aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 2952
    alt grupları olan ultraslan-uni hakkında bir popülistlik vardır ki dillere destan duruma gelmiştir. ultraslan tü, kaka da ultraslan-uni çok mu muhteşem? yahu geçiniz artık şu söylemleri, ultraslan neyse, ultraslan-uni de odur. hepsi reis dedikleri adamların peşinden ayrılmayan, sözünden çıkamayan, ipsiz sapsız adamların ağzına bakan üniversite öğrencileri. tanımasak bilmesek, uni ultraslanın başındakilere hissettirmeden derin bir değişim yapma peşinde diyeceğiz ama maalesef yok öyle bir şey. tribünsüz yaşayamaz dediğimiz adamlar bile ayrıldı ultraslan'dan, bunlar ayrılmadı. kısacası dönem itibariyle "hala" ultraslan üyesi olan insanlardan tribüne hayır gelmez, boşuna umutlanmayın.
  • 2953
    kendilerini eleştirmek elbette herkesin hakkı, fakat eleştirirken tribün denen olgunun nasıl birşey olduğunu bilmek lazım önce. şimdi reislerinin peşine takılıp gidiyorlar denilmiş. tribün reisliği denen olgu sadece galatasaray veya türkiye'ye ait bir olgu değil genç jedilar. ingiltere'de de john mackin, colin blaney veya eskilerden örnek vermek gerekirse carlton leach, cass pennant gibi tribünleri yöneten güçlü tek adamlar var.

    tribünler hayalinizde ki konjonktürde olduğu gibi, demokratik bir şekilde maalesef idare edilemez. tribünler bir nevi savaş alanlarıdır ve savaş meydanında demokrasi olmaz. şimdi bu söylemi mi ters algılamayın sakın. savaş alanı derken, rakip taraftarla birbirlerini kırmaları durumundan bahsetmiyorum. rakip takıma uygulanan baskı amacı ile oluşan çabadan bahsediyorum. bunun adı tezahürat olur, pankart olur, meşale olur, koreografi olur farketmez. şimdi bu baskı ortamını adam akıllı sağlamak istiyorsanız, belirli bir iskelet yapısı kurmanız gerek stadın içinde. bu adamlarında birbirleri ile paslaşmaları, bu yapıyı yöneten kişi ile iyi geçinmeleri gayet doğal. bu sayede galatasaray taraftarı rakip takımın çekindiği bir gurup haline geliyor. özellikle de avrupa maçlarında.

    kısacası reiscilik anlayışı üzerinden eleştirmek çok yersiz. ama galatasaray tribünlerini ticari çıkar kapısı olarak kullanmaları olsun, takındıkları tavırlar olsun, tezahürat eksiklikleri olsun vs. bu durumlarda her eleştirinin yanındayım. kaldı ki yürüyedur olayından beri, içten içe yok olmasını dilemekteyim kendilerinin.

    edit: imla.
  • 2954
    şuanda malesef çok ama çok kötü yönetiliyolar.fakat azalarak bitsin ne demek abi.mesela benim fikrimce ülkede güzel yönetilmiyor fakat azalarak bitsin türkiye demiyorum. bu gruba azalarak bitsin demek okadar emek veren herkeze ayıp etmek demektir. başta alpaslan abiye ve onun gibi tribün emekçilerine ayıptır. sabah ayazında afedersiniz g.tleri donarak koreografi hazırlayan insanlara ve onlar gibi bütün tribün emekçilerine ayıp etmiş oluruz. illaki bu tip insanlar gidecek tribünden ve gerçek galatasaraylılar gelecek. bence eleştirirken birazcıkda olsa bunu düşünmenizi isterim.

    edit:gittiğim bazı maçlarda sebo reis denen kişiden bardak bardak su yemişliğim vardır.anlık sinirlen bende azalarak bitin ulan dedim ama anlık sinirdi yani :(
  • 2955
    her maça gittiğimde olay çıkartıp beni rahatsız eden grup. maç içinde birbirleriyle kavga ediyorlar, maç bitimi metrodaki güvenlik görevlisine saldırıyorlar. rakip takımdan bilmem kaç yaşındaki adama laf atıp bizi utandırıyorlar. bunlar bana göre kesinlikle tribünlerden uzaklaştırılmalı. ancak bu adamların yaptığı olumlu işleri yapacak bir grup ortaya çıkmalı önce. usta bakıyorum basket maçında bu adamlar, tekerlekli sandalye maçında bu adamlar var. kötü gittiğimiz sezonda bu adamlar tribündeler. millet "şu şu sebeplerden kombinem gişe fiyatına kiralık" diyip dururken bu adamlar tribündeler. en çok beni üzen şey ise 17 eylül galatasaray-real madrid maçında bu adamlardan nefret edenler tribünleri boşaltıp twitterda sağa sola küfür ederken*; bu adamlar 90. dakikada "başarılar gelir geçer asalatin bize yeter"diye bağırıyorlardı. bakın arkadaşlar her ne kadar ünal
    aysal'ı fatih terim nedeniyle, yanındaki adamlar nedeniyle ve tribünle ilişkisi nedeniyle eleştirsemde başkan hem bunların kabalıklarına katlanamayacak kadar kibar hem de bunlardan sonra ne olacağını sezecek kadar akıllı bir adam. eğer bir şekilde bunarın yaptığı olumlu şeyleri biz yaparız imajı veren bir oluşum olursa ben inanıyorum ünal aysal somut adımlar atacaktır.
  • 2957
    sanırım iyi bir tribün grubunun taşıması gereken nitelikleri şöyle bir sıralayıp ondan sonra haklarında konuşmak daha sağlıklı olacak. zira bu yapılmadığı zaman "ben şöyle, öteki böyle; nasıl bunlar cefakarmış?!" veya "şudur, budur; felaket kötüler!" dediklerinde eğreti duruyor. bu eğreti duruş, söz konusu eleştirilerin ultraslan'a yakışmamasından falan da değil. burada yapılan eleştirilerin yüzde doksanı çok yerinde eleştiriler, altına imzamı atarım. fakat; kafanızdan üç paragraflık olayı geçirip buraya sonuç paragrafını yansıttığınız için, sanki adaletsizlik yapıyormuşsunuz izlenimi oluşuyor bazı insanlarda. bunu gidermek; gidermeyi denemek; adına yazıyorum bu satırları.

    1 amatör branşların takibi:) evet, yiğidi öldür hakkını yeme. bu branşlara sürekli gidiyorlar, az veya çok, tam kadro veya daha kısıtlı bir katılımla hemen hemen her galatasaray spor kulübü müsabakasında olmaya çalışıyorlar. biz cefakarız, siz değilsiniz tandanslı bu lüzumsuz gerginliği de bu noktadan hareket ederek sürdürüyorlar. bunun yanında; gittikleri branşlarda niteliksiz bir destek, hatta zaman zaman köstek oldukları durumlar da söz konusu elbette ama yine de en güçlü oldukları husus burası.

    2 beste üretme:) tribünde koyun şu ibnelere, ölüm varmış, korku varmış ve fenerbahçelilerin sibel can melodili, el siki ile gerdeğe girmeli abuk bestesine yapılmış kontra dışında beste duyabiliyor muyuz diye sormak lazım ilk etapta. zira; ben pek duyamıyorum. kapına kırmızı bir gül bıraktım falan gibi kepazeliklerden bahsetmiyorum bile... nevizade geceleri ve yemin ettik gelecek güzel günler -ki bu beste çok kullanılmadı ilginç bir şekilde- istisna. genel olarak; üç büyük istanbul takımının tribünleri arasında bu alanda en kötü performans bizde. şimdi "e bizde diyorsun, kendini bu gruptan ayrı görerek de eleştiri döşüyorsun? nasıl olacak?" diyenler olabilir, onları sükunete davet ediyorum. bir saniye kardeşim, biraz müsade et.

    3 tribün hakimiyeti): tribün hakimiyeti genel olarak iki boyutu olan bir mevzu. ilki; tüm tribünleri yönlendirebilme kabiliyeti, bestelerin girişinin yapılması ve sürdürülebilirliği gibi konularla alakalı bir mesele. bir nevi orkestra şefliği... diğer boyutu ise; psiklojik ve otoriter hakimiyet. söz konusu grup; hâlâ büyük bir hakimiyet alanına sahip -yukarıdaki biz, bu duruma ithafen bizdir- fakat, yine de hem kabiliyetleri gitgide düşüyor hem de otoriteleri sorgulanıyor.

    4 reaktif tepki verme/beste girme:) haklarını yemek istemiyorum, birkaç istisnası var ama bu istisnalar öyle seyrek ki; kaidenin devamlılığını sağlamaktan öte bir işlevleri olmuyor maalesef. bu arkadaşların böyle bir durumdan haberleri dahi yokmuş gibi davranıyor olmaları gerçekten anlaşılır gibi değil. zaten; otoritelerinin sorgulanmasının bir sebebi de bu. yani; hayatın içindeki duruşlarını eğri, oluşumun içinde yer alanları niteliksiz ve kaba, siyaset karşısındaki tavırlarını korkakça bulanların yanı sıra; tribün yapmak anlamında da niteliksizleştiklerini hissediyor, düşünüyor büyük bir güruh. hatta bana göre bu noktada bunca noksanlık yaşamasalar, belki de diğer konulardaki eksiklikler bile teferruat olarak nitelendirilip üzerinde durulmayacak ufak şeyler gibi ifade edilecek, söylenenler küçük, yapıcı eleştiriler olarak konumlandırılacaktı. o tren kaçtı.

    5 düşünsel/siyasi dünya:) kabul edip etmemek tamamen kişisel bir mesele olsa da bu grubun galatasaray kültürüne aykırı heterojen ve biatçı bir yapısı var. bu yapı günümüz dünyasının bizi taşıdığı noktadan da fersah fersah uzakta bir yapı. insanlar bundan yirmi sene önceki gibi okumuyorlar dünyayı, dolayısıyla da; yirmi sene önceki gibi kabullenmiyorlar bu grubu. tabii bundan yirmi sene önce tribünde şimdikilerden çok daha adaletli adamların hüküm sürdüğünü de göz önünde bulundurmak, en azından bir satırla da olsa mevzu bahis etmek, o insanlara haksızlık etmemek adına oldukça önemli. bu grubun; özellikle genç ve eğitimli kalabalıklar üzerinde iki farklı etki alanları var. ya grubun cazibesiyle içlerine çekip kendilerine benzetiyorlar -evet, üniversiteliler arasında da düşünce yapıları bu adamlarınkine benzeyen insanlar maalesef var- ya da tamamen itiyorlar. zaman zaman tribünde olan en ufak bir şeyin bu başlık altında tartışılıp tüm olumsuzlukların bu gruba mal edilmesi de bu itilen kesimin kendini ifade etme, derdini anlatma isteğinden kaynaklanıyor. az önce lafını ettiğimiz mevzu bahis fikir yapısı; ikinci ve üçüncü maddede söz ettiğim noktalarda da zayıf kalmalarına sebep olan önemli bir etken ayrıca. biatın olduğu yerden yaratıcılık ve üretkenlik kaçar.

    en nihayetinde bu beş başlığın sadece biri elde. o da aksak fakat aksaklığı tespit edebilenler; ben de dahil olmak üzere; aksaklığın olduğu yerlere gitmemeyi tercih ettiği için bu konuda çok da yüksek sesli bir tepki dile getirmeye hak sahibi değil. diğer dört madde etrafında şekilleniyor ultraslan'a yöneltilen eleştiriler, ilk madde ile de karşı argüman üretiliyor. genel olarak olup biten bu. bu yukarıda saydığım kriterlere uyabilecek nitelikte kişilerce kurulmuş; tribünün iklimine uygun tatlı sert, gerekli otoriteyi tesis edebilen bir grup kurulmadıkça, kendileri galatasaray tribünlerinde güçlü olmaya devam edeceklerdir.

    not: ben bu yazıyı dün gece üç buçuk civarında yazmaya başladım, aniden elektrikler kesilince yatıp uyudum. kahvaltıydı falan; anca bu saate kaldı işimiz. kusura bakmayın.
  • 2961
    hiç içlerinde bulunmamama rağmen her zaman bana sıcak gelen, aşığı olduğum armanın her daim peşinden giden , yağmur çamur demeden yorulmadan usanmadan sevdasının peşinden koşan taraftar grubumuz. en kötü yanları ise bitmek bilmeyen fenere küfür etme sevdalarıdır. her maçta her platformda fenere küfür ederek galatasaray gibi fenerbahçenin her alanda önünde olan bir kulübü onların seviyeleri düşürmektedirler.şöyle ki tvden izleyipte kendilerine küfür edildiğini duyan bir çok fenerli emin olun mutlu olmakta bak burada bile bizimle uğraşıyorsa biz büyüğüz kılız yünüz tüyüz demektedirler. galatasaray taraftarının tek rakibinin kendisi olması gerekir.
  • 2962
    reisleri arasında galatasaray lisesi veya galatasaray üniversitesinde eğitim almış insan olmayan oluşum. bakın eğitim diyorum. bir mucize olmuştur biri ucundan bir dönem gitmiştir ancak eğitim farklı, öğretim farklıdır. galatasaray kültürünü, duruşunu ve asaletini özümsemiş olsaydı o reisler reis olmazlardı. aralarındaki üniversiteli arkadaşlara yazık oluyor.
  • 2965
    16 ocak 2014 galatasaray lokomotif kuban basketbol maçı'nda samimiyetsiz bir protestoda bulunmuşlardır. eğer biraz samimi biraz kendileri gibi davransalardı eğer dün küfür etmezlerdi.

    fenerbahçe maçında fenerbahçe'ye edilen küfürler yüzünden tribünün önünde bekçi gibi bekleyen adamlar dün akşam ismail şenol'u kaile alıp gereksiz küfürler edilirken neredelerdi merak ediyorum.
    bu ülkede şike örtbas edilirken, ırkıçılık yapılırken tek kelime tepki göstermeyen taraftar grubu kıytırık bir spiker için ortalığı birbirine katmıştır.

    ntvsporu protesto için bardağı taşıran son damla ismail şenol'un attığı twitse demekki...
  • 2968
    ataman ve ismail şenol başlığı cosmuşken bu başlığa yazılmaması çok garip. olayların sorumluları bunlar. ortada hiçbir şey yokken yalandan bir twitin gazıyla koro halinde küfür etmişlerdir. o twitte biri ''ismail şenol, murat özyer'e olaylardan dolayı hak etti'' dedi yazmıştı. bir daha bizim maçları sunmasın falan. bu sebep komik. iftira lan resmen. bence 2. bir sebep olabilir durumla alakalı. o da murat özyer'in veya bir başkasının emriyle bu olayı gerçekleştirmeleri. ben iftira atmak istemiyorum ama ultraslan deyince akla çok yatkın geliyor. he bu arada ismail şenol'u sevmem etmem. binlerce kişi ana bacı sövmek nedir abi. resmen içim acıdı. içimin acıdığı bir konuda bedava biletle içeri giren bu satılmışlar resmen tribünde terör estiriyor. sebo reis birine sizin taraf bağırmıyor diye kızınca; kızdığı çocuk geldi önümdeki çocuğu niye bağırmıyorsun diye dövmeye kalktı. ayırmaya çalıştım. millet dahil oldu güvenlik geldi falan kapandı gitti. bu zamana kadar beleşten girseler de salakça savunulan ''ama her maça geliyorcular yeaaa'' cümlesine hak vermiştim ancak yok abi siz gelmeyin. içlerinden kimlerin ayrılması gerektiğini herkes biliyor. umarım bu cahil sürüsünün tribünlerden uzaklaştığı günleri de görürüz. arenada onlardan uzaktayım ama ipekçiyi resmen iğrenç bir ortama çevirdiler. ataman bir tepki koydu ancak bunlar hatasını da kabul etmez. bu olaylar unutulup gitmezse ataman'a da tepki koyup şubeyi tamamen yiyecekler. ye ye doymadılar bunlarda.
  • 2969
    ultraslana sallarken bile nasıl bir kin içinde ise bazı arkadaşlar tekyumruk gibi galatasaray kültürünü özümsemiş insanları bile bar solcusu yapıp küçümseyerek küçümsenecek hale düşmüşler görmüş olduk.siyasetin bütün omurgalarıyla sporun içinde var oldugu gerçeğini görmezden gelip aklınca!!!bağımsız spor istiyozzzzz ya diyerek başkalarının bu omurgasız duruma karşı çıkmalarını bile eleştirebilir hale gelmişler.sizin gibileri adnan brother's lar paklar
  • 2972
    geçtiğimiz yaz izmir'de galatasaray malaga'yla bir hazırlık maçı planlanmıştı. duyduğumda yerimde duramıyordum. bilet alacak param vardı, çalışıyordum ve sevdalısı olduğum takım izmir'e geliyordu. çalıştığım yerin yakınlarında gs store vardı ve hemen koşa koşa gidip bilet fiyatlarını ve satışların ne zaman başlayacağını öğrendim. her neyse bilet alma günü geldi. benle arkadaşıma bilet almak için kuyruğa girdim. açık tribünden alacaktım bileti ve 45 tl'ydi. sıra beklerken arkamdaki çocuğun yanına sarı-kırmızı (üstünde herhangi bir şekilde galatasaray arması ve ibaresi olmayan) mont giymiş biri geldi. konuşma aynen şu şekilde gerçekleşti;

    - oğlum napıyosun burda, ne işin var sırada?
    + bilet alcam abi bizimkilere pazar günkü maç için.
    - ya manyak mısın ne gerek var. biletsiz gircez stada.
    + nasıl?
    - biletsiz gircez işte oğlum, abiler ayarladılar. hadi çık sıradan. para verilir mi bilete! (sesini kısarak konuşuyor)
    + yok abi ben bilet alayım yine de. sağolasın.
    - sen bilirsin. hadi eyvallah.

    dedi ve gitti. şimdi benim merak ettiğim birkaç soru var. sen kimsin? biletsiz nasıl giriliyor stada? abilerin kim?
    ben asgari ücretle çalışan biriydim. galatasaray izmir'e hazırlık maçına gelecek dediklerinde faturalarım için ayırdığım paranın bir kısmından feragat ederek gidip bilet aldım hem de hiç sorgusuz sualsiz. sen şimdi gelip biletsiz maça giricez bilet alma diye insanları yönlendiriyorsun. soruyorum sana senin vasfın nedir? kimsin de maçlara elini kolunu sallaya sallaya biletsiz girebiliyorsun.
    ultraslana karşı değilim ama ultraslan sempatizanı da değilim. sadece ve sadece galatasaray taraftarıyım.

    kimsiniz siz?
App Store'dan indirin Google Play'den alın