• 1354
    birşeyleri okurken moralimin bozulduğu ülke. sporda bölünmüş, siyasette bölünmüş, inançta bölünmüş, cinsiyete bakışta, eğitim sisteminde mesleklerde bölünmüş, vatandaşı bölünmüş bir ülke olduk.

    hiçbir siyasetçiyi ve lideri ayırmadan söylüyorum. selçuklu’dan osmanlı’ya oradan “cumhuriyet”e tüm yöneticiler bu bölünmüşlükden sorumludur.

    çözümle ilgili iki kelam yazardım fakat polemik yapmak o kadar ruhumuza işlemiş ki, polemik yapmaya gücüm yok.
  • 1355
    cehaleti doruklarda yaşayan klasik bir ortadoğu devletine dönüşümünü mükemmel bir şekilde tamamlamış ülke. ben buradan dönüş olduğunu da kesinlikle düşünmüyorum. vatan gerçekten cennet ama üzerinde yaşayanların çok büyük kısmıyla beraber aynı havayı solumak zorunda olduğum için lanet ediyorum.

    bu ortadoğululaşmadan tabi ki galatasaray da nasibini aldı. bugün hastanede kurşun yağdıran psikopatın bir diğeri sırf kurşun birine denk gelmediği için hiç ceza almadığı gibi galatasaray kaptanlığıyla ödüllendirildi üzerine de bir doktorun ömrü boyunca kazanabileceği paranın çok daha fazlası göbek büyütsün diye verildi.

    türkiye'dir galatasaray.
  • 1357
    sadece ekonomi ve enflasyon ile değil; cehalet, siyasi islam, mülteci krizleri ile de boğuşan ülke.

    son 20 yılda o kadar yozlaşmış bir ülke haline geldik ki; ülkeye yapılan köprü ve yollar ülkenin tüm pisliklerini adeta örter hale geldi. pislikler halının altında iken biz sadece yol ve benzeri yapılar ile gururlanir hale gelmiş vaziyetteyiz. ülke resmen bir zamanların yüzde ellisinin verdiği kararların ceremesini çekiyor. ısrarla da yıllardır aynı hatalarda ısrar ediyoruz.

    yakın gelecekte her şey daha kötüye gidecek ve biz bu leş günlerimizi arar duruma geleceğiz.
  • 1359
    ahlaki olarak tam bir çöküşte olan ve cehaleti destekleyen ülke. pisliğini yapan, insanlara psikolojik veya fiziki şiddet uygulayanlar bir şekilde serbest gezebilirken hak savunanlar hep mağdur oluyor. benim yaşadığım apartmanın sahibi zır cahil olan olan zat, evden çıkartmak istediği ve kira kontratı devam eden inanılmaz iyi eğitimli kiracılarının daire elektriklerini kesiyor, apartmanın asansörünü kapatıyor, hayvanlara şiddet eyleminde bulunuyor, apartmanın otopark kapısını kilitleyip otoparkı kullanılmaz kılıyor, kiracılara sokakta sözlü tacizde bulunuyor ama kendisine hiç bir şey yapılamıyor orada burada tandığı olduğu için. ve bu durum erenköy gibi güzide olduğu söylenen bir semtte bile gerçekleşiyor. şimdi biri çıkıp o küfürbaz şahısa iki tokat atsa hemen suçlu olacak ama değil mi…
    edit: bu zır cahil şahıs 1979’da, zamanında ailesinin sahip olduğu sinop’taki bağını bahçesini, dağını satıp istanbul içinden o dönem değerli olmayan bu görece mütevazi araziyi almış ve buraya binayı konduruvermiş. konum zamanla şehir merkezi haline gelmiş. cahil elemanın hayattaki tek başarısı bu. ailesinin arazisini sinop’ta satıp burada tek apartmanlık bir ufak arsa almak… haydi gelin de uğraşın şimdi.
  • 1360
    her geçen gün iyice bataklığa saplanan güzel vatanım.
    son yıllarda ülke o kadar çirkinleşti ki, hiç bir şey keyif vermiyor.
    eskiden transferler maçlar heyecanlandırırdı, şimdi keyfi kalmadı.
    amacım buraya siyaset taşımak değil ama gelecek 1-2 yılda çok kötü günler bizi bekliyor.
    ülkenin iç işleri bakanı açıklamasına bakar mısınız?
    " biz cumhuriyet'in ikinci asrında kendimiz gibi yaşayacağız, medeniyet değerlerimizde ne varsa, onu yaşayacağız, milli irade ne diyorsa onu yaşayacağız, dışarıdan ithal anlayışlarla bir gelecek inşa etmek niyetinde değiliz "

    milyonlarca ne idüğü belirsiz mülteci, kayıp yüzbinlerce silah, önümüzde iran, afganistan örnekleri varken şeriyatın alt yapısını oluşturma çabaları...
    karşı çıkan, tepki gösteren kimsenin olmaması...
    gözlerimizin önünde cumhuriyet rejimini yıkma çalışmaları yapılıyor, geleceğe dair çok umutsuzum.

    kaynak;
    https://www.cumhuriyet.com.tr/...paign=Slider%20Haber
  • 1364
    30 yılda bir kendini tekrar eden memleket.
    eğitim sistemi köklü ve kalıcı şekilde muasır medeniyetler seviyesinde değişmediği sürece bu kaos ortamından çıkamayacaktır.
    eğitimsiz halkı istedikleri gibi güdebildikleri için bu da işlerine gelmeyecektir.
    köy enstitüleri tekrar açılmalı ve en ücra köşeye bile eğitim aynı şartlar altında gitmeli.
    bu ülkenin vatandaşlarının bunu yapabilecek gücü kudreti var.
    ancak siyasilerin eliyle sürekli geri çekiştirilen, paçasından tutulan bir halk var.
    bu hükümetlerden ve partilerden bağımsız olarak böyle.
    zihniyet bu.
    o bakımdan başta söyledim zaten.
    30 yılda bir tekrara düşüyoruz.
    ananem anlattı, annem anlattı şimdi sıra bana geldi. ben de çocuğuma anlatacağım.
    ya da en basit şekilde coğrafya kaderdir deyip işin içinden sıyrılabiliriz.
  • 1365
    bu ülkenin aydınlık yüzlü gençleri kimi kimden kurtaracak da aydınlık günlerine döndürecek merak ediyorum. bu sefer düşman ingiliz, fransız, yunan değil daha da kötüsü bu sefer ülkenin en büyük düşmanı bildiğin ayşe teyze, kapı komşun, çocukluk arkadaşın vs.

    https://twitter.com/.../1544686633894780929

    toprağın bir sıkıntısı yok zaten üzerinde yaşayanlar kanser, ekstra kalitesiz. hepimiz sövüyoruz ya suriyeli, afgan, paki diye işte onların sadece temel eğitime maruz kalanları. özünde hiçbir fark yok. ne yapacaksın lav silahıyla oturduğun mahalleyi mi yakacaksın? biz şeyhler, dervişler, müritler ülkesi değilsek kim şeyhler, dervişler, müritler ülkesi onu da merak ediyorum. çoğu islam ülkesinde bizim burda ayağının altına yattıkları şarlatanları anında asıyorlar. türkiye şeyhlerin, dervişlerin, müritlerin 1 numaralı adresi. dünyada buradan daha güzel karşılandıkları bir ülke yok.

    yani bende bazı salt gerçekleri göz ardı edip umut dolu şeyler söylemek isterdim ama bence ülke bitti okeye dönüyor...
  • 1367
    yüksek öğrenimin sözde bedava olduğu ülkem. yeni mezunlardan yüzde 300 farkla tahsil edilen öğrenim kredisini almak birçok öğrenci için tercih değil zorunluluk. kyk bursu alabilenlerden kaçının gerçekten bursa ihtiyacı var herkes biliyor.

    bugün istanbul'da üniversite kazanıp anadolu'dan istanbul'a gelen bir öğrencinin en kötü şartlarda, sadece başının üstünde bir çatı olması ve karnının tok olması için ayda 3000 lira harcaması gerekiyor. yemekhanelerin durumu 4 sene önce bile iyi değildi, şu an 3 öğün devlet okulu yemekhanesinden yemek yiyip dengeli beslenmiş olmak mümkün değil. devlet yurtları zaten asker koğuşundan hallice. ilk depremde harabeye dönecek 60 yaşında gecekondudan çıkma rutubetli apartman dairelerini 4 kişi kiralamaktan bahsediyorum üstünde çatı olmasından.

    memleket ziyareti için otobüs/ uçak bileti, haftada bir kez arkadaşlarla dışarda iki bira içmek, sinemaya/tiyatroya gitmek, maça gitmek gibi en temel giderler bile öğrenci bütçesini sarsıyor.

    son yıllarda grind, yani kaba tabirle hayatta kalmak için kıçını yırtmak ve it gibi çalışmanın kutsanması anlayışı amerika'da itin götüne götüne sokuluyor. bizde daha da kutsanıyor. şimdi bu mecrada böyle tepkiler gelmeyecek belki ama şu yazdıklarımı sokakta söylesem "gitsinler part time çalışsınlar, öğrenci de öğrenci gibi yaşasın canım, biz de vaktiyle hem çalıştık hem okuduk" diyecekler.

    şimdi bölüm var bölüm var. her bölümün yükü öğrencilerin ders çıkışı günlük 100 liraya 8 saat ayakta koşturarak kafelerde çalışmasına müsade etmiyor. kaldı ki neden ders sonrası dil öğrenecek, kitap okuyacak, araştırma yapacak gençler çalışmak zorunda olsunlar? bunların hepsi için itirazlar hazır. "sanki herkes böyle düzgün öğrenci, sanki sırf aileden kaçmak, ortam yapmak için dandik okullara gidenler yok." bunların hepsini işittim. boğaziçi'ne, itü'ye derece yaparak yerleşmiş ve karnı aç kalan, gofretle kahvaltı yapan bir sürü arkadaşım oldu. okulun adı olmasa ne çıkar? herkesi genellemek ne kadar doğru? öyle ya da böyle, "üniversite oku hayatını kurtar" yalanıyla yetiştirilmiş gençler şu an açlık ve sefaletle yüzleştiriliyor ve artık hepsi tünelin ucunda da ışık olmadığının farkında.

    ben artık öğrenci değilim, yıllar oldu mezun olalı ama benim zamanımda bile öğrenci hayatının zorlukları katlanarak artmaya başlamıştı. şu anda öğrenci olan gençlerin durumunu hayal bile edemiyorum. yarış atı gibi koşulan 12 yıllık ilk ve orta öğretim sonunda bir o kadar da ekonomik olarak doğrulmak için zaman harcaması gerekiyor insanların. yeni mezunu geçtim, iş hayatında 5 sene tecrübesi olan insanlar kendi dairelerinde yaşayamıyor, senede bir tatili, giriş seviye bir araba sahibi olmayı düşleyemiyor. istinaları vardır, sözüm ona başarılılar vardır ama genel tabloda çoğunluk için yazdığım senaryo gerçeklik. başarı hikayeleri on kişiyi anlatıyorsa duyulmaya değer görülmeyen başarısızlık hikayeleri on bin kişiyi anlatıyor.
  • 1368
    üniversitelerde olan bazı yurt, burs, kredi gibi imkanlara başvuran öğrenci profillerini görseniz çok üzülürsünüz. imkanı olan arkadaşların mesela mezun oldukları veya büyük şehir üniversitelerindeki gençlere burs vermelerini tavsiye ederim. (bunun için sks (yani sağlık, kültür ve spor) daire başkanlıkları aranabilir)
    not: akademisyenim.
  • 1371
    1998 doğumlu bir vatandaşıyım bu ülkenin. benden 1 yaş büyük olan kuzenim almanya'da doğdu. kuzenimin avrupa'da gitmediği ülke yok, ben daha bu yaşımda 1 kez bile yurt dışına çıkmadım. kuzenim almanya'dan kalkıp türkiye'deki çoğu insanın görmediği koyları gezerken ben en son tatile 10 sene önce gittim.

    bugün kpss 2022'nin iptal olduğu açıklandı. ben şimdi tekrardan kpss'ye çalışacakken, kuzenim aydın'da aldıkları yazlıkta tatilini yapacak. suçum/suçumuz ne bizim türk gençleri olarak?
  • 1372
    türkiye'nin çok fazla sosyolojik temelli problemi var.

    insani yaşam stantdartarının lüks görüldüğü bir ülkeyiz.

    başarılı ve işini iyi yapan insanları örnek almak ya da onlardan daha çok çalışıp geçmek yerine onları karalayıp aşağı çekmeye çalışan insanlardan oluşan bir ülkeyiz.

    günlük hayatta medeni olmayan, bencil ve başkasının haklarına saygı duymayan insanlardan oluşan bir ülkeyiz.

    dürüst olmayı aptallık, kibarve anlayışlı olmayı acizlik, zayıflık belirtisi olarak gören insanlardan oluşan bir ülkeyiz.

    duyulan güveni suistimal etmeye, verilen sözleri tutmamaya meyilli insanlardan oluşan bir ülkeyiz.

    güçlünün tarafında olmaya, zayıf olanı ezmeye meyilli insanlardan oluşan bir ülkeyiz.

    bunlar işin sosyolojik boyutlarının aklıma gelen bir kısmı.

    bir de tabi coğrafi keşifler, rönesans, reform, aydınlanma çağı, sanayi devrimi gibi kaçırdığımız ve batıyla aramızda 300 yıllık fark oluşturan tarihsel ve siyasi boyutları var.

    medeni kanunu 1926'da atatürk'ün getirdiği bir ülkeden bahsediyoruz sonuçta. 1926. daha yüz yıl bile olmamış!

    sonra atatürk ve inönü bir şeyler yapmışlar 20. yüzyılın ilk yarısına kadar. atatürk'ün vasiyeti ne? hayatta bilimin ve sanatın yolundan ayrılmamak ve en gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaşmak için her daim o amaçla çalışmak. atatürk'ün bu sözünü iş yerinde mesaisine başlarken kaç kişi hatırlıyor, kaç kişi aklına getiriyor acaba çok merak ediyorum?

    türkiye'de geri kalmışlığ ismail cem'den alıntı yaparak ifade etmiştim zamanında (bkz: #2889742). bizim geri kalmışlığımızı mozambikle filan bir tutmamak gerekir. tarihi büyük olup da geri kalan türkiye'den başka ülke gelmiyor aklıma.

    işte geri kalmanın bedeli bu entrydeki kıyaslamadır. (bkz: türkiye/#3417361)

    atatürkçü olmak çağın en gelişmiş ülkeleri neleri icat ediyor, gündelik hayatta nasıl yaşıyorlar, neleri tartışıyorlarsa onları alıp ülkemizde de uygulamaktır. yani bilimin, sanatın, teknolojinin, yeniliklerin peşinde koşmaktır. her daim dünyanın en huzurlu, en mutlu, refah seviyesi en yüksek ülkelerinden ilham alıp ülkemizde de bunu sağlamaktır. başkasının yaşam tarzına saygı duymak, dil, din, ırk, cinsiyet farklılıklarından rahatsızlık duymadan herkese saygı göstermektir.

    örneğin atatürk'ün hedefi şudur; diyelim ki 1930 yılında dünyanın en gelişmiş ülkesi ingiltere'de yeni mezun bir ingiliz genç nasıl yaşıyorsa, 1930 yılında türkiye'de yaşayan yeni mezun bir türk genci de hayatını aynı koşullarda yaşayabilsin. atatürkçülük budur. bunu başarabilmek için o ülkelerle rekabet edebilecek reformları her dönem takip edip uygulamaktır atatürkçülük.

    işte onun mirasını kavrayamayan insanların son 70 yıldır verdiği oylarla sağcı, solcu farketmeksizin iktidara gelenlerin bir zincir gibi gerçekleştirdiği icraatlar neticesinde geldiğimiz noktada bugüne, 2022'ye baktığımızda o ingiliz genç dünyayı dilediği gibi gezebiliyor, araba alabiliyor, kendini geçindirecek kadar rahat bir maaş kazanabiliyorken türk genci 1 sterlinin 20,31 tl değerinde olduğu ülkesinde o ingiliz yaşıtından 20 kat daha fakir olduğu için, ne dünyayı gezebiliyor, ne dışarı çıkıp kahve içebiliyor, ne üstüne başına rahat rahat kıyafet alabiliyor. tatil yapmayı, araba almayı geçtim bile.

    keşke atatürçülüğü "sadece modern yaşamak" ya da "milli bayramlarda atatürk resmi paylaşmak" olarak algılamak yerine fikirlerini özümseyebilseydi insanlarımız.
  • 1373
    insan başkasının tartışmasına özenir mi?

    --- alıntı ---

    türkiye kpss skandalını, ekonomik krizi, raflarda sürekli artan fiyatları, olası askeri operasyonu ve rusya-ukrayna savaşını tartışırken norveç’te şaşkınlık yaratan bir tartışma başladı…

    tartışmanın başrolünde ise ülkenin genç adalet bakanı emilie enger mehl var… italya’da tatile giden ve burada çekilen fotoğraf ve videoları sosyal medya platformu ınstagram üzerinden paylaşan mehl’in bir fotoğrafı ülkeyi ikiye böldü. muhalefet, mehl’in “sörf tahtasını can yeleği olmadan kullandığını” söyleyerek bunun yasalara aykırı olduğunu söyledi.

    mehl’in adalet bakanı olarak kötü örnek olduğunu söyleyen muhalefete genç siyasetçiden jet yanıt geldi. mehl, o fotoğrafın italya’da çekildiğini söyleyerek hiçbir yasanın çiğnenmediğini duyurdu. mehl, “bu fotoğraflar italya’da tatildeyken çekildi ve arkadaşlarımla yüzüyordum ve güzel zaman geçiriyordum. ben her zaman yerel kurallara ve yasaklara uydum” dedi.

    --- alıntı ---
  • 1375
    tek taraflı ifade özgürlüğünü sonuna kadar hissettiren ülke. iki kutuplu bir topluluk oluştu. ikisinin içinde de marjinal ifadelerde bulunan kimseler var. fakat ceza hep bir tarafa kesilmekte.
    toplumun kin ve nefrete sevk edildiği bahanesiyle uygulanan cezai yaptırımlar nedeniyle toplumun diğer tarafı kin ve nefrete buruneli çok oldu.
    yozlaşmamış tek bir devlet kurumu kalmadı.
    ve herkesde aynı düşünce biri çıkacak ve bizi kurtaracak. öyle bir mühendislik yapıldı ki bu topluma kendi içinden kurtarıcı bile çıkaramıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın