• 28
    hepsinin dün çok kahrolduğudur.elitler (!) çok üzülmemişlerdir.nasılsa diğer maçlardan daha fazla önemli ya da önemsiz değil ya onlar için bu maç.

    verin verin daha çok ofsayt verin hatta.başımıza ne geldiyse bu maçın diğerlerinden farklı olmadığını düşünen(ya da 10 sene sonunda böle ayak yapmaya mecbur hisseden)elitlerden geldi.daha önce söylediğim gibi bundan sonra ne yapsalar umurumda değil.ben bilirim oralarda makara kukara halinde aç susuz gecenin 11in de statdan çıkmayan eziklerin gitmelerini beklemek ne demek.

    onlar şimdi ilk maçta protesto etmez futbolcularını alkışlarla da karşılarlar elitler ya!!!!
  • 30
    ercan saatci ve metin özülkü denen heriflerden nefret ettiğini söylemeye korkanlardır.şimdi sözlükteki elitler eleştiri ve ofsayt yağmuruna tutarlar siz onları neden ciddiye alıyorsunuz herifler bize ana avrat sövse de statlarında her türlü pisliği yapsa da biz elitiz biz galatasaraylıyız onlarla bir olmayız diye...

    herşey müstahak bu elit takımına...az bile söylemişler *

    bir numaralı elit için

    (bkz: özhan canaydın)
  • 33
    demokratik ortamlarda her şeyin antisi olabileceği gibi fenerbahçenin de antisi olur, bunun sempatizanı da olur.
    antirijkaard, antisabri, antielano ve bunların sempatizanları olmasından iyidir.

    bir de zorla antifenerbahçeli yapılanlar vardır.

    ki asıl sebepleri şunlardır :

    ali şen*
    aziz yıldırım*
    ercan saatçi*
    selçuk yula*
    tuncay şanlı*
    bülent uygun*

    edit : emre belözoğlu**
  • 34
    fb'den ve onunla ilgili herseyden nefret ediyorum hatta tiksiniyorum. tum sulalem fb taraftari hatta babam ve amcam kongre uyesi. onlar da cok iyi bilirlerki benimle asla bu konuda konusmazlar, sakalasmazlar. aninda silerim kendi defterimden. cok kisiyi silmisligim vardir. yeni tanistigim insanlara ismini sorarim, nereli oldugunu sorarim ve hangi takimi tuttugunu sorarim. kendi kriterlerime gore yeni tanistigim kisi fb'liyse samimiyetimi ilerletmem. profesyonel yasantim haric bu kisilere katlanmam ve iliskilerimi kesinlikle duzeyli tutarim. evet ben bir anti-fb'liyim! sucluyum ben! rakibimiz ya, ezeli ya, ebedi ya, ornek olmaliyiz ya! anti fb'li olamayiz! olmamaliyiz! ne lan bu? su an 38 yasimin son aylarini yasamaktayim. neredeyse 39 oldum. 11 gun sonra oglum 1 yasini bitirmis olacak. ismini aslan koydum. neden mi? cunku ben kendime gore cok iyi bir galatasaray'liyim. sozlukte ya da baska bir yerde kendimi anti-fb'li diye tanitmam, galatasaray'li diye tanitirim. galatasaray'a kufur edenle kavga ederim. evet evet, bildigin dovusurum. genelde galip cikarim bu dovuslerden. en azindan bugune kadar boyle oldu. galatasaray'li olmaktan gurur duyuyorum ve ayni zamanda fb'ye karsi anti sempatim var! eee, ne olacak simdi? bu benim galatasaray'liligimin ustune mi geciyor? senede en az 2 kere karsilastigimiz (futbolda, diger branslari saymiyorum) ve tek amaclari bu iki karsilasmayi kazanmak olan bir camiadan sadece bu tutumlari sebebiyle bile nefret etmek yeterli degil mi? ne oluyor fb'yi sevmedigimizi soyleyince? galatasaray'liligimizin uzerine mi geciyor fb'yi sevmemek? ercan ve metin diye iki sarlatan ciksin kufur etsin bize biz de bakalim oyle mi? yok abi yok, "kan alirlar kamil kan!"(bkz: gemide filmi) galatasaray turkiye'yse ve ben de turk olduguma gore oyle antin kuntin gevsek tepki vermem veremem. kisasa kisas girerim ve girmek ne demek o zaman anlar o lavuklar! yasasin sozlukteki anti-fb sempatizanlari ve yine yasasin tum anti-fb'liler! en buyuk galatasaray!
  • 37
    anti fenerbahçeli olmak bazı noktalarda galatasaraylılığın bir getirisi oluyor, işte o noktalarda bunlardan nefret etmek için kadar çok sebep olduğunu farkediyorsun. bu ülkede ercan saatçi gibi bir adam(!) karşısına aldığı sözde sanatçıyla muhabbet ederken ağzının salyası aka aka galatasaraya küfür ediyorsa benim fenerbahçeye anti olmamam pek mümkün değil arkadaş!

    ali sami yen e küfreden beşiktaşlılar yüzünden de anti beşiktaşlıyım.kısaca galatasaray ın karşısında olan herşeyin ve herkesin karşısındayım.
  • 38
    neredeyse oynadığımız her maçtan sonra sempatizanlığımın ölçüsünü daha da arttırmak için ellerinden gelen herşeyi yapan fenerbahçe spor klübünden haz etmeyenlerin,asla uzatılacak dostluk elini haketmediklerini düşünenlerin,yaptıklarının sürekli basın tarafından şirin gösterilmeye çalışılıp üzeri örtülmesine isyan edenlerin,farklı galibiyetlerini şampiyonluklarını alkışlamak gerekir diyenlere isyan edenlerin,her branşta kendilerini yenmeden galatasaraytaraftarına rahat olmamalıdır biz kupa isteriz fenerbahçe galibiyeti değil diyenlere ezeli rekabetin en az kupalar kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışanların,galatasaraylılığın esas ve tek kimlik olup antifenerbahçeliliğin bir alt kimlik olduğunu ve bazı kavramları birbirine karıştırmamak gerektiğini anlatmaya çalışanların galatasaray sözlükte ki güruhudur.

    eğer böyle bir güruh varsa sonuna kadar hicbir seye degisilmez sevgin bunun içindedir.bu güruha bok atanların 15 kasim 2009 galatasaray fenerbahce basketbol macindan sonra ne düşündüklerini merak etmektedir kendisi *tıpkı 25 ekim 2009 fenerbahce galatasaray maci ve burda atıfta bulunamayacağımız onlarca maç gibi.
  • 40
    anti fenerbahçelilik tanımı tam olarak yapılsa da dahil olup olmadığımı bir öğrenebilsem dediğim grup. onların maçında da totem yapmak mı? efes, 10.000'lerce taraftarının önünde ellerinden şampiyonluğu aldığında havalara uçmak mı? fener maçını ligin en önemli maçı gibi görmek mi? fener maçını götü boklu bir strum graz maçından önemli görmek mi? bunlarsa ben de gruba dahilim, daha farklı tanımları varsa da dinlemeye hazırım.

    niye 10 senedir orda yeniliyoruz, niye maçlardan sonra "ulan selçuk bütün sene yatıyor, bizim maçta iğne deliğinden top geçiriyor" diye konuşuyoruz hiç düşündünüz mü? selçuk biliyor ki bu maçta sıçarsa bi daha kadıköy'e giremez. diğerleri biliyor ki bu maç ligin en önemli maçıdır ve ne olursa olsun kazanılmalıdır. biz ne yapıyoruz, kaybettikçe seneye diyoruz, altı üstü bir maç diyoruz. ama öyle değil işte. ezeli rekabet falan biz bunları aştık demeyin. evet avrupa önemli, kupalar önemli ama bu ligde şampiyonluk maçı hariç iki maç vardır; "galatasaray-fenerbahçe" ve "fenerbahçe-galatasaray". bu kafayla gidersek daha çok 3-4 yeriz orda. ayrıca korkmayın fener maçlarına ekstra önem vermek kimseye galatasaraylılığından birşey kaybettirmez, 104 yıllık camiayı da kuruluş amacından saptırmaz.

    bir de

    basın yalan yazıyor
    şampiyon olmayınca
    içim rahat etmiyor...
  • 42
    bence hiç bir galatasaraylının galatasaray aşkının önüne geçmez bu anti fener sempatizanlığı...benimki de aynen öyle!

    ama insan dayanamıyor o kendini bilmezlerin yaptıklarına!

    fb plakalılara sürekli çarpsın istiyorum içinde bulunduğum araçlar sarı lacivert giyinen kızlara erkeklere ya çantamla çarpıyorum ya da omuz atıyorum ayağıma takılan taşı fırlatıp feneryuma geçirmek istiyorum fenerbahçelinin evine gitmiyorum sarıyla lacivertin şans eseri yanyana geldiği oluşumlara içinde fb barındıran hiç birşeye gelemiyorum öyle ki akbilimin kodunda fb ye raslayıp onu çöpe atmışlığım bile var!okadar uyuzum o kadar uyuzum ki artık etrafa ve insanlara dikkat ediyorum denk gelemesin hiç birşey o dingilllerle ilgili çeşitli oyunlara maruz kalabilirler arabalara çarpmak 100 puan omuz ve çanta girişimi 50 puan misafirlikteki sarı lacivert terliklere elinizden geliyorsa eşyalara zarar vermek 50 puan vs vs...
  • 46
    gerek yoktur. zira ben ne taraftarını, ne yönetimini, ne de bir bütün olarak fenerbahçe'yi sevmem ama içinde ''anti'' geçen bir kavrama dahil olacak kadar da nefret beslemem. beslenmemesini de öneririm. hatta haftasonu yaşadığım olaya(bkz: #331360) rağmen, o kadar itip kakmalarına, küfretmelerine rağmen yine de ne kadar fenerli varsa dememişimdir. denmemelidir de. galatasaraylılık, anti fenerbahçelilikten daha çok yakışıyor sanki sözlüğe.
  • 48
    bazen bu iş çok fazla abartılmaktadır. tamam, fenerlilerden başka neredeyse hiçkimse fenerden hoşlanmıyor.
    ben de bir anti-fenerli kimliğim olduğunu düşünüyorum. sevmiyorum adamları.
    ama ortada fener maçı yok, birşey yok sol frame anti-fener başlıkları ile dolu...
    sevmediğimiz birşeyler yerine sevdiklerimizi yazsak ya... galatasarayımız'ı yazsak..
    galatasaray tarihindeki bilediklerimiz'i araştırıp paylaşsak.
    ya da ne bileyim başka takımları, taraftarlarını, statlarını bulup anlatsak, nedir ne değildir.
    olur da bi gün oraya takımlarımızın yolu düşerse bakma fırsatımız da olur.
    son söz, homofobiklerin gizli homoseksüel olduklarıyla ilgili bir yazı okumuştum.
    içinizde gizli bir fenerli mi var diye sorarlar adama...
  • 49
    neden antifenerbahçeli oldum?

    evet, antifenerbahçeliyim. galatasaraylılığımın gölgesidir antifenerbahçelilik, birlikte yürür, boyu birlikte uzar-kısalır. iyi de neden anrifenerbahçeli oldum?
    karışık usul, aklıma gelenleri yazıcam, idare edin.

    develer tellal iken pireler berber iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallariken yani çok ama çok eskiden ve ben de küçükken, herkes fenerbahçeliydi. düşünsene okulda, mahallede, her yerde hep yalnızdım ben.
    o zamanlarda hırslı, sinirli, kavgacı bir çocuktum ve galatasaray'ı ölesiye seviyordum. maçlara gidiyordum. mahallede fener maçı olan günler kimse olmazdı. yalnız kalmamak için çok fener maçına gittim.

    öyle bir semtte büyüdüm ki, galatasaray kaybettiyse, okuldan eve gitmek için havanın kararması için semtten uzak yerlerde oyalanır, köşelerden her yeri kontrol ederek eve koşarak giderdim. her köşede bekliyor olabilirdi fenerliler ve geç saat olana kadar bekliyor olurlardı zaten. bunun tersi de geçerli tabii, galatasaray feneri yendiğinde de ben köşelerde erketeye yatardım.

    okulda da durum farklı değildi. hatta kfy'nun kurucularından hakan zat benim ortaokuldan sınıf arkadaşımdır. aradan 30 sene geçtikten sonra karşılaştığımızda “seni nasıl galatasaraylı bırakmışız, hayret” dedi. sanki taraftarlığı kendi dağıtıyormuş gibi.

    2011 yılında fenerbahçelilerin bu kadar şımarık olmalarını sebebi bu işte. şimdiki gençlerin babaları benim kuşağım ve öncesi. bunlara hep ve her yerde en çok oldukları, türkiye'nin en büyüğü olduğu öğretilmiş. öyle sanıyorlar. mesela atatürk'ün fenerbahçeli olması gibi bir saçmalıktan bahsedilmesi daha 20 yıl olmamıştır.

    fenerbahçe hep antipatik olmuştur, hakikaten türkiye'de fenerbahçeliler dışında seveni çok azdır, hiç sempatik gelmez çoğu kişiye. neden? fenerbahçeliler bunu büyüklüklerine bağlarlar. yani, çok büyükler, çok başarılılar o yüzden çok düşmanları var. efendim? peki ülkede başarılı olanlardan hep böyle nefret mi ediliyor? emin misiniz? mesela galatasaray uefa'yı kazandığında nefret mi ettirmişti kendinden, yoksa mülyonlarca yeni taraftar mı kazanmıştı?
    başarıyı nasıl elde ettiğiniz ve bunu nasıl karşıladığınız önemli halbuki değil mi? fenerbahçe bunu bir türlü beceremiyor.

    1988'de nöşeteli elemişti galatasaray ama uefa maçı geçerli saymamıştı falan. bütün türkiye birlik olmuş, faks yağmuruna tutmuştu uefa'yı ve karar değişmişti. aynı uefa bu defa fenerbahçe'yi şampiyonlar ligine almadı. ülke birlik oldu yine ama fenerbahçe hak etti konusunda. aradaki farkı gördük mü? fenerliler yine kendilerine sormalı, niye?
    sebeplerden biri de yine nöşetel mevzusuyla ilgili. o dönemde galatasaray avrupanın en iyi avukatını tutmuştu, bir çok galatasaraylı devreye girmişti. mesela galatasaray liseli, kulüp üyesi, fifa icra komitesi başkanı necdet çobanlı. türkiye'nin hariciyesinde çalışanlar içinde galatasaray liselilerin ağırlığını herkes bilir. sonuç alındıktan sonra ne oldu? galatasaray'ı ali şen kurtardı dediler ya. ali şen'in katkısı oldu mu? elbette oldu, teşekkür ederiz kendisine. ama yaptığı karar alacak 8 üyeden biriyle konuşmaktı. sen koca bir camianın büyük çabasını göz ardı edip konuyu bir fenerbahçeliye hem de yanlış bilgilerle bağlarsan, antipatik de olursun, küfür de yersin.

    türk futbolunun en kötü zamanlarında bile galatasaray hep diğerlerinden daha iyi durumda olmuştu avrupada. eskiden 1 tur geçince sevinirdik, hah işte o zamanlar fenerliler hariç bütün türkiye sevinirdi. bilmiyorum belki benim semtim okulum böyleydi. fenerliler hep rakiplerimizi tutardı, olum türk takımı falan derdik, bana ne derlerdi. yani ki bu mevzu sonradan gelişmedi, eskiden beri var fenerlilerin içinde rakipleri tutmak. 1988-89'da yarı final oynadığımızda, steau'nun attığı gol sesi mahalledeki her evde yankılanmıştı.
    mesela galatasaray uefa'yı aldığında bütün rakiplerimizi tutmuşlardı çoğu. seviniyor gibi yapıp finalde arsenal'e kaybetmemizi sinsice bekleyenleri çok iyi biliyorum, tanıyorum.
    fenerbahçe başkanı neden tesadüf dedi sanıyorsunuz, başka türlü değersizleştime şansı olmadığını biliyor. bunu söyleyen kendisi kalıcı başarı için ne yaptı acaba, tesadüf diyeli 5 sene oldu sanırım.
    fenerbahçelilerin son bombası twitterda forza inter'i trende sokmaları. oldu mu şimdi, oldu tabii. yakıştı.

    mesela şu şike mevzusu var ya, hani fenerlilerin bir tek biz mi yaptık, yıllar boyunca bütün kulüpler yaptı diye savunmaya çalıştıkları. hah. fenerliler galatasarayın şike yaptığı 1 maç saysın ben 5 maç sayarım onlara.
    işin enteresanı eskiden fenerliler bununla övünürdü, parası neyse veririz alırız, biz en büyüğüz diye gerinirlerdi. büyüklük anlayışı enteresan değil mi? hem de henüz türkiye her şeyin mübah olduğu turgut özal devrine gelmemişken.

    hakem bağlama, rakip topçu bağlama, rakibinin rakibine teşvik sıradan ve kolay işlerdi fenerbahçe için. dediğim gibi, övünç kaynağıydı. ben 14 sene bekledim şampiyonluk görmek için. 20 yaşındaydım hatırladığım bir şampiyonluğu ilk gördüğümde. bugün yapılanları gördüğümde yine de şanslıymışım, daha da uzun sürebilirmiş.

    bunların hepsi bütün fenerbahçelilerin gözünü kör eden büyüklük anlayışları yüzünden oluyor. rahmetli islam çupi'nin söylediği “başka bir büyüklük” sözünü stada astın mı, taraftarın bunu gerçek sanar. islam çupi, benim metin oktay'la gazetede çıkan resmimin yazısını yazan adamdır. metin oktay'ın en iyi arkadaşıydı, her gece birlikte rakı çerlerdi, hem futbolculuğunda hem sonrasında.
    bu “büyüklüğe” inanınca iyice pervasız, utanmaz, şımarık olunuyor işte. adam bu devirde, herkesin herkesi dinleyebildiği, oscarlık film çekebilecek cep telefonlarının herkesin cebinde olduğu bu devirde alenen şike, teşvik işlerine girebiliyor. hiç çekinmiyor, şifreli konuşmaya bile gayret etmiyor, telefon numarasını değiştirmeye yeltenmiyor bile. neden? fenerbahçe o kadar büyük ki, kimse başkana bir şey yapamaz.
    yıllarca kandırılmış milyonlarca fenerbahçe taraftarı ne yapacağını bilemez bir hale geliyor, kafalar iyice karışıyor. maç devam ederken sahaya girebiliyorlar, sokakta polisle çatışıyorlar falan.

    şampiyon oluyorlar “biz bize yeteriz” tişörtü giyiyorlar, marifetmiş gibi.

    antifenerbahçeli olmama sebep olan bazı isimler vereyim daha iyi anlayacaksınız. ali şen, selçuk yula, ömer çavuşoğlu, bedri baykam, murat özaydınlı, emre belözoğlu, bilica, mahmut uslu, aziz yıldırım, oğuz sarvan, rıdvan dilmen, mehmet demirkol, ercan saatçi... daha çok var. bunlar içinde sanırım sadece bedri baykam'ı sonradan tanıdım. bedri de zaten “galatasaray uefa kupasını aldığında avrupa 17.si oldu” diyerek bu listeye adını kazıdı. tebrik ediyorum kendisini.

    bir dolu şey yazdım ama hala o kadar eksik ki. fenerbahçeliler bu yazıyı okuyup “ulan hakikaten doğru” derler mi? hiç sanmam.

    alıntı : www.captano.net
  • 50
    aralarında bulunduğum güruhtur. anti fenerbahçelilik sözlük içerisinde kabul edilebilir bir durum değil ve asla galatasaraylılığın önüne geçmemeli, sözlükte de çok fazla yer bulmamalı. yani kalkıp da rakip takım oyuncularına sallamak yerine kendi sporcularımızı eleştirmek, övmek, yüceltmek her zaman en iyisi.

    sözlük dışı kanaatimden de bahsedecek olursam, kalkıp da türk futbolunun anasını belleyen bu takıma sempati besleyecek değilim. taraftar güruhu ha keza. kendi takımına şikeci yaftası vurduran, şikeden dolayı resmen hüküm giyip hapis yatan, provakatif açıklamalar yapıp hem spor kamuoyunu manipule eden hem de rakip takım taraftarları arasında gerilim yaratan adamın peşine "başkanım başkanım" diye dönen taraftarlara sahipler bir kere. teknik direktörlerini hiç söylemek istemiyorum ama el mahkum. bir takıma bu kadar kötü futbol oynatan, takımın sembolü olmuş belki de en fazla 1 sene sonra emekli olacak, takımın kaptanlığını yapmakta olan futbolcuyu kışkışlar gibi takımdan yollayan adama "hala kocaman umutlarımızın bilmem neyisin" deyip güvenen insanlar var taraftarlarının arasında. en kelli fellisiyle bile kalkıp iki kelime adam gibi muhabbet edilmiyor. hemen savunmaya geçiyorlar ki savunmaları kendilerini haklı çıkarmak adına değil, sizin tuttuğunuz takımı karalama üzerine kurulu oluyor. ortada çarşaf çarşaf şike var, kayıtlar var, tanıklar var, hüküm giyip içeride yatanlar var, hakkında soruşturma açılan belki türkiye'ye gelse tutuklanacak adamlar var, birbirinden çirkef provakatif, spor ahlakından uzak sporcular var ama hala sizi karalamaya çalışıyor, emek hırsızlığından bahsediyorlar. bu profilde adamlar çok iyi tanıdığım arkadaşlarım arasında da mevcut, aramızdaki ilişkileri korumak adına kendileriyle hiçbir şekilde spor muhabbeti etmemek sanırım en iyisi. ha bu genelleme arasında hakikaten takımı için en iyisini isteyen ve gelişenlerin farkında olanlar da var. ama azınlıktalar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın