• 114
    taraftarlık ve taraftar konusu gayet öznel bir kavramdır. bugün samsunlular çıkıp gs seyircisi çok balon diyebilir güney'e bakarak. biz de pegasus'tan samsunlular için bunu diyebiliriz ama bu bir şeyleri değiştirmez. değiştirmesi de gerekmez zira. türkiye'de neredeyse tüm deplasmanlara gitmiş biri olarak söyleyebilirim ki ülkede taraftar potansiyeli belli haritalarla çerçevelenmiştir. bunun aşağısında ya da yukarısında kalan diye bir şey yoktur, ortalama vardır. bugün doğu bloku ülkelerini örnek alarak hava vastığınız taraftarcılık ağzıyla, fenerbahçe tribünleri yokları oynar, galatasaray da ona yakınsaktır, çarşı ise kaynağını bilemediğim yerden ekmeğini yer. ama özünde alayı aynıdır. gidin paok maçlarını izleyin bu işten zevk alıyorsanız. ses bombaları patlatanlardan zevk alıyorsanız, amele gibi bağırmayı bir bok sanıyorsanız bağırmayıp ıslık tutanları eleştirirsiniz. galatasaray'ın daha dolu tribünlere oynamasını pozitif bağlamda olumlu karşılamak varken, haftalık harçlığını maça yatıran çocukları tezahürat yapamıyor diye yermek amele işidir asıl.

    herkes tribüncülük oynamak derdinde. 17 yaşında liseliler arkası dönük maç izlerken bağırın bağırın diye triplere girebiliyor mesela. tribün insanı böyle çileden çıkarıyor demek ki, yazık.

    futbolun dili değiştiği kadar tribünlerin de şekli değişiyor, değişecek. daha fazla aile, çocuk, kadın olacak. bu doğal. mesele olaya birliktelik açısından bakabilmek. galatasaray taraftarı halen kolkola maç izliyor ve bu işin güzel tarafı. insanlar stada galatasaray'ı desteklemek için geliyor bu güzel bir şey. 35 bin sayısını duyan rakip takım taraftarları da durumdan işkilleniyor her ne kadar taşşağa vursalar da. olaylara böyle bakmak en karlısıdır. sürekli insanları eleştireceğinize farklılıkları kabul edip biraz da o pencereden bakmayı tercih etsek keşke. o zaman farkındalıklarımız vücut bulur, ve daha iyi ve güzel tribünler bizi bekler. beste, güfte, bağırış, çağırış bu işin hikayesidir. mesele topluluk olabilmek, aynı gayede buluşabilmek. insanların gayesi ne tribüncülüktür, ne ultraslan'dır. en azından bizim açımızdan gayemiz bellidir, galatasaray! en iyi taraftar olmak için boğaz patlatmak değil durum, galatasaray için iyi taraftar olmak çizgisinden başlar hareketimiz.
  • 152
    tezahüratlara katılmıyor eleştirilerine; pozisyonlara göre ıslıklaması ve alkışlaması yeterli diye cevap veriyordum. ama artık bakıyorum ki ne ıslık kalmış, ne alkış. hatta yanımda sürekli bağıran, tezahürat yapan bi adam vardı. millet "niye bağırıyo lan bu" "sen çok yanlış gelmişsin kardeş" şeklinde bakıyordu adama...
  • 66
    hakkında "bağırmayanın gitmesi gerekir" mantığını çözmeye çalışıyorum ama çözemiyorum. gerekçe şu: kale arkasında racondur, sürekli bağırılır.

    şahsım adına, elimden geldiğince tezahuratlara da katılan bir eski eski açık, yeni pegasus alt seyircisi olarak bir insanının "bağırmama", "oturma" hakkı olduğuna inanıyorum. neymiş, burada bağırmayan doğuya veya batıya gidecekmiş.

    bu işler maddiyat ile alakalıdır, bunu unutmamak lazım. ne yani yıllık 3000 tl veremeyen adam, istediği tarzda maç seyredemeyecek mi ? yani bağırmadan, oturarak maç seyretmek için illa ki zengin mi olmak gerekiyor? maddi gücün yetmeyince bağırmak mı lazım? nasıl bir mantıktır anlamadım gitti. adam çoluk çocuğu ile gelebilir, maç izlemeyi keyif olarak gördüğü için gelebilir, yorgun olabilir vs vs...

    artık sürekli "şarkı" söylemek bana tezahurat gibi gelmediği için, güney tribünde rahat rahat maç izleyenlerin arasında olmayı çok isterdim aldığım kombineden pişmanlık duyarak. buradan şikayet edenlere pegasusu öneririm. şimdiki aklım olsa güneyden alırdım kombinemi, eğer 5 yıl sonra maddi durumum elverirse de gidip doğu veya batı dan alacağım. (bkz: elit taraftar)
  • 86
    kafamıza düşen nesneleri saymazsak, deplasman tribünü ile yan yana, üstlü altlı olması sebebiyle maçın heyecanını, aksiyonunu en çok yaşatan tribündür. sözlük ahalisinin bulunduğu 118. sıranın en üst kısmını kendine yer edinen ilk sözlük taraftarı sayesinde kendimi hugo atari oyunu izliyor gibi hissediyorum. ayran geliyor 4'e bas, pet şişe geliyor 8'e bas, 4-6 gittik geldik. buna rağmen maç sonrası yapılan bir "koyduk mu?" tezahuratı her şeye rağmen içinizi ısıtıyor.
  • 83
    türk telekom arena deplasman tribünü'nde değişiklik yapıp rakip taraftarın tamamını üst kata alan süper zeka (!) yetkililerimiz, galatasaray spor kulübünden aldığım kombine kartta numarası yazan koltukta çevik kuvvetin oturmasına nasıl bir çözüm bulacaklar çok merak ediyorum. bırak koltuğuma ulaşmayı, kartta yazılı bloğa dahi geçemedim. ben artık şuna eminim ki bizim kulubümüz bu tip organizasyon işlerinden zerre kadar anlamıyor arkadaş. bugün üst tribünde * biri güvenlik görevlisi olmak üzere iki kişinin kafası eskişehirsporluların attığı çakmaklar ile yarıldı, yukarıdan aşağıya atılanları saymıyorum bile. işin garibi kafamıza çakmak atılırken polisin tepki gösteriyoruz diye bize müdahele etmesi.
  • 57
    23 ocak 2011 galatasaray sivasspor maçı'nda gördüğüm kadarıyla söylüyorum:

    alkışlarıyla,
    güney tribünün önünde oynayan hücum oyuncularımızı; ya da kalecimiz ve defans oyuncularımızı motive eden.
    ıslıklarıyla,
    rakip takım kalecisi ve hücum oyuncularına baskı uygulamaya çalışan tribündür.

    şahsi kanaatim, takıma destek; bağırıp şarkılar söylemeyle değil; ıslık ve alkışın yerli yerinde kullanılması ile olur...
    tezahüratların, bestelerin, şarkıların da etkisi azımsanamaz. ama bunu yapan tribünlerimiz zaten mevcut.

    güney tribün bunu başarır ve bu alışkanlığı getirirse çok iyi olur çok da güzel olur.

    rakip takım hücuma kalkıyor, top kapıyor; biz hala tezahüratlar yapıyor, şarkılar söylüyoruz...
    ıslıklama; o adamlara o sahayı dar etme alışkanlığı kazanmamız lazım...
    güney tribün bunu çok iyi yapıyor en azından...
    ve bunun azımsanmayacak bir önemi var.
  • 36
    güney tribünün karşısından
    hep biz olduk el sallayan
    haykırsak duyarlar mı sesimizi
    niye kombineyi kuzeyden aldık ki

    izliyoruz sessiz ve kederli
    karşıdaki sözlükçüleri
    inletiyoruz hep çıkışında
    güney tribün özlemimizi

    boşuna çekilmedi bunca çile
    sizi temsil ettik kuzeyde
    bağırdık duymadı sözlükten hiç kimse
    ne kadar da çokmuş mesafe

    zaten kuzey hep tayfa ve ultraslan
    diyorlar ki "beyler bağırın lan"
    bize arenadan geriye kalan
    sadece galatasaray
  • 79
    herhangi bir kısmını itham ederken daha dikkatli olunması gereken tribün. hemen her kısmında sözlükten dostlarımız ve ahbaplarımız var hakarete varan ithamlar,yargılamalar,suçlamalar hakikaten olmuyor. size ne kardeşim isteyen istediği gibi maçını izler. herkesin bağırmak gibi bir yükümlülüğü yok. önümüzdeki maça kız arkadaşımla gelmeyi planlıyorum ve daha da ileriki karşılaşmalara baya kız kardeşlerim ve ailemle gelmeyi planlıyorum. ne yapalım yani ''anne oturma ne biçim galatasaraylısın'' mı diyelim. isteyen bağırır isteyen oturur maçını izler. saçma sapan yargılamayın insanları. senelerdir sami yende ses tellerimiz kopana kadar bağırdık da ne oldu. bi insanları kendi haline bırakın da stad kendi kültürünü oluştursun. su akar yatağını bulur demişler. kaldı ki tüm ithamların aksine gayet takımını destekleyen hemen her besteye eşlik etmeye çalışan ve pegasus hariç stadın geri kalanından aşağı olmayan bir tribündür. fazlası vardır hatta. mehmet ali birand'a bağlamayın beni...

    edit: beşiktaşın tek hücreli taraftarlarıyla desibel yarışına girmek isteyenler varsa buyursun her maça megafonlarla gelsin. zira zerre iplemiyorum bu öglenaları.
  • 127
    ıslık çalıyorlarmış obaaaaaa. top rakipteyken ıslık çalıyor tamam. top bizdeyken ne yapıyor? takımı ateşlemek için ne yapıyor? çekirdek sesi çıkarıyor. arkadaş güneyi yüceltip pegasus'u kimse itin götüne sokamaz. pegasus tribününün ıslıklamamasının bir sebebi var. ama bazıları bunu anlamak için fazla hıncal.* ıslık tezahürat sesini bastıyor çünkü pegasus hariç bütün tribünler ıslıklıyor. ya topu kazandığımız zaman? ıslık kesiliyor ve sahaya o anda tezahürat sesi gelmeye başlıyor. ve bu inanılmaz bir atmosfer yaratıyor. hiçbir futbolcu taraftarı ıslık çalıyor diye "ben böyle taraftar görmedim" demez. ama aşırı hıncallar bunu üstüne alınabilir tabii ki.

    evet ben de sıkılıyorum 10 dakika aynı şeyi söylemekten. ama bunlar da değişir. bestelerimiz çok güzel. ve takım çok güzel ateşleniyor. ha bu arada ömer haliloğlu ve tayfası oraya geçecek dedikoduları var. biz kurtulucaz sanırım size iyi eğlenceler. ahahaha.

    edit: unutmadan sen var ya sen bestesi maç garantiye alındıktan sonra söylendi. maçı izlemeyip veya maça gelmeyip kulaktan dolma bilgilerle yazmayın. sonra rencide oluyorsunuz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın