resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 426
    valla bu adamın karşısında olmak çok zor bir şeydir. hangi kanalda hangi programda olursan ol adam sana gıcık olursa o kanalı satın alıp seni mahvedebilir. bunu yapacak gücü var. biraz kahvehane tarzı olacak ama senin oturduğun mahalleyi satın alır oturduğun binayı başına yıkarım dese hadi len diyemezsin. öyle maddi ve bürokrasi gücü var. haram yemediği sürece allah daha çok versin gözümüz yok. galatasarayımı güzelce yönetsin bana yeter.
  • 428
    katıldığı programı izledim. kendisi gerçekten galatasaray camiası için büyük şans kanımca. kibarlığı,asil duruşu ve daha nicesi.. ben kendisine çok güveniyorum. işıl ışıl parıldıyor gerek davranışlarıyla gerek sözünü esirgememesiyle. kendisinden öyle yıldız transferi falan da istemiyorum. yeter ki galatasarayımıza yakışan, karakterli, vizyonu geniş, gerektiğinde canını dişine takan sporcuları kazandırsın klübümüze ve tabii en önemlisi tekrar bir bütün olmayı bekliyorum onunla birlikte. camia olarak el ele, hep beraber..
  • 430
    bloglardan sıyrılıp kendi sitemi açınca, ilk yazıyı galatasaray başkanına ayırmak güzel olacak. www.captano.net hayırlı, uğurlu olsun inşallah.

    galatasaray’ın yeni başkanı. bir çok efsane isimden sonra 34. galatasaray başkanı.
    galatasaray’ın hiç görmediği şeyler yaşandı bu sezon. futbol takımını 3. teknik direktör çalıştırıyor şu anda. tt arena’nın açılışında yaşananlar, yönetimin kendi içinde bölünmesi, taraftarın bölünmesi. o kadar senedir takip ederim, hiç böylesini görmemiştim. ayrıca futbol takımını da hiç böyle görmemiştim.
    sportif olarak başarılı olan erkek ve kadın basketbol takımlarının yönetim tarafından yalnız bırakılması, haklarının korunmaması çok daha karmaşık fikirler yaratıyor.
    mali-idari genel kurulda ve sonrasında yaşananlar.
    bunları üst üste koyup toplayınca, adnan polat yönetiminin tasfiye edilmesi kaçınılmazdı. gönül isterdi ki bir galatasaray başkanı çok daha şık uğurlansın. ne yazık ki polat bunu istemedi, o delikanlılığı göstermedi.
    şimdi işleri toparlamak için istediğim, polat’ın gönderdiği hoca ve futbolculara yaptığı gibi plaket verilmesi lazım. ironinin babası olur, yakışır.

    neyse, konumuz ünal aysal. dün bir bugün iki. seçimden önce çok fazla takip etmedim, kimdir, nedir, ne yapacak, neler söylüyor diye. hiç anlamlı gelmedi çünkü. adnan polat’ın başkanlığını desteklemiştim ama gördüm ki, ekip her şeyden önemli. bu sebeple ali dürüst, adnan öztürk olan ekibe güvenmiştim.
    dün maraton, bugün telegol’de söyledikleriyle iki günde kalbimi kazandı, açıkçası 1-0 önde başladı.
    duruşu, konuşması rahat. fikirlerini net bir şekilde söylüyor. acaba ne derler diye politik bir tavrı yok. gerçi bu halleri başına iş açar türkiye’de ama ben beğendim. böyle net adamları severim.
    teknik direktör seçimindeki kriteri güzel; elimizde bu futbolcular var, bu kadar bütçemiz var, ne yapabilirsin diye soracağım hocaya diyor. lucescu, fatih terim, jol, gerets gibi isimlerin hepsi olabilir dedi. zaten sanırım kendisi de bilmiyor bu hocalarla ilgili son durumları. ve yine sanırım ekibindeki dürüst ve öztürk’e devretmiş bu işleri. bu hem bir nevi iş bölümü, bir nevi de yönetime girilmesi anlaşmalarının ödünlerinden sanırım.
    zaten aysal’ın sözlerinden anlaşıldığı kadarıyla, her işi uzmanına devretmek ve sonrasında denetlemek, hesap sormak üzerine kurulu bir sistem seviyor başkan. biz buna kurumsal yönetim diyoruz. tek endişem, başkanın yıllardır dostu ve futbol, galatasaray danışmanlığını yapan bülent tulun’un işleri bozacak tavır içinde olması durumu. yoksa, yöntemi güzel.

    hepsinden önemlisi, bugün öyle bir şey yaptı ki; kendisini futboldan anlamak zorunda hissetmeyen, galatasaray için derinlemesine düşünmeyen, takım kötü gidince hocaya, futbolcuya kolayca küfür eden bir taraftarın bile çok hoşuna gidecek bir şey. telegolde serhat ulueren’e “hep siz sordunuz, ben de size bir soru sorayım, kanaltürk televizyonunun yayınlarından galatasaray taraftarı rahatsız, galatasaray düşmanı yayınlar yaptığınızı düşünüyorlar, bu konuda taraftarım sizden cevap bekliyor” mealinde bir soru sordu. işte o anda serhat ulueren’in gözlerinin gollum gibi dışarı fırladığını görmek çok zevkliydi. kekeledi, bundan sonra dikkat edeceğiz dedi, uzattı da uzattı.
    dediğim gibi ilk günden 1-0 önde başladı.

    unutmadan, “transfer bütçeniz ne kadar” sorusuna “ne kadar gerekiyorsa” diye cevap verdi yahu, daha ne olsun.
  • 436
    bana göre çok büyük bir başkan, ondan önce de büyük bir insan izlenimi bırakan net bir hareketi var. bence çok önemli. adam son dönemde defalarca farklı programlara çıktı, çok çeşitli ama genel olarak benzer sorular geldi. ve ben hangisini izlesem, adamın aynı noktaya, farklı perspektlerden yaklaşarak ulaştığını, aslında aynı cevapları, birbirinden çok farklı kelimelerle cevap verirken gördüm.

    özellikle son dönemde adnan polat'ın ezberlemiş gibi, her çıktığı yerde aynı kelimelerle konuşmasından müthiş rahatsız oluyordum. bu da ikisinin arasındaki en önemli kalite farklarından biridir.
  • 437
    yeni başkanımızdır. hayırlı uğurlu olsun. şimdi liseli-liseci geyiğini bir yana bırakalım. sonuçta artık bir yönetim var ortada.

    güven verdi mi? artık hiçbir "laf"la güven duymuyorum hiçkimseye. yaptıkları ve yapacakları önemli. yoksa ne kadar sağlam laflar ederse etsin, farketmiyor, yapacağı işler önemli. çok karizmatik laflar edip icraat olarak bi halt edemeyenlerdense, masanın üstünde şaklabanlık yapıp iş görenleri tercih ederim.

    yalnız, eğer okuyorsa, buradan haberi varsa, ne bileyim bizim fikirlerimiz görüşlerimiz, yani biz değerliysek kendisi için, şöyle bir mesajım olacak kendisine.

    konuşmalarında pek rahatsızlık duyduğum bir konu yok. "5 yıldız transfer edeceğiz" dışında.

    sayın yeni başkanım. biz "yıldız"lardan bıktık başkanım. 10 tane yıldız futbolcu değil 22 tane "takım arkadaşı" istiyoruz. sahada "takım" olarak "bir bütün" olarak hareket edebilecek insanlar istiyoruz. bize gına geldi birbirine pas atmayan, antremanda kapışan, maçta küfürleşen, soyunma odasında birbirine dalan, saha içinde birbiriyle konuşmayan "yıldız"lardan. biz saha içinde birbirini tamamlayan "adam gibi adam"lar istiyoruz. 22 mi 26 mı 30 mu, herneyse artık.

    isimleri (şahsım adına konuşuyorum) zerre umrumda değil. kimin niye yıldız topçu dediği de umrumda değil. bir "takım" olarak oynayabilecek adamları çıkarın sahaya, biz taraftar olarak onları oynatırız zaten, merak etmeyin.
  • 440
    abi günlerdir izliyorum açıklamalarını bu adam inanılmaz bir enerji salıyor.

    "ben futboldan anlamam"

    en çok ise bu cümlesi hoşuma gidiyor ve sevinçten çıldırıyorum. anlama başkan vallahi anlama ya. getir şu takımın başına anlayan insanları sen bak ekonomi işine şirket işine.

    yavrum benim senin karizman yeter be. yüürü beee (trakyalı iseniz bu yürü benin tonunu ve söyleniş biçimini bilir, tekrarlarsınız)
  • 443
    15 mayıs 2011'de telegol'de kallström ve elmander'i çok isteklerini söylemiş. alınacak yada gündemde olan bir futbolcunun adını tv'lerde söyleyeceğini sanmıyorum. bence bu hedef saptırma amaçlı olabilir. başka transferlerle ilgilendiğini düşünüyorum.

    edit: ya da serhat ulueren'e yem atmış da olabilir. yeni transferler gelene kadar idare etsin birazcık.

    edit: çok dobra bir insanmış. söylediği gibi yaptı transferi.
  • 445
    pazar günü kanaltürkteki açıklamalarını baştan sona dinledim. galiba özlediğimiz başkana kavuştuk. açıklamaları, kendine güveni, kanaltürke verdiği ayar hepsi yerindeydi. 23 mayısa kadar benden isim istemeyin dedikten sonra serhatın isim sorması üzerine bazı yorumları yaptı. teknik direktör konusunda serhatın sorduğu isimlere verdiği yanıtlara bakılırsa:

    türk teknik direktör istemiyor, daha profesyonel ve uluslararası bir hoca gelecek gibi gözüküyor. ama ismin belirlenmesinde öncelik futbolun başına getireceği isimler olacak kendisi değil. yani olası bir peter kanyon ve thomas kurt isimleri gelirse öncelik bu isimlerin vereceği kararda olacak.

    fatih terim: türk olursa sadece terim olur. ama türk olmayacak gibi. bir de terim için bana heyecanını yitirmiş gibi geldi dedi ki bu da terimi "öncelikli" olarak istemediğinin bir delili.
    lucescu: kendisi de çok istiyor ve ona haksızlık yapıldığını kabul ediyor ama lucuscunun gelmeyeceği kesin.
    martin jol: kendisiyle görüşme yapılmış, belki de görüşme yapılan ilk aday. bu da gelme ihtimalini arttırıyor tabi ki.
    gerets: gelme olasılığı en yüksek ikinci aday. bülent tulunun özellikle geretsi getirmeye çalışacağına eminim. burada tulunun yetkileri geretsin gelip gelmeyeceğini belli edecek gibi gözüküyor.
  • 446
    t.d. olarak bariz sekilde mircea lucescu'yu istedigini anladigim baskan. serhat ulueren'le olan konusmasinda kendisine haksizlik yapildigini, bugünkü sartlarda shakhtar'tan buraya gelmesi abuk gibi gözükse de, tecrübesinden dolayi akliyla hareket ettigini düsündügü lucescu'yla yine akliyla hareket ettigini iddaa ettigi kendisinin yapacagi görüsmede her seyin netlesecegini düsünen baskanimizdir. hayirlisi olsun.
  • 449
    bir başkanın kulübün vizyonu, hedefleri, taraftarın ileriye yönelik bakışına ne kadar etki ettiğine en büyük örnektir.

    14 mayıs 2011'e kadar galatasaray'ın ve taraftarın üzerinde tam manasıyla ölü toprağı vardı. taraftar umutsuz, başkan ve yönetim kulübe ve kulübün değerlerine sahip çıkmaktan aciz bir durumdaydı. galatasaray'ı çekemeyen medya da durur mu, onlar da kocayan kurtu kendi maskaları yapmıştı. sarı kırmızıya gönül vermiş her bir taraftar geleceğe dair plan yapmaktaydı, acaba bu karanlık tablo nasıl aydınlığa döner diye kafa yoruyordu. oysa cevap ne kadar da basitmiş: başkan.

    "başkan" bile kendince ağırlığı olan bir kelime zaten, başında olduğu kurumu kollaması, sahip çıkması gereken en tepedeki insan. şu an durup düşündüm, en son ne zaman böyle bir başkana sahip olduk diye. yaşım gereği alp yalman'ın başkanlık yaptığı dönemi hatırlamıyorum. aklım başımdayken hatırladığım ilk başkanımız faruk süren'dir. o dönemde tarihimizin en büyük başarılarını yaşamış olsak da bunu sürdürememesi de, gelen tonla yığın geliri yönlendirememesi de faruk süren'i yetersiz olarak gösteren noktalardır. sonrasında başa geçen mehmet cansun, özhan canaydın ve adnan polat dönemlerinde de özlenen manzarayı yakalayamamıştır galatasaray taraftarı.

    kamuoyunda ve galatasaray taraftarı arasında oluşan izlenim ise ünal aysal'ın galatasaray'ın aydınlığa çıkış noktası olduğu yönünde. ne kadar ilginç ki bu izlenimi yaratması için uzun bir süreye de gerek olmadı, yalnızca 1-2 günde oluştu bu izlenim. nedeni ise düşünüldüğü gibi maddi imkan olduğunu sanmıyorum. gerek kulübe sahip çıkması, gerek profesyonel düşünmesi taraftarı buna iten sebepler. ünal aysal'ı 1-2 saat dinleyen bir galatasaraylı, onun bazı köklü değişiklikler yapabileceğini seziyor. bu da en büyük umut kaynağımız zaten.

    hoş geldin başkan! galatasaray'ın adı ve büyüklüğü artık sana emanet... bir transfer sonrası resmi sitemiz oyuncuya ''sarı kırmızı forma ile üstün başarılar'' diliyor ya, aynı şekilde galatasaray ile birlikte üstün başarılar başkan...
App Store'dan indirin Google Play'den alın