• 3301
    oto sanayiciyim. on dükkandan dokuzunda suriyeli işçi var. çıkmacılar afrikalı içi çalıştırıyorlar. ayakkabıcılar sitesinde çalışanların yarısından fazlası suriye vatandaşı. tekstil sektöründe yine aynı uyruklu adamlar var. hamallık belli bir yabancı ırkın elinde dönüyor.
    bunların çoğu kaçak işçi. çok fazla para dönen sektörlerinden birinde sınırlamaya gidiyorsun. sebebini de yerli oyuncu gelişimi koyuyorsun.
    diğer mesleklerde yerli açığı yok mu? eğer ülkenin diğer mesleklerinde yabancı uyruklular sınır tanımaksızın çalışabiliyorsa futbola da sınır koyamazsın. 10 sene sonra izmir'de yerli kaportacı bulamayacak duruma geleceksin. kimse diyor mu meslek liselerini genişletip kaporta mesleğine yönlendirme yapalım diye? az buz para da kazanılmıyor. neredeyse bir beyaz yaka kadar gideri var işçinin.
    işin özü yabancı sınırı tamamen serbest bırakılmalıdır.
    10 türk, 8 yabancı, 3 türki devlet, 5 devşirme falan bunlar boş milliyetçiliktir. okur yazar seviyesinin düşük olduğu, dini ve ırki inançlar üzerine yoğunlaşmış halkın gözünü kolay boyuyorlar böylelikle.
    ne türk oyuncu kendi değerine ulaşabiliyor ne de o değerleri yansıtabiliyor. örnek çok.
    emre akbaba, tarık çamdal, alper potuk, mehmet ekici gibi ismi bir süre sonra anılmayacak adamlara tonlarca paralar döküldü.
    bir vatandaş geliyor diyor ki yabancı sınırlı olmalı. abi x takımını tutuyor. o x takımının maçını en son 2 sene önce izlemiş. ligi sadece aspor'dan takip edip federasyon berbat diyor.
    yerli oyuncu yetiştiremiyoruz kardeşim diyor.
    abiye soru sormuyorum, sıkıştırmıyorum. çünkü futbol cahili.
    işte böyle böyle bu abilerin gözlerini boyuyorlar. kaç bin dijitürk satılıyor yılda? trt'den özet izleyen adam sınır 5 olsun diyor.
    çok mu tutucu olmak istiyorsun? o zaman ilk önce etrafındaki kaçak işçiliğe dur de.
  • 3303
    benim bu kural ile ilgili illa bir sınırlama olacaksa bence kesinlikle yaş sınırı ve altyapı yerli sınırı olmalıdır. yani ben 30 yaşında yerli futbolcuyu alıp türk futboluna kazandiramam. eğer milli takım için yapılıyor ise iyi oyuncu oynayacaktır. onun için bence ilk 11 de bir altyapıdan yerli oyuncu oynuyor ise o zaman bir başarı sağlarız. yani bence yabancı belli bir sınırda olmalıdır. 18 kişilik kadroyu düşündüğümüz zaman bence ideal 14 yabancı olmasıdır. burada teşvik amaçlı +1 21 yaş altı yabancı oynatma hakkı verilmelidir. yine bence 18 içinde muhakkak altyapıdan 1 oyuncu bulundurma zorunluluğu getirilmelidir. türkiye ligi gibi büyük takımlar için çerez bir lig için hatta altyapıdan uzatmalarda girmeyecek şekilde en az 90 dakika yarım sezon oynatma zorunluluğu bile konulabilir. tete gireceğine benim altyapıdan oyuncum girsin hem altyapıya önem verilmiş olur.
  • 3305
    kural ne olursa olsun galatasaray'ın sahaya 11 yabancı futbolcu ile çıkmasına karşıyım. 2017-2018 sezonunda igor tudor bunu yaparken de karşıydım, 2019-2020 sezonunda fatih terim bunu yaparken de karşıydım. bu hususta geri kafalı olarak değerlendirilebilirim, saygı duyarım ancak benim konum "istiklal marşını kim okuyacak?" şeklindeki bir şovenizm değil. ben ali sami yen'in kuruluş gayesini "maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmektir" olarak belirlediği bir futbol takımının bu amacı gerçekleştirmek için 11 tane türk olmayan futbolcu ile sahaya çıkmasını doğru bulmuyorum. avrupa'daki başarısızlığın sebebinin yabancı sınırlamasına veya türk futbolcularının yetersizliğine bağlanmasına da karşıyım. galatasaray bir türk takımıdır ve sahaya çıkarttığı oyuncu grubuyla da bir türk takımı olduğunu kısmen de olsa göstermelidir. türk futbolundan, türk futbolcusundan da bir şeyleri sahaya koymalıdır. sınırlamanın tamamen kaldırılmasına karşı değilim, kulüplere planlamalarında bir esneklik sağlar ve türk futbolcu piyasasını makul bir ücret seviyesine getirir ancak sınırlamanın kaldırılmasının sahaya 11 yabancı futbolculu bir galatasaray olarak yansımasına her zaman karşı olacağım.
  • 3307
    geniş olduğu her dönem türkiye'de futbol geriye gider. büyük camialarla küçük kulüpler arası makas açılır. küçük takımlara menajerlik ağıyla çer çöp yabancılar itelenir, yerli futbolcu geliştirmek için maddi motivasyon ortadan kalkar. tarık çamdal gibilerin büyük kulüplere maliyetini konuşmaya bayılırız. ancak iş milyon eurolar harcanan teteler, ndombeleler, aurierlere gelince hepimiz sus pus oluruz.

    galatasaray'ın güçlenmesi için türk futbolunun rekabetci hale gelmesi ve en başta turk sporcusunun gelişmesi gerekir. kulüpler iki üç sezonda bir mehmet topuzları, alper potukları büyük camilara çakamayacaksa yerli oyuncu yetiştirmeye geliştirmeye süre vermeye önem vermezler. biz de gider menajerlerin itelediği yabancı futbolcuları kulübeye dizer, buna rağmen puan farkiyla şampiyon oluruz. neden? çünkü senelerdir ilk kez anadolu'da oğuz aydın dahil galatasaray'da ilk on bir oynayacak kalitede yerli futbolcu yoktu.
  • 3308
    bu işin tek kuralı şartlı serbestlik olması.

    örneğin aklımda olanlar:

    - yabancı sayısı şartlı olarak serbest olacaktır.
    - 21 yaş altı oyuncular yabancı sınırına dahil edilmeyecek.
    - anayasa 66. maddeye göre "türk babanın veya türk ananın çocuğu türktür." ifadesinde belirtilen şartlara haiz her futbolcu türk sayılacak.
    - bir futbol döneminde lisanslı en fazla 25 kişilik liste verilmesi. (21 yaş altı oyuncular bu listeye eklenmek zorunda değildir)
    - maç için verilen esame listesinde kaleci hariç en az 2 alt yapı oyuncusu yer almak zorundadır.
    - ilk 11'de yer alan her yerli oyuncu için takımlara bonus ödeme yapılacaktır.
    - harcama limitlerinin hesaplanmasında yerli oyunculara yapılacak olan ödemelerin %50'si baz alınacaktır.
    - dönem içerisinde transfer edilen ve yabancı statüsünde yer alacak oyuncuların ödenecek olan bonservis bedellerinin %10'u na denk gelecek tutar bağımsız denetleme şirketleri tarafından denetlenerek altyapıya aktarılacaktır.

