• 102
    https://tr.surveymonkey.com/r/GSSozluk0002

    geçtiğimiz günlerde sözlük ahalisinde yeniden alevlenen tartışmanın, hakkında ahalinin genel duruşunu merak ettiğim, ilgimi çeken olgusu. yabancı takım tutmak/tutmamak olgusunu merkezine alan mini çalışmama katılım sağlarsanız çok sevinirim. gelen geri bildirimler üzerine, geçmiş dönemde yaptığım anket çalışmasına kıyasla, çok daha ayrıntılı sonuçları ve analizi yine bu başlık altında yapacağıma söz veriyorum. her türlü geri bildirime açıktır, saygılarımı sunarım. :)

    edit: imla
  • 103
    (bkz: yabancı takım tutmak/#2360570)

    geçtiğimiz haftalarda yukarıdaki anket çalışması için meşgul ettiğim başlık. iş yükünden dolayı sonuçları anca derleyebildim, bekleyen arkadaşlar vardı, onlardan özür dilerim.

    biliyorsunuz bu ikinci kamuoyu yoklamam, her ikisinde de ön plana çıkan bir gerçek var; sözlüğümüzün yaş ortalaması 27-28 civarı görünüyor. moderasyonun elinde farklı bir veri var ise, benimle iletişime geçerse sevinirim.

    öncelikle bu çalışmaya, ilk yaptığımız çalışmaya göre (bkz: #2344448) daha az katılımcı oldu, katılımcıların tüm sorulara cevap verme yüzdesi ise düştü. bunu bekliyordum aslında, zira konu başlığı younes belhanda olayı kadar sıcak değildi ve açık uçlu sorular sordum, açık uçlu sorulu anketlerde tamamlama yüzdesi düşer, bu yüzden kimseye bir kırgınlığımız olamaz. :) görece düşük (ama yine de total temsiliyeti iyi yanlış anlaşılmasın.) katılım sebebiyle bazı soruların cevapları sayısal değil ama nitel içgörü sağladı, bu yüzden onlara tam yüzde veremeyeceğim.

    katılımcıların %77.4'ü galatasaray dışında, farklı liglerde oynayan bir takıma sempati duyduğunu belirtiyor, e pek tabi ki %22.6'lık kesimin galatasaray dışında sempati beslediği bir takım yok. yabancı takıma sempati duyan arkadaşlar, tutmayanlara görece, ortalama olarak 4 yaş daha genç duruyor. ayrıca, galatasaray'dan başka bir takıma sempati beslemediğini belirten arkadaşlarımızın yaş ortalaması sözlük yaş ortalamasının da yaklaşık 3 yaş üzerinde, bu anketin sonuçlarına göre.

    galatasaray'dan başka takım tutmayan arkadaşlara bunun sebebini sormuştum, buradan çok net bir sebep çıkmadığını söyleyeyim. daha çok karşılıksız sevgi, tek takım, tek aşk temaları üzerinde yoğunlaşıyor verilen cevaplar. sayısal bir şey söylemek güç.

    ahalimiz içinde, sempati duyulan yabancı takımlar sıralamasında zirvede olağan şüpheliler var. manchester united en popüler yabancı takım. manchester united'a da oransal olarak çok yakın olmak üzere, yine birbirlerine çok çok yakın yüzdelerle, sırasıyla, barcelona, liverpool ve real madrid zirveyi takip ediyor. bunların ardından ise arsenal, as roma, ac milan ve borussia dortmund geliyor. sanki son on yılın uefa puanlarının harmonik ortalamalarından sıralama yapılmış gibi. :) bu açıdan yaklaşınca sanki başarı temel kıstasmış gibi geliyor. ancak, bu takımlara sempati duyulma nedenlerini sorduğum soruya verilen cevaplara bakıldığında, katılımcıların beyanının tam olarak bu yönde olmadığı görülüyor.

    katılan arkadaşlar biliyor, ilgili soruya serbest bir şekilde görüşlerinizi ilettiniz. bunların hepsini okuyunca şöyle bir sınıflandırmayı uygun gördüm; verilen cevapları 'başarı', kulüp kültürü/kurumsallık' ve 'kişi' olarak üç başlık altında topladım. yani sebep olarak takım mensubu bir kişiyi gösterenleri kişi altında, kulüp kültürünü, kurumsallığını veya başarılarını ön plana çıkaran cevapları da ilgili malum başlıklar altında topladım. böyle bakınca, katılımcı arkadaşların %63.5'inin ilgili takıma duydukları sempatinin nedeni olarak kulüp kültürünü beyan ettiği görülüyor. sempati duymasının sebebi takıma mensup bir kişi olanların oranı %39.6, başarılarını ön plana çıkaranlar ise %19.8'de kalıyor. ara not olarak söyleyeyim, bu oranların toplamı %100'ü geçer çünkü bir kişi haliyle birden fazla yanıt verebiliyor.

