• 187
    bu hafta ligde ve avrupa’da maç olmaması sözlüğü iyice uzayın sessiz ve karanlık dehlizlerine sürüklemiş gibi. sanki milyonlarca ışık yılı ötede sessiz ve suskun. biraz hareket iyi olur ama nasıl? ben üçlü savunma başlığı ile biraz hareketlendirebileceğimi düşünüyorum.

    ilkesel olarak üçlü savunmanın doğru olmadığını düşünsem de oyuncu özelliklerine göte mevcut bütün sistemlerin oynanabileceğine inanırım. hatta maç içinde 3-5-2’den 3-4-3’e, 4-2-3-1’den 4-3-3’e ve 4-4-2’ye dönülebilir. biraz daha ayrıntıya inersek, hücumda 3-5-2, savunmada 4-4-1 oynanabilir. maçı rölantiye alıp, 4-6-0’a çevirebilirsiniz. yani oyuncularınızın uygulayabileceği tüm sistemlere açık bir takım yaratabilirsiniz.

    bizim oyuncularımız, şu anda tam anlamıyla total futbolun bendeleri. joker olabilecek en az sekiz futbolcumuz var (muslera, davinson, abdülkerim, torreira, sara, mertens, yunus ve tabii ki barış alper) bildiğiniz gibi total futbol hollanda menşeylidir. her oyuncunun üç-dört pozisyonda oynayabilecek şekilde yetiştirilmesi mantığına dayanır. gerçekten, hollanda bu yöntemle yetiştirdiği futbolcularla avrupa ve dünya’da ses getirmiş, 1974, 1978 1994 yılları dünya kupası finalini oynayan en küçük nüfuslu ülke olmuştur.1988’de avrupa şampiyonu olmuş iki de dördüncülük kazanmıştır. hollanda bu başarıları elde ettiğinde nüfusu 13 milyondu ve bunların üç milyonu yabancı işçi ailelerinden oluşuyordu. daha sonra fransa ve belçika hollanda’yı taklit ettiler ve fransa dünya futbolunda devrim yarattı.

    şimdi gelelim türk futbolu ve galatasaray’a. türk futbolu hiçbir sisteme sahip olmayan sokak futbolu kıvamındaydı. 1986 yılına kadar ne bir çim antreman sahamız vardı ne de tam çim futbol sahamız. jupp derwall 1984’de geldiğinde kendisine hangi futbolcuyu isterseniz transfer edelim mr diyen ali uras başkana, “bana bir çim antreman sahası yapın ve asy’nin çimlerini düzeltin (çünkü çimler ve zemin patates tarlası gibiydi) transfer istemiyorum demiş ve isteği ancak 1986’da gerçekleştirilmiştir.. işte bu şartlarda sokak futbolundan modern futbola dönen ilk takım galatasaray olmuştur. ancak modern futbol öyle hemen oturmadı, yıllar sürdü ve ilk meyvesini 2000 yılında verdi. galatasaray uefa avrupa kupasını süper kupayı kazandı.

    galatasaray futbolun genetiğini keşfeden ilk kulüp olmuştur. diğer kulüpler de galatasaray’dan öğrendikleri kadarıyla gelişebilmiştir. galatasaray bu sayede ve özellikle de derwall’in tavsiyesiyle gelen karl heinz feldkamp’ın temellerini attığı sistem ve bu sisteme uygun futbolcularla 1987’den sonra türk futbolunun parlayan yıldızı olmuştur. bu yıldız türk futbolunu halen aydınlatmaya devam ediyor.

    olay biraz uzadı ama gelelim üçlü savunma konusuna. şu andaki kadromuz, üçlü savunma ve 3-5-2 sistemi için çok ideal gözüküyor. (ben ki üçlü savunmaya sıcak bakmayan biri olarak söylüyorum bunu) çünkü, davinson, abdülkerim, kaan ve hatta metehan hem orta sahada hem stoperde oynayacak özelliklere sahip, pas yetenekleri yüksek, derin oyun kurucu, yani regista olarak oynayabilecek özellikteler. bunlara jakobsen’i de dahil edebiliriz çünkü hem sol stoper hem sol bek, hem de kanat bek oynayabilir. bu durumda dörtlü defans oynayıp artı bir golcüden mahrum kalmak niye? üstelik bizim dörtlü defansımızda oynatabileceğimiz bir sağ bekimiz yok. kaan ayhan orada çok ağır kalıyor, jellert’in zamana ihtiyacı var. o zaman rakibin kanat oyuncularına ve hücum özelliklerine göre metehan-davinson-abdülkerim üçlüsüyle ya da davinson-kaan-abdülkerim üçlüsüyle oynayabiliriz. bu da bize osimhen’in yanına ikinci bir santrafor koyma avantajı verir. nitekim totengam maçında bunu gördük. orta beşlide torreira, sara, mertens, barış ve yunus ile rakibi sürklase edebiliriz. çünkü bu beşli hem pres yapan, hem oyun kuran hem de çok koşup gol atabilen beşli. santraforda da osimhen’in yanına batshuayi, sallai, barış veya mertens’i atabiliriz. bence bu kadro ülkemizdeki gelmiş geçmiş en iyi kadro olabilir.

    üçlü savunma sevdalıları ne der merak ediyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın