şeklinde geçmiştir. fikirtepe diyorum raconu anlayabiliyor musunuz? hani açıklama yapmaya gerek yok sanırım bu konu hakkında.
aslında öyle bir yerdeydik ki bağdat caddesine 10 dakika, kadıköy boğa'ya da 10 dakika mesafe. işte ek olarak bonusumuz olan fikirtepe'ye de ses çıkarmıyorduk. az huzurumuzu bozmadı üçkağıtçılar. fakat öyle sevdik biz orayı. neyse bu kadar detay verdikten sonra başa dönüyorum memento yaparak. (gbkz: [kartalspor'un sahasındayız abiler. dönem öyle bir dönem ki fena... liseler arasında alınan başarılı sonuçlar sonrasında ilçe şampiyonluğu için kartal lisesi ile oynayacaktık. kazanırsak türkiye'ye açılıp ver elini finaller...] )
ulaaan tribüne girdik, bizim arkadaslar ısınıyor sahada. ben ve birçok arkadasım meşaleler, davullar derken destek müthiş. baktık ki fikirtepe holy gençlik de maça iştirak etmişler. öyle adamlar ki bunlar maçtan önce hap atmış bir kısmı. bir kısmı da 3 lemiş dönüyor...
maç başladı. öndeyiz, 1 oldu. berabere getirdi durumu rakip takım. 10 dakika sonra da öne geçtiler. biz gerçek liseliler, yani okulun harbi, has öğrencisi olan tribünün efendi gençleri hafif tırsmış olduk doğal olarak. geriye düşmemiz demek fikirtepelilerin aniden hayvanlaşması demektir. bunu not edin bir kenara. ileride rastlarsanız hemen hatırlayın ve oradan mümkün olduğunca çabuk uzaklasın.
diyorum ya biz korktuk. takım yenik. fikirtepe gençleri sahiplenmişler bir kere lisemizi. durmadan sövüyorlar hakeme, rakibe. az biraz tecrübe ettiğim için { kolay değil 4 yılımı vermiştim o okula} topladım en yakın 5 arkadasımı geriye çektim.. fakat pek işe yaradığını söyleyemem. bu kutsal gençlik bizleri de tuttuğu gibi sahaya daldırdılar maçın bitimine 5 dakika kala. hakemin üzerine 5 kişi çıkanı mı dersin, rakip oyuncuların şortlarını çıkarıp sahada sürükleyen mi dersin... bir kere karıştırdılar bizi, enseden tutup attılar sahaya. daha da imkanı yok kurtuluşun olamaz. bunun anlamı; sen de dahilsin kavgaya ve eğer kaçarsan en müstehcen zamanda seni bulur düzerim. idi!
bunları düşünürken bir krampon darbesi aldım yalan yok. kaçayım canımı kurtarıyım derken ahan da karşımda yedek kulübesi üzerime saldırıyor. ulan benim alakam yok diyeceğim çok abes kaçacak. mahşer..! ana baba günü olmuş bir kere. o saatten sonra kaçma ihtimalin yoksa bilmelisin ki '' sen de ağzından salyalar saçarak saldırmalısın.'' başka bir ihtimalin yok. yere düşme şansın hiç yok. o lükse girer. bir kere sendeleyip yeri görürsen vucudunda bir santimlik beyaz alan kalmaz. hepsi, her tarafın mos mor sarkar.
işte böyle iğrenc bir durumda aniden yardımcı hakemler sağolsun sahayı polis basmaz mı?
kafalara telsiz darbesi yenilmez mi?
işte bundan öte yaran tribün olayı var mıdır? bu ciddi anlamda yarmamış mıdır?
öyle böyle değil. o gün öyle bir yarılmıştık ki dillere destan.
hatırlatma: bu arada rakip takım taraftarından hiç bahsetmedim. onlar da pisliğin önde gideniydi. şerefsizin teki nasıl sokmayı başarmıştı bilmiyorum ama eşofmanın arkasından 1 metre civari bir kılıç çıkardı adeta. itoğluit! götüne gireydi emi.