kendisinin istenmemesini de tıpkı gönderilmesini anlamadığım gibi asla anlayamayacağım futbolcu.
-arda'ya yaptığı hareket: uğur uçar en iyi oynadığı dönemde de,sakatlık sonrası dönemde de daima sert oynamış bir oyuncudur. belki de bülent korkmaz'ı örnek alması kendisine bu alışkanlığı yerleştirmiştir.hatta onu bunu bırakın konya'da sakatlandığı anlarda herkes "rin tin tin" modunda sahada yürürken o topa "hücum" etmiştir.bir anlamda tatlı sert futbol benimsemiş bir oyuncudur uğur uçar. hani şu lorik cana'yı bizden kılan futbol tarzı...bilmem anlatabildim mi?hadi onu bunu bırakın uğur uçar hala her maçında en az bir sert müdahale de bulunuyor. adamın futbol mizacı bu yönde gelişmiş,geliştirilmiş ve iyi de olmuş. kısa boyuna rağmen bir stoper olarak yetiştirilmesini olası kılan en önemli özellik bu topa ve zaman zaman da adama sert olan yapısı olmuştur. (bkz:
fabio cannavaro)
ancak bütün bunlara rağmen çok iyi galatasaraylı olan bir oyuncunun sırf arda turan'a yaptğı hareket nedeniyle linç edilmesini anlayamıyorum. hayır eğer beklentimiz "uğur'cum sen bizim evladımızsın yap bi' güzellik" tarzındaysa zaten hiç birimi serdar kulbilge,volkan babacan ve türevleri olan fener eskilerinin yaptıklarına laf etmeyelim. zira hepimize bok yemek düşer o ahvalde.
o yüzden kendisinin takıma dönmesini en çok isteyen galatasaraylılardan biri olarak tıpkı daha önce belirten bir yazar arkadaşımız gibi göğsüme vura vura iftihar ettim uğur'la o pozisyonda. en ufak bir ikircim yaşamadan kendisi gibi davrandığı için. her ne kadar o hareket belki de goygoycu taraftar kitlesinin nazarında kendisine florya kapılarını kapatmış olsa da benim kendisine olan sempatim bir kat daha arttı. ayrıca maçtan sonra lig tv'ye verdiği ropörtajda istemeden sert girdiğini de belirtmiştir. hatta(burada kimse belirtmediği için söylüyorum) maçın öyküsü programında maçın ertesinde bu konunun ayhan akman, arda ve uğur arasında nasıl tartışıldığı da verilmiştir...
arda: ben dedim bu kesin bana sert girecek(gülerek)
uğur: oğlum valla yanlışlıkla girdim ya...
ayhan: bırak lan bildiğin daldın adama
anlayacağınız üzere futbolcular birbirlerine durumu anlatıp olayı çözerken sadece maçı izleyen ve futbolcuları tsubasa'daki figüranlar olarak ele alan izleyiciler "hazımsız uğur", "yapılır mı bu" tarzı belki de sakin kafayla yapmayacakları yorumlara giriştiler...onu bunu bıraktım bu insanlar aynı takımda oyuncuların kendi antrenmanlarında birbirlerine nasıl girdiklerini bilmediklerinden anında "hain" yaftasını yapıştırdılar.altyapılardan beri arda ve uğur'un beraber oynadığını düşünürsek uğur'un arda'ya(veya arda'nın uğur'a) aynı sertlikte en az 500 kere girdiğine eminin. ama sataşçak yer arıyoruz ya..."hain uğur", "yazıklar olsun uğur"... oldu canım çok hoşsunuz.
haydi bütün bunları geçtim, galatasaray kulübesinde göt büyütüp oturduğu yerden para kazanmak yerine kulüpten alacaklarından vazgeçip yoluna giden bir oyuncuya duyulan bu kin ve nefret nedendir asla anlamayacağım. kulübenin hemen arkasında "tadım" reklamı yaparak çekirdek çitleyen oyunculara "aşk" duyarken kendi ideali doğrultusunda doğru sayılabilecek bir yolu seçen bir adamı bu kadar ötekileştirmek...
(bkz:
taraftar ikiyüzlülüğü)
ayrıca her şeyi geçtim uğur uçar bu takımın yetiştirdiği oyuncular arasında(ve tüm ligde) en gelişkin pozisyon ve kademe alma bilgisine sahip futbolcudur. bu nedenle amiyane tabirle it gibi koşmasına gerek yoktur. aklı ayağından öndedir. bu nedenledir ki
24 nisan 2011 istanbul bb spor ankaragücü maçı'nda stoper oynamıştır.
uğur şov yapmadı. belki ayağına top yakışmıyordu ya da yaptıkları göze hoş gelmedi. ancak bu değer yargılarını zaten yitirmiş olan bu taraftarda bu adamı asla tam olarak sahiplenmedi.
ama doğru... belki de üçlü çektirmediğinden oldu bunlar...
bank asya'dan gelen not: uğur uçar bu sezon hem sağ hem de sol bekte oynamış ve
the king sabri (takımımızın en çok asist yapan oyuncusu) ile eşit sayıda asist yapmıştır.