    aklıma gelenler bunlar.
  • 3309
    yabancı sayısı üzerinden değil de yerli sayısı ve niteliği üzerinden kriter getirilmesi gerekiyor.
    avrupa kupalarında uefa kadro kurallarına uygunluk da önemli. 25 kişilik kadroda 4 futbolcu altyapıdan, 4 futbolcuda türkiyede yetişmiş kuralını daha da genişleterek kullanmamız gerekiyor.
    lig için kadrodaki oyuncu sayısını 28 olarak belirleyip, zorunlu olarak 6 altyapı, 6 türkiye'de yetişmiş futbolcu olmalı dersek sorun çözülür. sakatlık gibi durumlarda avrupa kupalarına kayıt için de sıkıntı yaşanmaz.
    ayrıca altyapı oyuncuları hariç yerli yabancı ayrımı yapmadan 23 yaş altı 3 futbolcu bulundurma zorunluluğu getirirsin. böylelikle genç futbolcuların gelişip avrupa'ya satıldığı bir lig haline gelebiliriz.
    yabancı sınırından daha çok kadro kriterlerini zorunlu tutmak gerekiyor. bizim kulüpleri zorlamazsan işin kolayına kaçıp içi geçmiş yabancı ya da yeniçeri türk futbolcu oynatır durur.
  • 3310
    portekiz'de herhangi bir sınır yok, portekiz milli takımı takip ettiğim son çeyrek asırdır hep en kaliteli oyuncu topluluklarından birine sahip oldu.

    almanya'da yerli sınırı var, en az 12 alman futbolcu kadroda bulunmalı ve bunların en az 8 tanesi altyapıdan yetişmiş olmalı.

    italya'da ab sınırı var, ab vatandaşı oyuncular sınırsız oynayabiliyor, ab vatandaşı olmayan oyunculardan ise kadroda 5 tane bulunabiliyor.

    belçika'da sınır yok, en az 5 altyapı oyuncusu bulundurma şartı var.

    fransa'da ab sınırı var, ab vatandaşı oyuncular sınırsız sayıda oynayabiliyor, ab vatandaşı olmayan oyunculardan en fazla 4 kişi kadroda olabiliyor.

    ispanya da ab sınırı koyan ülkelerden, ab vatandaşı oyuncular sınırsız, harici yani fm tabiriyle foreign oyuncu en fazla 3 tane oynayabiliyor.

    ingiltere'de sayı sınırı yok ancak alınan yabancı oyuncular son iki yılda kendi milli takimlarinin maçlarının en az yüzde 75'inde oynamış olmalılar şeklinde bir şart var.

    hollanda'da herhangi bir sınır yok.

    dikkat ederseniz ab vatandaşı sınırı sanki sıkıntılı gibi duruyor ancak herhangi bir turnuvada bu yukarıda saydığım takımlar turnuvanın doğal favorileri durumundalar, yani aslında ingilizler ispanyol oyuncu yetiştiriyor ya da almanlar fransız oyuncu yetiştiriyor vs. yine de bu milli takımlar her zaman en kaliteli oyuncu gruplarına sahipler. bu takımlara dünya kupasında kafa tutma şansı olan brezilya ve arjantin haricinde herhangi bir ülke yok. arjantin ve brezilya da zaten doğal yetenek cennetleri.

    anlatmak istediğim şu: sorun sınır değil, sorun altyapı. biz her zamanki gibi parmağın gösterdiği yere değil parmağın ucuna bakıyoruz. patates tarlasından hallice sahalarda milyon dolarlık oyuncuları oynatıp verim almaya çalışıyoruz. doğru düzgün altyapı eğitimi veremedigimiz oyuncuyu 16 yaşında avrupa şampiyonası kazanacak kadar mental ve fiziksel anlamda iyi eğitilmiş adamlarla kiyaslıyoruz. eskaza çıkacak bir yeteneği oynatmak yerine övüp övüp sonra da medya maymununa ceviriyoruz. birbirimize geçirdiğimiz dişlerimizi, oyuncuya ne yapması gerektiğini söyleyecek kadar bir süre için bile cikarmiyoruz. futbolun artık yüzde ellisi fizik. messi kadar mucize yetenekli değilseniz en az rakibiniz kadar fiziksel mücadele verebiliyor olmanız gerekiyor. son turnuvada barış alper haricinde fiziksel bir karşılık veren oyuncumuz var mı? barış alper'e de fiziğini geliştirme noktasında keçiören ya da galatasaray'ın katkısı ne?

    18 yaşında brumayi buraya getirip patates tarladi bir zeminde bir sene sakatlanmasina yol açmıştık hatirladiniz mi?

    ilkay, mesut özil, hamit altıntop, nuri şahin, emre can vs türk çocukları olmalarina rağmen avrupa'da başarılı olan elit oyuncular arasındalar, bu 80 milyonluk ülkeden çıkmayan elit oyuncular ne hikmetse 3-5 milyon türk nüfusunun olduğu almanya'dan çıkıyor, acaba sorun yabancı sınırı mi yoksa eğitim mi?

    sizce almanlar gol bile atamadan elendikleri euro 2000 sonrası milli takimlarini nasıl bu noktaya getirdiler? yabancı sınırıyla mı kupa kazanacak jenerasyonlar yetiştirdiler? musiala, ilkay, rüdiger, sane, emre can, gnabry, tah, henrichs alman uyruklu furbolcular mi yoksa 'alman altyapısında' yetişmiş oyuncular mi?

    taa 2015 yılında uğraşıp şu entryi yazmıştım: (bkz: 2000 yılı sonrası alman futbolu/@allahyardimcinizolsun)

    sorun bizim altyapı sistemimizin olmayışı. sorun yetenekli genç oyuncu bulamamak değil onları yetistirememek. doğru altyapı eğitimi almayan oyuncu burda düzenli oynasa bile avrupa takımlarına karşı patlıyor. çünkü sorun genç oyuncuları yeteneğine göre değil ahbap çavuş ilişkisine göre oynatan sözde altyapı hocaları. sorun pozisyon bilgisi olmayan, fiziksel olarak rakiplerine karşılık veremeyen, mental olarak iki ev bir araba alınca amacına ulaşıp göt göbek salan türk futbolcular. sorun transfere harcadigimiz paranın çeyreğini bile altyapıya yani eğitime harcamamamız. sorun rezil sahalarimiz, as takım düzeyinde bile rezalet olan sahaların genç oyuncu düzeyinde ne halt olduğunu siz tahmin edin. o yüzden lamine yamal 16 yaşında ispanya'da banko oynayıp takımının ve turnuvanın yıldızı olurken biz hala barış ve kerem'e genç oyuncu muamelesi yapıyoruz.o yüzden niko williams 21 yaşında milli takim oyuncularımızın yarısından daha hızlı ve daha güçlü.

    o entreyi yazmamdan bu yana aradan geçen 9 yılda ülkemizde değişen hiçbir şey yok. bir defa olsun zarfa değil mazrufa bakmaya çalışmıyoruz. kafamızı kuma gömüp önümüze konanı kaşıklamaya devam ediyoruz. futboldan zerre anlamayan beyinsiz adamlar sürüsü siyasilerin emirleriyle her sene oyuncak gibi sınır değiştirirken kulüplerimizin ettiği zararları görmüyoruz. minimum 3 senelik kontratlar yaptığımız oyuncuların her sene değişen yabancı sınırıyla çöpe dönüştüğünü, verdiğimiz paraların havaya saçıldığını görüyoruz ama anlamıyoruz.

    kimse kusura bakmasın da bizden bir halt olmaz.

    hıhı evet sorun yabancı sınırı, bunu diyen siyasi en son ben ekonomistim diyordu, geçen hafta arabayı 500 liraya yıkattım, ordan anlayın ekonomistligini ya da futbol bilgisini. aferin hepimize, elbirliğiyle futboluna kadar içine sıçtık ülkenin.
  • 3311
    şimdi uefakadro seçiminde yanılmıyorsam 25 oyuncu yazabilirsin diyor 21 yaşından büyük. bu 25 oyuncunun 17 tanesine karışmıyor ancak 4 tanesinin 15-21 yaş aralığında en az 3 yıl sende oynamış olmasını ve bunlardan hariç 4 tanesinin de 15-21 yaş aralığında en az 3 yıl ülkende oynamış olmasını istiyor. ancak herhangi bir milliyet şartı yok.

    gelelim bunu bize uyarlayalım. 25 oyuncunun 17 tanesinin yabancı olabilmesinin serbest olmasınǰ ister gönül ama fazla şimdi kabuk etmek lazım. o yüzden en azından tamamen yerli bir 11 çıkarabilmek için 21 yaşından büyük 14 yabancı ile sözleşme imzalanabilmesi ideal. yine uefa gibi 4 oyuncu 15-21 yaş aralığında takımında oynamalı ve bunlardan hariç 4 oyuncu da 15-21 yaş aralığında ülkende oynamalı şartını koyup üstüne de yerli olma kriterini koyduğunda tertemiz bir sınır olur.

    toplam oyuncu sayısı 25
    yabancı oyuncu sayısı 14
    altyapı oyuncusu sayısı 4
    ülkede yetişmiş oyuncu sayısı 4
    gurbetçi oyuncu sayısı 3

    türk futbolu için en ideal yabancı sınırı budur.
  • 3312
    benim için en ideali: kadroda en fazla 14 yabancı, ilk 11de ise en fazla 9 yabancı oyuncudur. yabancı çöplerle dolu anadolu kulüpleri görmek istemiyorum. kontenjanı dolduracağız diye ne idü belirsiz oyuncular alıp sonra maaşlar yüzünden batıp amatöre düşüyorlar.

    9 yabancı iyidir. böylelikle her kulüpte en az 4-5 tane ilk 11 seviyesinde yerli oyuncu bulundurma gereksinimi doğurur. hem de teknik direktörlere rahat hareket imkanı verir.

    buna karşın ilk 11'de 11 yabancı serbestliğine karşıyım. bunun tek sebebi ise bu serbestliğin kulüplere gereksiz harcamalar yaptırtması.

    edit: ve evet milli takımda oynama statüsüne sahip olmayan gurbetçiler de yabancı sayılmalıdır. çoğu kişinin katılmayacağı bir husus olsa da futbolda yerli anlayışı milli takımdan ibaret olmalıdır kanısındayım. oyuncunun isterse 50 pasaportu olsun; milli takımı seçmediyse yabancı sayılmalıdır.
  • 3316
    bu yabancı kısıtlaması selçuk inan'ı 29 yaşında emekli eden, ozan tufan'ı 10 kg fazlayla fenerbahçe ortasahasının demirbaşı yapan, emekliliği gelen gökhan gönül ve caner erkin'i beşiktaş-kadıköy feribotundan çok iki taraf arasında git gel yaptıran anlamsız bir kural.

    milliyetçilik türkün önde ve ileri olmasıysa, garbın afakını iman dolu göğsüyle delmesiyse eğer türk'ün parasına bakıp yan gelip yatmaması için yabancılarla aynı şartlarda dişini tırnağına takıp çalışması gerekmez mi? bu kadar basit ve herkesçe görülen bir şey nasıl görülmez anlamak mümkün değil. biz yazsak da boşa yazarız fatih hoca zamanında en vizyoner kararı vermişti ama bir daha öyle vizyonlusu gelmeyeceği için hiçbir şey değişmez.
  • 3317
    yabancı oyuncu serbestisi konusunda yanlış bir genel kanı var gibi, yerli oyuncu yetiştirme motivasyonunu ortadan kaldırır olarak bakılıyor ki bence çok hatalı bir görüş bu... aksine yerli futbolculara iş ahlakı öğretecek ve yerli oyuncuların kendilerini geliştirmesine yol açacak bir yapı olur gibi geliyor bana.

    kısaca açmak gerekirse; futbolculuk bir iş ve hepimizin kendi hayatlarımızda olduğu gibi bir çalışan esasında futbolcular da... biz nasıl işimize sahip çıkmazsak, işimizi savsaklarsak, daha üst mevkilere ya da daha iyi şirketlere geçmek için kendimizi geliştirmezsek ya işsiz kalıyor/işten çıkarılıyor ya da aynı şirket ve mevkii de aynı maaşa yıllarca çürüyorsak aynısı futbolcular için de geçerli. nasıl siz işinizle alakadar her türlü pozitif gelişimi gösterirseniz; hiç bir patronunuz sizi işten çıkarmayacak ve hatta ödüllendirecekse, futbolcular da takımlarında oynayacaklardır.

    her türlü kısıtlama, din-dil-ırk da dahil, insan haklarına aykırı bir yapıdır... sen eğer ki serbest piyasayı savunuyorsan, ayrıcalık ve kısıtlama getirmeden her insanın çalışma özgürlüğüne saygı duymak zorundasın... adam kayırmacılık yaparak hem ekonomik sorunlara yol açarken hem de liyakat in köküne kibrit suyu sıkarsın.

    galatasaray üzerinden örnekleyerek devam edelim; 2023-2024 sezonu çok güzel bir turnusol veriyor bize...

    abdülkerim bardakçı sağlıklıyken herhangi birimiz onun yerine davinson ya da nelsson oynamalı diye düşündük mü?

    ha keza barış alper yılmaz, geldiği günden bugüne kadar her sezon kendisini geliştirerek, eksiklerini kapatarak, küsmeyerek, azmederek, çalışarak geldi bu noktaya... oynadığı yerlerde hakim ziyech, wilfried zaha gibi dünya yıldızları varken kendisi oynadı ama, hepimiz önce barış alperi yazdık tahtaya sonra takımın geri kalanını...

    kerem aktürkoğlu; her sene duble gol katkısı veren (10 gol-10 assist), kendini geliştiren, pes etmeyen, çalışan ve çabalayan bir oyuncu olduğu için sezon başı dries mertens düşünce forvet arkası/ikinci forvete kaydı... wilfried zaha gibi bir süper starı yedeğe yolladı daha sonra kanatta... nerede, ne zaman ihtiyaç olsa ilk sahaya o atıldı.

    kaan ayhan ki geldiğinde herkes burun kıvırıyordu, yeri geldi sağ bek e geçti, yeri geldi torreira nın partneri oldu ama hep oynadı.

    berkan kutlu teneke bağlanarak gitti, devre arası apar topar geri döndü... bayern munichmaçlarında gözümüz onu aramadı mı? hangimiz geçen 2 senede verdiği enerji ve dinamizmi reddedebilir? görev aldığı her şeyi layıkıyla yaptı ve şampiyon takımlarda yer buldu görev adamı olarak.

    bu adamların hepsinin özelliği ortak, önce kendilerine sonrasında da yaptıkları işe saygıları var... çalışmayı bırakmıyor, eksiklerini gidermeye çalışıyor, görev geldiğinde de ellerinden gelen en iyisini yapıp, farklı farklı pozisyonlarda farklı farklı yabancı futbolcular yerine (kimi dünya yıldızı kıvamında) kendileri hak ederek oynadılar ve seleflerinden daha iyi performans verdiler... buna itiraz edecek kimse yoktur herhalde?

    türk futbolcusunun geneli türk insanının geneli gibi gibi uyuşuk, tembel, kendini dev aynasında gören, yattığı yerden para kazanmayı seven, işine saygısı olmayan ve sadece adam kayırmacılık ile bir yerlere gelebilen bir güruh... az biraz zora geldilermi hoca yemeler, birbirini taraftar önüne atmalar, göz boyamalar başlıyor hemen. bunun tam tersi olanlar galatasaraydan verdiğim örnekler gibi yabancılar ile çarpışa çarpışa kendilerine yer buluyorlar takımlarında...

    alt yapı ise derdimiz; avrupa futbolunun turnuvalarını düzenleyen uefa'nın gittiği yoldan gidersin... minimum 4 yurt içinde yetişmiş , minimum 4 kendi alt yapından yetişmiş, kalanı serbest... bu sayede o 8 kontenjana hem yerli futbolcu havuzundan işini layığı ile yapanlara yer vermiş olup, hem de takımları kendi alt yapılarına yatırım yapmaya zorlarsın. 11 de - 18 de kısıtlamalara gitmek demek yukarıda da bahsettiğim adam kayırmacılığa çanak tutarak türk futbolunun ve futbolcusunun iş ahlakını kötü yönde etkilerken, kulüpleri de fahiş fiyatlara yerli futbolcu almaya ve aslında o işi hak etmeyen kişilere iş vermek ve eninde sonunda zarara uğratmak ile sonuçlanıyor.

    yerli futbolcular pabucun pahalı olduğunu görmeden, yattığı yerden para kazanmaya ve sadece milliyetleri sebebiyle takımlarda yer bulmaya devam ettikçe, türkiye şans eseri arda turanlar, arda gülerler, barış alper yılmazlar çıkarmaya devam edecek ki aslında bunların norm olması gerekirken.

    sonuç olarak; bu işin en mantıklı çözümü uefa organizasyonlarıyla aynı kuralı uygulamak olacaktır... her sene değişen bir kural hem maddi hem de genel yapı olarak türk futboluna ve futbolcusuna zarar vereceği için temelli olarak bu kriterlere sabitleyip devam etmek gerekir uzunca bir süre.
  • 3318
    2 hafta sonra başlayacak sezon için değişmesi konuşulan sayı. ülkede her şey şaka gibi.

    yabancı sayısı artsın, 14 olsun bunlar güzel şeylerde. lig başlamasına 2 hafta kala olacak şeyler değil. değiştirilecek sezon için en az 2 sene önce belirlenip, noktanın konulması gerekiyor.

    2 haftadır kontenjan düşürmek için yabancı oyuncu gönderen kulüp varsa bunun hesabını kim verecek. sayı artacağını bilsem göndermezdim diyebilir.

    veya yerli futbolcularla sözleşme uzatan kulüp ne yapacak. sayı'nın 14 olduğunu bilsem uzatmazdım diyebilir.

    dolayısıyla en az 2 sezon önceden belirlenip, noktalanması gereken kural.
  • 3320
    malum şike sezonu sonrası lig başladıktan sonra play off sistemi gelmişti. dolayısıyla ligin başöamasına kısa süre kalmışken, yabancı oyuncu sayısının 14 olması da gayet yapılabilir. ha planlı, programlı büyük liglerde bunu göremezsiniz ama burası türkiye. planın, programın olmadığı yer. ayrıca bu habere en çok alanyaspor başkanı sevinmiştir herhalde, yabancı sayısı 14 olduktan sonra oğuz aydın'ı fenerbahçe'ye 6 7 milyon gibi bedelllere satamazdı.
  • 3322
    2 tane seçenek dışında alternatiflerin aranıyor olması bile aşırı saçma.
    ya fatih terim'in çözümü olmalı ya gavurun çözümüne gidilmeli. gavurun çözümü çok daha az kafa karıştırıcı. 4 adet 21 yaşına kadar en az 3 sene altyapında oynamış oyuncu ile 21 yaşına kadar en az 3 sene ülkende yetişmiş 4 futbolcuyu listene yazdıktan sonra ne yaparsan yap dersin olur biter. kadroyu da toplamda 25 futbolcu ile sınırlarsan olay çözülür rahatlıkla. 8 kişilik kontenjanı dolduramadıysan eğer 17 yabancı da alsan eksik kadron olur. bunu kabul ediyorsan da kendin bilirsin dersin bitti gitti.
    yalnız şu anki durumda 12'den birden buna geçilmeyebilir o yüzden de fatih terim metodu düşünülebilir. 14 türk'ün olursa 28 kişilik kadro kurabilirsin yoksa kuramazsın. eğer fatih terim metoduna dönülecekse rezerv lig kurulmalı veya isteyen kulübün b takımlarının alt liglerde yarışmasına izin verilmeli. rezerv ligi daha mantıklı bulmakla birlikte anadolu kulüplerinden ilgi olur mu olmaz mı onu da tam bilemiyorum.
  • 3323
    bana göre en mantıklısı avrupa kupalarında uygulanana yakın bir kurala bağlanmasıdır.

    avrupa kupalarında kadroya;
    4 tane alt yapıda yetişmiş oyuncu,
    4 tane ülke sınırların yetişmiş oyuncu,
    17 tanede yabancı topraklarda yetişen oyuncu (gurbetçiler dahil) yazılabiliyor.

    kuralı buna benzer bir şekilde yapmak lazım. tabi lig uzun 25 değil de, 30 kişi yapılır. burada maksat alt yapı oyuncularının ve ülkede yetişen oyuncuların kıymetini arttırmak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın