resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:84
Uyruk:Türkiye
  • 8802
    https://www.cnnturk.com/...etrolde-dev-ortaklik

    ünal aysal ülkenin aydın ve zengin insanlarından biri. ama zenginlerin sahip olduğu refahın halka bir faydası yok.

    türkiye'nin, en büyük sorunu eğitim ve cari açık. cari açık, dış alım - dışa satım yani ithalat ve ihracat arasındaki farktır. türkiye dışa bağımlı, üretmeyen, tüketen, içe kapalı, muhafazakar, tutucu, geri kalmış ve an itibarıyla daha da geriye giden bir ülke. sürekli dışarıdan teknoloji getiriyoruz. araba, telefon, bilgisayar, makina, motor, internet... bunların hiçbirini üretmiyoruz ve büyük paralar ödeyerek bunları ithalat yapıyoruz. eskiden tarım ülkesiydik. sebze ve meyvelerimizi kendimiz üretirdik. artık onları da ithal ediyoruz. yani cari açık durmadan büyüyor. ve bugünkü duruma bakınca daha da kötüye gidecek. çünkü eğitim bitmiş. insanlar adaletin varlığına inanmıyor. ekonomi kötü. bugün 1 dolar satın almak için 3.5 tl, 1 euro satın almak için 4 tl ödemek zorundayız. aslında bu rakamlar daha da ürkütücü. zira zamanında liradan altı sıfır silindi. ama bu sadece kağıt üstündeydi.

    cari açık diyorduk. çok fazla diyorduk. daha da kötüye gidiyor diyorduk. yani durmadan satın alıyoruz. ama karşılığında dışarıya satmıyoruz. çünkü üretmiyoruz. cari açığımızın bu kadar çok olmasını, sağlayan teknolojideki dışa bağımlılığımız kadar, enerjide de dışa bağımlılığımız. türkiye doğalgaza ve petrole sahip değil. yani tüm kış kullandığımız doğlagaz rusya ve iran'ın. petrol de arapların. 1000 seneyi aşkın tarihsel süreçte bu ülkelerle de sürekli rekabet içindeyiz. doğalgaza ve petrole çok büyük paralar ödeyerek, ithalatla sahip olabiliyoruz. ve bu ülke ekonomisi için büyük bir gider. bu madenleri çıkartamıyorsak yada üretemiyorsak, bu madenlere bağımlılığımızı azaltmalıyız. bunun içinde elektrik üretmek çok önemli. rüzgar ve güneşten olabildiğince enerji üretmek çok önemli. suyumuza, fıratımıza, diclemize sahip çıkmak çok önemli. bunları yapacak bireyler için eğitim seferberliği başlatmamız, ilkokullar, liseler, üniversiteler açmamız gerekiyor. ama öyle imam hatip değil. siyasi çıkarlar ve kaygılarla değil. bunlar tamamen bilimsel olmalı. zira bugün türkiye'de, neredeyse her caddede bir cami var. cami sayısı 80.000 ilk okul sayısı 25.000. gelişmiş ülkelerde ise bu üç katı olma durumu tam tersi.

    galaksimizde, dünya dışında yaşayabileceğimiz bir gezegen şu an için yok. ülkesini, toplumunu, insanları, dünyasını seven, sorumluluk hisseden biri olarak ülkemde ve dünyada olanları kaygı ve üzüntüyle takip ediyorum. bu konularda çok doluyum. yukarıdaki ünal aysal'lı linki bir de bu açılardan bakarak tıklayın istedim.
  • 8806
    bu ülkenin her hücresine sirayet etmiş kokuşmuş, korkuya ve yıldırmaya yönelik, tek bir merkezin çıkarlarını mutlak doğru kabul edip rota edinen düzene ben bu oyunu bozarım edasıyla sokulan bir çomaktı bu abimiz. bugün asgari ücretle çalışan bir işçiden tut ülkenin en zengin adamına kadar herkes o merkeze ve onun dayattığı şeylere uymak zorunda. aksi taktirde bir gün maddi manevi herşeyinin sudan bir sebeple elinden alınmayacağının garantisi ne yazık ki yok.

    çok basit ve yakınen yaşadığımız bir örnek stadyum açılışında ölmüş başkanı üzerinden galatasaray'a hakaret edildiği , ki o da kulüp tarihinin en çok protesto edilen başkanıdır, için galatasaray taraftarı ıslıklarıyla yeri göğü inletmiş malum şahıs götüm götüm mekanı terk etmek zorunda kalmış; stad açılışı üzerinden propaganda hevesi kursağında kalmıştı. o gün taraftarı galeyana getiren o zat hemen arkasından terfi sayılabilecek bir mevki değişikliği yaşadı, aynı yıl içinde devlet zoruyla o stadda iki tane propaganda amaçlı organizasyon yapıldı. aradan geçen 6 yılda hala daha stadın çevre düzenleme ve ulaşım projeleri aslına uygun şekilde tamamlanmadı. cebinden bilet parası ödeyip maça gelen taraftara kesilen ceza bu iken milyon hatta milyar liralarla oynayan insanların yaşayabileceklerini tam ölçeğiyle tahmin etmek bile zor.

    işte ünal aysal 30 küsur sene yurtdışında kalmış, tüm mal varlığını oralarda edinmiş, portföyünü orada oluşturmuş bir insan olarak bu düzende adeta dokunulmaz bir noktadaydı. şike konusunda millet ağzını açamazken her fırsatta şike lafını dile getirebilirken, fenerbahçe'nin oyuncağı olmuş tff'ye ayar çekip takımı final maçına çıkarmazken, twitter yasaklandığı zaman takımı üzerinde kulübün twitter adresi bulunan tshirtlerle ısınmaya gönderirken eli bu bakımdan fazlasıyla rahattı. vizyonu ve uluslararası saygınlığı ile yurtdışında fark yaratırken bu rahatlığı ile de yurt içinde fark yaratıyordu. 2000'li yılların başında "galatasaray'a yeni bir yönetim şekli vaad ediyorum" diyerek ortaya çıkmış bir insandı. bu projesini 2-3 döneme yaymış bir insandı. tarihin en kötü sezonlarından birini yaşayan futbol takımını zirveye çıkarıp ertesi sezon şampiyonlar liginde çeyrek final görünce ikinci dönem için eli güçlü bir şekilde genel kuruldan ikinci dönem için onayı aldı. zaten o günkü koşullarda başka bir sonuç çıkması ciddi bir infiale yol açardı.

    yukarda da bahsi geçen sıradışı ve düzene ters davranışlarıyla dikkat çekip göze batmaya başlamıştı fazlasıyla. ancak 96-2000 dönemini andıran futbol takımı sayesinde kimse ciddi bir muhalefete girişemiyordu. o noktada "can simidi" federasyon, medya ve fatih terim marifetiyle köpürtülen eleman krizi oldu. günün sonunda fatih terim'in galatasaray'dan gönderilip(!) iki gün sonra milli takıma gülümseyerek imza attığı süreç yaşandı. kamuoyunda yaşanan dalgalanmanın fırsatıyla kongre üyelerimiz de gereğini yapıp ünal aysal'ı indirdiler. ünal aysal'ın başkanlıktan indirilmesi bile nispeten tartışılabilir bir karar iken üzerine duygun yarsuvat'ın getirimesi bazı şeyleri "kör göze parmak sokma" kıvamına getirir nitelikteydi.

    bu topraklardan hatta bu kafatasçı camiadan bile ünal aysal kalibresinde adamlar çıkar ama onun kadar eli rahat olup birilerine kafa tutabilecek biri mevcut konjektürde çıkamaz...
  • 8807
    durup dururken aklıma gelen başkan,şu olay onun zamanında olsaydı neler olurdu görürdük. yer,gök, her yer sallanırdı.
    ulan kolay mı o kadar galatasaray'a yüklenmek? ulan dursun bir kere şaşırt bizi,çık masaya vur. eyyamcı cüno'dan başla, bu algı operasyonuna kadar, yedi rmilletin salla. yetti artık bir yere kadar.

    http://www.hurriyet.com.tr/...imati-verdi-40620211
  • 8813
    galatasaray'ın hakkını ülkede hiçbir federasyona yedirmeden, kimseye eyvallah etmeden, medyası, siyaset, devleti her yerden galatasaray'a saldırırken, galatasaray değerleri için şampiyonluk maçına takımı çıkarmayacak kadar taşak sahibi, galatasaraylılığı benimsemiş ve özümsemiş efsane başkan.

    bir kere yüzümüzü yere düşürmedin başkanım, unutursak kalbimiz kurusun!
  • 8814
    reyiz bugün geri geliyorum dese dur gelme size 2 şampiyonluk hediye edelim sen yeter ki gelme diye önerecek adamlar türk futbolunu yönetmektedir.

    yabancı sınırı değişme kriteri olan başkandır.

    bazı koftiler gibi 14 yabancıyla değil bir elin parmaklarını geçmeyen yabancı sayısıyla dünyanın en büyük ve güçlü futbol kulübü real'i destekleyen kuşlara tırnaklarını tersten yedirmiş, tribünde taraftarlarına real madrid'e 5. golü atıp eleme ihtimalini ve heyecanını yaşatmıştır.
  • 8822
    başkan iken ucube bir yabancı sınırlaması ona engel oldu. bence bırakmasında en büyük etmen bu oldu.
    terim zamanı 6+2+2 vardı.
    mancini zamanı 6+0+4 vardı.
    prandelli zamanı 5+0+3 vardı.
    yani gittikçe katılaşan bir yabancı sınırı hem ona hem çalıştığı teknik direktörlere engel oldu.
    yani sikinin keyfinden dolayı gidip de burak'la, selçuk'la 2019'a kadar sözleşme imzalamadı.
    tamamen kusursuz değil. elbette büyük hataları da oldu ama dursun kadar iktidar desteğini alamadı, liselilerin desteğini alamadı, onun kadar transferde ve kadro planlamasında rahat olamadı. bence kendisini değerlendirirken bu şartları da göz önüne almak gerekiyor.
  • 8823
    çok büyük turnusoldur. bu adama laf atmaya çalışırken tarık, sercan, ceyhun, hamit veya uzatılan selçuk, burak sözleşmesi veya kaçtı gitti diyen adam bırakın futbolu, dünyada ne olaylar döndüğünden haberi bile yoktur. yani var olduğunu sanar ama yoktur.

    bu insanlar zaten yakın çevrenizde yoktur, olamaz da. ama elbette sokakta, uzak çevrenizde veya sosyal medyada ister istemez görürsünüz. size tavsiyem, bu insanlardan kaçın. çünkü laf anlatamazsınız.
  • 8824
    yapılan ontivero transferi bir yatırımdı, tutmadı. oyuncunun denendiği kulüpler de defalarca yazıldı. denedik, olmadı. almasan da niye genç almıyoruz denecek.

    tarık çamdal büyük kazıktır. ancak bunun sorumlusu sadece ünal aysal değildir. yabancı sınırı var arkadaşım. 2 metreye pas atabilen türk futbolcunun bonservisi 3 milyon euro'dan başlıyordu o dönem.

    albert riera transferi iyi transferdir. beklediğimiz gibi olmasa da farklı şekilde gayet iyi faydalandık. panik transferiydi, sol kanatta değil ama sol bekte tuttu.

    sercan yıldırım transferi yine yabancı sınırı kazığıdır.

    hamit altıntop sakat olmadığı sürece verimli olmuştur ve yabancı sınırı döneminde gelmiştir. yabancı sınırı yazmaktan yoruldum ama yapacak bir şey yok.

    burdisso ve hajrovic kazıklarını konuşalım ama. bak işte bunlar iki güzel, büyük kazıktır. burdisso küçük kazık, hajrovic büyük kazık. ünal aysal'a yakışmayan iki transferdir bunlar.

