oyuna gayet güzel etki eden tribündür. şöyle ki;
tribünde oyuna asıl etki eden takım atağa kalkarken ansızın artmaya başlayan gürültü, rakip atağa kalkarken ansızın başlayan ıslık+uğultu, rakip topu kaptırınca rakibi demoralize eden sevinme efekti+alkış. işte bunlar rakip oyuncuyu baskı altına almanın en temel özelliğidir. yoksa dakika 1 başlayalım tezahürata, dakika doksan susmayalım bir bok değişmez. sen kendini tribün olarak tatmin edersin, rakibinin futbolcuları tribünlerine hayran olur, medya seni konuşur, mastürbasyon yaparsın durursun.
pegasus tribünü hariç
türk telekom arena güney tribün ve diğer tribünlerin misyonu ıslık, uğultu, alkış, gürültü gibi şeylerle oyunun içinde olmaktır.
pegasus tribünü'nün misyonu ise belirleyici tezahüratlarla bu etki zamanları dışında tribünleri sessiz bırakmamaktır. şu da bir gerçektir ki dakika 70 olunca
sen var ya sen, dakika 88
nevizade geceleri alıştık artık bunlara ve bir değişiklik yapmak lazım.
nevizade geceleri işin şov yanıdır, keyif verir, organize söylenirse görsel ve işitsel tatmin sağlar.
rakibi bozan, demoralize eden tezahürat hiç mi yok? tabi ki var. maçın başlaması ve gol sonraları çekilen
üçlü'ler, gollerden sonra ki
omuz omuza, takımımız gol kaçırdıktan sonra ki
haydi cimbom haydi bunlara örnektir.