ben bir inşaat mühendisiyim. buna rağmen bulabildiğim tek iş ara ara ufak çaplı çelik yapılar da yapan bir demirci atölyesinde belli bir tanımı olmayan bir iş.
şirket aslında hediyelik eşya üzerine faaliyet yapıyor. bir şekilde demir işine giriyor, atölyedeki usta ile ortak olarak.
usta ile patron birbirinden hiç hazzetmiyorlar. birbirlerinin arkasından bana konuşuyorlar, birbirlerinin yüzüne söyleyemediklerini beni aracı yaparak iletiyorlar.
hemen karşımızdaki dükkanın sahibi ile bizim ustanın arası kötü. patron ile de kötü aslında ama ortak çıkarları sebebiyle iyiymiş gibi yapıyorlar. üçünün arasındaki muhabbetler de yine gelip bende toplanıyor.
işçiler desen ayrı bir alem zaten. ustanın akrabaları, 3. ülke vatandaşları ve diğerleri olmak üzere üçe ayrılıyorlar.
9 aydır burdayım, var olan ve arada yeni gelen bütün "diğer"leri çok tatsız şekillerde ayrılmak zorunda kaldı.
3. ülke vatandaşları zaten binbir teminat, sözleşme vs. ile eli kolu bağlı olduğundan kımıldayamıyor bir yere.
ustanın akrabaları da yakın ve uzaklar olmak üzere bölünmüş durumda. onların da birbirinin arkasından söylediği bütün laflar bende toplanıyor.
ustanın ailesi türkiye'de olduğu için gidip gelme durumları oluyor. e haliyle usta gidince herkesin götü kalkıyor, usta geri dönünce normal moda geçiyorlar.
bütün bu sevgisizlikten ve iki yüzlülükten çok ama çok sıkıldım.
resmi daireleri gezip adamların bitmeyen formaliteleriyle uğraşıyorum. malzeme eksilince kamyona binip alıp geliyorum. bu aralar adam yok diye hediyelik eşya tarafında part time(!) toptancılığa da başladım, abuk sabuk yerlere gidip mal teslim edip geliyorum. yerine göre gidip tahsilat yapıyorum.
hepsini bir yere kadar anlarım da mesela hasta olanı hastahaneye götürüyorum. ilaç ihtiyacı olana gidip ilaç alıyorum. memelekete para gönderecek olana gidip gönderiyorum.
kısacası çalışanların dışarı çıkıp işten "kaytarmasını"
* sağlayacak bütün dış işlere ben bakıyorum.
26 tane cv verdim son 1 yılda. kazara bir kere telefonum bile çalmadı. lanetli adeta çakıldım kaldım buraya...
mezun olalı 2 yıldan biraz fazla zaman oldu. bir senesi zorlu bir askerlik, son 9 ayı da işte böyle gelip geçti. mühendisliğe dair hatırladığım tek şey odamda dosyanın içinde duran diplomam. günün birinde gerçek anlamda mühendislik yapabileceğime olan inancım günden güne azalıyor. bir şekilde tercih edip zorlaya zorlaya okulunu bitirdiğim işi yapmak istiyorum sadece, dert yandığım herkes ise "iş buldun da bunuyorsun" diyor. şu benim yaptığım işi dursun başkan bile o haliyle yapabilir zaten. bunun için okul okumaya, kafa patlatmaya, dirsek çürütmeye, bir ton masrafa gerek yoktu ki...
çok sorumluluk sahibi bir birey hiç olamadım. ama ailem benim bir üniversite diplomam olması için küçük bir serveti gözden çıkardı, hatta babam emekli ikramiyesine ihtiyaç duydukları için erken bir yaşta emekli oldu, tam işin keyfini çıkaracağı yılları evde oturup diğer yaşıtlarının emekli olacağı günleri bekleyerek geçiriyor. gelecek ay kardeşimin nişanı var, resmen bilinmeze doğru yol alıyor çocuk.
peki bütün bu insanlar tüm bu olanlara ben burda boş boş oturup üç kuruşluk adamların ayak işlerini yapayım diye mi katlanıyor abi?
mezun olduğum lise kıbrıs şartlarında gayet iyi bir okuldu. hiç üniversite ile uğraşmadan direk askerlik sonrası işe başlar, şimdiye bütün o masraflar cepte kalır, üstüne bir o kadar da biriktirmiş olurdum...