    burak ve selçuk ile yapılan sözleşmeler de yabancı sınırından dolayı yapılmıştır.

    benim sevdiğim başkanlardandır. hataları da vardır, hatasız insan mı var?
  • 8825
    mesele kendisinin hata yapmaması değil, hataları vardır ancak hepsi vizyonlu hatalardır. çünkü kendisi vizyonlu bir insandın, vizyonlu da bir başkan olmuştur. galatasaray'ı savundu, iti köpeği bir güzel sindirdi. millet hayran hayran izliyordu kendisini.

    fatih terim ile yolları ayırması bile bir vizyondur, ilkedir. fatih terim'den nefret etmeyen biri olarak yazıyorum bunu çünkü kendisi veya terim hatalı demiyorum. harika giden bir projeyi durdurmak istediler, siyasiler bile işin içine girdi ve ünal aysal ilkeli durarak, kendince doğru olanı yaparak ''2 takım çalıştırmasını istemem'' dedi çünkü hayalleri vardı. önceki sene cl çeyrek finali gören galatasaray o sene de en az onun gibi başarılar yakalamalıydı. o bir projenin başına geçmişti çünkü. ve bu projede romantikliğe yer yoktu. ancak fatih terim'i getirmesi de bir vizyondu, kötü giden galatasaray'ı en kısa sürede diriltecek, camiayı toparlayacak adamın o olduğunu biliyordu.

    mancini'yi getirdi sonra, gidip de amatör amatör insanlarla uğraşmadı. mancini devre arasında kimi istediyse de getirdi çünkü bu iş böyle yürür. transferi başkan değil teknik direktör yapar. başkan sadece işi bitirir. mancini'yi de sevmeme rağmen orada yapılan transferlerin günahını ben mancini'ye yazarım. ünal aysal mancini'ye inandığı için getirdi ve inandığı için istediği transferleri yaptı. aziz yıldırım olmadı, ''ben ne dersem o, transferlere de karışırım'' demedi. futbolu bildiğine inandığı insana bıraktı işleri. mancini de başarısız olmadı. fatih terim gibi bir ismin ayrıldığı ve işlerin karıştığı bir yılda bile gayet iyi başarılar elde ettik. o senenin cl şampiyonu ve sonraki senenin cl finalisti olan juventus'un olduğu gruptan çıktık biz. iç sahada hayvan gibi top oynadık ancak mancini ülkenin dinamiklerini bilmediği için deplasmanda bir türlü ne yapması gerektiğini öğrenemedi ve şampiyon olamadık.

    selçuk, burak gibi isimlerin sözleşmeleri, tarık transferi falan ünal aysal'ın değil yabancı sınırının ürünleridir. adam ne yapsın? ülkenin en formda topçularını alıyordu çünkü sahaya onlar çıkmak zorundaydı. o dönem bunlara kim isyan etti? ünal aysal'ı zorlamak istediler ancak aslında ünal aysal zorlanmadı, ünal aysal bu ülkenin gerçekleriyle tanıştı. adam galatasaray'ı avrupa'nın elit kulüpleri arasına sokmaya, dünya markası haline getirmeye çalıştıkça içeriden ve dışarıdan darbe aldı. kendisiyle aynı vizyonu taşımayan insanların olduğunu fark etti ve gitti.

    doğrusuyla yanlışıyla kendisi çok büyük adamdır ve bizim efsanelerimizden biri olmuştur. 4 senede yaşatmadığı zafer, yaşatmadığı gurur kalmamıştır. kendisini sevmeyen taraftar da vizyonsuzun önde gideni, televizyonda ne söyleniyorsa inanan herifin tekidir. bu kadar da net benim için. duruşuyla, asaletiyle, efendiliği ve aynı zamanda yeri geldiğinde saldırganlığıyla, vizyonuyla, başarılarıyla hatta başarısızlıklarıyla ünal aysal benim galatasaray'ı en çok kişiselleştirdiğim insandır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın