resim
Uğur Uçar
Görev:Yardımcı Antrenör
Takım:Eyüpspor
Yaş:36
Uyruk:Türkiye
  • 800
    altyapıdan çıktğı ve a takımla şans bulmaya başladığı ilk sezonda* daha ışığı vermiş oyuncularımızdan birisiydi. hatta aynı jenerasyonun daha isim yapmış oyuncuları olan arda turan ve aydın yılmaz'dan daha önce a takımla şans bulmaya başlamış ve ismini duyurmuştur. aydın'ın galatasaray formasıyla tanışıklığı malum konya maçı, arda'nınki ise tanışıklık olmasa da ciddi süreler alması mlada boleslav maçıyla başlamıştır. bu iki tarihe gelene dek uğur galatasaray ile hatırı sayılır maçlara çıkmış, çok alakadar olmayan futbolseverlere bile ismini öğretmeyi başarmıştır.

    fakat kıymeti kendinden menkul konyaspor ve eski konya atatürk stadı zemininde yaşadığı parçalı diz sakatlığı sonrası futbol hayatı hiç de beklendiği gibi gitmemiş, uzun seneler galatasaray formasını hem de kaptan olarak taşıyıp şampiyonluklar yaşayacağı yerde çok farklı bir senaryoyla götürmek zorunda kalmıştır. bu çocuğun hayal kırıklığı ve hayatının ciddi bir bölümünde maruz kaldığı sağlık probleminin vebali tff'nin boynunadır.

    galatasaray'dan sonra hiç adam akıllı izlemeyip, ne yaptığı ile ilgilenmememe rağmen oyun tarzı epey aklımda yer edindi. bir türk beklerine nazaran epey düzgün bir sağ ayağı ve maçın ilerleyen dakikalarında bile olsa bindirmekten geri kalmayan, sürekli hücum düşünen bir yapısı vardı. alameti farikasıysa bazen çizgiye inip, bazen daha geriden isabetli ortalar açmak ve çok nadir de olsa kendisini savunan rakip sol beke sağ ayağıyla bacak arası çalımı atmaktı. bu sadi celil cengiz kılıklı arkadaşımız hakkında aklıma gelen ilk şeyler bunlar. bir de bülent korkmaz hayranlığından mütevellit "küçük kaptan" lakabıyla 3 numara sevdası olduğu. giydiği 33 numaranın esprisi de buradan geliyor zaten. necati'nin fırtına zamanlarında attığı absürt gollerde ortaları açan isim olup, 2006-2007 sezonunda epey başarılı geçen kiralık bir kayserispor dönemi de mevcuttur. kiralık sezonunu yabana atmamak gerekir, zira altyapıdan çıkan bir oyuncunun bir sezonluk kiradan dönüp kendini geliştirdikten sonra as takımla sürelerinin arttığına pek rastlayamadığımızdan ötürü pek kıymetli bir hadisedir.

    aynı şeyler elbette arda turan ve yaşı epey ilerlemiş olmasına rağmen ümit karan için de geçerli. zaten başka da kiralık gittiği takımda başarılı olup, ertesi sezon takımda daha iyi performans gösteren bir allah kulu hatırlamıyorum ben galatasaray'da.
  • 813
    galatasaray'ın kiraya verdikten sonra kendisini geliştirerek dönen ender oyuncularından bir tanesidir. zaten benim hatırladığım topu topu 3 tane var; arda, uğur ve ümit karan. bir de bruma var, ancak onun durumu çok daha farklı, o yüzden liste dışı kalıyor portekizli.

    2006-2007 sezonu başında kiralık gittiği kayserispor'da ertuğrul sağlam'ın kendisine bol bol fırsat vermesiyle iyice tecrübelenmiş ve feldkamp'ın galatasaray'ında allahın cezası konyaspor maçına kadar harika bir performans vermiştir. (bkz: 18 şubat 2008 konyaspor galatasaray maçı)

    yıllarca sabri sarıoğlu eziyeti çeken galatasaray taraftarının içinde bir ukedir kendisi.

    ayrıca kiralık gidip de kendisini geliştirdiği gibi, cüzi de olsa bir bonservis bedeli kazandırmıştır galatasaray'a.
  • 785
    kalli, sabriyi yanlış hatırlamıyorsam 11 haftalığına filan kadro dışı bırakmıştı (adamlık dersi) o sırada kendisi çıktı. hatta öylesine bir çıkış ki arkdaşlarla mahallede ki maç muhabbetlerinde ''uğur ne orta açıyor lan'' gibisinden konuşmaya başlamıştık.

    birde kalli'nin 3 merkez orta sahalı 4-4-2'sinde önünde yeterince boş alanda buluyordu. e o sezonda forvet rotasyonunda nonda, hakan şükür ve ümit karan olunca ortalar güme gitmiyordu tabi

    ama masal malum konya maçına kadar sürdü. o maçın oynamasını sağlayan herkesin allah belasını versin. dozerlerle temizmişlerdi maçtan önce sahayı, futbol oynamayı bırak yürümek bile zordu. ümit karan'ın golüyle 1-0 kazandık ama bedeli ağır olmuştu.

    herkes ardından gelen leverkusen mağlubiyetini hatırlıyor ama o kadarla da kalmadı. arka arkaya önce kasımpaşa (erhan küçük frikikten güzel bir gol atmıştı) sonra beşiktaş'a 1-0 kaybettik. zaten o sezon aldığımız 3 mağlubiyetten ikisi bunlar. dönemin spor yazarlarından biri (ismini hatırlamıyorum) futbolcuların adelelerinin o soğugu kaldıramıycağını ve bu maçları kaybedeceğini söylemişti. nitekim öyle oldu.

    bunlar koymadı. sezonu şampiyon bitirdik.

    o sezon sadece bu herifi kaybettiğimize üzülürüm hala...

    edit; hagi uyardı. sabri devre arası kadro dışı kalmış ve ardından affedilmiş. 11 hafta değil yani. ama onun gidişinden sonraki fırsatı çok iyi değerlendirmiştir.
  • 824
    galatasaray a takımında çok iyi başladığı kariyerinin yaşadığı şanssız bir sakatlık sonrası durması, bir daha asla aynı seviyeye ulaşamamasıyla akıllarda kalan futbolcu. üzücü bir kariyeri oldu. sadece galatasaray için üzücü değil, kendisi için de. bu kadar parlak bir gencin sakatlık yaşamasa nasıl bir kariyeri olacağını görmek isterdim.
  • 670
    sürgündeki küçük kaptan;

    internetteki başka bir galatasaray platformunda yaklaşık iki yıl önce uğur uçar için düşündüklerimi ve hissettiklerimi bu başlıkla kaleme almıştım. takımda kaliteli yerli oyuncu konusunda ve özellikle defansta alternatif oyuncu konusunda bu kadar sıkıntı yaşanırken, benim için de hala çok değerli bir sporcu olmasından yola çıkarak aynı yazıyı benzer satırlarla burada da kaleme almak istedim.

    benim için buruk bir galatasaray hikayesidir uğur uçar.

    18 şubat 2008 tarihinde deplasmanda oynanan konyaspor maçında sakatlanmıştı. o gün de bugünkünden pek farklı değildi. yine belli güçlerin güdümünde hareket eden, yayıncı kuruluşun sözünden çıkmayan, sporun ve sporcunun ruhundan anlamayan ve vizyonu olmayan bir federasyon görev başındaydı. iki gün sonra avrupa kupası maçına çıkacak olan galatasaray’ı; üzerinde bırakın koşmayı, yürümenin bile imkansız olduğu bir sahada maç yapmaya mahkum ettiler. o maçta bir sakatlığın yaşanmaması futbol adına mucize olurdu. nitekim de o gün futbolun ihtiraslı derebeylerinin kurbanı uğur uçar oldu. bile bile, göz göre göre bir futbolcunun, oldukça da parlak devam eden futbol kariyeri bitirilme noktasına geldi. parlak devam eden diyorum; o yıl uğur uçar henüz başlamış olan futbol kariyerinin en başarılı sezonunu geçiriyordu. sağ bek pozisyonunda oynamasına rağmen bir ara takımın asist lideri bile oldu. o sezon oynadığı 20 maçta 5 asisti vardı. ( bugün çok yetenekli dediğimiz ve milli takımda da sağ bek pozisyonunda oynayan gökhan gönül’ün dahi en iyi sezonunda 30 maçta 8 asist ile oynamış olduğunu hatırlatmakta fayda var. )

    peki, uğur uçar galatasaraylılar için sağ bekte oynayan ve yukarıdaki rakamlarla ifade edebileceğimiz, kaliteli bir futbolcumuydu sadece. uğur, galatasaray ailesine çok küçük yaşlarda katılmış, florya’da galatasaraylılığın ne demek olduğunu çok iyi öğrenmiş ve tüm altyapı takımlarının kaptanlığını yapmış bir isimdi. george hagi tarafından 23 mart 2005 tarihinde oynanan göteborg maçında henüz 18 yaşındayken sahaya kaptan olarak çıkarılmış ve galatasaray tarihinin en genç kaptanı olarak kayıtlara geçmişti. büyük kaptan bülent korkmaz’ın 3 numaralı formasını ve kaptanlık pazubandını layıkıyla taşıyacak tek isimdi galatasaraylıların gözünde. bizim için, küçük kaptan uğur uçar’dı.

    uğur uçar’ın galatasaray’dan kopuşu ise ayrı bir dram. uzun süren sakatlık sürecinden sonra yeniden yeşil sahalara dönmüş ve yavaş yavaş form tutmaya başlamıştı. o dönem, galatasaray’ın başında sayın başkan adnan polat vardı. florya’dan sorumlu isim ise adnan sezgin’di. bu ekip belki de dönemlerinin en büyük yanlışını yaparak kaptanlık pazubandını takımın en yetenekli ve en etkili ismi arda turan’a verdiler. oysa galatasaray’da kaptanlık saha içinde en etkili veya en yetenekli oyunculara değil lider özellikli ve galatasaraylılık duruşu dediğimiz duruşu en iyi şekilde sergileyebilecek isimlere verilirdi. üstelik uğur uçar tüm altyapı takımlarında kendisiyle aynı jenerasyonda yer alan arda turan’ın da yıllarca kaptanlığını yapmıştı. nitekim verilen kararın yanlışlığı kısa zamanda ortaya çıktı. arda turan bırakın kaptanlık yapmayı, aldığı bu ağır yükle saha içindeki performansını bile sergileyemez hale geldi. galatasaray hem kaptanından olmuştu, hem de saha içindeki en etkili isminden.

    velhasıl, bir tenzil-i rütbe olayı yaşandı uğur uçar için, üstelik hiç hak etmediği halde. yıllarca altyapıda hatta bir dönem a takımda da kaptanlığını yaptığı bir isim birdenbire kaptanı olmuştu. belki de ve büyük ihtimalle, böyle bir durumu hak etmediğini düşündü. galatasaray’dan ayrılık kararı alan uğur uçar, 23 haziran 2010 günü ankaragücü spor kulübüne transfer oldu. ( yıllarca bu takıma bir şey vermediği halde florya’ya kazık çakmış futbolcularında bulunduğunu göz ardı etmemek lazım bu noktada )

    ankaragücü macerasından sonra 2012 yılında karabükspor’a transfer olan uğur uçar, bu yıl takımında ishak doğan forma girene kadar 6 maç sol bekte; ishak sol bekte oynamaya başladığından beride 8 maçtır sağ bekte oynuyor.

    galatasaray’da sol bekte sabri’yi, sağ bekte dany’yi oynattığımız bir dönemden geçiyoruz. takımda kaliteli yerli oyuncu konusunda ve özellikle defansta alternatif oyuncu konusunda bu kadar sıkıntı yaşanırken hala uğur uçar isminin gündeme dahi gelmemesi inanılır gibi değil.sanırım karabükspor maçlarında uğur uçar’ı izleyen her futbol sever, sabri’nin sol bekte yaptıklarından yada dany’nin sağ bekte yaptıklarından çok daha iyisini yaptığını ve galatasaray’a gelmesi durumunda da daha iyisini yapabileceğini söyleyecektir.

    bütün bunların da ötesinde uğur uçar’ın galatasaray için başka türlü bir değeri vardır. eğer ve umarım uğur uçar galatasaray’a transfer edilecekse sadece sol bek ve sağ bek pozisyonlarına alternatif için değil öncelikle yazıda da anlatmaya çalıştığım uğur uçar olduğu için transfer edilir. umarım büyük kaptan bülent korkmaz’ın 3 numaralı forması ve kaptanlık pazubandı geçte olsa bir gün kendisine nasip olur.
  • 57
    türkiye a milli futbol takımı'nın 10 yıl boyunca değişmeyecek sağ kanat oyuncusudur. günümüz futbolunda "bek" kavramı, oyuna hücum anlamında da dahil olması gereken bir mevki kabul edildiğinden "kanat" adamı diyorum.

    oynadığı maçlarda sağ korner direğinin dibine inip, ceza sahasına "orta" değil "pas" atan, kral'dan kalma "şişirme" alışkanlığımızı * çabucak terketmemize ve skibbe'nin taktiğine en çabuk adapte olan futbolcumuzdur.

    birgün o da emre güngör gibi kaptanlık pazubandıyla numaralının önüne gelecek ve şeref tribününde kaldıracaktır kupalarımızı. dön be çocuk, yeter artık! milli takımda lamborghini sevdalılarına (bkz: anladın sen onu) emanet bıraktığın ve aslen senin olan kanat, seni çok özledi. tabi biz de özledik!

    eminim euro 2008'de o kanatta sabri sarıoğlu ya da hamit altıntop ile oynayabilseydi, ne philipp lahm o golü atabilecekti, ne de bazı "çakma kahramanlar" yaratılmış olacaktı *

    cimbomumun sarısından aslan yelesi saçları, galatasaray ruhu ile damarlarında dolaşan kırmızı kanıyla döneceğin günü iple çekiyoruz.
  • 703
    hani size cok guvenen bir insani yari yolda birakirsiniz da , o kisi size donup sesini cikarmaz , sen ne karaktersiz bir adammissin demez ya , ve siz onun yuzunu her gordunuzde iciniz burkulur.iste bir galatasarayli ve ugur ucar arasindaki iliski de boyle aslinda , en azindan benim icin boyle.belki 10-12 sene boyunca galatasaray defansinda simdilerde semihle beraber degisilmez olacak yetenekte bir cocuktu ugur.efendiligiyle dikkatleri ustune de cekiyordu ki 20 yasinda 12 yasinda bir galatasaraylinin formasina adini yazdiracagi kadar da duzgun bir adamdi sahada.sonra kar yagdi konyada , mac ertelendi , bir gun sonra yine yagdi ertelenmedi , ugur o karin altinda kaldi , galatasaray formasi icinde dizi parcalandi , ameliyatlara girdi , unutuldu , ugur olda o karin altinda kaldi , galatasaray taraftari da unuttu , ne tribune cagirdi ne bagrina basti , ugur hala galatasarayli ama , hak yiyeni , sikeciyi alkislamayacak kadar galatasarayli...
  • 331
    uğur uçar 5 nisan 1987'de bakırköy, istanbul'da dünyaya geldi. 1999'da, 12 yaşındayken galatasaray altyapısına katıldı. 2003'e kadar çeşitli seviyelerde mücadele ettikten sonra 2003/2004 sezonunda ilk defa a takım kadrosunda kendisine yer buldu. burada bir ekleme yapmak istiyorum, kendisi aslen bir stoperdir. altyapıdan bir stoper olarak yetişmiş ve kariyerinin ilk yıllarında genelde tandemde görev almıştır.

    2003/2004 sezonunda henüz 16 yaşındayken 7 mart 2004 galatasaray adanspor maçında 83. dakikada hasan şaş'ın yerine oyuna dahil oldu ve o dönem sağ kanatta oynayan sabri sarıoğlu'nun arkasında sağ bekteki yerini aldı*. bu maç o sezonda a takımda oynadığı ilk ve tek maç olmasına rağmen birçok maçı yedek kulübesinden izledi. o sezon bunun dışında a2 liginde tümü ilk onbir ve 90 dakika olmak üzere 8 maçta görev aldı ve 1 kez sarı kart gördü.

    2004/2005 sezonunda ligde beşi ilk onbir olmak üzere 6 maçta forma giydi ve bu maçların üçünde 90 dakika sahada kalırken diğerlerinde sırayla 73. ve 45. dakikalarda oyundan alındı. oyuna sonradan girdiği tek maçta ise 13 dakika sahada kalabildi. bu sezonda sağ bek cihan haspolatlı'ya emanetti. stoper mevkisinde sıkıntımız olmadığından kendisi daha çok bir yedek sağ bek oyuncusu olarak kadroda kendisine yer buldu.

    2005/2006 sezonunda takımda daha fazla forma bulmaya başladı. takımda 33 numaralı formayı giyiyordu. ligde onu ilk onbir olmak üzere 17 maça çıktı ve 3 kez sarı kart gördü. 6 maçta 90 dakika sahada kaldı. diğerlerinde ise fazla süre alamadı, daha çok son dakikalarda oyuna dahil oldu. o dönemde sağ bek mevkisinde sabri sarıoğlu ile beraber oynadı(u: o sezon sabri'nin sağ beki cihan'dan alıp yavaş yavaş parsellemeye başladığı sezon). mucizevi bir şekilde sezonu şampiyon olarak tamamlayan galatasaray ile kariyerinin ilk şampiyonluğunu yaşadı uğur uçar. böylece düzenli olarak forma şansı bulduğu ilk sezon kendisi açısından güzel tamamlanmış oldu.

    türkiye kupasında ise ikisi de ilk onbir ve 90 dakika olmak üzere iki maça çıktı ve 1 gol attı. galatasaray kariyerindeki tek resmi golü 4-0 kazandığımız 27 ekim 2005 galatasaray mersin idman yurdu macında 70. dakikada geldi. dileyenler ligtv.com.tr'nin video lig goller kısmının ftk* arşivi bölümünden izleyebilir.

    uefa kupasında ise meşhur tromsö maçlarının ikisine de ilk onbirde başladı. birinde 60. diğerinde 75. dakikada oyundan alındı. ilk avrupa deneyimi hem kendisi, hem de tüm galatasaraylılar için acı bir şekilde daha doğru düzgün başlayamadan tamamlandı.

    2006/2007 sezonunda tecrübe kazanması amacıyla kayserispor'a kiralık olarak verildi. ligde yirmisi ilk onbir olmak üzere 22 maçta görev alırken 7 kez sarı kart ile cezalandırıldı. 19 maçta 90 dakika sahada kalırken bir maçta 81. dakikada oyundan alındı. oyuna sonradan dahil olduğu iki maçta ise sırayla son 15 ve son 30 dakikada görev aldı. o dönem kayserispor defansı paraguaylı sol bek delio toledo, ortada aydın toscalı ve samuel johnson, sağ bekte ise uğur uçar'dan oluşmakta idi. bir sezonluk kayserispor deneyimi genelde başarısızlıkla sonuçlanan "genç futbolcuların anadolu takımlarına kiralık verilmesi" maceraları arasından iyi bir örnek olarak sıyrıldı ve bu dönemde savunmada düzenli olarak oynayarak kendisini oldukça geliştirme fırsatı buldu uğur uçar.

    o sezon türkiye kupası a grubunda ise üçü ilk onbir ve 90 dakika olmak üzere 4 maçta oynadı ve 1 kez sarı kart gördü. oyuna sonradan dahil olduğu maçta 22 dakika sahada kaldı.

    bunlara ek olarak 2006/2007 sezonunda 0-0 biten 4 şubat 2007 kayserispor galatasaray maçı* ve 1-0 biten 16 aralık 2006 galatasaray kayserispor maçında* olmak üzere iki kez "gerçek" takımına karşı oynadı ve 90 dakika aslanlar gibi mücadele etti uğur uçar.

    bir not; bu sezonda galatasaray'da "büyük sağ bek kıtlığı" yavaş yavaş baş göstermeye başlamıştı.

    2007/2008 sezonunda sabri sarıoğlu disiplin problemleri yüzünden bir dönem kadro dışı bırakıldığı için takımda birinci sağ bek olduğu zamanlar bile oldu. ligde 17'si ilk onbir olmak üzere 21 maça çıktı ve 2 kez sarı kart gördü.16 maçta 90 dakika sahada kalırken yalnızca birinde 88. dakikada oyundan alındı. diğerlerinde ise oyuna genelde ikinci yarı dahil oldu. hayatının en talihsiz maçı 18 şubat 2008 konyaspor galatasaray maçı oldu. buzlu bir zeminde oynanan maçın 20. dakikasında eski takım arkadaşı joao batista ile girdiği mücadelede sağ diz kapağı parçalandı. sakatlığının türü genelde trafik kazalarında görülen cinstendi. böylece geleceğin kaptanı olarak görülen uğur uçar için sıkıntılı bir süreç başlamış oldu. sezon sonunda gelen şampiyonluk kendisine teselli oldu. böylece kariyerinin ikinci şampiyonluğunu yaşamış oldu.

    ayrıca o sezon kupada ikisi ilk onbir olmak üzere 4 maça çıkıp 2 sarı kart gördü. iki maçta 90 dakikayı tamamladı.

    uefa kupasında ise dördü de ilk onbir olmak üzere 4 maça çıktı ve bunların üçünde 90 dakika sahada kalırken birinde 77. dakikada oyundan alındı.

    2008/2009 sezonu uğur uçar için sakatlıklarla boğuşarak geçti. sezon öncesinde kazanılan süper kupa kariyerinin üçüncü kupası olarak müzemizdeki yerini aldı. o sezon öncesinde vuku bulan ilginç bir olaya gelirsek; bülent korkmaz'ın emekli olması ile boşta kalan 3 numaralı forma ferhat öztorun'da idi. lakin kendisi manisaspor'a transfer olunca 3 numaralı formayı uğur uçar aldı. sebebini ise kendi ağzından aktaralım;

    "o zaman 3 numarayı bülent ağabey giyiyordu. ben de babam mersinli olduğu için 33 numarayı giydim hep. bülent ağabey formayı bıraktıktan sonra yabancı bir futbolcunun giymesini istemezdim. hem alt yapıdan çıkmış, hem onu örnek almış ve onun yolundan yürüyen birinin giymesini istiyordum. ben de bunu kendime layık gördüm. kulübümden, taraftarlardan olumlu tepkiler aldım ve 3 numarayı giymeye karar verdim.''

    geçirdiği sakatlığa ithafen o sezon söylediği bazı sözler ise;

    "hayatım boyunca tek pişmanlığım o."*

    "futbolu bırakmayı bile düşündüm."

    "ailemle kendime yeni meslekler aramaya başladım."

    sezon boyunca profesyonel bir şekilde kendisine bakan ve tedavisini aksatmayan uğur uçar'ın kırılan kemikleri kaynamaya başladığı için 2008 sonunda dizindeki tel ve vidalar çıkarıldı. kendisini tedavi eden doktor zamanında michael ballack ve bernd schneider'i de tedavi etmiş michael becker'di. 2008/2009'un son maçı olan 30 mayıs 2009 galatasaray sivasspor maçında 88. dakikada oyuna dahil olarak o sezon sembolik olarak sahalara geri dönüş yaptı. bu sezon sakatlıklardan ve cezalardan dolayı ileri derecede sağ bek kıtlığı yaşadığımız bir sezon olarak kayıtlara geçti. yeri geldi tobias linderoth, yeri geldi hasan şaş sağ bek olarak oynadı.

    2009/2010 sezonunda tamamen toparlanmış olarak sahalar geri döndü ve sabri sarıoğlu'nun sakat veya cezalı olması ile yine ilk onbirdeki yerini aldı. ligde onu ilk onbir olmak üzere 13 maça çıktı ve hiç kart görmedi. 8 maçta 90 dakika sahada kalırken iki maçta sırayla 68. ve 78. dakikalarda oyundan alındı.

    kupada altısı da ilk onbir olmak üzere 6 maçta oynadı ve beşinde 90 dakika sahada kalırken diğerinde 86. dakikada kenara alındı.

    uefa avrupa liginde ise ikisi ilk onbir ve 90 dakika olmak üzere 4 maçta oynadı ve 2 sarı kart gördü. atletico madrid maçlarının her ikisinde de 90 dakika mücadele etti.

    kulüp kariyerinin dışında 2002'den beri giymekte olduğu milli forma ile çeşitli alt seviyelerde mücadele etti. u16 ile 16 maç 1 gol, u17 ile 38 maç, u18 ile 11 maç, u19 ile 2 maç, u20 ile 7 maç ve son olarak u21 ile 20 maçta oynama istatistiklerine ulaştı.

    sadede gelirsek, uğur uçar sakatlığına kadar canavar gibi mücadele eden dayanıklı, mücadeleci ve istikrarlı bir oyuncu idi. geleceğin kaptanı olarak görülüyordu. yaşı hala genç de olsa emre çolak'tan, arda turan'dan, aydın yılmaz'dan önce uğur uçar vardı. geçirdiği sakatlık kendisini hem fiziksel, hem de psikolojik olarak çok etkiledi hiç şüphesiz. ama ne olursa olsun gerek karakteri, efendiliği, gerekse mücadeleci ruhu ile her zaman örnek bir galatasaraylı oldu uğur uçar. kendisi bu bağlamda öz be öz evladımızdır. ayrıca arkadaşlarım beni sürekli kendisine benzetirler. bu yüzden ayrıca sevgi ve sempati duyarım uğur uçar'a.

    kendisini güçsüz, yavaş ve yetersiz bulanlara söylüyorum, takımın sağ bek mevkisine sergio ramos'u alıp yedeğini daniel alves yapamayacağımıza göre bu takıma bir de yedek sağ bek gerek. sabri sarıoğlu'nun arkasında sabırla, huzursuzluk çıkarmadan bekleyebilecek, kendisine şans verildiğinde ise sahaya çıkıp elinden geleni ardına koymayacak bir isim. işte bu isim için bence uğur uçar'dan daha uygun bir isim olamaz. hem potansiyel, hem de karakter olarak gözümde galatasarayımıza yakışan bir oyuncudur ve bence hala; alınmaca gücenmece olmasın; arda turan'dan daha "geleceğin kaptanı"dır.

    yeni teknik ekip ile muhakkak kendisini daha fazla geliştirecektir, ki kendisine birçok maçta güvenerek uğur uçar'dan ne kadar ümitli olduğunu da gösterdi frank rijkaard. ki kendisinin boyu 1.80 m, kilosu ise 70, yani potansiyeline ek olarak bir savunma oyuncusu için fena bir fiziği yok.

    gelecek seneyi düşünürsek sağ bekte ilk tercih olarak sabri sarıoğlu gözümüze çarpıyor, buna ek olarak sağ bek ve stoperde oynayabilen lucas neill, ali turan ve emre güngör var. bu isimlere alternatif olarak sağ bek ve sağ kanatta oynayabilen genç serkan kurtuluş kadromuzdaki en zayıf halka.

    bu bağlamda stoper kontenjanımızı güçlü ve yetenekli isimlerle hali hazırda doldurmuşken artık eskisi kadar sıkıntı çekmediğimiz sağ bek mevkisinin gelecek sezonlardaki alternatifi bence uğur uçar olmalıdır. kendisine güvenim tam, ve kesinlikle bize çok yakışan bir oyuncu...

    http://yenisafak.com.tr/...24171607141e81by.jpg *

    http://www.itusozluk.com/...9Fur+u%C3%A7ar/16499 *

    http://3.bp.blogspot.com/...9Fur-u%C3%A7ar-2.jpg *

    http://www.galatasaray.to/...103/ugurucarayak.jpg *

    http://img91.imageshack.us/img91/4904/ugurucar.jpg *

    http://www.forumfutbol.com/...edia/4/uur_uar_5.jpg *

    http://farm5.static.flickr.com/...21543_5b1eac8ebf.jpg ve *
App Store'dan indirin Google Play'den alın