1
efendim, şimdi bazı sivasspor sempatizanı arkadaşlar itiraz edecek; ne alaka kardeşim, sivas fener mi ki sevilmesin diyecekler. ama var böyle bir sevilmeme, antipatik bulunma durumu.
sevilmek-sevilmemek gibi kavramlar görecelidir tabi. kime göre, neye göre sorusu rahatlıkla sorulabilir bu durumda. siz bu soruya bakınız vermeden önce ben kime ve neye göre olduğunu elimden geldiğince açıklayayım:
2003-2004 sezonundaki real sociedad'a;
2002-2004 arasındaki gençlerbirliği'ne;
2000-2001 sezonundaki gaziantep'e;
2001-2002'deki leverkusen'e;
ve geçen seneki hoffenheim'a göre.
yukarıdaki takımların ortak özelliğini keşfetmek zor olmamış olsa gerek. hepsi de, mutevazı kadroları ile zirveye oynamış; kupa alamasalar bile gönüllerin şampiyonu olmuş takımlar. bu takımlar, zirveye oynadıkları dönemde taraflı tarafsız herkesin sempatisini kazanmıştı.* güçlüye karşı ezilenin yanında olma psikolojisi ile kendi takımımız gibi desteklemiştik onları. solukları tükendiğinde bile sahipsiz bırakmamış, düşüşlerinin sebebini büyük takımların kapı arkası oyunlarına bağlamıştık.
peki ya sivas, benzer bir sempati toplayabildi mi? elbetteki hayır. sırf sivasspor'un hazırlık maçları için sözlüklere yazılanları okursanız bile bu gerçeği farkedebilirsiniz. sivas'ın yaptıkları, belki de yukarıdaki tüm takımların yaptıklarından daha zor olmasına rağmen; alın terleri ile yazdıkları destan en az diğerlerininki kadar göz yaşartıcı olmasına rağmen, sivas diğerleri kadar ilgi toplamıyor türk kamuoyunda. hatta ciddi bir antipati bile sözkonusu.
işte benim merak ettiğim de, bu antipatinin sebepleri. sivasın oynadığı futbol mu göze hoş gelmiyor, bülent uygun'un kıl olması mı bizi itiyor, yoksa galatasaray ve fener geçen sene yerlerde sürünürken sivassporun ligi ikinci bitirmesi mi bizi uyuz ediyor. bir bakıyorum, bu sebeplerin hepsi etkili imiş gibi geliyor. tekrar bakıyorum, hiç birisinin bu olgu üzerinde etkisi yok diye düşünüyorum. sizin anlayacağınız, başlıkta bahsedilen sebepler hakkında benim de tam bir fikrim yok. belki siz bu konuda daha farklı bakış açıları bulabilirsiniz. bulabilir misiniz?
sevilmek-sevilmemek gibi kavramlar görecelidir tabi. kime göre, neye göre sorusu rahatlıkla sorulabilir bu durumda. siz bu soruya bakınız vermeden önce ben kime ve neye göre olduğunu elimden geldiğince açıklayayım:
2003-2004 sezonundaki real sociedad'a;
2002-2004 arasındaki gençlerbirliği'ne;
2000-2001 sezonundaki gaziantep'e;
2001-2002'deki leverkusen'e;
ve geçen seneki hoffenheim'a göre.
yukarıdaki takımların ortak özelliğini keşfetmek zor olmamış olsa gerek. hepsi de, mutevazı kadroları ile zirveye oynamış; kupa alamasalar bile gönüllerin şampiyonu olmuş takımlar. bu takımlar, zirveye oynadıkları dönemde taraflı tarafsız herkesin sempatisini kazanmıştı.* güçlüye karşı ezilenin yanında olma psikolojisi ile kendi takımımız gibi desteklemiştik onları. solukları tükendiğinde bile sahipsiz bırakmamış, düşüşlerinin sebebini büyük takımların kapı arkası oyunlarına bağlamıştık.
peki ya sivas, benzer bir sempati toplayabildi mi? elbetteki hayır. sırf sivasspor'un hazırlık maçları için sözlüklere yazılanları okursanız bile bu gerçeği farkedebilirsiniz. sivas'ın yaptıkları, belki de yukarıdaki tüm takımların yaptıklarından daha zor olmasına rağmen; alın terleri ile yazdıkları destan en az diğerlerininki kadar göz yaşartıcı olmasına rağmen, sivas diğerleri kadar ilgi toplamıyor türk kamuoyunda. hatta ciddi bir antipati bile sözkonusu.
işte benim merak ettiğim de, bu antipatinin sebepleri. sivasın oynadığı futbol mu göze hoş gelmiyor, bülent uygun'un kıl olması mı bizi itiyor, yoksa galatasaray ve fener geçen sene yerlerde sürünürken sivassporun ligi ikinci bitirmesi mi bizi uyuz ediyor. bir bakıyorum, bu sebeplerin hepsi etkili imiş gibi geliyor. tekrar bakıyorum, hiç birisinin bu olgu üzerinde etkisi yok diye düşünüyorum. sizin anlayacağınız, başlıkta bahsedilen sebepler hakkında benim de tam bir fikrim yok. belki siz bu konuda daha farklı bakış açıları bulabilirsiniz. bulabilir misiniz?