ünal aysal'ın ajandası.. 8 ocak 2013..
cem şengül, milliyet gazatesinin fanerli spor müdürü.. şam şeytanı.. pardon o bu işten sıyırmıştı.. şimdi başkan bu adamları kanalın resmi kanalında mevzu bahis programa çağırıyor ve gelin bana soru sorun diyor. kim karışır, kendi deyimiyle
galatasaray'da başkanlık sistemi vardır. başkan, altında yönetim kurulu ve bu oluşuma bağlı profesyoneller. yani maaşlı elemanlar. işlerini doğru yaptıkları vakit prim alan, kötü yaptıkları vakit kovulanlar.
yine başkanın kendi söylemi, "fikir alırım ama son kararı ben veririm". benim yönetim tarzım budur. galatasaray'da kurumsallaşma çok önemli diyen insanın söylemi. kurumsallaşma dediği de kulübün hiyerarşik yapısında seçilmişler ve onlara bağlı atanmışların beraber çalışması. öyle içine çok büyük anlamlar yükleyebileceğin bir kelime değil yani. seçilmişlerle, atanmışlar arasındaki tek fark atanmışlar maaşlı eleman. dünyanın hiçbir yerinde maaş almayan seçilmişler atadıkları insanlara demokratik yaklaşım sergileyemezler. böyle bir kurumsallık olmaz. bunun adı olsa olsa ancak diktatörlüktür. hal böyle olduğu zaman bu kulübün başkanı çıkar,
fatih terim'e maaş bağladı diye kulübün sözleşmeli personeli diyebilir.
fatih terim tarafından bu açıklamaların kötü karşılanacağını bildiği halde başkanı bu lafları söylemek zorunda bırakan soruyu sorup ortamı tahrik eden kişi cem şengül. olaya gel.
soru: fatih terim'le aranızdaki ilişki hangi düzeyde. bazen şöyle bir algı oluşuyor, sanki hocayla medya üzerinden birbirinize mesaj gönderiyorsunuz. iki gün önce sayın hocamızın söyledikleri gibi. fatih hocanın bir gün bu kulüpte başkan olmasını ister misiniz?
http://www.youtube.com/watch?v=wWP-VrXS3Sc (1.00.30'dan itibaren)
kulübün başkanına sorduğu soruya bak amk. teknik direktörün kulübe başkan olmasını ister misin? başkan da oraya büyük bir transfer haberiyle gelmiş, keyfi gıcır. bir havalar bir havalar. bir gün önce jetiyle günü birlik milanoya gitmiş, günler öncesinde planlanan bir davet için inter başkanıyla görüşmüş, o sırada gitmişken bir de sneijder'i bağlamış kendince. ordan milan'ın direktörü de "buraya geldiğini duydum, madem bize de gel kahve içelim" demiş. başkanda bunları anlatırken karizma tavan, özgüven doruklara çıkmış. tam bu esnada muhattap kaldığı soru ile egosu tahrik ediliyor. tahrik eden kim, fenerli bir spor müdürü. onu oraya çağıran kim? ünal aysal. mevzuya bak.
başkan şunu ya unutuyor, ya cidden bilmiyor. bugün eğer her geçen gün bu kulüpte daha da güçlenip büyüyorsan; bunun sebebi, ne sattığın hisselerle, yaptığın sermaye artışlarıyla azalttığın borçlar, ne de bitmek bilmeyen çilek sevdanla taraftarın ağzına bir parmak bal çalman. bunun tek sebebi, 12 mayıs 2012 gecesi, yeni kurulmuş bir takımın 14 kişilik rotasyonuyla kadıköyde kaldırdığı kupadır. o gece kupa orda bırakılsaydı neler olurdu sanırım bu aklına hiç gelmiyor.
bugün eğer ünal aysal "büyük başkansa" bunun tek müsebbibi maaşa bağladığı profesyonellerin en delikanlısı
fatih terimdir. gerisi laf-ü güzaftır. nihayetinde benim gözümde halen, başkanı olduğu galatasaray'ın hisselerini elinde tuttuğu için milyon milyon dolar temettüyü cebine atan başarılı bir iş adamıdır. benim için bu külübün formasını senlerce sırtında helaliyle taşıyan, armanın değerini bilen sözüm ona maaşlı profesyonel fatih terim, bugün ünal aysal'ın başkan olmasının en büyük sebebidir.
son olarak şimdi fanatikte çıkan habere bak.
http://www.fanatik.com.tr/...etail_476_291643.htmhaber kolpa mı kolpa, ona sözüm yok. niyetleri de malum. galatasaray'ı karıştırmak. ama haberin içeriğindeki bağlantının tek kaynağı ünal aysal ve onun ajandası.
23 aralık 2012 trabzonspor galatasaray maçı sonrası fatih terim ne demişti hatırla. hatta hiç unutma. canın sıkıldıkça aç dinle, yolun şaştığı zaman sana kılavuz olsun.
http://www.youtube.com/watch?v=XoT8U92H_2E (3.20'den itibaren)
biz yine yazalım da dursun burada:
"bunu zaman zaman ifade ediyorum ama bir kez daha ifade etmek istiyorum. galatasaray'ın başkanıyla, yöneticisiyle, divanıyla, profesyonelleriyle, sporcusuyla, teknik adamıyla (dikkat et, profesyonelle teknik adamı birbirinden ayırıyor), taraftarıyla, her zamankinden daha çok birlik ve beraberlik içinde olmaya ihtiyacı vardır. bunu galatasaraylılar adına bir defa daha yeni yıla girmeden hatırlatmak istiyorum, çünkü büyük galatasaray'ı hak etttiği yerlere getirmek için hepimizin emeğini birleştirmesi gerekiyor"