• 1305
    17 kasım 2012'den bu yana sadece 7 haftasonu çalışmadım.

    22 mayıs 2013'ten 01 eylül 2013'e dek hiçbir gece 5 saatten fazla uyumadan çalıştım. eylül başında 3 günlük tatil yaptım, tatilin bir kısmında çalıştım.

    2 ekim'den beri her gün saat 18:00'dan sonra mesaiye kaldım. hala kalıyorum. 9 günlük bayramın ilk günü hariç her gün çalıştım, hala çalışıyorum. işe gireli 370 gün oldu ve bunların 70 günü iş yerinde yatacak kadar kaldım. bu gece de iş yerinde yatacağım. gece 1'de çıkınca iş yerinden eve gitmem bir buçuk saat alıyor. şu anda 600 kişi ile ilgilenmek zorundayım. 31 ekim'de bitecek ve ardından 8 kasım'da antalya'ya gidip 17 kasım'a 200 kişi ile ilgilenmek zorundayım. oradan da dönünce 22 kasım'da 150 kişi ile uçak bileti, otel vs. ilgilenip onların kongresini düzenlemeliyim. o da bitince 31 aralık'ta 3000 kişilik bir iş var.

    ocak sonuna dek nefes bile alacak vaktim yok, ama evlenmem de yakın. en azından yakın bir zamanda kız istemeye gideceğiz. oğlunuz ne iş yapıyor derlerse ''eşek'' dedirtcem babama. bu arada babamla da günlerdir konuşmuyorum, müsait bir zamanda özür dileyip barışmam lazım. ama müsait zaman yok.

    çok mu para kazanıyorsun derseniz ıı-ııh. standartın çok az üstünde. bir prim gazına geldik, verilecek mi o da meçhul.

    kısacası, evlenmek istiyorum. kızı alıp bir evlilik planı, programı yapayım desem telefonda konuşmaya bile halim yok. 16-17-18 yaşlarındaki dostlarıma bir tavsiyem var;

    hayatınızın en özgür ve en hafızada kalacak yaşları muhtemelen 24-30 yaşları arası olacak, 24'e gelene kadar mutlaka birikim, ya da iş tecrübesi yaşayın. büyük dua edeceksiniz.

    hayata geç atılırsanız, hayallerinizin peşinde değil de çalışmak için bir iş seçerseniz bu abiniz* gibi ağlama duvarı diplerinde sürtersiniz.

    hayatımdan gerçek manada nefret ediyorum, aksi gibi bunu gidip dostlarıma anlatacak zamanım da yok, anca ağlama duvarı altında mailinge ara vermişken 5 dk. sızlanabiliyoruz. *
  • 1310
    ilköğretimdeyken, "artık bitsin liseli olmak istiyorum",
    lisedeyken, "artık bitsin üniversiteli olup özgür olmak istiyorum",
    üniversitedeyken "artık bitsin hayata atılmak istiyorum",

    demeyin.

    en son o atıldığınız hayat;

    ilköğretimdeki o çocuk halinizi,
    lisedeki o vurdumduymaz kanı kaynayan zıpır halinizi,
    üniversitedeki o artık bilinçlenmiş ama bir kuş kadar özgür halinizi,

    öyle bir içinizi sızlatarak size hatırlatıyor ki, hep "keşke, keşke, keşke bitmeselerdi.." diyorsunuz.

    hayatın gerçeklerinden uzaklaşıp, sadece gülüp oynadığım halime dönmek, tekrardan çocuk olmak istiyorum be sözlük.
  • 1311
    malum ayriliktan tahmini 1 ay gibi bir sure gecti sozluk. iyi sartladim kendimi. su an karsima gelse soracagim sorular, soyleyecegim seyler bir bir aklimda. guven bir defa sarsilirsa zil zurna asik ol yinede gidemiyorsun bile bile. bir kere kirildi mi sevgilinin guveni bir daha toparlamasi cok zor oluyormus. ne kadar bir yanim hala huzursuz olsada artik olmamasi gerektigini biliyorum. cok seye alistirdim kendimi ama yinede her oturdugum yerde ya sagdan soldan cikarsa diye bakmadan edemiyorum. kampuse gittigim zaman icim kipir kipir oluyor. bir yandan heyecanlanirken bir yandan degmez oglum diyorum kendi kendime.

    bir yere kadar getirdim kafamda bu iliskiyi. artik resimler, mektuplar, hatiralara baktigimda bana koymuyor. ancak suna emin olamiyorum sozluk.

    bir gun cikip gelecegini, iki kelam konusma ve icimdekileri soyleme firsatini elde edecegimi biliyorum. kucukte olsa bir ihtimal bu.

    soylesene sozluk, ben icimdeki adami oldurmeli miyim yoksa yasatmali mi?
  • 1316
    --- alıntı ---

    başın döner
    gözlerin kararır
    ve bilincini yitirirsin.
    sonrası sonsuz karanlık.
    işler bir kere kötüye gitmeye başladı mı durduramazsın. ardı arkası kesilmez, dibe battıkça batarsın.
    bi noktadan sonra her şeyin normale dönmesi için değil de, işlerin bundan daha kötüye gitmemesi için dua edersin. bi çare, bi çıkış yolu ararsın kendine. ama tüm bu aramalar boşunadır. hikayenin bittiğini düşünürsün
    sonra nefes aldığını fark edersin. ve aldığın her nefes, seni hayatta tutacak olan bir umuda dönüşür. her kaybedişte yeniden başlarsın. daha da güçlenerek başlarsın. ve daha da hızlanarak dibe batarsın. en dibe batarsın.
    başın döner
    gözlerin kararır
    ve bilincini yitirirsin.
    sonrası, sonrası sonsuz karanlık.

    --- alıntı ---
  • 1318
    fuat, ümit ve ben çok iyi arkadaştık. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez, nereye gidilecekse hep beraber gider hep beraber takılırdık. ikisinide severdim lakin fuat'ın yeri bende daha ayrıydı çünkü fuat ile bizim mazimiz çocukluğumuza dayanırdı. ümit, daha sonra aramıza katılmıştı. cömertliği ve baba tavırlarıyla ümit'i de hemen kabullenmiştik, üçümüzdük yani: ''muhteşem üçlü''

    çok iyi top oynardık, ümit'in liderliğinde çok iyi halısaha takımımız vardı. en iyimiz fuat olsada takımın yükünü üçümüz çekerdik. şehirde yenmediğimiz takım kalmadı. çevremizde bizi tanımayan yoktu. her hafta sonu bazen haftaiçi maçlarımız olur, gelene geçene koyardık...

    herşey iyiydi, güzeldi amma artık sonra ne olduysa; fuat ile ümit in arası birdenbire bozuldu. düzelir dedik olmadı. barıştırmak için fuat'a gitsem ümit suçlu, ümit'e gitsem fuat haksızdı. içten içe fuat'ın haklılığını desteklesem de olayları bir türlü anlayamadım. nitekim; birbirlerine laf çakmalar, hakaretler falan derken ipler iyice koptu. en son 'benim için, arkadaşlığımız için barışın lann' dedim yine olmadı...

    düzenimiz bozulmuştu.. o ''muhteşem üçlü'' artık yoktu... bir süre fuat ile görüşemedim ama ümit ile halısaha maçında görüşmüştük. hatta maç öncesi daima görmeye alıştığım fuat'ı göremeyince; ümit'e dedimki: ''fuat da ister, takıma devam etsin bari'' dedim ama 'kim'e söylüyorum ki... sonra son halka olarak, fuat birgün beni aradı ''2-3 ay önce bi iş teklifi vardı yaa, staja falan gitmiştim. ben işe alındım gidiyorum, hakkını helal et'' dedi ve şehir dışına gitti...

    olayları etkisinden kurtulamadan fuat gitmişti... takımın en büyük yıldızı artık yoktu... ümit ve ben kalmıştık, zorlukları ikimiz aşacaktık artık. eskiden olduğu gibi maçlara vargücümüzle çıkıp yine rakiplerimizi yenmek ve şöhretimizi devam ettirmek zorundaydık. ama bu kez ''fuatsız''...

    şimdi mi? ümit, takıma mehmet diye birini getirmiş. kaliteli kumaşı var, beyefendi de birine benziyor fakat anlaşabileceğiz mi henüz erken..
    ve son olarak şunu söylüyorum: fuat gitti ama birgün tekrar buralara dönecek inşallah ... *
  • 1320
    "kızlı erkekli" şekilde karma öğrenci evleri varmış sözlük. 8 yıldır ülkenin çeşitli yerlerinde üniversite öğrenciliği yapıyorum, böyle bir eve hiç denk gelmedim. bırak kızlı erkekli aynı evde bulunmayı, bölümdeki hizmetli ablaları bir kenara bırakırsak haftada gördüğüm dişi sayısı bir elin parmaklarıyla yarışır seviyede.

    (bkz: bir kedim bile yok)
  • 1325
    http://ardcus.blogspot.com/...11/yazamadklarm.html

    --- alıntı ---

    yok iste cesaretim yok sen bana o gün istemiyorum dediğin zaman benim tüm cesaretimi yıktın.. çünkü artık mantığından değil kalbinden de çıkarmaya başladın.. hani diyordum ya bu sefer farklı oluyor diye bak iste bundan bahsediyordum.. ilkinde bu kadar uzaklaşmamıştık.. hiç görüşmeyip, hiç konuşmuyorduk ama uzaklaşmadık; hep içimde hissediyordum. seni seviyorsa bir şeyler olur diyordum kendime.. oldu yine çok şükür, ama ya bu sefer sevgin azalmış ya da hep öyleydi de ben göremedim bunu.bir arkadaşını, beni hayatından çıkarırkenki kadar kolay çıkarmıyorsun mesela. yine aynı şeyler diyorsun şu an :) yok ama hakikaten öyle anlattığın şeyleri hatırla, ben şu dünyada seni üzecek kıracak hiçbir şey yapmadım yapmam da en azından bilinçli yapmam.. hayatımda sen varken ben diye bir kelime kalmadı ya! o oldu, biz oldu ben tamamen bitti. bir tek ben istedim diye bir film izledin onu da yarım bıraktın uyudun hemen.. sen muhtemelen benim kadar kötü değilsindir.. sende tanrıdan verilen idare etme yeteneği var resmen.. arkadaşlarınla falan vakit geçiriyorsun en azından. ''lan ben aşk acısı çekiyorsam napardım onunla çıkmadan önce,'' diye sordum kendime gecen: ''onu arardım hadi dışarı çıkalım seninle konuşmak istiyorum derdim'', dedim kendime güldüm sonra :) e herkesi sana anlatırken sen yoksun şimdi, seni kime anlatıcam ben? sensizliğin acısını nasıl geçirecem? senin boşluğunu kimle veya neyle dolduracam? dolmaz ki napayım dolmaz yani ne bir arkadaş, ne bir kız, ne bilgisayar, ne telefon, ne araba, ne galatasaray... yani düşün; galatasarayi komple kapattilar, bitti dediler napacam gidip feneri mi tutucam yoksa futbol izlemeyi mi bırakıcam ? iste tam böyle bir boşluk var içimde.. yaşıyacam malesef sana söz verdiğim için hala o sözü tutabilecek gücüm var en azından aşkım kutla beni :) hayır şöyle bir şey de var yani sana bunları yazamıyorum anlatamıyorum nasılsın dediğinde bok gibiyim diyemiyorum yani ''nasılsın'' ''iyiyim'' bok iyiyim sensizlikten oluyorum lan nereye iyiyim? bunun iki sebebi var 1) seni üzmek istemiyorum 2) üzülmuyorsan da bana acımanı istemiyorum.. etrafımda onlardan yeterince var zaten yeter bu kadarı.. her neyse bunu da boşuna yazdım biliyorum sana yollayamam çünkü sen artık istemiyorsun beni hayatında ne yapalım onca sayfa yine çöpe gidiyor.. sanırım ben yine hayatın mağlubuyum aşkım :) iyi geceler seni çok ama çok ama çok ama çok seviyorum bir tanem..

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın