• 830
    --- alıntı ---

    muslera, dün 3 kez hakeme itiraz için kalesinden ayrıldı. 3 kez sarı kart görmeliydi. volkan demirel, kaç kez çıkıp böyle sarı kart gördü. muslera’nın ekstra bir kredisi oluyor. emre’nin kartında çıktı, mariano’nun kartında çıktı, bir tane de verilmeyen kartta çıktı. o yüzden kaleci kaptan riskli.

    --- alıntı ---

    madem bu işi yapıyorsun, önce istatistikleri bir kontrol et !!! muslera'nın ekstra kredisi oluyormuş, bak bak bak... bu sezon muslera'nın 6 (altı) volkan'ın 2 (iki) sarı kartı var. kimin ekstra kredisi var bir daha düşün istersen (!)
  • 836
    --- alıntı ---
    muslera, dün 3 kez hakeme itiraz için kalesinden ayrıldı. 3 kez sarı kart görmeliydi. volkan demirel, kaç kez çıkıp böyle sarı kart gördü. muslera’nın ekstra bir kredisi oluyor. emre’nin kartında çıktı, mariano’nun kartında çıktı, bir tane de verilmeyen kartta çıktı. o yüzden kaleci kaptan riskli.
    --- alıntı ---

    demiş kendisi. şimdi benim de futbol kuralları içerisinde anlamadığım bir olay var, daha doğrusu açık. kurallar diyor ki "kaleci itiraz için ceza sahası dışına gelirse sarı kart". aynı kurallar yine diyor ki "kaptanın konuşma hakkı var". daha doğrusu aslında sadece kaptanın konuşma hakkı var da, diğer oyuncular hep tolere ediliyor. ayrıca bir diğer nokta da itiraz ederken ne diyor bu insanlar? muslera kaptanlığın hakkını veren bir oyuncu. ne zaman kaptanlık pazubandını taksa, yakışır bir şekilde sürekli hakkımızı koruyor. şu an selçuk'a tekrar gömmek istemem ama sanırım selçuk'un "aman tadımız kaçmasın ali rıza bey" tarzı naif kaptanlığı sonrası böyle hareketler şaşırtmış kendisini.
  • 837
    --- alıntı ---
    muslera, dün 3 kez hakeme itiraz için kalesinden ayrıldı. 3 kez sarı kart görmeliydi. volkan demirel, kaç kez çıkıp böyle sarı kart gördü. muslera’nın ekstra bir kredisi oluyor. emre’nin kartında çıktı, mariano’nun kartında çıktı, bir tane de verilmeyen kartta çıktı. o yüzden kaleci kaptan riskli.

    --- alıntı ---

    muslera bahsettiği pozisyonlarda hakeme itiraz etmek için değil kazanılan serbest vuruşları kullanmak için kaleden ayrıldı. üçünde de serbest vuruşu o kullandı. hakeme de öyle şiddetli bir itirazı olmadı.

    spor camiasında rüştü gibi, oğuz çetin gibi, nihat gibi fatih terim nefretinin gerçek yüzünü ortaya çıkardığı kişilerden sadece 1 tanesidir kendisi.
  • 838
    kendisinin muslera'ya dair yaptığı hakem eleştirisinde kullandığı, kalecinin hakeme itiraz için kale alanını terk etmesinin sarı kartla cezalandırılması gerektiğinin doğru olduğunu düşünüyorum. muslera'nın kaptan olduğunu bu sebeple kalesinden itiraz için ayrilabilecegini veyahut hakemle itiraz adına sadece takım kaptanının konuşabileceğine dair resmi ve yazılı bir futbol kuralına hiç denk gelmedim.
    daha öncesinde bir fenerbahçeli ile volkan demirel'in itiraz için orta sahaya koşmasına dair tartıştığımda bu kuraldan bahsetmişti. ben de araştırdığımda böyle bir kurala yine rastgelmemiştim. eğer yazılı olarak böyle bir kural varsa, bilen yazar arkadaşlardan mesaj bekliyorum.
  • 840
    kendisi 3 temmuz sürecinde en sağlam yazıları yazan isimdi. hatta televizyonda da birçok defa çeşitli programlara konuk olup adı geçen yöneticilere sağlam giydirdiğini hatırlıyorum. kanımca son dönemdeki bu fırıldak halleri son 1,5 senede siyasi gelişmelerden dolayı endişe duyup kendini birilerine ispatlama çabasından kaynaklanıyor. hakkında birtakım söylentiler zaten vardı. bu söylentileri zamanında anlamsız bulsam da hunharca eleştirdiği ve hiç dokunmadığı insanları düşününce yaptığı dönüşün zamanlaması manidar.
  • 842
    kendisine gösterilen teveccühü kibire tahvil eden insanlardan biri sadece. güç zehirlenmesinin bir başka sürümü. başarının tanımını, çoğunlukla galatasaray karşıtlığı veya daha naif bir ifade ile sadece galatasaraya karşı tarafsızlık olarak görüyor olması onun yanlışı. belki ben öyle görüyorum, bu da benim yanlışım. yine de farklı bir bakış açısına sahip, donanımlı ve en azından okuryazar. yazsın yazsın...
  • 843
    "eğer bu sezonu galatasaray şampiyon tamamlar, gomis de kupanın yarısını ben eve götüreceğim derse, pek fazla itiraz edemezsiniz herhalde! türkiye’ye belki bu adamdan daha iyi gol koklayanı gelmişti, daha kuvvetlisi gelmişti, ama onun kadar komple bir santrfor gelmemişti bence. gomis’e bir takma isim verecek olsam, “bay doğru” derdim; çünkü bu adam kadar doğru oynayanını, efektif oynayanını, her zaman/her durumda gerekeni yapanı görmemiştik bu ülkede… dün 23’te gelen galatasaray’ın ilk golü, aslında muslera’yla gomis arasında defalarca denenmiş ve başarılmış bir senaryonun sonucuydu. daha birinci dakikada da gomis aynı yerde aynı topu rodrigues’e indirmiş, oradan gol çıkmamıştı. 23’te bir daha indirdi, o hücumun sonunda fernando golü geldi.gomis’in hava toplarındaki farkı şu: sadece en yükseğe çıkıp hava topunu kazanmakla kalmıyor, meşin yuvarlağı en doğru yere atıp, bir de pozisyon üretiyor...dün neredeyse maçın her anında o var: 66’daki penaltıyı kazandıran, tosiç’i attıran o. 70’te linnes driplingi yaparken sağa harika bir çapraz koşu yapıp rodrigues’i markajdan çıkaran yine o...gomis’in performansıyla ilgili bir küçük detay da şu: özellikle oyun soğuduğunda havayı çok iyi koklayıp, savunmaların bir anlık savrukluğundan da muazzam faydalanıyor fransız forvet.23’teki fernando sayısı öncesi negredo’nun kaçırdığı gol ve mariano’nun sakatlığıyla soğuyan oyundan hemen faydalandığı gibi. hemen her hareketi zekice, her hareketi faydalıydı gomis’in… şapka çıkarılacak bir performanstı gerçekten.

    tabii ki galatasaray’ın 3 haftada iki direkt rakibini 2’şer farkla yenip şampiyonluk kupasının kulpundan tutmasını sadece gomis performansıyla açıklamak diğerlerine haksızlık olur: terim’in dünkü ikinci devre başlangıcının da altını çizmeliyiz mutlaka.böyle bir maçta ilk devreyi 1-0 mağlup kapayan her takımın ikinci devreye baskıyla başlamasını beklersiniz. beşiktaş da bunu denedi, ama karşınızda bir fatih terim takımı varsa, onlar otomatik olarak 1-0’ı koruma psikolojisine bürünmüyorlar. dolayısıyla size de bir otomatik baskı fırsatı vermiyorlar. bu da fatih terim farkı kesinlikle .dün galatasaray, beşiktaş’ı 2-0 yenerken tabelada fernando ve rodrigues’in isimleri yazıyordu ama o gollerin altına fatih terim ve galatasaray tribünlerini yazsanız, asistler de gomis’ten deseniz, çok yanılmış olmazsınız bence."
    29 nisan 2018 galatasaray beşiktaş maçı ile ilgili gomis ve fatih terim güzellemesi yapmış, iade-i itibarda bulunmuş(!) spor yazarı.
  • 844
    "eğer gole gidilirken atılan her bir pas asist olarak kaydedilseydi, kupanın asist kralı kevin de bruyne olacaktı"

    müthiş bilgi. bunu bilmemiz iyi oldu. de bruyne gerçekten harika bir futbolcuymuş.

    bana göre de bruyne'i anlatmak için böyle saçma sapan istatistiksel verilere gerek yok. onun zaten ne kadar harika bir oyuncu olduğunu biliyoruz.

    ilk toplarda kalecilerden çıkıyor. meleke'ye göre asistin asistinin asistinin öncesi de kalecilere yazılmalı. peki bu turnuvanın asist kralı hangi kaleci olacaktı?
  • 847
    --- alıntı ---
    bu bir seleznyov hikâyesi

    akhisar’ın 3 ayda 2 kupa kazanmasının esas kahramanı kesinlikle seleznyov. 33 yaşında, son derece ağır. ama çok zeki. doğru zamanda doğru yerde.
    geçen sezonun başında seleznyov’u arayıp galatasaray’a getirmek isteyen tudor başarılı olsaydı; ligin de, türkiye kupası’nın da, süper kupa’nın da kaderi farklı olabilirdi! 33’lük seleznyov, türk futbolunun 2018’deki kader adamı oldu adeta.

    bu filmi son 12 ayda sanırım 6-7 kez izledik: fenerbahçe, kadıköy’de aynı akhisar’a çare bulamadı. manisa’ya gitti, orada da kazanan akhisar’ın kontra düşüncesiydi. nihayet, türkiye kupası finalini de kaybettiler. galatasaray, seyrantepe’de iki kez akhisar’a karşı 2-0 geriye düştü. birinde maçı çevirdi, diğerinde çeviremedi ve galatasaray’ın kupa öyküsü orada bitti. trabzon darmadağın oldu aynı akhisar mantalitesine karşı. geçen sezon lopes-muğdat-larsson’la hızlı çıkıyorlardı; bu sezon vrsajevic-manu ile oynadılar aynı oyunu. safet susiç, okan buruk’un emanetini alıp korumuş net bir biçimde.

    akhisar’ın 3 ayda iki başarılı final oynamasını buruk, susic, lopes ya da manu ile okumak mümkün. ancak 13 aylık hikâyenin esas kahramanı kesinlikle seleznyov. 33 yaşında, son derece ağır bir oyuncu. ama çok zeki. doğru zamanda doğru yerde. ve soğukkanlı. o soğukkanlılığıyla geçen sezon g.saray’ı türkiye kupası’ndan etmişti. bu sezon da süper kupa’dan etti. geçen sezonun başında gomis’e alternatif arayan tudor, seleznyov’u g.saray’a getirmek istediğinde kamuoyunda reaksiyonlar olmuştu ama ukraynalı oyuncu, sarı-kırmızılı kulübe için hiç kötü bir alternatif olmadığını ispatladı sanırım defalarca. elbette gomis’le seleznyov’un kalitesini kıyaslayamayız. gomis 3 üst kalite oyuncu. ama dün terim’in elinde seleznyov olsaydı; “içine van persie kaçmış gomis”e bu kadar sabretmezdi herhalde!

    video hakem uygulamasi harikaydi

    rodrıgues-dany pozisyonunda yaşananlar önemli. çakır önce sarı kart kararını verdi, sonra var’a danışacağını mimikleriyle gösterdi. çakır’la yıldırım konuştu. yıldırım, çakır’a tekrar izlemesini önerdi. çakır kararını korudu. uygulama mükemmel. kaybedilen zaman az.

    pozisyonla ilgili görüşler elbette muhtelif. bana sorarsanız rodrigues topa çok doğru açıyla dokunmuştu ve artık bariz gol şansına sahipti. yani bence kırmızı verilebilirdi. ama pozisyon, yüzde yüz siyah ya da beyaz denebilecek bir an değil. gri bir pozisyon. elbette hakeme saygı duymak gerek. saygı duyamayacağım şeyse, canlı yayındaki yorumlar... eğer yanlış duymadıysam, “dany olsa yetişirdi, mustafa yetişemezdi” gibi yorumlar oldu yayında (ki oyuncu da mustafa değil vrsajevic’ti)... bu bir skandal.

    futbolda kararlar, oyuncunun ismine/hızına göre verilmez. tüm oyuncular eşit özellikte kabul edilir. sporsever kesinlikle böyle algılamamalı konuyu.

    en iyi çikiş: yunus akgün

    --- alıntı ---

    (bkz: 5 ağustos 2018 galatasaray akhisarspor maçı) hakkındaki yazısı.

    http://www.hurriyet.com.tr/...ov-hikayesi-40919266
  • 849
    27 ekim 2018 tarihinde güzel bir yazı kaleme almış spor yorumcusu...

    --- alıntı ---
    futbolcuları eleştirmek anayasaya aykırı mı?

    “hummels ve boateng’in oynadığı futbol çağ dışı... neuer artık uluslararası bir kaleci değil... ribery ve robben, bu seviye için çok yaşlılar.” bu sözler bayern münih başkanı hoeness ve yöneticilere göre ‘futbolcuların onuruna saldırı.’
    geçtiğimiz hafta içinde bayern münih başkanı hoeness, yanına kulüp ceo’su rummenigge ve teknik direktör niko kovac’ı da alarak çok enteresan bir basın toplantısı düzenledi. söz konusu toplantıda hoeness ve rummenigge, alman spor medyasına son bir uyarı yapmak istediklerini, eğer eylemleri tekrar ederse hukuki yollara başvuracaklarını söylediler.

    buraya kadar size sıradan gelmiş olabilir, çünkü türkiye’de çok yaygın bir tehdit biçimi bu. ancak bayern yetkililerinin gerekçesi dikkat çekici. başkan hoeness, eğer sporcularına karşı medyada aşağılayıcı tavır sürerse, alman anayasası’nın 1. maddesinin 1. bendine dayanarak mahkemeye başvuracaklarını söyledi. alman anayasası’nı bundesregierung.de adresinden indirdiğinizde söz konusu maddenin şöyle olduğu görülüyor:

    “insan haysiyeti dokunulmazdır. ona saygı duymak ve (onu) korumak, devletin görevidir.”

    hoeness ve rummenige’nin futbolcuların onuruna saldırı olarak gördükleri yorumlarsa şu minvalde:

    “hummels ve boateng’in oynadığı futbol çağ dışı... neuer artık uluslararası bir kaleci değil... ribery ve robben, bu seviye için çok yaşlılar.”

    hemen hemen aynı günlerde ingiltere’de bir başka büyük futbol ikonu, jose mourinho da, kendisiyle ilgili medyada yapılan eleştirileri “insan avı” olarak adlandırmıştı. mourinho’ya göre kendisine yapılan muamele insanlık dışı. ben meseleyi hem sporcu, hem de gazeteci penceresinden ele almaya ve anlamaya çalıştım. kendileri de birer eski sporcu olan hoeness, rummenige ve kovac’ın genç meslektaşlarını koruma düşüncelerini anlıyorum. ama eleştiriler bana hiç “haysiyet kırıcı” gelmedi doğrusu.

    medyanın tavrı nasıl olmalı?

    münih merkezli tabloid tz (tageszeitung), bayern münih yönetiminin bu çıkışı sonrası, son derece akılcı bir reaksiyon vermiş. hafta sonu bayern münih’in wolfsburg’u deplasmanda 3-1 yendiği maç sonrası, müsabaka tenkiti olarak şöyle bir metin yayınlamış: “bayern münih, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper, süper... (bütün bir yazı, bu tekrarla bitiyor)”

    yine almanya’nın en büyük günlük gazetelerinden süddeutsche zeitung ise, müstehzi bir köşe yazısı ile göstermiş tepkisini:

    “siz robben’in kırmızı kart gördüğüne aldanmayın. gerçek bu değil. her şey mükemmel.”

    13 yıllık meslek hayatımda çeşitli erk sahipleri tarafından defalarca mahkemeye verilmiş ve defalarca beraat etmiş bir gazeteci olarak alman medyasının bu tehdide karşı tavrını mükemmel buldum doğrusu. imrendim, kıskandım ve biraz da utandım galiba halimizden. mizah, doğru kullanıldığında muhteşem bir silah gerçekten.

    özkahya, yankaya, kalkavan

    medya-sporcu meselesini ele almışken, hakem-yönetici-sporcu ilişkisine de değinmek gerek. cumartesi akşamı sivasspor-fenerbahçe müsabakasını yöneten halis özkahya, tam 3 yıl sonra sarı lacivertlilerin bir maçında düdük çaldı. aziz yıldırım’ın tehdit ettiği özgür yankaya ise üç buçuk yıldır çıkmadı kadıköy’e.

    diğer bir enteresan gelişme caner erkin’in saha içinde mete kalkavan’a küfür davasından delil yetersizliği nedeniyle beraat etmesi. olayın tek şahidi tolgay, küfrü duymadığını söylemiş(!)

    haftanın sözü: “hakemlerden ricam, oyunun akışkanlığına özen göstermeleri. bir futbolcu sistematik olarak oyunu kesiyorsa onu geç kalmadan cezalandırmaları. bugün başakşehirliler bunu yaptılar ama benim futbolcum da yapıyorsa cezalandırın. oyunu kesmeyin.” (ertuğrul sağlam)

    haftanın dikkat çekeni: cuma akşamı lyon-nimes maçını 90 dakika izledim. ümit milli santrforumuz umut bozok, son yarım saatte depres’nin yerine oyuna girdi; 2 şut attı, 3 top kazandı. son derece etkili gördüm umut’u. 1996 doğumlu genç adamın gelişmeye devam etmesi mutluluk verici.

    --- alıntı ---
    http://www.hurriyet.com.tr/...a-aykiri-mi-40999955
  • 850
    --- alıntı ---

    f.bahçe’nin derbiye çıkarken üstünde neredeyse hiç baskı olmaması bir avantaja dönüşebilir.

    --- alıntı ---

    aynen. fenerbahçe'nin altındaki takımlardan rize göztepe deplasmanında, göztepe alır bu maçı. akhisar da erzurum'la oynuyor, bu maçta berabere bitse(!) fenerbahçe galatasaray'a yenilse bile 15. sıradaki yerini korur, sonuçta küme düşmemeye oynuyor.

    nasıl bir mantık la bu?
App Store'dan indirin Google Play'den alın