1
buna benzer başka bir başlık vardıysa kusuruma bakmayın, aradım ancak bulamadım.
sözlük yazarlarının çocukken en sevdiği sporcular, çocukluğumuzda bize yaptıkları sporu sevdirmiş, kartlarını biriktirdiğimiz, belki posterlerini astığımız, maçlarını kaçırmadığımız sporculardır işte.
henüz hiç kaymış olmasam da "imkanım olsa kesin harikalar yaratırdım" diye düşündüğüm buz patenini gece gündüz izlememe sebep olan evgeni plushenko,
özellikle şubat tatillerine denk gelen avustralya açıkla başladığım tenis sevdamda öncü olmuş andre agassi, lleyton hewitt ve justin henin*,
pazar sabahlarımıza heyecan katan mika hakkinen ve aslında kendisine tam olarak yetişemesem bile ayrton senna,
sabahlara kadar nba maçı izleten karl malone, shaq, kobe, gary payton ve tabi ki michael jordan beni yaptıkları sporlara bağlayan ve benim efsanem olmuş isimlerdir.
bu isimleri düşündükçe büyümenin ötesinde yaşlandığımı fark ediyorum, artık all-star haftasonu için bile sabahlayacak enerjiyi bulamazken kendimde (hatta sabahlamayı bırak şampiyonlar ligi maçlarının sonunda uyuklarken), evde eurosport yok diye tenis maçı izleyemezken insanın tek düşündüğü zamanın ne kadar hızlı geçtiği.
sözlük yazarlarının çocukken en sevdiği sporcular, çocukluğumuzda bize yaptıkları sporu sevdirmiş, kartlarını biriktirdiğimiz, belki posterlerini astığımız, maçlarını kaçırmadığımız sporculardır işte.
henüz hiç kaymış olmasam da "imkanım olsa kesin harikalar yaratırdım" diye düşündüğüm buz patenini gece gündüz izlememe sebep olan evgeni plushenko,
özellikle şubat tatillerine denk gelen avustralya açıkla başladığım tenis sevdamda öncü olmuş andre agassi, lleyton hewitt ve justin henin*,
pazar sabahlarımıza heyecan katan mika hakkinen ve aslında kendisine tam olarak yetişemesem bile ayrton senna,
sabahlara kadar nba maçı izleten karl malone, shaq, kobe, gary payton ve tabi ki michael jordan beni yaptıkları sporlara bağlayan ve benim efsanem olmuş isimlerdir.
bu isimleri düşündükçe büyümenin ötesinde yaşlandığımı fark ediyorum, artık all-star haftasonu için bile sabahlayacak enerjiyi bulamazken kendimde (hatta sabahlamayı bırak şampiyonlar ligi maçlarının sonunda uyuklarken), evde eurosport yok diye tenis maçı izleyemezken insanın tek düşündüğü zamanın ne kadar hızlı geçtiği.