• 26
    öncelikle söylemeliyim ki hayata bakış açımız, fikirlerimiz 180 derece zıt kendisiyle. bu yüzden kendisine büyük sempati besliyordum desem yalan olur. ama şunu söyleyebilirim ( ki başka yazar arkadaşlar da ifade etmişler sağolsunlar ) kendisinin her devrin adamı olmak gibi bir gayesi olmamıştır anladığım kadarıyla. bu 21.yy dünyasında bir insana bakış açımı belirlerken önemli bir ölçüttür benim için. cemil barlas, kadir inanır gibileri düşündükçe merhumun bu özelliğini takdir etmemek elde değil.

    değinmek istediğim diğer bir nokta ise şu: biz "insan"ı sadece toplumun bir parçası olarak inceleyemeyiz. yani "insan" kavramını sadece sosyolojik zeminde tartışmanın yanlış olduğu kanaatindeyim. amansız bir şekilde "sonsuzluk" isteği taşıyan bir varlık insan. kendinizle oturup iki hasbihal ederseniz bu tespitin ne denli doğru olduğunu anlayacaksınız. yani eğer "insan"ı ve "varoluş"umuzu ve bundan sonraki hayatımızda nelerin bizi beklediğini anlamlandırabilmek için sosyolojik boyutun, toplumdaki duruşumuzun ve yerimizin çok üstünde bir felsefeye ve idrake ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

    evet tarık akan şahane bir oyuncudur.
    evet tarık akan her devrim adamı olmayı reddetmiştir.
    evet tarık akan .... diye daha bir sürü böyle cümle yazılabilir.

    ama ben övgülerden ziyade merhum ve merhumelerin hayatlarından dersler çıkarmayı seviyorum. lafı çok uzatmayalım.

    "nasihat için ölüm yeter."
  • 27
    "ertem eğilmez'in "seni mahvederim, aç bırakırım " tehdidi ile başlayan sinemasız iki yıl.
    vasıf öngören'in hayatına girmesi ile yakışıklı jönden, gerçek bir sinema oyuncusunun doğuşu. kitap okumanın disiplinini öğrenişi.

    1978'de yavuz özkan'ın filmi maden'deki, maden işçisi karakteriyle başlayan
    yılmaz güney'in sürü'sü ile devam eden siyasi sinema. karartma geceleri, ses, pehlivan, su da yanar, berdel gibi filmlerde çizdiği karakterler.

    12 eylül'ün sol düşünceli sanata/sinemaya vurduğu darbe. üstelik siyasi davalarda oturduğu sanık sandalyesi. darbenin hemen ardından, 1981 başlarında almanya'da yaptığı bir konuşma yüzünden yurda dönüşünde tutuklanışı.
    ününün doruğunda düştüğü aylar boyu içinde bulunacağı uzun bir yargılanma süreci,siyasi şube, sorgulanmalar, itilip kakılmalar, aşağılanmalar, soğuk hücreler, bitli-fareli koğuşlar, sağcılar, solcular, devrimciler, tkp'liler, idamlıklar... uzun zaman sonra aklanıp özgür kalan tarık akan, aradan yıllar geçse de o günlerin baskılarını, yaşadıklarını yazıya döktüğü o karanlık dönemin bir tutanağı gibi:
    "anne kafamda bit var"

    filmlerden para almadan ticari taksicilikle geçindiği 1983-1991 yılları.

    çok sonraları siyasi inançlarına ters düşen bir kanaldan aldığı milyon dolarlık teklifi reddedişi.
    "para önemli bir unsurdur insanın yaşamında… benim için de önemli… ama düşüncelerime ters düşecek bir iş için veriliyorsa o parayı reddetmeyi bilirim. yaşamımda hep inançlarım doğrultusunda gitmeye çalıştım ve bundan hiç bir şekilde taviz vermedim, vermiyorum." deyişi

    70’li yılların yeşilçamı'nın cici çocuğuyken sosyal kimliğinin farkına varmış bir aydın olarak siyasi sinemaya dönüşü ile anılması gereken bir insan.

    bu dünyanın büyük yaratıları, savaşlar ve kavgalarla yıkıldı. ve kim savunup koruduysa en güzel ödülü onlar kazandı.
    mekanı cennet olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın