• 1176
    ormanı göz göre göre yakılırken insanları da göz göre göre katledilen ülkem. ve ne yazık ki, ülkemizde bağırarak ben geliyorum diyen katliama karşı hiç bir şey yapılmadı. önce 60 kişi kafa göz patlattı, ihd ve avukatlar devleti göreve çağırdı, kafa göz patlayanlar serbest bırakıldı, devamında muhtemelen aynı kişilerce aynı aileden çoğu kadın 7 kişi hunharca katledildi. x bir devlet adamı gelecek diye binlerce polis harekete geçerken o evin önüne bir tane bile polis konmadı. yazık.

    https://t24.com.tr/...atese-verildi,969122
  • 1178
    görgüsüz kafasıyla itibardan tasarruf olmasın diye özel uçaklardan, makam araçlarından, beşer altışar maaşlardan, ballı ihalelerden, semirtilmiş sermayeden, milyonlarca ithal teröristten vazgeçmeyenlerin mahvettiği ülke. ha bir de felakete uğramış vatandaşlarının kafasına çay fırlatılmasıyla ünlüdür. aynı zamanda ormanların daha ateşi sönmemişken oraları imara açacak yetkiyi ışık hızıyla turizm bakanlığı'na verenlerin yönettiği ülkedir.

    halkı fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş, yönetenleri sultan edasında gezmektedir.
  • 1179
    girdinin yazıldığı gün itibariyle vatandaşlarına elektrik hizmeti sunma işini dahi becermekten yoksun bir iktidar tarafından yönetilmekte olan güzel ülkem.

    ülkenin ekolojisini bozdunuz kuraklıktan anadolu çöle döndü, yağmayan yağmurlar yüzünden hidroelektrik santraller üretim yapamaz hale geldi. devlete ait ne kadar doğalgaz santrali varsa ya kapısına kilit vurdunuz ya da yandaş holdinglerinize satıp özelleştirdiniz. yenilenebilir enerjiye dair 20 senedir ortaya koyduğunuz bir politika yok, ne rüzgar ne de güneş enerjisinin toplam üretime katkısı kayda değer boyutlarda değil. son olarak da günlerdir söndüremediğiniz yangınlar yüzünden santrallerin bazılarını güvenlik gerekçesiyle kapattınız ya da dağıtım hatları yangından hasar gördüğü için üretilen elektriği dağıtamaz hale getirdiniz.

    gidip gelen elektrik yüzünden 3 seferde girdim şu entryyi. her fırsatta sömürdüğünüz allahınızdan bulun.
  • 1180
    parçası olmanın can yaktığı ülkem.

    sabahtan beri her saat başı kötü haberler geliyor. bitmeyen yangınlar, yangınlara seyirci kalınması, yangınla ilgili haberlerin sansürlenmesi sınırlardan akın akın afgan, ıraklı ve suriyeli girmesi, kadın cinayetleri ve hepsinin üstüne dalga geçer gibi yapılan şovlar...

    ne yapılıyor, nereye varılmak isteniyor; bunları sorgulamıyorum artık. sevdiklerimin can güvenliğinden başka beklentim kalmadı bu hayattan. doymak bilmez bir kötülüğün gölgesinde geçti ömrüm.

    27 yaşındayım, her türlü talanı, her türlü yalanı, iki yüzlülüğü, ahlaksızlığı gördüğüme inanıyorum. çünkü hayatımın kalanında göreceklerim en fazla bugünlerin çeşitlemeleri olur.

    tanpınar erken cumhuriyetin iyimserliğindeki türkiye için bile "evlatlarına kendinden başka bir şeyle meşgul olma şansı vermeyen ülke" demişti. bugünleri görse herhalde "evlatlarına yaşama şansı vermeyen ülke" derdi.

    artık yoruldum. kötü haberler yüzüme vura vura aptallaştırdı beni, duyarsızlaştım. sürüklenmiş gidiyorum. ülkem gibi bir bilinmeze gidiyorum. hepi topu 70 yıl yaşayacağım, 20 yıl genç olacağım şu dünyada hayatın gözlerimin önünden kayıp gidişini izleyorum. aile kurmak da, birilerini sevmek de, mutlu olmak için uğraşmak da istemiyorum. çünkü bunların hepsi birinci dünya lüksleri sanırım.
  • 1183
    sene 2012 falan, okulda konuşurken mezuniyet vs aklımda hiç yok yurtdışı. hep bölgedeki şirketleri falan konuşuyoruz.
    sene 2013, yavaş yavaş bu ülkeden olmaz diyip yurtdışı master vs bakıyorum.
    sene 2014 hanımla tanışıyoruz. sonra o master yapıyor türkiye'de diye kalıyoruz, o sıra ben de askerlik yapayım bari diyorum (millet askerlikten kaçar, benim askerlik ile türkiye'den ayrılmam arasında 1.5 yıl var yok :/ ).
    sonra çalışırken ülkenin halini görüyorum, diyorum benim hanıma senin ülkeye gidek burada ben bile zor yapıyorum sen bu fransız halinle kafayı yersin. ki o sıra daha euro yeni yeni 4 oluyor, 4 oluşuna oha daha 1 sene önce 2.5'tu falan diyoruz.

    derken 2017 ülkeden ayrıldım ve o günden beri bir tane bile güzel haber görmedim ülkeden. ınsan kopamıyor da sonuçta ailem, arkadaşlarım, sözlük derken günlük hayatımda ülke hala var. ben kilometrelerce uzakta haberleri görüp kafayı yiyorum, benim hanım benden cok daha fazla alıştı. en son bu cay atma olayını söylediğimde "e zaten sürekli atmıyor muydu?" diye şaşırmadı bile.

    2017'de gidişime yüzde yüz içi rahat olmayan annem şimdi "ayy iyiki gitmişsin" diyor.

    neyse, yapımda emeği geçen herkese birşeyler demek istiyorum ama formatı da yırtıp atmak istemiyorum.

    daha geçen hafta faslı arkadaş bana fas'ın türkiye'den ne kadar daha fazla maaş verdiğini, kenara ne kadar fazla para kaldığını, tatil haklarını falan anlattı. ben de ona türkiye'yi anlattım. o hayalindeki türkiye ile nasıl alakasız olduğunu öğrendi, ben de fas'ın durumunun bizden iyi olduğunu.

    güzel günler gelecek mi bilmiyorum. burada anneme para yollarım derken hediye olur, tatile yollarım falan diyordum. tam tersi hayat o kadar pahalanmış ki arabanın sigortası, bakımı, deprem sonrası özel sigorta, bazen et falan alsınlar diye yolluyorum. gelinen nokta ne kadar saçma...
  • 1185
    bir yerde esneyen cubuk kirilacak ve o zaman para icin ulkeyi satanlarin canla basla durumu yine kurtarmak ve ya idare etmek icin direnislerini, fayda etmedigini gorduklerinde ise kacmaya calistiklarini ve sonrasinda ise bunca insanin ve hayvanin yillardir suren cigliklarinin yuzlerce kati kadar suni cigliklarini isitecegiz. demogoji, manupilasyon ve yalanlar islemiyor artik. turk milleti onca yil sonra, ozellikle yanginlardan sonra celik gibi oldu. bir yerden sonra herkes artik yeter diyecek ve bu devran donecek. hem renkdaslarima hem vatan sevdalisi tum turk milletine guvenim hala tamdir. ama artik bunlar olsun. simdi olmaz ise daha beter gunleri gorecegimizi herkes cok ama cok iyi biliyor. siddetle, kaba kuvvetle degil tabi ki bu soylediklerim. hukuki yollarla, gerekirse insani protestolarla tepkilerini ortaya koysunlar ve erken secimle bu ne oldugu belirsizler gitsin artik. artik yeter turkiyem!
  • 1186
    milyonlarca bağımlıyı bünyesinde barındıran ülke. alman yazar karl marx'ın, basımı yapılmamış "zur kritik der hegelschen rechtsphilosophie" isimli kitabının giriş kısmında geçen, meali; "din toplumların afyonudur" olan, "religion ist das opium des volkes" sözü ülkemizin tek cümlelik özeti gibi.

    sorgulama mekanizmasını yerle bir eden dini inançlar; ülkemizde alay edercesine, gözümüzün içine bakıla bakıla yapılan yanlışların da sorgulanmamasına yol açıyor.

    (bkz: 2021 yazı ülke geneli yangınlar)
  • 1187
    ayranı yok içmeye atla gider sıçmaya tadında yönetilen ülkemiz. paramız yok diye yangın söndürme uçaklarını uçuramıyorlar, yangın nedeniyle hayatı kayan kendi vatandaşına şimdiden düşük faizle ev satma derdine girdiler; ama somali'ye hibe yapıyorlar. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! bu ülkede akıl sağlığını korumak imkansız maalesef!
  • 1191
    olimpiyattaki başarısı değerlendirilirken bence o olimpiyatta toplam kaç adet madalya verildiğini de değerlendirmek gerekiyor. ya da daha sağlam bir yöntem olarak direkt madalya sıralamasındaki yerine bakmak gerekiyor.

    60 sene sonra olimpiyatta verilen madalya sayısı 5 katına çıktığında bir o olimpiyatta 13 madalya alırsak en başarılı olimpiyatımız bu oldu mu diyeceğiz yani?
  • 1193
    ilk iktidar değişikliğinde bir mülteci bile ülke sınırları içinde bırakılmadan sınır dışı edilmesi gereken ülke.

    yok kurulu düzenleri varmış, ayıpmış günahmış ağlaklığına fırsat vermeden defedilmeli. eğer bu önlem alınmaz ise on yıllık süreçte çok büyük iç savaşlara şahit olan bir ülke olacağız. aralarında çok düzgün insanlar var , üç kuruşa çalışıp ülke ekonomisine katkı sağlıyorlar kafası son bulmalı. ülke ciddi manada panayır alanına döndü, yeterince tacizci, tecavüzcü, hırsız insanımız var birde ortadoğu cöplüğünü ülkeye sokup ülkeyi daha da zivanadan çıkarmamıza hic gerek yok.
  • 1197
    insanların çoğunun her şeyin en iyisini bildiğini sandığı, başka insanların ne konuşup ne konuşmayacağına karar vermek istediği, özellikle siyaset ve futbol alanında inanılmaz egosu bulunan, çoğu hayati konunun tamamen algılarla yönetildiği bir yer haline gelen ülke.

    bu çoğunluğun tam tersi olup düzelmesini çok isterim ama pek umudum olduğunu söyleyemem.
  • 1200
    bu ülkeden mustafa kemal atatürk'ü çıkardığınızda elinizde afganistan, pakistan falan kalıyor. atatürk'ün izlerinin en fazla silindiği dönemin, ülke tarihinin en aciz dönemi olması bir şeylerin göstergesi ama türk milleti henüz duruma uyanamadı. uyansa da geç kaldı gerçi. 100 yıl öncesinde olduğu gibi büyük bir esaret içine düşen ve tarihten ders çıkarmayarak aynı hataları yapan bu ülke, içine düştüğü bitap durumdan kurtulabilecek mi merak ediyorum. yoksa tarihte kurulmuş ve yıkılmış onlarca türk devletinden birisi mi olacak?
    bildiğim tek şey gidişatının çok kötü olduğu ve yeni dünya düzeninde/dinamiklerinde atatürk gibi bir ismin çıkmasının imkansız olduğudur. 21. yüzyılda toplumlar birliklerle yönetiliyor. kurtarıcı bir birey, yeni bir atatürk çıkmayacak.

    türkiye ve değerli halkı artık kendi başınadır. yeni bir kurtarıcıyla değil, toplum olarak yönetmeyi ve yönetilmeyi bilmelidir. atatürk bir şanstı, kullanıldı. başka atatürk yok ve olmayacak. cumhuriyetimizin fertleri insan gibi yaşamak istiyorsa doğru olanı yapmak zorunda. ne yazık ki bu ülkenin insanlarının doğruyu yapacak bilince ve iradeye sahip olduğunu düşünmüyorum. toplum olarak senelerdir verilen yanlış kararlar da bana türkiye cumhuriyeti'nin kuruluşunun ve gelişiminin tamamen atatürk'ün varlığıyla alakalı olduğu izlenimini verdi. zira, bu halkın kendi kendine doğru kararlar alıp sıfırdan bile değil, eksiden bir ülke oluşturup artıya geçmesi çok olası değil. değilmiş daha doğrusu.

    geçmişte yaşanılanları okuduk, izledik ve dinledik ama yaşaması çok farklıymış. yaşamak geçek bir pratiktir. yerine hiçbir şeyin koyulamayacağı bir neticedir. biz aradan geçen 100 yılda ne yazık ki insan olmayı beceremedik. insan olmak bilinçli olmaktır, iradeye sahip olmaktır, anlamaktır, özgürlüğü savunup esareti reddetmektir. insan olmak toplum olabilmektir. biz okuduğundan, dinlediğinden ve yaşadıklarından ders alan bir millet olamadık. cumhuriyetimizin temelleri sarsıldı, ülkemizin ekonomisi, adalet ve eğitim sistemleri gibi yaşamın temel unsurlarının olmazsa olmazı olan dinamikleri mahvoldu. demografik yapımız bozuldu.

    bir ülkenin ekonomisi, eğitim anlayışı, adalet ve hukuk sistemi, özgürlük anlayışı bir şekilde düzeltilebilir. çeşitli politikalarla yeniden yaratılabilir ama demografik yapınız ve sosyolojiniz bozulduysa geçmiş olsun. demografik yapısı bozulmuş ülkelerin ekonomisi, eğitim ve özgürlük anlayışı, adalet ve hukuk sistemi sıfırdan kurgulanamaz. demografik yapı, bir ülkenin en temel direğidir. onu ayakta tutan kolonudur.

    asır geçti üzerinden, biz yine mücadele etmek zorunda kalıyoruz. ders çıkarmadık ve hatalı kararlar verdik. bu sefer kurtarıcı da yok. kendi başımızayız. tüm bu olanlar üzücü çünkü ortaya koyabileceğiniz bir irademiz de yok.
App Store'dan indirin Google Play'den alın