hep beraber gördük ki takımımızın başındaki kişi fatih terim de olsa, bu takımın kendi değerlerini yaratıp altyapıya önem vermesinin yolu sadece bu uygulamadan geçiyor. yoksa bu ligdeki en kariyerli hoca bile cesaret edip genç bir oyuncuyu lig maçında 11 çıkarmaya cesaret edemiyor. genç oyuncuları da geçtim taylan antalyalı gibi ligin tozunu yutmuş genç denebilecek tecrübeli bir oyuncuyu sahaya atamıyor skoru garantiye almadığı sürece. ki biz kendisinden luyindama'nın yokluğunda bir ozan kabak çıkışı bekliyoruz. zor. özellikle de takımın düzlüğe çıkmaya çalıştığı. ne oynadığı belli olmayan bir dönemde zor. oysa bu uygulama gelse oyuncu alamasak mecburen eldeki değerlere dönüp tabir yerindeyse sineği sıkıp yağını çıkaracağız. yakın tarihteki örneklere bakalım. chelsea. giroud gibi bir santraforu olmasına rağmen abraham'a şans verdi. gelinen durum ortada. mason mount'u oynatmaya başladı onda da durum hakeza aynı. tamam burda bahsedilen iki isim de ciddi scout ve akademi çalışmasının ürünü ve aynıları bizde yok, ama 1-2 sınıf altı var diyelim, neden bunlara şans vermiyoruz.
yanlış anlaşılmasın her galatasaraylı gibi benim de gönlümden geçen, bu yasağın dışında kalıp altyapıdaki cevherlere şans vermekten yana. tıpkı mactominay, bisakka, james gibi cevherleri bugün epl'de direk 11 oynatan manu gibi. ama gelin görün ki bu mümkün görünmüyor.
kötü şartlar insanı daima yaratıcı olmaya daha fazla azmetmeye sevkeder, gelecekte iyi günler görebilmemiz için üzülerek de olsa her ne sebeple olursa olsun bu uygulamanın takımımıza getirilmesini istiyorum. yoksa geçmişte cafercan aksu gibi berk yıldız gibi oguz sabankay gibi yetenekli ama potansiyelini şans bulamadığı için ortaya koymuş gibi isimlerin yanına mustafa kapı, atalay babacan gibi isimleri yazmamız muhtemel. bu isimlerden
atalay babacan skoru garantiye aldığımız
17 aralık 2019 tuzlaspor - galatasaray maçında bile sadece 30 sn. oyunda kaldı. 37 yaşındayım kendimi bildim bileli bu takımın altyapısından çıkıp üst yapıda tutunan sadece 2 isim gördüm. biri sabri diğerini de hepimiz biliyoruz. ne acı bir durum değil mi?