    kulüpler özelinde bakarsak, manchester united'a sempati besleyen arkadaşlarda kulüp kültürü ve kişi, oldukça öne çıkıyor. öne çıkan kişi ise malum, sir alex ferguson. hatta şöyle söyleyeyim, soruya cevap veren arkadaşların neredeyse hiçbiri 'sir' unvanını atlamamış. :) barcelona'ya sempati duyanlar arasında da benzer sebepler ön plana çıkıyor, orada sempatiye sebep olan kişi ise lionel messi. liverpool ve arsenal'i tutanlar arasında sebep olarak kulüp kültürünü beyan edenlerin ciddi ağırlığı varken, real madridci arkadaşlar 'başarı' kriterini uzak ara en çok öne çıkaran arkadaşlar olarak göze çarpıyor.

    son olarak şöyle de bir istatistik var, ne kadar anlamlı bilemiyorum, yabancı takıma sempati duyanlar içerisinde sadece yaklaşık %6'lık bir kesim futbol dışı bir takım beyan etti, ağırlıkla nba'den olmak üzere. futbol'un çok ciddi bir ağırlığı, popülaritesi var.

    vaktini ayıran, hepsini okuyan arkadaşlara teşekkürler, bir başka kamuoyu yoklamasında daha görüşmek ümidiyle. her türlü geri bildiriminiz benim için değerli. pek tabi ki, özelden iletebilirsiniz.

    edit: unuttuğum için çok özür dilerim, @canus1905 'e verdiği fikir ve destek için çok teşekkür ederim.

    saygılar
  • 104
    youtube, twitter gibi ortamlarda liverpool şampiyonluk kutlamaları sevinçleri görüyorum sanki adam kop tribününün yıllarca yağmurunu yemiş, stoke deplasmanında bire beş kalıp yamulmuş.

    sempati duymayı anlıyorum ki hiçbir zaman yabancı bir takımın taraftarı olamadım, oyununu, tarzını beğendiğim takım ya da özel bir futbolcusu için izlediğim maçı kazanmasını isterim, kazanmazsa da zerre umurumda olmaz, rakibi daha iyiyse o kazansın, benim için hepsi bu kadar.

    türkiye'de doğup büyüyen adamın ciddi ciddi liverpool, arsenal vb... fanatiği olmasına bir türlü anlam veremedim, veremeyeceğim de galiba. gerçekten bu tür fanatiklik varsa da, fanatik gözükenlerin içinde binde biri falandır.
  • 105
    kendi ligi yarismaci olmayinca gayet dogal olan durum. ingiltere'den dunyayi goren bir insan olarak gozlemim su ki, manu (bu konuda hepsinden ilerde), liverpool, chelsea ve arsenal gibi takimlar amerika, asya ve guney dogu asya'da pazarlama ile birlikte cok taraftara sahip. sanirim turkiye'de durum bu. turkiye'de insanlar kendi yerel takimlarini tutsa dahi, yerel cekisme ve kalite yerlerde oldugu icin yurtdisi takimlarini destekliyor.
  • 108
    türkiye'de bir takım taraftarı olmakla aynı olmayan, en azından bana aynı hissi vermeyen olay. türkiye'de bir takım taraftarı olduğun zaman, ona tamamen bir bağlılık ve sadakat gösterilir, fanatiklik devreye girer, yaşanmışlıklar ortaya çıkar. aşk gibidir. fakat yabancı takımlara daha çok sempati duyulur. hoşlantı gibidir bana göre. mesela ben 2004 yılındaki efsane kadrosu ve başarısı dolayısıyla arsenal'e sempati duyarım. fakat conte'li chelsea veya pep'li city veya bu seneki klopp'lu liverpool şampiyon olduklarında onlara çok büyük saygı duyup, izlemekten de zevk aldım. bu durum türkiye'de takım desteklerken olmuyor. galatasaray dışında bir takım çok iyi oynayıp şampiyon da olsa, mesela şenol güneş'li besiktaş buna örnek verilebilir, hiçbir zaman oyunlarına sempatiyle bakıp onlara saygı duyamadım, bilakis nefretim ve antipatim daha da arttı. fanatiklik derecesinde galatasaray'dan başka takımı destekleyemiyorum, bir gönülde iki aşk olmuyor.
  • 109
    bir antalyalının, mersinlinin, bartınlının istanbul’daki üç büyüklerden birisini tutmasından çok da bir farkı yoktur. futbol bir zevk işi, hobimiz. galatasaray da bu anlamda bizim için ilk sırada ama memleketimin takımı da değil sonuçta. buna rağmen kimse niye destekliyorsun diye sormuyor. insanlar da izlemekten zevk alıyorsa, kültürlerini, tarihini seviyorsa ülke dışından takımları da destekleyip sevebilir, niye sorgulanıyor ki bu durum?

    hollywood filmlerini de seviyoruz, oradaki tiyatroları, sanat çalışmalarını da destekliyoruz. muhtemelen hepimizin en sevdiği sanatçı yabancıdır. futbola da böyle bakmak lazım.
  • 116
    takımlara sempati duymayı anlıyorum hatta bana da arsenal hep sempatik gelmiştir. ancak takım tutmak diyemem.

    benim rahatsızlık duyduğum ve bana saçma gelen durum bu yabancı takım tutan insanların twitter'da, hatta burada tuttukları takımdan bahsederken ''biz'' diye bahsetmeleri. ''bizim takımda da'' diye giriyor adam cümleye bir bakıyorsun liverpool anlatıyor.

    yani yabancı takım tutmak benim için sadece sempati seviyesinde olabilecek bir şey.
  • 117
    sempatidir o. yok şöyle liverpoolluyum böyle real madridliyim diyen adam 'faik'dir. hintli bir galatasaray taraftarı ne kadar taraftar olabiliyorsa yabancı takımı tutan türk de öyle geliyor bana. mesela tuttuğunuz takım kaybettiğinde bütün hafta mutsuz olmuyorsunuz. sosyal hayatınızda neredeyse hiç kimse maç hakkında muhabbet edip size hatırlatmıyor. kazandığında dahi bunu paylaşacak kimse olmuyor. öyle uzaktan sevmedir. uzaktan sevme de platoniktir, gerçek değildir. anadolu'da yaşayıp da istanbul takımı tutmakla karşılaştırmak yanlıştır.

    tek istisna o ülkede yaşayan gurbetçilerimizdir.

    (bkz: manchester is red)*
  • 119
    liverpool taraftarı olarak benim de yaptığım eylem. bir insanda tam olarak olması gereken düzey sempati duymaktır, daha fazlası insanı galatasaray sözlük gibi ortamlara düşürür :) , maçı izlerken elin ayağın titrer, kritik maçların gününü iple çektirir. ama sempati öyle mi maçı sırf keyfine izlersin, yenilirsin yenersin çok fazla umrunda olmaz.

    özetle tekrarlıyorum bir insanda olması gereken maksimum düzeydeki futbol bağlılığı sempati duymaktır.

    malesef biz olayı yanlış anladık, sigaradan beter bağımlılık seviyemiz.
  • 121
    geçen serdar ali çelikler bununla ilgili saçmalamıştı ama ona 2. satırda geleceğim. öncelikle yurt dışında sempati duyduğum takımlar olmakla birlikte saçma bulduğum olay. takım tutmak bir yerde kültür işi. her ülkenin kendine ait bir jargonu vardır. ne kadar iyi dil bilirsen bil buna hakim olması zordur. hadi hakim oldun sindirmen zordur çünkü o kültürün çocuğu değilsin sen. mesela ''zabaha gadar burdayık'' lafını hangi yabancı içselleştirebilir ? mesela napoli bir çocuğu biz, bizi bir naoli taraftarı tam anlamıyla ne kadar anlar ? kaldı ki italya akdeniz coğrafyası.

    serdar ali çelikler'e gelince o pakistan, hindistan gibi asya ülkelerinde manchester united, liverpool gibi takımlar tutulur. ama bunlar zaten hali hazırda sömürge ülkeler. birde askerde birinden duymuştum kuzey ırak'ta real madrid, barcelona tutan çok varmış. bu da bambaşka bir sosyolojik vakka.
  • 122
    maddi durumu olmayan, istanbulda yaşamayan bir çok kişi için yapılabilir bir eylemdir. ben ilk galatasaray maçına 16-17 yaşlarında 120 km yol giderek, o zamanlar antalyada kış ara kampında antalya stadında bjk ile karşılaşması sonrasında gidebilmiştim. özel maçtı, penaltılara gitti bjk kazandı. üniversite hayatım maddi imkansızlıklar ile geçti, bozuk linklerden, milyonlarca pop-up arasından, hesap makinesi kalitesindeki bir görüntüden izlemeye çalıştım (derbiler hariç). maddi özgürlüğe kavuştum, bu seferde inanılmaz yoğun bir iş temposuna girdim. ömrümde toplamda 2 maça gittim, 1i özel maç demin bahsettim. diğeri de dursun özbek dönemi tudor öncesi sezondaki osmanlısporu içerde 2-0 yendiğimiz, 7bin kişinin izlemeye geldiği bir maçtı.

    gol sevinci nedeniyle tribünde hiç tanımadığım birine sarılamadım, avazım çıktığı kadar bağıramadım. mesafeler zamanlar ve paralar engel oldu. bizi takıma bağlı tutan en büyük olgu ise sokaklar ve okullardı. sabahlara kadar futbol konuşurduk yorum izlerdik. yani bu derece hararetli bağımlılığımız ve düşüncelerimiz olmasaydı gayet de bir yabancı takıma sempati duyabilirdim. artık arsalarda futbol bitti, sokakların hepsi asfalt oldu, gol atınca adını bağıracağın futbolcular kalmadı. bu tarz şeyler sokaktan başlar derinden başlar ki içine işleyebilsin. bir nevi devrimler gibidir. önceden futbolla alakası olmayan birisi bile çevreden dışlanmamak, muhabbete dahil olaiblmek için bir takıma destek oluyordu. şimdi her gencin cebinde kendi dünyası kendi ilgi alanı var ki bu da bu tarz bağlılıkların önüne geçmekte, artık futbol sevgisinin gelebileceği tek yer babalar olarak kalmakta. hal böyle olunca da çocukların real madrid, liverpool, bayern münih gibi başarı odaklı takımları desteklemesi gayet normal. çünkü popülerler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın