• 251
    20. haftası itibariyle küme düşme hattındaki doğrudan rakiplerimizden giresun'a içerde yenilerek ağır yara aldığımız ve kümede kalma mücadelemizi kızıştırdığımız sezon.

    21. haftada ligin güçlü ekiplerinden hatay'la deplasmanda oynuyoruz. sürpriz yapar mıyız? sanmıyorum. hatay'ın ilk 4 iddiası var. 21. hafta sonunda düşme hattıyla puan farkı 4-5 olacak gibi görünüyor, zira şu an maç fazlasıyla 8 puanlık fark bulunuyor.

    düşme puanının 40 civarında olmasını bekliyorum. yani 15 puan toplayabilirsek güvendeyiz diyebiliriz. fener, hatay, başakşehir, konya, beşiktaş ve trabzon maçlarına 0 puanı yazarsak kalan 12 maçta 15 puan toplamamız gerekiyor. şimdiye dek 20 maçta 7 galibiyet almışız. yani yüzde 35'lik bir galibiyet oranımız var. 12 maçta 15 puan almak için bu yüzdenin üzerine çıkmalıyız. ben takıma ve hocaya inanıyorum. 10 milyona gedson'u alırsak, 10 milyon ön libero ve forvete harcarsak 5 galibiyet almak için elimiz hayli güçlenir.

    bu entry'i ironi olmaktan çıkaran sayın fatih terim'e teşekkür ediyorum. 3 yıllık projesini tamamladığında istikrarlı bir orta sıra takımı olacağız umarım.
  • 252
    çok kısır geçen bir sezon mu yoksa bana mı öyle geliyor bir türlü anlamadığım sezon. maç başına 2 gol ortalaması yakalayabilen bir tane takım yok en fazla golü bulan lider trabzonspor dahil 20. haftası sonunda. her sene tepeye oynayan takımların yanında 1-2 tane de sürpriz takım çıkardı bol gol bulan bu şekilde. şimdi bakıyorsun ilk 10 25-30 gol, alttakiler de 15-25 gol aralığına sıkışmış 20. hafta sonunda.
  • 254
    düşüncelerimi yazı ile söylemekte zorlanan birisiyim ve daha çok konuşarak anlatabiliyorum. geçen günlerde galatasaray futbol takımının süper lig’de ki kötü gidişatının sebeplerinden birisine değinnek istemiştim. ama bütün düşüncelerimi aktaramamıştım.

    bu sabah hürriyet gazetesinde zeynep bilgehan tarafından 2012 yılında yazılan makaleye denk geldim. çok güzel de bir örnek vererek çok düşünmenin zararlarını anlatmış.

    https://www.hurriyet.com.tr/...yede-iyiyim-20771599

    galatasaray’ın kasım ayından bugüne kadar yaşadığı en büyük sorun tamamen bundan ibaret. djokovic-federer örneğini 9 maçtır yaşıyoruz. gol atmayı o kadar çok düşünüyor ve stres altına giriyoruz ki asıl amaç futbol oynamaktan çıkıyoruz. peki bu sırada rakiplerimiz ne yapıyor ? tıpkı djokovic gibi ne olacaksa olsun vuruşları yapıyor.

    dün süleymanov’un attığı gol, yunus’un attığı 2 gol, crespo’nun artığı gol, emrah başsan’ın attığı gol, bertolacci’nin attığı gol. hepsi ne olacaksa olsun vuruşları. şut gol olmasa bile üzerimde baskı olmayacak vuruşları. bu şutları da hocamız her seferinde kalemize gelen ilk şut gol oluyor diye yorumluyor. evet doğru kalemize gelen ilk şut hep gol oluyor. çünkü rakipler sürekli bu düşünce ile ilk şutlarını çekiyor.

    haftaya hatayspor ile maçımız var. ömer erdoğan 1 hafta boyunca oyuncularına galatasaray’ın defanstan çıkarken hata yapacağını anlatacak. futbolcuları maç içerisinde bekleyecek. galatasaray hata yaptığı anda beyin otomatikman onları uyaracak ve 1 haftadır kafalarında olan senaryoyu gerçekleştirmek için vucüt büyük bir motivasyonla ileriye gidecek. bu kafa yapısında ki sporcu en tehlikeli sporcudur. neredeyse sonucundan emin bir pozisyonu bitirmek için bu futbolcu topluluğu bütün sınırlarını zorlayacak ve büyük ihtimal ile golü atacak. sonrasında fatih hocamız çıkıp yine ilk pozisyonda gol yedik diyecek.

    bunun çözümü taktikten, motivasyondan, mücadeleden geçmiyor. tek bir çözümü var. o da seri galibiyetler almak. ne zaman galatasaray rayına oturur ve maç kazanmaya başlarsa rakipler için bu durum tersine döner. bizim de seri galibiyetler almamız için tek bir şans var. o da teknik ekip değişikliği. yeni bir hoca geldiğinde bizim oyuncu grubu da sıfırlanacak. ama fatih hoca ile devam eder ve bir an önce de seri galibiyetler alamazsak bir ileri iki geri şekilde sezonu 11. veya 12. bitiririz.
  • 256
    küme düşmeyi iyiden iyiye hissetmeye başladığımız sezon. ilerleyen haftalarda da iliklerimize kadar hissedeceğimizden eminim. zira ligin ikinci yarıları her zaman daha zor olmuştur. takımlar can havliyle puan alma derdine düşer. hiçbir maça favori çıkamadığımızı da düşünecek olursak bu gidişat beni korkutuyor.
    deplasmanda 1 puan dahi benim gözümde değerli artık. iç sahada 5 6 galibiyet zor ama şart. yoksa küme düşmek şaşırtıcı olmaz.
    daha da acısı bu kafayla gidersek tff 1. ligde de ilk 3e giremeyiz maalesef. şaka değil gerçek.
  • 258
    üç puanlı sisteme geçildiğinden beri 20. haftalar itibariyle 27 puan toplayarak en az puanı topladığımız diğer bir deyişle rezil rüsva olduğumuz sezon.

    çoğu galatasaraylının hemfikir olarak tarihin en berbat sezonu olarak gösterdiği ve bitiminde yönetiminden futbolcusuna, teknik heyetinden başkanına taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakılmayan 2010-2011 sezonunda bile 20. hafta bittiğinde 29 puan toplamışız (mustafa sarp- barış- mehmet batdal- ali turan gibi futbolcularla )

    rezaletin, fiyaskonun, kepazeliğin ve gafletin büyüklüğü anlaşılsın diye tekrar etmek gerek.

    tarihin en berbat sezonunu geçiriyoruz. ve hala ne medyada ne tribünde elle tutulur bir tepki var.

    müstehak bize.
  • 259
    çok merak ettiğim konu şu: bu sezon sonunda küme düşersek ya da son bir kaç hafta çırpınarak kümede kalabilirsek acaba kimler, neler söyleyecek?
    galatasaray'ı ilk izlediğimin üzerinden 39 sene geçmiş ve gelinen yer içler acısı.
    büyük takım hüviyetinden çıktığımız, dünyanin en büyük küçük takımı olma yolunda ilerlediğimiz tatsız sezon.
  • 262
    bu sezon ligi avrupa kupalarına katılacak bir sırada bitirmemiz artık en önemli hedefimiz oldu. bu sezon avrupa'da yolumuza devam ediyoruz ve şuana kadar zaten çok iyi bir puan topladık. avrupa ligine bu sezon 4. torbadan başladık, ilerleyen seneler de bu şekilde başarılı ilerlersek 1. torbadan katılma ihtimalimiz artacak, gruptan çıkma olasılığı artacak. belirli bir istikrar yakalayacağız. bunun için öncelikle bu sezon ligi avrupa kupalarına katılacak bir seviyede bitirmemiz gerekiyor.
  • 266
    kalan fikstüre şöyle bir göz gezdirdim. kalan tüm maçlarda sadece içerde malatyaspor'u yenebiliriz gibi gözüküyor. bunu da bir karamsarlıkla, sinirle felan yazmıyorum. tamamen realist olmaya çalışıyorum. bu sezon içerde dışarda diğer kalan maçları kazanabilir miyiz. gerçekten zor.

    önümüzdeki 3 maça bakalım. kasımpaşa ile orta sahasız* oynayacağız. ardından trabzon ve alanya maçları. bu maçlardan toplam 0 ya da 1 puan alarak çıkma olasılığımız, diğer tüm olasılıklardan daha fazla. alanya maçından sonra tam anlamıyla küme düşme hattında olmamız işten bile değil.

    terim'in hataları çoktu evet ama bu ligin kurdu bir adamı, kendi suçu bile olsa böyle bir ortamda gönderip, yerine ligi hiç bilmeyen bir hocayı getirmek gerçekten net bir şekilde akıl tutulmasıdır. burak elmas çok büyük bir hata yaptı. verdiği bu karar başkanlık koltuğunda kalıcı olamayacağının tescilidir. bundan sonra her maç onun için potansiyel istifaya davet edilme maçıdır.
  • 267
    bugün itibariyle puan sıralamasında bulunduğumuz konumu sezon başında görsem gözlerimi ovuşturacağım sezon. an itibariyle giresunspor'un trabzon'u yenmesi halinde (son on dakikaya önde giriyorlar) bir maç eksiğiyle 14. sırada yer alacağız. hafta 22.

    öyle bir sezon ki, 19 ocak 2022 fenerbahçe altay maçı'nda altay 1-0 öndeyken önce fener'in yenildiğine sevindim ve sonra kendime gelip altay maçı kazanırsa düşme potasına giriyor muyuz diye puan tablosunu kontrol ettim. neyse ki henüz bizi geçemiyorlar...

    bu işin şakası yok. şu rezil durumdan bir an önce kurtulmalıyız. bunun için de kazanmayı hatırlamamız lazım. kalede ismail'le başladığımız her maça 1-0 geride başlıyoruz. orta sahada taylan-berkan aynı anda oynayınca -1 gol ile başlıyoruz. halil tek forvet oynayınca da aynı şekilde. bir an önce kaleci konusunu çözmemiz ve orta sahayı toparlamamız şart. diagne'nin sakatlığı, mostafa'nın afrika kupası derken gol atamayan forvet halil'le bu bölgede süper lig seviyesinin altındayız.

    1 kaleci
    1 orta saha
    1 forvet
    ve oluyorsa 1 kanat forveti bir an önce takıma katmamız lazım.

    torrent hocam da umuyorum alpaslan, aytaç, marcao üçlüsüyle 3 stoper oynamayı bir daha denemez.

    edit: 1 kanat forvet ve 1 kaleci ihtiyacını anında giderebilecek okan ve yunus'un bize bu kadar yakın ve bu kadar uzak olması da ayrı komedi.
  • 272
    bu neymiş kardeşim ya bizden ayrılan her futbolcu bize karşı maç alıyor. emre akbaba, yunus akgün, okan kocuk ve şimdi de ryan donk. geçen sezon son maçta adem’in bizi şampiyonluktan etmesi ile başladı bu sene son sürat devam ediyor.

    neyse allah bizi kendi kalesine gol atan özgür çeklerden, bilerek penaltı yaptıran ramazan civeleklerden ve her topu içeri alan serkan kırıntılılardan korusun. biz böyle devam edelim.
  • 273
    bir sezon düşünün ki bir futbol takımıyla ilintili tüm şahıslar, kurumlar ve topluluklar eleştiriyi sonuna kadar hakedecek hatalar ve adaletsizlikler silsilesi içinde kendine yer bulsun.

    siyasiler, başkan, yönetim, giden teknik ekip, gelen teknik ekip, scout ekibi, tff, tff başkanı, hakemler, yetersiz futbolcular, yaşlı futbolcular, vasata alışan ve iki cepheye bölünen taraftar, yazılı basın, sosyal medya...

    bu kadar eleştirilecek şey arasında çok az değinmelik ya da es geçmelik hiç kimse mi yok?

    marcos do nascimento teixeira marcao
    victor nelsson
    kerem aktürkoğlu

    bu üçü bir şekilde rüştünü ispat etti ve yakın gelecekte galatasaray' a maddi de olsa fayda sağlayacak yegane unsurlar olarak göze çarpmakta.

    bu üç futbolcu dışında yapılan tüm eleştirilere eyvallah çekip kıçımızın üstüne oturmak zorunda olduğumuz sezondur kendileri. herkes haklı ne denilebilir ki!

    bu üç futbolcunun değersizleştirilmesine müsade etmemek ve küme düşmemek yegane amacım bu sezon.
App Store'dan indirin Google Play'den alın